Direkt zum Inhalt
Submitted by Anonymous (nicht überprüft) on 11 April 2008

[i]Yine eski bir makalemi aktardım. Katılımcıların anlayışla karşılayacakları beklentisiyle hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.[/i]

[b]İTTİFAKA YÖNELİRKEN...
25. Eylül 2005[/b]

Kürtlerin son otuz yıllık siyasi geçmişlerine ilaveten diasporada da ağırlıklı olarak sol tandanslı partileri (artık hangi düşünceden esinleniyorsa) doğal müttefik olarak sayma yanılgısına düştükleri biliniyor. Avrupa'nın sol eğilimli partilerinin bir çoğu % 10'un altında seyreden partilerdir. Düşük oy oranlarına ilaveten marjinalleşmiş konumları itibarıyla kürtlerle ilgili herhangi bir talebi Avrupa düzeyinde gündeme taşıma yada fiili adımlar atabilme iradesinden, dolayısıyla olanağından yoksundurlar. Bu partilerle ilişki kurulmamalıdır anlamında söylemiyorum ama bir çok kürdün bulundukları ülkelerde bu tür partiler içerisinde yer almasının dışında ilişkilerini Avrupa kamuoyunun azınlık yüzdesiyle sınırlı tutmaları kürtler adına önemli bir eksikliktir.

Kürt partilerinin, kürtlerin mülteci olarak yaşadıkları ülkelerde ittifaklarını ve münasebetlerini toplumun büyük ekseriyetini dışarda bırakacak şekilde azınlık partileriyle sürdürme israrları, bu azınlık partilerinin dışındaki geniş yığınlardan gelmesi muhtemel desteği hesaplayamamak gibi bir yanılgının ürünüdür. Toplumun ekseriyetini, ekseriyet bahsiyle birlikte bu ekseriyetin belirleyici konumunu ve iradesini hesaba katmayan bir mevzilenmeyi kürtler adına rasyonel ve hele-hele yarar getirici bir politika olarak nitelendirmek oldukça zordur.

Kuşkusuz Avrupa'nın hangi görüşte olursa olsun siyasi partileriyle, sivil toplum örgütleriyle, giderek hükümetleriyle siyasi-diplomatik ilişkiler sağlanmalı ve sağlanacak ilişkileri geliştirmeye özen gösterilmelidir. Kürdistan kurtuluşunun yeterli ölçekte destek edinmesinin ittifaklara ilişkin tercihlerimizin geniş tutulmasıyla sağlanabileceği açıktır. Bu nedenle kürtlerin kurabileceği ilişkilerin hacmi ideolojik kaygılarla dar tutulmamalı, ulaşılması muhtemel siyasi-sosyal bütün kategoriler ilişkiler manzumesine dahil edilmelidir.

Günümüz Avrupa solu içerisinde iktidar olanağı yakalayan bir çok sol parti, Kürdistan Sorunu'nda oldukça bağnaz bir tavra sahip olmakla birlikte, türkleri 'geleneksel ve vazgeçilmez müttefik' olarak kabullenmeleri nedeniyle çoğu kez kürt karşıtı pozisyonları seçmek durumundadırlar. Örnek vermek gerekirse, Almanya'da SPD, Fransa'da Sosyalist Parti, İsveç Sosyal-Demokratları kürt bağımsızlığına açıkca karşıt bir konumdadırlar. Fransız Sosyalist Partisi ile İsveç Sosyal-Demokratlarının kürtlerle ilgili olarak derinden yürüttüğü 'kültürel özerklikle' sınırlı bir yaklaşıma sahip olmaları sözkonusudur. Alman SPD ise Kürdistan'ın varlığını bırakınız, sözcüğüne bile tahammül gösteremeyen Berlin-Bağdat misyonunun mirasçısıdr. Almanya'nın Türkiye ile münasebetlerini tarihi çok eski olan bu işbirliğinin ruhuna uygun bir zeminde tanzim ettiği dikkatten kaçırılmamalıdır. Anılan partilerin Kürdistan Sorunu karşısındaki olumsuz tutumları başlıbaşına araştırma dizilerine konu olacak bir çok nedene dayalıdır, bu yüzden kısa makalemde sadece başlıklara değinmekle yetiniyorum.

