[url=http://yeniozgurpolitika.org/?bolum=yazi&yid=4830]Ya MHP ya darbe!...[/url]
Türkiye son günlerde bir kez daha darbeyi tartışıyor. Ülkenin içinde bulunduğu derin kriz kaçınılmaz olarak darbe arayışları ve tartışmaları da beraberinde getiriyor. Kaldı ki bu ülke 2002'den bu yana fiilen darbe sürecine girmiş de bulunuyor. Her ne kadar 2004 yılında yapılması planlanan darbe dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök tarafından engellense de süreç devam ediyor.
Bunun bir zamanlama meselesi olduğu anlaşılıyor. Açık darbe tehlikesi bütün çıplaklığıyla orta yerde duruyor. Ancak ordu bunun yaratacağı risklerden de çekiniyor. Ordu, süreklileşen kriz hali sebebiyle ülkeye eskisi gibi egemen olamıyor. Ürküyor ve deyim yerindeyse bu kez yoğurdu üfleyerek yemek istiyor. Darbeler şampiyonu ordu bu nedenle işini daha çok darbe tehdidiyle yapmayı amaçlıyor. Hedeflerine öncelikle yargı mekanizması ve güdümündeki siyaset kurumu aracılığıyla ulaşmak istiyor. Bunların yetmediği ya da zorlandıkları yerde de doğrudan devreye girmenin hazırlığını yapıyor.
Ordunun darbe tehdidiyle yapmak istedikleriyse bellidir. Ordu öncelikli olarak AKP'yi tırpanlamak; kapatmak ve iktidardan uzaklaştırmak istemektedir. İçeride uzun vadeli ve geniş kapsamlı bir ’restorasyon’ planlayan Türk Genelkurmayı, bu amaçla düğmeye basmış ve ilk iş olarak da AKP'nin ipini çekmiştir.
Türkiye şimdi bu tartışmanın içindedir. Görülebildiği kadarıyla da sonbaharda AKP hakkında kapatma kararı verilecektir. Kapatma kararıyla birlikte de Erdoğan başta olmak üzere AKP'nin kimi kurmaylarına ’siyaset yasağı’ getirilecektir. Ardından ikinci aşamaya geçilecektir. İçeriden çökertilmek istenen AKP'nin içindeki milliyetçilerin yönü MHP’ye çevrilecektir. Kapatılan ve iktidardan düşürülen AKP'nin yerine ya MHP-CHP koalisyonu veya MHP azınlık hükümeti kurulacaktır. 28 Şubat sürecinin bir benzeri yaşanacaktır. Hatırlanacaktır; iktidardan düşürülen Erbakan'ın yerine Ecevit'in liderliğinde – ite kaka- azınlık hükümeti kurulmuştu.
Plan kabaca bu. AKP'nin bu planı bozacak gücü veya alternatif planı da yok. Kimi siyasal gözlemciler Başbakan Erdoğan'ın ’erken genel seçim’ kararıyla süreci lehine çevirmeye girişeceğini söylemektedir. Ancak henüz bir yılını bile doldurmayan milletvekillerinin isteksizliği ile karşı cephenin alternatif girişimleri dikkate alındığında bunun işe yaramayacağı söylenebilir. Geriye bir tek Avrupa Birliği kalıyor. Onun da zaman geçtikçe tavrını yumuşatacağı gözleniyor. Zaten Avrupa için kimin iktidarda olduğu önemli değildir. AB için önemli olan Türkiye'nin yörüngede kalıp kalmadığıdır. Türkiye ise darbe de olsa, MHP'de gelse AB yörüngesinde kalacaktır. Soğuk Savaş sonrasında kendine yer arayan Türkiye dönmüş dolaşmış sonunda yeniden Batı'nın ipine sarılmıştır. Ülkenin Batı’dan başka gidecek bir yeri kalmamıştır. Bu gerçek son beş yılda bütün çıplaklığıyla bir kez daha ortaya çıkmıştır. Türkiye, varlık nedeni olan Batı'dan kopamamıştır. Aslında böyle bir niyeti de olmamıştır. Türk devleti, Amerika'nın Kürt politikası ile Avrupa'nın demokratikleşme talepleri karşısında elini güçlendirmek amacıyla bir arayış başlatmıştır. Amacına kısmen de olsa ulaşmıştır. ABD'yle uzlaşma zemini yakalamış, Avrupa’nın da demokratikleşme baskısını gevşetmey başarmıştır. Zaten ordu da bu sayede içeride ipleri yeniden ele geçirmiştir.
Ordunun AKP'ye karşı hazırladığı tasfiye planı özellikle Amerika'dan bağımsız değildir. AKP'nin tasfiyesi ordu-Pentagon yakınlaşmasının ardından gündeme gelmiştir. Amerika'dan gelen işaretler bu yöndedir. ABD yönetimi AKP'nin kapatılma davası tartışmalarını geçiştirmekte, ’laik- demokrasi'nin önemine değinerek davayı neredeyse haklı göstermektedir.
Dediğim gibi Türk ordusunun asıl hedefi içeriyi dizayn etmektedir. Ancak bu Amerika'nın bölgedeki hedeflerinden de bağımsız değildir. Özellikle son günlerde yeniden alevlenen ’İran Operasyonu' tartışmalarıyla, Türkiye'deki darbe tartışmaları arasında birebir ilişki vardır. Anlaşıldığı kadarıyla bu yaz sıcak geçecektir. Ortadoğu'da yeni bir savaş ihtimali yükselmiştir. Afganistan- Lübnan hattında yaşanacak savaştan birçok ülke gibi Türkiye'de derinden etkilenecektir. Hem içerideki derin kriz ve hem de dışarıda yaşanan kargaşa sebebiyledir ki Türk ordusu erkenden harekete geçmiştir. ABD gölgesinde bölgenin yeniden şekillenmesinde görev alan olan ordu, içeride, ’sistem revizyonu’ için düğmeye basmış ve MHP'ye de bu amaçla bir misyon biçmiştir.
Yeni dönem Türkiye'nin olduğu gibi Kürtlerin de kaderini belirleyecektir. Bu nedenle Kürt siyaseti ve elitleri süreci yakından izlemeli, gelişmeleri enine boyuna incelemelidirler. Türkiye'de yapılan darbe tartışmalarının ne anlama geldiği iyi incelenmeli, gündemdeki konulara hak ettikleri ilgi gösterilmeli, süreç anlamsız tartışmalar ve kısır çekişmelerle heba edilmemelidir.
Re: Ya MHP ya darbe!...