Ulusal Konferans/Hêjan Elbak
Aso Zagrosi: Genel olarak "Ulusal Kongre'den ne anlıyorsunuz. Başka ülkelerde yaşanan "Ulusal Kongre" tecrübeleri hakkında bize söyleyebilirsiniz?
“ulusal kongre” kavramanı, iki ayrı kelime olarak ile ele almak istiyorum, bu kavramda öncelik olarak ulusal boyutunun anlaşılması temel hedef olmalı; kürd ulusu, ilk olarak parçalanmışlık kavramıyla; nesnel olarak 1514 çaldıran savaşında, hukuki olarak 1639 kasrı şirin anlaşmasından sonrası, ikinci olarak ta 24 Temmuz 1923 Lozan anlaşması sonrası tanıştı. O günden bugüne kürd ulusu, 4 parçaya bölünmüş Kürdistan da yaşam savaşımına devam ediyor. Kürdistan sorunu son iki yüzyılda egemen devletlerin aktif olarak gündemlerindeki bir sorundur. Yazık ki kürd ulusunun çıkarları ile bu egemen devletlerin çıkarları-çok az istisna hariç bu dönemlerinde kürd ler kullanamadılar- çakışmayarak kürd ulusunun aleyhine sonuçlanmış. Devlet olma süreci ile uluslaşma süreci aynı döneme denk gelmeyen Asya kıtasında, egemen devletler kendi çıkarları doğrultusunda,”gelişkin” ulus etrafında çok uluslu devletlerin kurulmasına müsaade ederek Kürdistan’ı da 4 sömürgeci devletin egemenliğinde kalmasını uygun gördüler. Birinci ve ikinci dünya savaşı sonunda da bu gerçeklik değişmeden devam etti
11 Eylül 2001 yılına gelindiğinde dünya artık yeni bir sürece girdi. ABD’nin tartışmasız dünya lideri olduğu bu çağda, başta ABD ‘nin çıkarları olmak üzere egemen devletler, genelde tüm dünyayı özelde de Asya kıtasını yeniden düzenleniyor. Gelinen bu aşamada artık çok uluslu devletleri, tek bir ulusun egemenliğine bırakmama sürecidir. Bu genel belirlemeden harekete, 4 ayrı devletin bünyesindeki Kürdistan’ın ilk aşamada her parçanın kendisine özgü sorunları çözüm beklerken ikinci aşamasında ise bu parçaların birbirleri ile ilişkileri de çözümün bir parçası olmak durumuna gelmiştir. Dolayısıyla ulusal kavramı bütün Kürdistan’ı kapsayacak bir kavram olarak görülmeli, kongre kavramı ise biçimsel bir deyim olduğu için çok önemli bir kelime değil (kongre, cephe, konsey. Konferans v.b olabilir) başka ülkelerdeki “ulusal kongre”ler şüphesiz teorik incelenmeye değerdir. Ama bize çok etkili örnek olacak oluşturacak durumu da değillerdir. Nedeni aslında basittir. Birincisi bütün bu “kongreler” soğuk savaş dönemi oluşumlardır.(2001 öncesi) İkincisi bu kongrelerin yapıldığı ülkelerin hiç birinde 4 parçaya bölünmüş bir ülke modeli yoktur.
Aso Zagrosi: Tarihsel olarak Kürdlerin "Ulusal Kongre" girişimleri oldumu? Eğer Kürdlerin böyle girişimleri olduysa bugüne kadar neden başarılı olmadı?