Sol partiler dışında kalan Avrupa'nın liberal partileri, muhafazakar partileri, ayrıca hristiyan demokrat partileri Kürdistan Sorunu'na oldukça olumlu yaklaşan bir tutum sergilemektedirler. Avrupa'nın sağ partileri sadece insan hakları ve özgürlüklerin kullanımı alanında değil, aynı zamanda siyasi devlet olunması anlamında bir ilgiye ve sempatiye tekabül eden önemli akımları da bünyelerinde bulundurmaktadırlar. Papa John Paul'un hitapları kapsamına kürtleri alarak, 'Kürtlerin tarihten gelen derin özlemleri karşılanmalıdır' şeklindeki şahane ifadesiyle kürt bağımsızlığına karşı olunmaması gerektiğini milyonlarca hristiyana telkin ettiği unutulmamalıdır. Kuşkusuz saygıdeğer bir din adamı ve yüce bir insan olan Papa John Paul'un kürtlerle ilgili hakkaniyeti ve özgürlüklere saygıyı esas alan tavrı, kendine sosyalist derken kürtler için 'siyasi otonomi bile olanaksızdır, olsa-olsa kültürel otonomi düşünülebilir' diyebilen Fransa eski cumhurbaşkanı Mitterand'ın tavrından onlarca kez daha ilerici, daha demokrat ve daha özgürlükçüdür.

İktidarda bulunan Alman SPD'nin son damlasına kadar Saddam yanlılığıyla birlikte, Irak'a müdahalenin arefesinde taa Diyarbakır'a gidip 'Birleşmiş Milletlere üye devlet sayısı yeterlidir, Türkiye'nin güneyinde yeni bir devletin kurulmasını istemiyoruz' şeklinde beyanat vermek için Kürdistan'ın başkentini seçen İsveç Dışişleri Bakanı müteveffa Lindh'in kürtlerle ilgili tavrı da kürtlerin ittifak anlayışlarını belirlerken dikkat etmeleri gereken kriterleri işaret ediyor.

Kısacası kürtler dostlarını seçmekte günümüze kadar çok büyük yanılgılara düştüler. Bunun sonucu olarak kürtler ittifak sözcüğünün anlamına uygun müttefikler bulamadıkları gibi hep aldatıldılar yada aldatıldıkları zehabına kapıldılar. Ortadoğu politikalarını çıkarları gereği kürt karşıtlığı temelinde arap kartlarına dayandıran ve bunu beyan etmekte sakınca görmeyen, saklamayan
Kürtlerin, Sovyetlere partiler boyu sevdalanması, aradığını peşinen bulamamaya mahkum kendi körlüğünü farketmeyip, "Sovyetlerin kürtleri neden görmediğine" ilişkin yığınla teorik safsata icadı, sonuçta bizim bu akıllı sosyalistlerimizi uzunca bir zaman "Hain Barzani" nakaratıyla Saddam'ın nesnel müttefiki olmaya yöneltmedimi?

Sovyetleri dost ve kopyalanacak örnek sayan bir zamanların kürt siyasasının ancak mizah kitaplarında yer tutacak dost ve müttefik belirlemeleri 'kör-kör çubuğum gözüne' bir aymazlığın sonucu değilmiydi?

Kürt siyasasının, kendi ulusal konumunu, Kürdistan gerçekliğini, uluslararası konjüktürü doğru değerlendirerek kürtlerin ulusal çıkarlarının gereklerine icabet etmek yerine, ideolojik tercihlerin kısırlığını tercih eden körlüğü kürtlerin en zor zamanlarında yalnız ve yardımcısız kalmalarına neden oldu. Aynı körlüğü dünkü bönlüğüyle muhafaza eden bir çok kürt partisi hala kürtlere umut tacirliği yapmaya devam ediyor. Oysa dünya çapında bir kamplaşmanın nedeni olabilecek önemde seyreden Kürdistan sorunu hiçte öyle güdük hesapların dar hacmine sığacak kadar çapsız değildir. Kürdistan üzerine giderek sertleşen oyunların gösterdiği gibi kürtlüğün üzerine yönelen heyulalar da öyle küçümsenecek evsafta değildir.

Günümüzün gelişmelerini bütün detaylarına varıncaya kadar dikkatlice incelememiz, derecelendirmemiz ve ittifaklarımızı doğru değerlendirmeler üzerine inşaya imkan veren yöntemlere itibar etmemiz, ilişki kurulması mümkün olan bütün kesimlerle verimli ve kalıcı ilişkiler sağlamaya yönelmemiz gerekmektedir.

Kürt partileri çoğunlukla ideolojik biçimlenmelerinin itkisiyle ve kısmen de etkilemek amacıyla Avrupa'nın sol partilerine yaklaştılar. Ancak etkilemek yerine etkilendiler. Avrupa'nın (doğu Avrupa da dahil) sol nitelikli partileri kendi devletlerinin kolonyalist beklentilerini kürt partilerine empoze etmekte ve kürtleri kendi ulusal çıkarlarının gerektirdiği siyasi çizgiden uzaklaştırmakta fazlaca zorlanmadılar. Avrupalı sol partilerin kürtleri Türkiyelilik kavramı ve Türkiye'nin siyasi sınırları içinde tutma gayretleri özünde kendi sömürgeci devletlerinin istediği sonucu sağlama amacını taşımaktadır ki bu yollu telkinlere kapıyı kapamak kürtlerin kurtuluşlarının zorunlu kıldığı bir tavırdır. Aksi halde kürtlerin ülkelerini sahiplenmeleri imkansızlaşacaktır.

