‘Daktilomda Postal İzi’ kitapçılarda
İSTANBUL (12.12.2007)- 1990’larda Kürt gazetecilerin saldırıya uğradığı, öldürüldüğü, kaçırılıp kaybolduğu dönemde gazeteciliğe başlayan Adil Harmancı, o dönemlerin öykülerine anı kitap şeklinde “Daktilomda Postal İzi” ismiyle kitaplaştırdı.Yıl, 1990’ların başı… Kürt köylerinin başında dumanlar yükseliyor. İnsanlar, hayvanlar, ev eşyalarıyla birlikte yakıldığı günlerde gazeteci olmak da zordu. Çünkü onlarda en insanı olan gazetecilik mesleklerini icra ederken kaçırılıyor, kaybediliyor, saldırıya uğruyor ve öldürülüyordu. Böyle bir dönemde kim gazeteciliği başlamak ister? Kim canını yerde görmüş? Kim tüm bu zorluklara göğüs gerip el atar gazeteciliğe? İşte böyle bir dönemde, 1993 yılında Adil Harmancı 13 yıllık cezaevi yaşamında sonra Van’da bürosu kapalı olduğu bir yerde gidip gazetede çalışmak ister. O kadar baskı altında çalışmaya devam eden bir iki gazete çalışanı bu istek üzerine şaşırır ama “Peki” derler ve Harmancı için yeni bir serüven başlar. Haber nasıl yazılır, haber nedir, temel unsurları nelerdir, haber kaynağı neresi gibi soruların cevaplarını zaman içinde, düşe kalka bulacak, ateş altında, kaçırılma tehdidi, gözaltı, arkadaşlarının ölüm haberlerinin geldiği günlerde başlar gazeteciliğe. Ve o günlerden bu yana yaşadıklarını, gördüklerini, habere giderken-gelirken, yazarken yaşadıklarını, gözaltılarını “Daktilomda Postal İzi” adlı kitapta topladı. Peri Yayınlarından çıkan kitapta bir dönem gözler önüne seriliyor. İlginç öyküler var anı kitapta. Örneğin “Apo” yazılmasın diye daktilonun ‘a’sını kıran polisler, daha bir harf bile üzerine yazılmamış beyaz kağıtları ‘şüpheli’ diye el koymalar, Sosyalist, Komünist gibi kitapları bir yana bırakıp Kürtler hakkında olan tüm kitaplara ‘yasak’ diye el koyma, her 15 günde bir büroyu ‘ziyaret’ edip, ‘tüm eşyaları dağıtma misafirliğini’ yerine getiren kolluk kuvvetleri ve daha nice anılar, olaylar yer almış “Daktilomda Postal İzi”nde Böyle bir dönemde gazeteciliğe başlayan gazeteci Adil Harmancı, ilk haberi “Evlerinde Yakılan İnsanlar” oluyor. Ardında gazeteci arkadaşı Adnan Işık’ın öldürülmesinin yasını tutuyor, JİTEM, sivil polisler, korucular ve Hizbullah’ların peşinde olduğu, ölümü ensesinde hissettiği dönemin soğukluğu, kini, acısı, gözyaşları kitaba yansıtıyor. Harmancı, kitabın sonuna da “Bazı ilginç haber spotları” koymuş. Onlardan bir kaçı: - Şemdinli’de özel timler ve korucular yanlarına iz süren köpeklerini de alarak operasyona çıkarlar. Bir süre dağı tırmanan özel timler sonunda PKK’nin pususuna düşer ve çıkan çatışmada iki özel tim öldürülür. Geri dönen özel timler daha sonra ormanlık bir ala gelir ve köpeklerini, PKK’li kokusu almayıp kendilerini pusuya düşündüğü gerekçesiyle bir ağaca asarak idam ederler. - Van’ın Çatak ilçesinde de özel timler bir evin önünden geçerlerken domates, biber ve salatalıkların yan yan kasalara yerleştirildiğini görürler. Bunların yan yan gelmesiyle güya ‘bölücü’ renkler, yeşil-sarı-kırmızı renklerin meydana geldiğine hükmeden timler kasaları silahlarla tararlar. - Hakkari’de gittiği her yerde PKK’lilere ‘terorist’ diyen bir müteahhit, PTT’den aldığı ihale nedeniyle Zap Karakolu yakınlarında şantiye kurar. PKK’liler bir gece şantiyeyi basarak müteahhitde Zap Karakolu’na geldiklerini haber vermesini ister. Kan ter içinde kalan müteahhit çatışma çıkar iye önce itiraz eder, ancak PKK’liler sıkıştırınca karakolu aramak zorunda kalır. PKK’lilerin kendisine verdiği telsizden karakol komutanını arayan müteahhit şöyle der: “Komutanım dağdaki arkadaşlar gelmiş, size haber vermemi istediler.” ANF NEWS AGENCY