Irak parçalandıkça, Türkiye can çekişiyor..
Türk Cumhuriyeti kurulduĝundan beri Kürdleri ya açık yada gizli, ama her zaman esas, yokedilmesi gereken düşman olarak tespit etti... TC’nin Kuzey Kürdlerine karşı işlediĝi soykırım, hesabı sorulmamış bir suç olarak adalet gününü bekliyor.TC, sadace Kuzey Kürdlerini deĝil tüm Kürd dünyasını kendi mezar kazıcısı olarak görüyor..Bu hususta TC haksız deĝil.. Bir cellat, işlediĝi suçlardan sonra kurbanlarını her hatırladıĝında ve kurbanlarının yakınlarını ve akrabalarını her gördüĝünde sonunu görür, vereceĝi hesap ve yaptıĝı vahşetleri film şeridi gibi gözleri önüne getirir ve paniklenir..TC’nin Kürdlere ilişkin içinde bulunduĝu psikolojik dünyanın realitesi bu.. Ama, bazı çevreler Türk devletinin bu hırçınıĝını, saldırganlıĝını kavramaktan zorlanıyorlar.. Çünkü, TC’nin Kürdlere karşı gerçekleştirdiĝi soykırımın boyutları hakkında bilgi sahibi deĝiller.. Eĝer biz Kürdistan’daki Türk vahşetini belgeleriyle ortaya koymuş olsaydık, bugün Türk devletinin Kürdlerin özgürlüĝü ve refahı karşısındaki içine düştüĝü can derdi hususu tüm dünya için anlaşılmaz olmaktan çıkardı.Yine son dönemlerde Türk devleti tüm kurumlarıyla, iktidar ve muhalefiyle, saĝı ve soluyla ve tüm yazılı ve görsel medyasıyla anti Kürd bir genel seferberlik ilan etmiş durumdadır.Sorun ne? Bu can çekişme niçin? Sıradan bir Türkten Genel Kurmayına, Başbakanından itine ve MIT’ine kadar herkes niçin seferber olmuş? Kürdlere karşı bu kin ve nefret duruşu niye aniden bu safhaya geldi?Cevabı çok açıktır.. Türkler, 1991‘den günümüze kadar de facto baĝımsız olan Kürdistan devletinin yeniden Irak’a monte edilmesini umuyorlardı.. Böylelikle Kürdlerin etkilerini ve baĝımsız yapılarını kaybedeceklerini sanıyorlardı..Ama, Irak’ta Şii ve Sünni Araplar arasında yaşanan iç savaş Irakı oluşturan 3 temel etnik ve dinsel yapılanma olan Kürdler, Şii ve Sünni Arapların birlikte yaşama imkânları ve şanslar gün geçtikçe tükenmeye başladı.. Bir yandan Kürdlerin kendi baĝımsız devletlerini kurma meselesi dünya da kabul görmeye yol alırken; diĝer yandan Kürdlerle Amerikalılar arasındaki ilişkilerde derinleşip, güçleniyor..Türk devleti tüm siyasi, ekonomik ve diplomatik ilişkilerini kullanarak hem Irak’ta, hem Ortadoĝu’da ve hem de dünyada Kürdlerin Güney Kürdistan’da oluşturduĝu ulusal kurumları yok etmek taraftar bulmaya çalıştı.. Ayrıca yıllar boyunca hem doĝrudan ve hemde kendisine baĝlı olarak oluşturduĝu „Türkmen Cephesi“ vasıtasıyla Güney Kürdistan’da her türlü yıkıcı faaliyetleri yürütmesine raĝmen, husrana uĝradı..Türk devleti bir kaç aydan beri bir yandan Kürdlere karşı uluslararası faaliyetlerini yoĝunlaştırırken, diĝer yandan anti Kürd terörist çevrelerine Ankara’da ve Istanbul’da ev sahipliĝini yapıyor.Bir iki ay önce ne kadar El Qaide ve Baas artıĝı varsa „Diyalog“ adı altında Türkiye’de toplandı..Geçenlerde ise „Kerkük 2007“ adı altında Irak’tan ve Kerkük’ten ne kadar saĝdan soldan buldukları anti Kürd varsa Türkiye’ye çaĝırdılar ve toplantılar yaptılar..TC bir yandan davet ettiĝi insanlara anti Kürd perspektifler ve Kerkük’te uygulamaları için yıkıcı planlar sunarken, diĝer yandan Irak’a Türkiye’deki kanlı rejim modelini empoze etmeye çalışıyor..Bu toplantının moderatörlüĝünü yapan CHP’li Onur Öymen yaptıĝı konuşmada „Türkiye’nin üniter yapısını örnek almalarını“ önererek „ Türkiye Cumhuriyetini kuran herkes Türktür“ diye ekliyor..Saddam Hüseyin dahi Türk cellatların yanında mellek kalır.. Çünkü onun döneminde dahi „Irak’ın Arap ve Kürdlerden oluştuĝu“ meselesi Anayasa’da vardı... Kartoni de olsa Kürdlerin bir otonom bölgesi vardı..Türk devleti, parçalanan Irak ortamında Kürdistan’ın baĝımsızlıĝa doĝru kaydıĝını görüyor... Şimdi ise kolu kanadı kırılmış, Kerkük ve diĝer işgal altındaki zengin Kürdistan topraklarından ve herkese muhtaç bir Kürdistan empoze etmeye çalışıyor..Bundan dolayi TC Kerkük’te kaos yaratmaya ve anayasal süreci baltalamaya çalışıyor.. Kürdler ve Araplar Kerkük sorunun çözümü için Anayasal bir antlaşma yaptılar.. 