[b]Solaxî[/b]

[b]Din ve dindar da lazım... 01. Kasım 2005[/b] Kürdistan bağımsızlık mücadelesi son 30 yılında kürtlerin % 20'sinden fazlasını mobilize edemedi. Bunun vebali millete ait değildi. Ne Kürt milletinin vatanseverliği eksikti ve ne de mücadele azmi körelmişti. Kürtlerin son kıyamı sivri sol söylem ve bu söylemin gerektirdiği hayali kurgular üzerine temellendirilince önce ülke gerçeğinden kopuldu. Kürdistan'ın sosyal ve ekonomik gerçekliğinin doğru tesbit edilemeyişi ve kavranamayışı, örgütlenme anlayışından ittifaklara, çalışma tarzından yönetim zihniyetine varıncaya kadar her alanda sakatlığın ve sekterliğin egemen olmasını beraberinde getirdi. Ne demokratik bir anlayış oturtulabildi, ne tahammül ve hoşgörüyü esas alan bir dayanışma ve birliktelik sağlanabildi. Son kıyamın en güçlü olduğu dönemlerde sömürgeci partiler toplam % 80 oy alırken, kürtlerin Kürdistan genelinde aldıkları oy oranı her 5 kürtten sadece 1'ine tekabül eden % 20'nin altında kaldı. Diğer milletlerde olduğu gibi kürtlerin de liberalleri, sosyal demokratları, sosyalistleri, muhafazakarları, dindarları hatta dincileri olması yadırganmamalı aksine teşvik edilmelidir. Bütün bu eğilimler arasında Kürdistan'ın kurtuluşu, kürt milletinin çıkarları ve hürriyetleri konusunda tahammülü ve karşılıklı saygıyı, dayanışmayı esas alan işbirliği sağlanarak hangi düşünce ve eğilimde olursa olsun milletimizin her ferdinin ortak davaya katkılar sunabilmesinin yolları açık tutulmalı ve buna imkan sunulmalıdır. Unutmayınız, sizin itekleyerek kendinizden uzaklaştırdığınız her eğilim düşmanlarınıza yaklaşır ve karşı saflarda yerini bulur. Sizin boş bıraktığınız alan düşmanlarınız tarafından doldurulur ve doldurulmaktadır. Kürtlerin yegane zayıflığı burada yatıyor. % 99'u herhangi bir dine mensup olan Kürdistan'da müslümana, hristiyana, zerdüştiye ve bu dinlerin farklı mezheplerine, inananlarına, dindarlarına kendi inançlarının gereklerini yasaklamaya kalkarsanız önce siyaseten çökersiniz. Din ve inanç hürriyeti temel hürriyetlerin başında gelir. Daha da önemli olanı, inançlara özgürlükçü olduğu kadar saygılı bir tarzda yaklaşmayı kavrayamamış bir siyasal düşüncenin insanlara hürriyet getirme şansının bulunmadığıdır. Tartışmacılarımızın olgunluğu elverse de bugüne kadar hep sun'i suçlamalarla bastırmacılık temelinde yaklaştığımız, tabu haline gelmesine, getirilmesine neden olduğumuz, dolayısıyla derinden derine ayrılık olarak içimizde kök salmış bir yaramızı incelemeye alabilsek, tedavisinin yollarını araştırabilsek diye düşünüyorum. Karşılıklı saygıyı, sağduyuyu elden bırakmamak şeklinde bir tavır izlersek emin olunuzki güçlüklerimizin en önemlisini bertaraf etmiş oluruz. Sol düşünce dışında kalan siyasi eğilimlere de saygı ve hoşgörü temelinde yaklaşarak bütün eğilimlerin birlikteliğini öne çıkarmak, bugüne kadar kasten atıl bırakılmış yada mücadelemizdeki niceliğiyle doğru orantılı siyasi rolünü oynamaktan bilinçli bir şekilde alıkonulmuş % 80 çoğunluğun Kürdistan kurtuluş mücadelesine katılmasının yolunu açar ki bu kürt milleti adına siyasi bir zafer anlamı taşır. Kürtlerin uluslararası müttefiklerine bakınız.. Terörizm yaftasıyla itimatsızlığa mahkum edilmiş, marjinalleşmiş % 20 azınlığın uluslararası müttefikleri de aynen kendileri gibi uluslararası alanda marjinelleşmiş olup, bulundukları ülkelerde en kabadayısından % 10 civarında seyreden sivri sol partilerdir ki kürtler bunların tümü tarafından değil, sadece küçük bir bölümü tarafından