Kürdistan, Yine Korkutmaya Devam Ediyor...
Türk devlet yetkilileri belli bir dönemden beri,Güney Kürdistan’a yönelik saldırı tehditlerini, en üst boyutlara çıkarmış bulunmaktalar...Türk devletinin son bir kaç yıl içinde Güney Kürdistan’da eskisi gibi özgür hareket etmemesinin sebep olduğu kudurmuşluk, içsel ve bölgesel yeni durumla birlikte patlama noktasına geldi..Çünkü, Güney Kürdistan’da federal Kürdistan devletinin tüm kurumları gözle görünebilecek şekilde kök salıyor.. Kürdistan bölgesi, Irak cehneminden farklı olarak tam huzur ve güvenli ortam olarak tüm iç ve dış gözlencilerin dikkatini çekiyor..Türkleri rahatsız eden ve rüyalarını kaçıran Kürdlerin bu yeniden doğuş olayıdır..Türkler bu son tehditleriyle Güney Kürdlerini baskı altına almaya çalışıyor ve Güney Kürdistanı istikrarsızlaştırmayı planlıyor...Türk devleti, Saddam’ın kanlı rejiminin 2003’te yıkılmasından sonra Irak’ta Kürdler ve Araplar arasında yapılan tüm siyasi pazarlıklarda Kürd düşmanı cephede yer aldı ve Kürdlerin kendi haklarını Irak çerçevesinde de olsa garanti altına alacak tüm girişimlere karşı çıktı..Türklerin anti Kürd planları sekteye uğrayınca, müdahale imkanları sınırlı duruma gelince Güney Kürdistan’da ekonomik alanda ciddi girişimlerde bulunmaya başladılar..Çünkü, Güney Kürdistan’ın tümden onların kontrolu dışına çıkmasını istemiyorlardı..Irak’ta iç savaşın daha da yoğunlaşarak sürmesi Güney Kürdistan’da bağımsız bir Kürdistan devletinin oluşum zeminini daha da yakınlaştırmış durumdadır..Türkler, halk oylaması neticesinde kabul edilen Irak Anayasasını tanımıyorlardı.. Onların bu Anayasa’ya yönelik düşmanlıklarının esası nedeni, Kürdlere tanınan haklardı. Türkler bu Anayasa’da Kürdlere tanınan hakların revize edileceği umuduyla, Kürdistan Parlamentosu, Kürdistan Hükümeti ve Kürdistan Başkanının göreve başlama törenlerine gitmediler..Ama, dünyanın belli başlı ülkelerinin temsilcileri oradaydı.. Irak’ta iç savaşın kızışması neticesinde Kürdlerin bağımsızlık umutları yakınlaştıkca, Kerkük meselesinin anayasal çözüm takvimi olan 2007 yılının sonu yaklaştıkça, Türkler kudurmaya başladı..Ama Türklerin bu kudurmuşluğu ve saldırganlığı Kürd düşmanlarının ortak bir planı çerçevesinde gelişiyor.. Suriye, İran, tüm Arap ve islami ülkeler bu planın bölgesel parçaları durumundalar...Tüm bu anti Kürd güçlerin kabul etmedikleri olay, Irak cehneminin ortasında Kürdlerin önderliğinde bir rönesans ortamın ortaya çıkışıdır..Kürdlerin bu tarihsel insiyatifi bölgedeki tüm güçleri rahatsız ediyor, bölgedeki yeni gelişmelere “kötü örnek” teşkil ediyor..Bundan dolayı herkes Kürdlerin bu tarihsel tecrübesini yok etmek için elbirliği yapıyor...Fransızca çıkan Jeune Afrique dergisi son sayısında Lakhdar Brahimi’yle Irak üzerine uzun bir söyleşi yapmış.. Cezayir asılı 72 yaşındaki diplomat Lakhdar Brahimi tanırsınız.. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan’ın Irak özel temsilcisi Sergio Vieira De Mello 19 Ağustos 2003 yılında Bağdat’ta bir terör saldırısı neticesinde yaşamını yitirince Kofi Annan Lakhdar Brahimi Irak’a özel temsilci olarak atadı..Irak’a özel temsilci olarak atanan “adil” ve “tarafsız” Lakhdar Brahimi, söyleşide “Irak şavaşına karşı olmasına ........işgalcilerle beraber çalışmak istememesine rağmen......... bir Cezayir nasyonalisti olarak bir Arap ülkesinin geleceğine karşı kayıtsız kalamayacağı” gerekçesiyle bu görevi kabul ettiğini söylüyor..“Adil” ve “bağımsız” Lakhdar Brahimi, ö dönem “bir Kürd olan Dr. Fuad Mahsun’un” önderliğinde bir Yönetim Konseyinin seçilmesi için Konferansın yapılmasından rahatsız.. Çünkü “bir çok Irak yurtseveri direniş saflarında” olduğundan dolayı dıştalandılar..Lakhdar Brahimi göre “Irak için önemli olan Anayasa ve Parlament değil güvenlik ve Irak’ın birliği en önemli” sorunlardı..Ayrıca Lakhdar Brahimi Amerika’yı “ tek parti ve Saddamın yönetimini tasfiye ederek bir çok tek parti ve küçük Saddamları yarattı” diye eleştiriyor... Hemen bu bağlamda “Kürdlerinde tek partisi vardı, bölündü ve yeniden bir araya geldiler” diyerek suçluyor..Lakhdar Brahimi yine hızını alamıyor “ Kürdler ayrılıkçı mı yoksa Irak yurtseveri mi? Yönündek soruya “Aralık seçimleri döneminde Kürdler seçim sandıklarının önlerine resmi olmayan bir referandum gerçekleştirdiler.. Halkın %98’i bağımsız Kürdistan için oy verdi.. Şimdi de biz 3 Eyaleti istemiyoruz diyorlar.. Kerkük’ü çevresiyle ve petrolüyla kapsayacak bir bölge istiyorlar” diyor..Yıne “adil” ve “bağımsız” Lakhdar Brahimi “Irak Anayasasının uygulama imkanı olmadığını” Çünkü, “bölgelere verilen yetkiler merkezi otoriteden daha fazladır” diyor. Kürdlerin “elde ettikleri kazanımların fazla olduğunu” ve “Celal Talabani’nin oğlu Irak Büyük Elçiliğinden bağımsız olarak Kürdistan’nın Washington temsilciğini” yapıyor, diyor... Lakhdar Brahimi açık bir şekilde “Irak Büyük Elçiliklerinde Kürd bölgesinin kendi özel temsilcilerini bulundurmasını ön gören Anayasa maddesine karşı” çıkıyor..Sonuç olarak Türklerin bu saldırganlıkları, tüm Arap ve islami ülkelerin bölgede Kürdistan’ı kıskaç içine alma girişimlerinin uluslararası alanda yoğun bir desteği var.Lakhdar Brahimi’den yaptığım bu uzun alıntı bu anlamda öğreticidir. Çünkü bu sözüm ona “özel temsilci” Irak’ta bulunan tüm taraflara eşit mesafe de yaklaşacağı sanılan bir uluslararası bir kurumun temsilcisidir.. Ama bu “özel temsici” Irak’ta bulunduğu tüm süre boyunca yaptığı tek “Arap ülkesi olan Irak’ın birliğini korumak” ve “Kürdleri en asgari” noktaya çekmekti..Kürdlerin düşmanları bir değil, binlerce..Kürdler, hem içte, hem bölgede ve hemde uluslararası arenada bir dizi güçle kapışmak zorunda kalıyor.. Bu süreç hâlâ bitmiş değil... Kerkük meselesinin çözüm tarihi yaklaştıkça tüm söz konusu güçler daha da pervasızlaşır.... Eğer Eyyub arkadaşın dediği gibi Türkler hâlâ havlıyorlarsa bu ABD’nin korkusundadır..