2007 yıllının sonuna kadar bu sorunun çözulmesi geriyor..Ama, Türkiye’nin kendi ülkesinde dahi Anayasa’ya ve halkın iradesine saygı diye bir derdi yok ki, başka ülkelerdeki Anayasa’ya saygı göstersin...Sürüleştirilmiş toplumun oy verdiĝi kaĝıt üzerinde kalan bir Anayasa’nın yanında bir avuç devlet ve ordu yöneticisinin içeriĝinden haberdar olduĝu gerçek bir Anayasası var Türk devletinin..Son dönemlerde Türk devlet yetkilileri, iktidar ve muhalefiyle Güney Kürdistana yönelik „askeri seçeneklerini“ açık bir şekilde gündeme oturdular.. Haftalardan Türk devlet yetkilileri Güney Kürdlerini ve yöneticileri tehdit ediyorlar. Zaten anti Kürd ve sürüleştirilmiş Türk toplumunu Kürdlere karşı yeniden motive etmeye çalıştılar..Türk toplumunun tüm kesimlerini saran „Kerkük“ ve „Kuzey Irak“ seferberliĝi ortamını yaratılar..23 Ocak günü Türk Parlamentosu Kürdlere karşı kaleşçe ve haince planlar hazırlamak için gizli oturum yapacak ve resmi olarak içeriĝi 10 yıl açıklanmayacak..Ama, bu gizli toplantının içeriĝi açıklansada açıklanmasada Türk devletinin tek gündeminin Kürdleri yoketmek olduĝunu her Kürd yurtseveri bilir.Güney Kürdistanı işgal etme çaĝrılarını yapan ve kudurmuş aĝzı salyalı Türk çevrelerinin yanında işgal olayına karşı çıkan kısmı Türk kesimleri de var..Haftalardan beri bu son kesiminde yazılarını takip etmeye çalışıyorum. Ilk bakışta bu kesimler „Kürd dostu“ gibi görünüyor... Ama, yazdıkları makaleleri dikkatle okuyan her okuyucu bunlarında kuzu postuna bürünmüş kurtlar olduĝunu görür.. Çünkü hepsi Kerkük’ün Kürdistan Bölgesine katılmasına karşılar..Türk çevrelerince tartışılan konu, Kürdlerinde bir millet olduĝu, tüm dünya halkları gibi kendi toprakları üzerinde yaşama ve devletini kurma hakkı olduĝu meselesi deĝildir.Tartışılan mesele Türk devleti Güney Kürdistan’a girdiĝi zaman elde edeceĝi kazanımlar ve kayıplar sorunudur.Iki kesimde ellerine terazi almış Türk devletinin kazanımları ve kayıplarını hesaplıyorlar. Birileri „Kuzey Irak’ta“ Kürd devleti kurulursa Türkiye bölünür“ diye çırpınıyor, diĝer kesim ise „girildiĝi zaman bölünür“ diye feryad ediyor..Sözüm ona işgale karşı çıkanlar êger Türkiye „Kuzey Irak’a“ girerse, ABD ve AB ile ilişkimiz bozulur, ekonomi kötüye gider, Kürd Peşmergeleri Türkiye karşı savaşır, başka ülkeler Kürdleri destlekler ve orası bizim için´ cehennem olur“ diyerek durumu izah etmeye çalışıyorlar..Eĝer atıfta bulundukları ilişkilerin bozulması, direniş ve destek olmamış olsaydı, bu kesimlerde „ Haydi Ordular Kerkük’e!!!“ diyeceklerdi..Eĝer gerçekten demokrat biri varsa çıkar ortaya ve açık bir şekilde Kürd milletine karşı Kuzey’de yapılan soykırımı gündemleştirir ve Türk devletinin Özgür Kürdistan’a yönelik saldırgan girişimine karşı açık tavır alır..Benim adıma Güney Kürdistan’a giremezsın!!! Kürd halkına karşı benim adıma bir daha suç işleyemezsin!!!!!Sizin saldırganlıĝınızdan ve kıyımcılıĝınızdan dolayı dünyaya rezil olduk!!!! Dünya devletleri ve halklarının önüne çıkamaz olduk!!! Türklüĝümden nefret ediyorum diye resto çekmelidir...Ama nerede o günler?Hepsi Türk devletinin koruma ve kolama sarafları olmuşlar..Tüm bu tartışmalardan çıkarılması gereken ders, Kürdler askeri, siyasi ve diplomatik alanlarda güçlendiĝi taktirde, kendi aralarında birliklerine saĝlamlaştırdıkları sürece kimsenin fazla yapacaĝı bir şey yok..Düşmanlarımız bizi ve içinde bulunduĝumuz durumu ve dostlarımızı hesaplayarak adım atarlar.Eĝer biz yutulması zor bir lokma isek yapacakları bir şey yok.Bundan dolayi Kürdler dış dünya ile ilişkilerini güçlendirmeli, iç birliĝi ve yapısını dahada saĝlamlaştırmalıdır..Bizim tek seçeneĝimiz budur. Biz güçlü ve birlik halinde olduĝumuz zaman hiç kimse bize saldıramaz, saldıranlar ise Kürd kapanına girer..