kabul edilmek, önemsenmek durumundadırlar. Kürtlerin bu fasit çemberi kırmaları ittifak kuracakları çevreleri daha geniş tutmalarıyla mümkündür. Uluslararası ittifakların geniş bir yelpazeyi kapsaması, Kürdistan dışındaki ülkelerde her sosyal tabakadan, her siyasi eğilimden yığınların desteğini sağlaması ancak dindarlardan dindarlara, liberallerden liberallere, muhafazakardan muhafazakarlara uzanan ilişkiler aracılığıyla sağlanabilir. Uluslararası desteğin geniş yığınları kapsaması, siyasetçiden siyasetçiye, sanatçıdan sanatçıya, kadından kadına, gençten gence, işçiden işçiye, aydından aydına, kurumlardan kurumlara ilişkiler aracılığıyla sağlanır. Toplumların ilişkileri tekdüze ilişkiler şeklinde olmayıp çok renkli, çok aktörlüdür. Aynı zamanda çok boyutludur. Doğası gereği heterojendir ve plüralisttir. Sadece kararların alınması bağlamında iradi olarak değil ama ilişkilerin arzettiği çeşitlilik ve farklılıklar nedeniyle, yani heterojen özellikleri nedeniyle de çoğulculuğa muhtaçtır. Dolayısıyla ilişkilere konu olacak farklı kesimlerin özgünlüğünü deforme etmekten, baskı altına almaya kalkışmaktan kaçınılmalı ve ilişkilerin seyrine tamamen özgürlükçü bir yaklaşımla katılım esas alınmalıdır. Sivri sol söylemle kürtlerin yalnızlığını aşabileceklerine inananlar varsa bizim bugünkü yalnızlığımızın nedenlerini oluşturan solcu ütopyayı ve üzerine oturduğu güdük ittifaklar perspektifini bir kez daha gözden geçirmeye ve anlamaya çalışmalıdırlar. Kendi içinde farklı dini inançları, farklı sınıf çıkarlarını, farklı siyasi eğilimleri, farklı jenerasyon özelliklerini uzlaştırmak yerine çatıştırmaktan medet umanlar, dünyanın diğer ülkelerindeki farklı soysal katmanlar ve siyasi eğilimlerle bağ kurmakta ve desteklerini sağlamakta yetersiz kalacakları gibi kürtlerin unutulduğu ve önemsenmediği zehabına kapılmak mecburiyetinde kalırlar. Kuzeyin 25 milyonluk nüfusuna tekabül eden % 80'lik oran 20 milyon nüfus demektir. Bu 20 milyonluk kitlenin mücadeleye katkılarının sağlanması yollarının açık tutulmasıyla sağlanacak siyasi güç, % 20 oranına tekabül eden 5 milyonluk bir kitlenin çıkaracağı 1 milyon silahtan daha müessir siyasi sonuçlar ve kazanımlar elde etmeye muktedirdir. Öcalan ve benzerlerinin kendi keser-kendi biçer misali milletimizin kaderiyle yıllarca oynamalarından sonra mukadderatımızı genelkurmaya peşkeş çekmelerinin önüne geçebilecek yegane yöntem olması da cabası.. Sol düşüncenin çıkabileceği en son nokta olan ve daha ilerisi bulunmayan bu % 20 oranı içerisinde debelenmekte ısrar ile kürtlerin bugünkü zayıflığı arasında inkar edilemez organik bir bağ vardır. [b]Solaxî[/b]

Bira solaxi bu dusuncenizi aynen paylasiyorum maalesef ele aldiginiz gercekler ortadayken hala kurtlerin toplumsal mentalitesini kavrama konusundan cok uzak bir seyir izlenmektedir ustten dikte edilen, kurt toplumunun cogunluguna yabanci olan bir siyaset izlenmekte turkler bizi halk olarak red ederken biz hala kuyruklarina takilmis yalvariyoruz bu inanilmaz bir durum bizim durumumuza benzer bir olgu belki dunyanin hic birinde yoktur boyle boyle olmazsa turkiye batar, turkiyeyi disaridan bolmek istiyorlar falan halbuki durum tam tersi ve oacikca ortada turkiyeyi bolmek istiyorlar dedigimiz avrupali devletler sik sik kurtlerin karsisinda turklerin yaninda olduklarini, onlara politik ve moral destek sunduklarini belirtmektedirler, sanki kurtler turklerle degil de onlarla savasmakta selamlar

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.