Aslında bizim temel sorunlarımızda biride kendi tarihimizi yeterince bilmememizdir. Diğer çok değerli katılımcılar kısmen olarak değerlendirmelerde bulundular bana göre tarihte ilk kurd ulusal kurultayı/ konferansı, şeyh Übeydullah tarafında 1880 yılı haziran ayında nehri de yaptığı Kurultay/ konferanstır. Bu kurultay; bağımsız bir Kürdistan’ın kurtuluşunu ayaklanmanın temel hedefi olarak ilan etti. Ayrıca bu kurultay öncesinde de botan miri bedirhan beyinin aynı amaçla kurulan (Muş, Hakkâri, hizan, Kars emirliklerinin yer aldığı ) “kutsal ittifaktan “ da söz edebiliriz
Bu konferans, kongre, konsey, kurultay v.b oluşum denemelerinde kürdler neden başarılı olmadı sorusu, Bizim trajedi tarihimizde saklıdır. Sadece şunu söyleyeyim son 200 yıllık tarihimize baktığımızda gerçekten biz kürd’lerin “tarihin üvey evladı” olduğumuz görürüz
Aso Zagrosi: Kürdistan gibi parçalanmış bir ülkede "Ulusal Kongre" ne anlama geliyor? Kürd siyasal yapıları tüm dünya halklarının sahip oldukları ulusal hakları talep etmek için bir "Ulusal Kongre" de birleşmeye hazırlarmı?
Diyalektiğin temel prensiplerinden biride, ele alınacak “şey”in mutlaka denk geldiği süreçle birlikte ele alınmasıdır. global dünyada geldiğimiz süreçte bu konu o kadar gereklidir ki sen böyle bir oluşuma gitmesen seni zorla böyle bir konseye zorlarlar son örnek Suriye muhaliflerinde görülebilir. Adamlara törenle konsey kurdurdular bu örnek dikkatle incelediğinde bu siteye katılım sağlayan değerli yazarların kürd konferansı için öne sürülen kuşkularını göremezsin kısaca kürd meselesi politik çözüm sürecine girdiğinde bugün en düşük düzeydeki (birleşmek için öne sürülen) referanslarımız bile birlik ihtiyacın acilyeti karşısında çok önemi kalmayacaktır. Bu bağlamda bakıldığında kürd siyasi yapıların birleşmeye hazırlar mı? Sorusuna şöyle cevap vereyim; biz neden çok geç kaldık. Neden bu güne kadar böyle bir mekanizma kuramadık dolayısıyla bu konu kürd siyası yapılarının istek ve arzularının ötesinde bir konudur. Bu konu direkt kürd ulusunun ihtiyacıdır. Bugüne kadar bu konferansı yapmış olsaydık bugün bu soruyu değil de nasıl daha iyisini yaparız sorusuna cevap arardık. Ancak yukarıda söylediklerime rağmen bugün kürdlerin böyle bir mekanizmaları yoksa bu mekanizmayı oluşturulacak düzeyde değilseler!! Bu konu nasıl çözülür sorusu ise; ilk akla gelen uluslar arası güçler böyle bir muhatap arayışı içine girseler, ya kürdlerden oluşan bir loby gurubu yaratırlar ya da güney kürdlerin avantajlarını kullanarak onları ön plana çıkarılan bir süreç başlatırlar dolayısıyla TARİH BÖŞLUK KABUL ETMEZ. Sen görevlerini zamanında yapmazsan başkaları bu göreve uygun bulunur. Bu durumda sürecin böyle devam etmesi özellikle geçici olarak kuzey Kürdistan’ın fonksiyonel önemini azaltabilir. Dolayısıyla bu durumda zaman kuzey kürdlerin aleyhine güney kürdlerin lehine işliyor
Aso Zagrosi: Kürdistan'ı işgal eden ve sömürgeleştiren ülkelerle farklı parçalardaki Kürd partilerin girdikleri ilişkilere bakıldığı zaman dünya Kürdlerinin gerçek talepleri nasıl programlaştırılabilir?
