Beluçiler de mi Kürd!!!(1)
Bugün yazacağım küçük makaleye kışkırtıcı/sinirlendirici bir başlık olan „Beluçiler de Kürd“ başlığını koyuyorum.
Biliyorum bu başlık bir çok Kürdün hoşuna gitmeyecek.
Başlığı gören bir çokları „Aso dünyayı Kürdleştirecek!!“ diye tepki gösterirler.
Zazaların, Êzîdîlerin, Kurmançların, Soranların, Goranların Kürd olup olmadığı, hatta Kürdler diye milletin var olup olmadığı çeşitli çevrelerce empoze edildiği bir ortamda “Belucilerin Kürdlüğünü” gündeme getirmek pek akıllıca bir şey değil.
Yüzyıllarca Kürd olduklarından, millet olarak tarih sahnesinde silinmek amacıyla soykırımlara uğrayan Kürdlerin, lehçelerinden, mezhep ve dinlerinden farklı milletleri çıkarmanın moda olduğu bir dönemde Belucilerin Kürdlüğünü gündeme getirmek bir çok çevreyi rahatsız edecektir.
Ben de  bugün  kaleme  alacağım     bu  kısa    makale de    biraz  daha     sinirlere     dokunmaya   çalışacağım.
Aslında  çok  acı ve  trajik  bir  durum.  Onlarca    yıldan  beri   Kürd   tarihi  ile  ilgileniyorum,   Kürd   tarihine   ilişkin    bulduğum    her  şeyi  okumama  rağmen     yeni  verileri  gördüğüm  zaman   Kürd  tarihine  ilişkin   ne   kadar az  şey  bildiğimi  ve    nasıl   bir cehaleti    yaşadığımı    fark ediyorum.
Bir de okulda kendi tarihini ve dilini öğrenmeyen, çocuk yaşlarında sömürgecilerin tarihini kendi tarihi olarak öğrenen Kürdleri düşündüğümde felaketin boyutları daha da derinleşiyor.
Fazla lafı dolandırmadan konumuza gelelim..
Şerefxan Bitlisi’nin Şerefname’si Kürd ve Kürdistan tarih çalışmaları açısında sahip olduğu önemli yeri tartışmaya gerek yok. Şerefxan sayesinde tarihimizin belli bir dönemi hakkında önemli tarihsel bilgilere sahibiz.
Mela Mahmudê Beyazîdî, Kürdistan Tarihini Şerefxan’ın Şerefname’yi bitirdiği(1597) tarihten bin sekizyüz yıllarının sonlarına kadar kesimini yazmış ve A. Jaba’ya teslim etmişti.. Fakat ne yazık ki Mela Mahmudê Beyazîdî ‘nin “Kürdistan Tarihi” adlı eserinin önsözünün dışında elimizden bir şey yok. Eğer bu kitap bulunsa Kürd tarihi araştırmaları konusunda bir devrim olacak ....Yani söz konusu olan Kürdistan tarihinin 400 yıllık bölümüdür. (20. Ve 21. Yüzyıl Kürdistan tarihçileri konumuz olmadığından dolayı geçiyorum)
Türk, Arap ve Fars sömürgecilerinin Kürd ve Kürdistan tarihine karşı giriştikleri vandalizme rağmen her gün yeni kaynaklar ortaya çıkıyor.
Bu kaynaklardan biri de “KURDGAL NAMEK”tir.*
Kurdgalname, Kürd tarihi için Şerefxan Bitlisi’nin Şerefnamesi kadar değerli ve paha biçilmez bir eserdir.
Kurdgalname’yi    Kürdler   ortaya  çıkarmadı.  Kürd  tarihçilerinin    bu konuda   hiç bir  rolleri  yok.
 Bundan  dolayı    eğer  bazı   arkadaşlar  “Aso  dünyayı Kürdleştirecek!!!!”  gibi   iddialarda   bulunurlarsa    benim  hiç bir  katkım  yok..
Kurdgalname’yi bulup ortaya çıkaranlar Beluci aydınlarıdır.
Beluçi aydınları Kurdgalname’yi Kürd ve Beluçi tarihi için bulunmaz “bir hazine” olarak görüyorlar.
