Sevgili Alan,
Yazıların kendi içinde bir tutarlılığı besliyor. Bağımsızlıkçı olman münasebetiyle sömürgecilikle işbirliğini öne çıkaran eğilimleri deşifre etmenin, onlarla aradaki farkı anlatabilmenin daha sağlıklı bir yolu yok. Aksi durumda bağımsızlıkçılık işbirlikçiliğin yedeğine düşer. Öcalan'a biat eden ve özünde bağımsızlık talepleri olan binlerce insanın tevekkül göstermesi nasıl onları devlet çizgisinde sessiz bir sürüye dönüştürüyorsa, hangi gerekçeyle olursa olsun bağımsızlıktan inhiraf eden çizgilere ve şahsiyetlere kayıtsız kalmak da pratik olarak aynı sonuca hizmet eder. Yaklaşımın tutarlılık örneği olmakla birlikte aynı zamanda doğrudur.
Kürtlerin devlet olması insanca bir yaşam sürdürebilmelerinin yegane aracı ve alternatifidir. Ülkemizin parçalanmışlığına ilaveten en doğal ve temel hakkımız olan kendi devletimizi kurmamızın zorla engellenmesi milletimizin yoksullaşmasına, kişiliksizleşmesine giderek paryalaşmasına hizmet eder. Sefalet ve devletsizlik birbirlerini tamamlayan iki olgu olmakla beraber sebep ve sonuç ilişkisi içerisindedirler.
İsimleri ve pozisyonları ne olursa olsun kürt politikacılarının sömrügecilikle flörtü, kürtleri azgın ırkçılığın ideolojik çerçevesine hapsetmeye müteallik düşünce ve söylem, kürtlerin sahip olduğu kendini yönetme hakkını ırkçı-sömürgeci eğilimlerin dominant olduğu parlamento ve hükümetlere devrederek revize edilmiş bir sömürgecilik tarafından yönetilmeyi vazeden siyasi hat pratik olarak sömürgeciliğin yedeğine düşmüş anlayışları temsil eder. Bu tür anlayışları naiv olarak niteleyebilmeye mahal yoktur. Katı ırkçılığın ve despotluğun egemen olduğu rejimler ve hükümetler bünyesinde kürtlerin özgürlüklerini kullanabileceklerini varsaymak, kürtlerin kendini yönetme hakkından mahrum bırakılmış olmasını örtmeye yönelik likidatör nitelikli vaazlardan başka hiçbir şey değildir. Dünyanın hiçbir bölgesinde, hiçbir sömürgenin, sömürgeciliğe bağlılık ve bağımlılık temelinde kendi haklarını kayıtsız ve koşulsuz kullanabildiğinin örneği yoktur. Yayılmacı despotik eğilimlere iktidar teslim ederek zorbalığın gölgesinde özgürlük fidanının yeşereceğini sanmak bu nedenle hayalci olmanın ötesinde bir anlam taşır. Milletinin özlem ve taleplerini sömürgeci beklentilere uyarlamaya hiç bir grup ve kişinin hakkı yoktur. Kürdistan ülkesi hiçbir grubun yada liderin babasının çiftliği değildir. Kürt milleti hiç kimsenin plebi değildir.
Bağımsızlıkçı olarak, sadece köleliği katmerlendiren siyasi pratiğe karşı çıkmakla kalmayıp bunu dillendiren kişi ve gruplarla aramızdaki farklılığı ortaya koymamız gerektiği açıktır. Sen bunu her zaman yapageldin. Bu aynı zamanda bir sorumluluk örneğidir.
Son dönemlerde seyrek yazıyor olman çoğu kez belli konuların, belli sayfaların eksik kalması sonucunu doğuruyor. Daha sıklıkla yazman, düşüncelerini paylaşman dileğiyle diyorum.
Selam ve hürmetler ederim.
Tutarlılık