İlk etapta bu sorunuzun cevabı şimdilik kürd kurultayı/konferansı nın gündeminde olmaması gerektiğini düşünüyorum. Bu anlamda sorunuza kısaca cevaplarsak; Bu sorunuz maalesef 4 farklı cevaplanması gereken bir sorudur. 4 parçaya bölünmüş Kürdistan bölgesinde genel olarak şöyle bir süreç yaşanıyor; ABD politikası gereği, özelde Ortadoğu da (genelde bop bölgesinde) Müslüman devletlerine, özgül taktik gereği olarak iki kampa bölmüştür, bu kamplar; suni ve şii kamplardır. İlk etapta başını İran’ın çektiği Şii kamp aforoz edilmiştir, bu kampa dahil olanlar bence kaybedenler tarafıdır.(İran,Suriye/esad,, ırak/maliki hükümeti, Lübnan hızbullahı v.b) bu bağlamda bakıldığında ;güney Kürdistan’ı zorunlu olarak artık devlet olma sürecine girmiştir.(bu kürd sorununda yeni bir referans olabilir) ama bu sürecin sonun da bazı tahmin edilebilen sürpriz gelişmelerde olabilir (bu konu yazımızın konusu olmadığı için kısa değinildi) güneyde bu süreç ve talep yaşanırken,Suriye Kürdistan’ında görebildiğimiz kadarıyla , ancak uluslar arası konjöktorün belirleyici olacağı gelişmelere göre Suriye kürdlerinin özerklik veya federasyon talepleri gündeme gelebilir, İran Kürdistan’ında yine uluslar arası politika kodları gereği bir gelişme yaşanacak.kuzey Kürdistan da ise gelinen aşamada genel olarak kürd politikasına egemen olan pkk’nin kürd halkı için öne sürdüğü talepler, uluslar arası politik düzeyin kürdler için kabul edilebilir taleplerin altında gözüküyor, umarım bu durum günü geldiğinde anlaşılır ve aşılır
Dolayısıyla günümüzde gelinen aşamada kürdlerin gerçek taleplerini (bu tamamen gelişen sürece göre ele alınır ve güncellenir) bir program çerçevesinde dile getirmek çok gerçekçi olmaz. Bugün kürd sorununda geldiğimiz aşama, kürdlerin gerçek talepleri kavramını (gerçek talep kavramını kendime göre yorumlarsam) en az güney Kürdistan da ki federal yapı olmalı bu da gerçekçi bir istemdir. Çünkü yukarıda söylediğim gibi günümüzün uluslararası konjonktür düzeyi şimdilik kürdlere bu kadarını uygun görmüş
Aso Zagrosi: Daha somutlaştırmak gerekirse Türkiye ve İran ile ciddi ekonomik ve siyasal ilişkiler içine giren Kerkük, Xaniqin ve Musul gibi Kürdistan toprakları meselesinde Irak Araplarıyla ciddi problemleri olan Güney Kürdleri Kuzey ve Doğu Kürdistan Kürdlerinin "Ulusal Talepleri" konusunda ne önerebilirler?
Güney kürdleri diğer parçalar için en az kendi statüleri kadar bir dilekte bulunabilirler, ançak Kerkük. xanegin, Musul ve şengal bölgesi konusu gündeme gelince aklıma zamanında kaçırılmış fırsatlar geliyor ve üzülüyorum, şöyle ki 1 Mart red teskeresi tanrının kürdlere sunduğu hayati bir fırsattı bu fırsatı kanaatimce güney kurdleri yeterince kullanamadılar. O süreçte ABD’ye yardım karşılığında sadece kendi coğrafi sınırlarının tarif edilerek kabul edilmesi sağlayabilirlerdi. v.b temennim ileride kürdlerin eline geçecek fırsatlar zamanında değerlendirilir.
Aso Zagrosi: Arap Kürdü, Fars Kürdü ve Türk Kürdü yada bu devletlerin sınırlarını temel alan ve bu sınırlar çerçevesinde "Kürd Sorunu" çözmeye çalışan anlayışların hakim olduğu bir "Ulusal Kongre"ye ihtiyaç varmı? Böyle bir "Kongre" geleceğe ilişkin Kürd kuşaklarını zor durumda bırakmazmı? Onların iradelerini hipotek altına almazmı?
