Skip to main content

Türkiye 19 Nisan tarihinden beri Anayasa değişikliği ile ilgili tartışmalara kilitlenmiş durumda. 12 Eylül Anayasas'sı bundan önce de 16 defa değiştirildi ancak Türkiye hiç bir zaman bu değişikliğin gündeme taşıdığı tartışmayı yaşamadı. Elbette böyle olmasının nedenleri var. Daha önce yapılan değişiklikler 12 Eylül askeri vesayetine dişe dokunur bir etkide bulunamadı. Bu değişiklik paketi 12 Anayasası'nın hem ruhuna hem de biçimine temelden yönelen bir değişiklik teklifi olduğu için bu kadar tartışmaya ve dirence neden oldu. Siyasi Partiler hakkında, Anayasa Mahkemesi, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HYSK)ö askeri yargı, ombudsman teşkilatı, grev ve toplu sözleşme ve sendika hakkı vb birçok önemli konuyu içeren paket, özellikle de Anayasa Mahkemesi hakkındaki değişiklik önerisi ile yasama yetkisini yeniden elde etmeyi öngören bir değişiklik olması nedeni ile askeri sivil bürakrasi oligarşisi ile onların sivil siyasi uzantılarının, yani Ergenekon teşkilatının yoğun direnci ile karşılaştı. Bu sivil siyasi uzantılarda olan CHP, MHP, tüm Türk milliyetçiliği ve “Türk elitlerinin demokrasisi“ sözcülerinin, bunların sağ veya sol maske takmalarına bakılmaksızın, bu direnç cephesinde yer almalarını hiç yadırgamadım. Yadırganacak bir durum da değil zaten. Ancak, T.C Devleti'nin kuruluşundan beri varlığı inkar edilen bir halkın, bir milletin hak ve özgürlükleri adına yola çıktığını iddia edenlerin tutumunu başından beri yadırgadım, bu tutumlarına inanmak istemedimö kendi kendimi kandırmak pahasına benim haklarımdan bahseden partinin bu paketin halk oylamasına, yani referanduma taşınmasına destek vereceğini bekledim! Yanıldım! Ve nihayet bugün bunların tutumu ile bu en önemli değişiklik paketi DELİNDİ! BDP'den bahsediyorum. Adında Barış ve Demokrasi kavramlarının bulunduğu ve Kürtlerin yani benim de haklarımı savunduğunu iddia eden bir partiden bahsediyorum. Esasında diğerlerinden bahsetmem gerekmiyor... Ama anlaşılması için bir izahat gerekiyor Onlar kendileri ve temsil ettiklerinin düşünceleri doğrultusunda davrandılar. Bütün üçkağıtçılıklarına rağmen! Oy vermedikleri teklife ilişkin onlarca değişiklik teklifi vererek yaptılar! Her değişiklik tekliflerinde “Türkiye gündeminde Anayasa değişikliği olmadığını“ tekrar ederek yaptılar! Usül üzerine her maddede onlarca önerge verip sonra da pişkin pişkin kürsüye çıkarak uzun çalışma süresinden yakınarak yaptılar! Bütün bunları IT, yani iletişim ve teknoloji çağında ben de canlı olarak izledim... Hafızamın tazeliği ile yazıyorum ve biliyorum ki MHP onurunu korumuş ve tavır almıştır ancak CHP ve BDP tavır alma yani bu değişikliklere HAYIR diyebilme onurunu bile ortaya koyamamışlardır. Şimdi BDP'ye gelelim. Yani beni, bir Kürt olarak benim hak ve özgürlüklerimi savunduğunu iddia eden partiye gelelim... Aralık 2009'da BDP önceli, DTP'nin 2007'den beri TBMM'de yasama performansı ile bir incelememi yayımlamıştım. O incelememde DTP ve dolaysıyla bugünkü BDP'nin Kürt hak ve özgürlükleri hakkında ancak “hiçbir“ kelimesi ile tasvir edilebilecek bir performas sergilediklerini tespit etmiştim. Şimdi, yani bu Anayasa değişikliği teklifi tartışmalarında ve özellikle de bugün, Siyasi Partilerin kapatılmasını zorlaştıran maddenin reddedilmesi ile bu tespit bir kez daha doğrulandı. BDP grubu, Ufuk Uras da dahil olmak üzere Ergenekoncuların istekleri doğrultusunda davrandılar. Tıpkı CHP gibi oylamalara katılmadılar ve siyasi partilerin kapatılmasını Cumhuriyet başsavcısının (Dün Vural Savaş'tı bugün Yalçınlaya'dır ve yarın yeni bir kemalist bulunacak) iki dudağı veya iki kulağı arasında kalmasına hizmet ettiler. BDP grubu Ergenekoncular ve onların avukatı Denız Baykal ile birlikte siyasal örgütlenme özgürlüğünün mevcut sınırlarda yani HEP'ten buyana daha doğrusu TIP'ten bu yana “bölücülük ve yıkıcılık“ nedeniyle kapalılabileceğine EVET dediler! BDP grubu Ergenekoncular ve onların avukatı Deniz Baykal ile birlikte ifade ve örgütlenme özgürlüğüne karşı durdu. BDP grubu mevcut Anayasa değişikliğinin delinmesi ile birlikte 12 Eylül cuntasına onay verdi. Sudan gerekçeler ile oylamalara katılmadılar. Ergenekon'un avukatı olan Deniz Baykal ile aynı tutum içinde oldular. Oy kullanmadılar! Oy kullanma cesareti bile gösteremediler!... Meclis tartışmalarındaki gerekçeleri bile birbirini tamamlıyordu. Ahmet Türk ile 6 arkadaşını CHP'den ihraç edenler ile birlikte davrandılar. Aşkları büyükmüş!... Bu Anayasa değişikliği teklifinin delinmesine hizmet eden BDP'yi, ortağı olan Ergenekon bile kurtaramayacaktır. Bütün konuşmaları ve tutumları sabittir... Kürt halkı ve demokrasinin kararlı ve ısrarlı mücadelecileri Ergenekoncular ile BDP nin ortaklığını unutmayacak!.. Kürt halkı ve demokrasi mücadelesi Ergenekoncular ve onların Kürt ittifakçılarının dirençlerini kıracaktır. Stockholm, 3 Mayıs 2010 Vildan Saim Tanrıkulu

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.