Kurdgalname 1659/1660 yıllarında Axwend Mehemed Salih Zengene Beluç tarafından kaleme alınmıştır.
Axwend Mehemed Salih Zengene Beluç , Kurdgalname’de Beluçilerin Kürd asılı olduğunu olduğunu Medler, Haşemitler, Yünanlar, Eşkaniler, Sasaniler, Hintliler ve İslami döneme dair Beluçi Kürdlerin üzerine duruyor ve çok değerli bilgiler veriyor. “Beluçi Kürdleri” tabiri bana değil, yazara aittir.
Aslında bu kitabın bulunuş tarihi çok eski. 1943 yılında Beluçi aydınlarından Mir Nesirxan Ahmed Zeyi, hükümet adına Beluçistan’nın Sorab kazasında vergi toplamaya giderken Kurdgalname’in bir elyazmasını Qazi Xewisbexş olarak da tanınan Qazi Abdulhamid’in evinde buluyor. Mir Nesirxan Ahmed Zeyi, Qazi Xewisbexş’ten kitabı istiyor, fakat Qazi vermiyor. O dönemlerde kopi yapma imkanı olmadığından dolayı Mir Nesirxan kitabın orjinalını olduğu gibi bir nüshasını elyazısıyla çoğaltıyor ve 1988 yılında Pakistan Beluçistan’ın başkenti Quetta’da iki cildin birini “Beluç ve Beluçistan Tarihi” adı altında basıyor.
Mir Nesirxan 1991 yılında Beluçi Akademisinin yardımıyla Kurdgalname’nin Farsçasını Beluçistan Başkenti Quetta’da yayınlıyor. Kurdgalname 1994 yılında Urduce’ye çevrisi yapılıyor ve yayınlanıyor.
Mir Nesirxan kitaba yazdığı önsöz de “Kurdgalnamek, tarihçi Axwend Mehemed Salih Kurdi Zengene Beluç tarafından 1659 yılında yazılmıştır. Yazar kitabın birinci bölümünde kendi aslını Kürd Zengene aşiretine bağlyor. Zengenelerde Bud aşiretinin bir kabilesidir. Ayrıca yazar Braxoyi Kürdleriyle olan akrabalığını gündeme getiriyor. Yazar bu iki kabileyi Bud’un iki oğluna “Braxim” ve “Zengan”a bağlıyor. Bud’un kendisi ise Med Kral’ının 7. Oğluydu.
Bu kitap aslen Kürd ırkından olan Beluçilerin tarihini irdeliyor............ Kurdgalname’ye göre Beluçi Kürdleri daha sonra eski Beluçistan’a gelip yerleştiler........”(sayfa 21)
Beluçistan Başkenti Quetta Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalışan Nadir Qemberani Kurdgalname’ye yazdığı önsöz de “Kurdgalname, Beluçileri büyük Kürd milletinin bir parçasıdır. Çünkü, Beluçilerin içinde var olan aşiretlerin aynı isimle Kürdler içinde varlar. Hatta bugün Beluçiler içinde büyük bir aşiret var “Kürd” ismiyle tanınıyor. Axwend Mehemed Salih 400 yıl önce bu kitabı yazdı... Orta Doğunun ve İran’ın o dönemki faciaları ve tarihi olaylar bugün de yaşanıyor”(sayfa 28)
Dr. Nasir Qemberani yazdığı önsözünün devamında Beluçiler ve Kürdler biri doğuya diğeri ise batıya yöneldi. Bugün Beluçiler İran, Afganistan ve Pakistan arasında bölüştürülmüş; Kürd ise Farslar, Araplar ve Türkler arasında bölüştürülmüş ve aynı akibeti yaşıyorlar.
238 sayfadan oluşan Kurdgalname Kürd ve Kürdistan tarihi için bulunmaz bir eserdir. İmkanlarım dahilinde çeşitli bölümler halinde özetleyerek okuyuculara sunacağım. Şimdilik Şeyh Ubeydullah Nehri’ye dönüyorum.
*Kurdgalname’nin ilk cildi Hiwa Muhamed Zendi tarafından “Sorancaya” çevrildi ve 2012 yılında Aras Yayınları tarafından Kürdistan’da basıldı.
Devam edecek
Newroz.com