Böyle bir kongreye,( konsey/kurultay vb) bence çok ihtiyaç var hiçbir şekilde kürdlerin iradelerine ipotek koymaz burada konu şu: böyle bir kuruma olan ihtiyaç doğru olarak tanımlanmalıdır. Bu kongre şimdilik güncel konularla ilgili bağlayıcı hiçbir karar almamalı sadece danışma/tavsiye görevi olmalı bence asıl görevi bizim geçmiş tarihimizin bize bıraktığı ağır sosyal, kültürel, vb. sorunları uluslaşma temelinde ele alıp gün yüzüne çıkarmasıdır. Yapılanma önce herkesin üzerinde antat kalacağı tarihimizin gerçek yüzüyle tanışmamızın sağlanmasıdır. Bu süreç doğal olarak siyasallaşacak ve kendine kurdi bir temel bulacaktır. yeterki kürdleri ulus yapan kavramları zenginleştirip kurd ruhi şekillenme sürecini olgunlaştırmaktır. Burada amaç kürdleri daha kürdistan’ın 4 parçaya bölünmeden önceki süreçteki duygu ve düşüncelerini yeniden yaşatarak kafalarındaki parcalanmışlık kavramını yok etmektir. k.marx’ın Toplum bilimine yaptığı katkıdan öğrendiğimiz gibi. Bu bilinç kitlelere ulaştığında maddi bir güç haline gelecektir.
Aso Zagrosi: "Ulusal Kongre"ye ilişkin çıkan çeşitli haberlere bakıldığı zaman daha çok sömürgeci güçlere kullanılacak mücadele biçimleri ön plana çıkıyor. Siyasal hedeflerden ziyade mücadele biçimleri konusunda bazı kararlar alınırsa ve uygulamaya konulsa Kürdler arasında yeni çatışmalara neden olmazmı?
“ulusal kongre” yukarıda saydığınız konuyu önüne hedef olarak koymamalı, şöyle düşünülmeli. Yaratılacak kurum ilk etapta hiç kimsenin özel ürünü olmamalı sadece kürd ulusunun ürünü olmalı vicdanı olan daha yeni doğan bu kürd çocuğunu korumalı zamanla büyüyünce onunda görevleri artacak dolayısıyla öncelikle Ortadoğu da 40 milyon nüfusa sahip ancak bir devleti olmayan bir milletin, hiç olmazsa uluslararasında, doğal ve hukuksal statüye kavuşmuş meşru ilk kurumunu kabul ettirmiş olacağız bu kurum ulusal günlerimizi, daha da önemlisi kürdlerin trajedi/soykırım günlerini dünya kamuoyunun gündemine getirerek örneğin Ermenilerin 24 nisan günü gibi kürdlerinde bu tür günleri uluslar arası platforma taşıyacaktır.
Aso Zagrosi: Türkiye'de bazı çevrelerin "Kürd Ulusal Kongresine" "pozitif" yaklaşması gibi bir izlenim var. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz
Birkaç yıldan beridir konuşulan “ulusal kongre” konusunda ilgili kişi ve kurumlar bu konuya dahil olmak istiyorlar. Burada önemli tehlike bu kongreye ilişkin olarak kamuoyunu yanlış beklenti sürecine sokulmasıdır. İyi niyetli kişilerin bu tür izlenim vermesi doğru bir yönlendirme değildir ancak dost olmayan ve Sözü edilen kişilerin “pozitif” yaklaşımları aslında bu çocuk daha kundak ta iken boğma girişimidir. kürd olmayan bu çevreler ”ulusal kongreye” yüksek beklenti amacı yükleyerek çok basit ilkelerle yan yana gelecek çevreleri daha önemli misyonlara teşvik ederek bu ulusal kurumun oluşmasına engel olmaktır. Umarın kürd çevresi bu oyunu bozar
Aso Zagrosi: Eğer Güney Kürdistanlılar Kerkük, Musul, Xaniqin ve Mendeli'nin içinde yer aldığı Bağımsız Kürdistan'ı ilan ederse ve Irak Araplarıyla çatışma içine girerse diğer parçaların Kürdleri belli bir dönem "Bağımsız Güney Kürdistan" için Güneylilerin istemleri doğrultusunda hareket edebilirlermi? Buna hazırlarmı?
