Skip to main content

akt (not verified)

Sun, 06/21/2009 - 21:33

Sovyet Arşivlerinde Kürdler (24) Aris Arda “Biz Ruslardan korkmuyoruz, canı gönülden onlarla birlikte gideriz. Fakat, Ermenilerden korkuyoruz. Çünkü, bizleri öldürüyorlar, namusumuzu ayaklar altına alıyorlar.. Siz Ruslarda buna yol veriyorsunuz“.... 1915 yılının sonbaharında Kürdlerle ilişkiye geçmem için Askeri Güçlerimizin Genel Komutanlığı bana talimat verdi. 1916 yılının başlarında onlarla ilişkiye geçtim.. Askeri Güçlerimizin Genel Komutanlığına eğer Ermenileri kendimizden uzaklaştırırsak başarılı oluruz, Kürdleri Türklere karşı harekete geçirebiliriz, dedim.. Bunun sonucundan komutanlarımız müslümanlara eziyet verilmemesi yönünde talimat verdiler. Bundan dolayı Taşnak Partisine bağlı büyük bir Ermeni kesim benden acız oldular. ....Bizim Kürdistan'daki gelişmelere ilişkin az haberimiz var.. Bundan dolayı bizim Kürdlerle ilişkilerimizin ne durumda olduğunu söylemek çok zordur. Beyazid Konsolosumuz yoldaş Malstov'un raporuna göre, Rus generalı Andrevski ve Ankara sovyet temsilcisi Simko'nun yenilgisi dönemindeki katılımları, Simko'yu İran devletine vermeme yönündeki Türkiye devletinin pratiğini protesto etmişlerdi. Tüm bu işler Kürdlerin bize yönelik anılarında acı ve hoş olmayan etkiler bırakıyor.. Fakat, bunun Kürd ve Rusya ilişkileri üzerine önemli bir etkisi olmaz... Ayrıca, general Andrevski Sovyet Rusya'nın değil, Beyaz ordunun hizmetindedir. 1916 yılında Kürdlerin ayaklanması başladı. Ben ve Kamil Bey Kürdistan genelinde propaganda faaliyetlere giriştik. Biz Kamil Beye eğer ayaklanma başarılı olursa, Bedirxan ailesinin Botan'ın tümüne hakim olacakları sözünü verdik. Ve sonra bizim ile antlaşma imzalayarak Kürdistan bizim etki alanımız içine girecek.. 1908 yılındaki Jön Türklerin devriminin Kürdler için hiç iyi bir kazanımı olmadı.. Kürdler ve Daşnaklılar haklarını elde etmek ve Türklerle eşit bir şekilde mücadele etmek için bir antlaşma imzaladılar.. Fakat bu birlik uzun sürmedi. Bunun suçlusuda Taşnaklılardı. Büyük Ermenistan planından dolayı İttihat ve Terakki Cemiyetiyle Kürdlere karşı birlik kurdular.. Ermeniler yeniden Kürdlere karşı düşmanlık yapmaya başladılar. Bundan dolayı Türkler, Kürdlerin 1914 yılındaki Bitlis ayaklanmasını bastırabildiler.. Kürdler, Türklerin Tropoli, Balkan ve bazı Arap bölgelerinde yaşadıkları karmaşık durumdan sonunlarından yararlanarak ayaklandılar.. Bedirxan ailesinden Hüseyin Paşa, Hasan Paşa, Kemal Bey ve Suleyman Bey Türklere karşı bir ayaklanma örgütlediler. Fakat, ayaklanma bastırıldı, ayaklanmanın önderlerinden büyük bir kesimi idam edildi.. Bazıları kaçtılar ve 3 kişi de bizim Bitlis Konsolosluğumuza sığındılar.. Savaşın başlamasıyla bereber onlarda Türkler tarafından tutuklandılar ve idam edildiler. Bizim Bitlis Konsolosumuz yoldaş Şirkov, W. İ ayaklanmaya önderlik edemedi, daha doğrusu bir harekete önderlik etmek istemedi. Bedirxan ailesinden başka biri olan Abdulrezaq Bedirxan, daha önce Osmanlı Sultanı olan Abdulhamid'in hizmetindeydi. Abdulrezak Bedirxan, Fars ülkesine Simko ve Seyid Taha'nın yanına kaçıyor. Abdulrezak, Türklere karşı ayaklanmayi hazırlama faaliyetlerine girişiyor. Birinci Dünya savaşı sırasında o bölgeler bizim elimizdeydi. Türklerin cephesinde bize karşı yalnızca Kürdler savaşıyordu.. Onların başka çareleri yoktu.. Ya kendilerini savunacaklardı yada göçe razı olacaklardı.. Şimdi Türklerin durumu Kürd sorunundan dolayı çok karmaşıktır. Şêx Mahmud Güney Kürdistan'da... Ayrıca Simko'da Türklere karşı ayaklanmış.. 1921 yılında Cemîlê Çeto'nun Garzan ve Surme( Botan'ın batısı) ayaklanması bastırıldı. Benim 1916 yılından itibaren Cemilê Çeto ile ilişkilerim vardı. Yine aynı yıl Sivas'ın Zara'sında Dersim'e kadar yayılan bir başka ayaklanma oldu. Kemal Paşa ayaklanmayi bastırmak için Laz aşiretlerinden ve Krasuendli Osman Ağa'dan yardım istemek mecburiyetinde kaldı.. Öyle görünüyor ki bu ayaklanma İngilizler tarafından örgütlendi.. Çünkü; Kemalistler askeri güçlerini Botan cephesine yığdığı zaman, bu ayaklanmanın teşvikçileri ve kışkırtıcıları İngilizlere sığınmışlardı.. 1918 yılında bizim güçlerimiz Azerbaycan'dan gittikten sonra Simko çok güçlüydü.. Bizim Şerefxan'daki ambarlarumızda talan ettiği silah ve patlayıcılarla kendisini iyi silahlandırmıştı.. Simko ilerlemeye başladı.. Simko, merkezi Qeture'de bulunan Abduyî aşiretindendir.. Simko, sonra Çariqi ele geçiriyor ve Türkiye sınırına yakın olan Çariq Kalesine yerleşiyor. Simko'nun kardeşi Cafer ağa Tebriz hakimi tarafından Tebriz'e çağrılıyor ve orada öldürüyor. Cafer ağa, yiğit, korkusuz, güzel yüzlü, temiz ve cesur bir adamdı. Fakat, onun okuma yazması yoktu. Bizim Xoy Konsolosumuz Çirko, Kürdistan'da Rusya'nın rolunu artırmak için onunla ilişkiye geçmişti. Rusya, Fars devletini Simko ile barışma ve antlaşma imzalamaya mecbur ediyor.. O antlaşmaya göre Xoy, Qetur, Dilman ovası, Soma ve Bradost bölgeleri Simko'nun idaresine bırakılmıştı. Bu antlaşmanın içeriğine ilişkin bilgim yok.. Rusya, kutsal Stansilavi'nin ikinci derecedeki madalyasını Simko'ya veriyor. Simko, aktif ve ünlü bir aileden gelmiyordu. Biz Simko'yu başkalarının sırtında büyütük.. Fakat, sonuç tersine oldu ve Simko birinci dünya savaşında bize karşı savaştı. Abdulrezaq ve Seyid Taha Simko'nun yanına gelmek için yolda Türkler tarafından yakalanıyorlar. Fakat, Simko onları Qetur'un yolunda kurtarıyor ve yanına alıyor. Birinci dünya savaşı başladığı zaman, Simko, Abdulrezaq ile birlikte Türklere karşı savaşmaya başladı. Bizim Simko ile olan ilişkilerimiz General Çirnezopov'dan dolayı iyiydi.. Hatta bir kere ordumuz bir kesimi Türkler tarafından kuşatılıyor.. Simko kuşatmayi kırıyor ve onları kurtarıyor. 1915 yılında Simko Halil Paşa'nın komutasında yakınlaşan Türk güçleri konusunda bizimkileri bilgilendiyor. Fakat, bizim kiler ona inanmiyorlar, ama uzaklaşıyorlar. Bizim kiler Xoy'u boşaltıyorlar.. Fakat niçin bizim askeri güçlerimizin komutanı bu işi Simko'dan gizliyor?? Bilemiyorum....... Simko Xoy'un boşaltılmasından yana değildi.. Fakat, daha sonra tehlikeyi sezen Simko, Çirnezopov'dan değerli eşyaların, kadın ve çocukların uzaklaştırılması için yardım istiyor. Bizimkiler Simko'ya yardım etmiyorlar ve kendisine ulaşım araçlarının olmadığını ve kendisinin bu işi çözmesi gerektiğini söylüyorlar... Simko'da kadın ve çocukları orada bırakıp gidemiyor ve orda kalıyor.. Simko'nun kendisi Halil Paşa ile birlikte Rusya'ya karşı savaşmadı, fakat savaşçıları savaşa katıldılar. Ondan sonra Çirnezopov Simko'yu görmek istemiyordu. Halil Paşa Dilman'ın yakınında bir yenilgi aldı.. Askeri güçlerin karargahı Dilman'a taşınıyor.. Simko hemen Xoy'e geliyor.. General Çirnezopov, hemen orada Simko'yu Abdulrezaq ile birlikte tutuklayarak Tiflis'e gönderiyor ve orada zindana atıyor. Türkler hemen dedikoduları yayarak güya Abdulrezaq'ın Türklerle ilişkisi var. Simko, 1915 yılının kasım ayına kadar Tiflis'te yaşadı. Bizim Kürdlerle ilişkilerimiz iyiye doğru gitmeye başladı. Ben Simko'yu da kendim ile beraber Başkale'ye götürdüm ve Simko'ya karşı yanlış yaptığımızı kabul ettim.. Simko, General Çirnezopov'dan Türklere karşı savaşmak için bir kaç yüz asker istediğini ve generalın bunu reddettiğini söylüyor. Ben Şêx Saidi beraberimden götürmedim.. Çünkü, kendisiyle tanışmıyordum.. Yalnızca Simko'yu beraberimden götürdüm.. Simko ile birlikte olduğum dönem boyunca kendisinden şuphelenecek ve kuşku duyulacak bir şey görmedim ve duymadım. Mart 1916 yıllında ben işlerimin merkezini Van bölgesinde Bitlis'e taşıdım.. General Çirnezopov, Simko'yu tutuklamak için çabalar içinde girdi.. Simko'da bunu bildiğinden dolayı mecburi olarak dağlara sığındı. Bu arada Simko bize karşı hiç bir adım atmadı. Fakat, General Çirnezopov vaz geçmiyordu, Simko'ya suçlar yüklüyor, güya Türklerle ilişkisi var, bize karşı faaliyet içinde olduğuna dair bilgiler var diye.. Bunun neticesinde Simko'nun üzerine büyük bir güç gönderildi. Devam edecek.. Çev: Aris Arda 1259 okuma 21.06.2007 Saat: 18:04

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.