kürdler günümüzde artık tek bir ulus olma sürecine girmiştir. Bu doğal durum kürdlerin birlikte hareket etmeyi zorunlu hale gelmiştir. Dolayısıyla güneyin bağımsızlık talebi tüm kürdlerin talebi durumuna gelecektir. bu durum da genel olarak kürdlerin beklenti hedeflerini de yükseltecektir
Aso Zagrosi: "Ulusal Kongre" siyasal Kürd partilerinin mi Kongresidir yoksa tüm Kürdlerin mi kongresidir? Böyle bir kongre yapılsa hazırlıkları nasıl yapılabilinir? Diyaspora Kürdleri nasıl bir rol alabilir?
“ulusal kongre hiç şüphesiz kürdlerin kurumu olmalıdır. Bu ulusal kurumun amacı tam olarak tariflenirse ona uygun hazırlık komiteleri oluşturulabilir. Aklıma ilk gelen bir çağrı komitesi oluşturulur, bu komite 4 parçadan eşit sayıda oluşan (RIHSİPİ) akil adamlar, akademisyen,iş adamı, sanatcı v.b.cevreden oluşabilir. Sonrasında Kongre öncesi bir hazırlık kurultayı yapılır burada gerekli şeyler konuşulur sonrasında asıl “ulusal kongre/konsey” kararı alınır. sayın HEK diaspora kürdlerinin yararlı görevler yapacaklarına inanarak onlara önemli sorumluk yüklemeyi önermiş ancak diaspora kürdleri bu fırsatlarını kaçırdılar.1980 sonrası kürdler, Ortadoğu ya ve sonrasında yurtdışına çıkan yurtseverlere büyük ümit bağlamışlardı, oysa uzun süre oldu entellektüeliğin ve bilimin merkezi avrupadan kürdler adına öncülük edecek bir değer yaratılmadı bu konuda Polonya tarihini okumalarını öneririm Polonyalıların "uçan üniversiteler sayesinde"gittikleri her yerde nasıl örgütlenerek oraları kültür ve siyaset merkezine dönüştürdükleri incelenmeye değer halende saygı duyulacak bir çalışmadır. iletişim çağında diaspora (bölge/mekan olarak) kavramının bir önemi kalmadığına inanıyorum. diyaspora kürdleri bugün hiç şüphesiz çok önemli rol oynayabilirler ancak belirleyici yer Kürdistan coğrafyasıdır.
Aso Zagrosi: Bu kısa söyleşi için teşekkür ediyorum. Ayrıca eğer söylemek istediğiniz ek bir şeyler varsa buyurunuz...
Bu fırsatı bize tanıdığınız için çok teşekkür ederim. Yukarıdaki sorularınıza bağlı kalarak verdiğim cevaplara ek olarak şu dileğimi söylemek istiyorum. kürderin içinde bulundukları durum gereği temel sorunları halen cevap bekliyor. Bu konuda yapılacak en etkili çalışma KÜRD MANİFESTOSU’NUN yazılmasıdır. Bu çalışma ile ilgili süreç hemen başlatılmalıdır. Bu konuda Sayın HEK ve arkadaşlarının bir çalışması varsa bizimle paylaşırlarsa sevinirim. Unutulmamalı ki; K.Marks, 164 yıl önce manifestoyu yazdığı zaman henüz 30 yaşında değildi elinde çok az bilimsel bulgu vardı (zamandaşı darwinin bilgileri v.b) o günlerde yazılabilen bu 150 sahifelik belgeye karşılık biz kürdler hala bunu bu çağda başaramamışsak kendimizi aydın olarak muhakkak sorgulamalıyız
Sevgi ve saygılarımla
Héjan Elbak 05.05.2012