Ana içeriğe atla

Bağımsız/Konfederal ve Federal Devlet ile Demokrasi ilişkisi…İbrahim GÜÇLÜ

Kürt milletinin kendi kaderini tayin hakkından, Kürt milletinin kendis kendisisni yönetmesinden bahsettiğimiz zaman karşımıza bağısmsız/konfederal ve federal devlet konusu bir çözüm modeli olarak karşımıza çıkmaktadır. Kürt milleti ile ilgili bu sorunu, genel bağımsız/konfederal ve federal devlet yapılarından bağımsız, ayrı ele almak mümkün değillerdir. Bağımsız/konfederal ve federal devlet evrensel anlamda ulusların kendi kendilerini yönetme biçimlerini ve mekanizmalarını, sıradan olmayan örgütlenmesini teşkil eder. Bağımsız//Konfederal ve Federe Kürdistan Devleti, ya da başka uluslara ait devlet örnekleri özgün lükler taşımaktadırlar. Ama evrensel modellerle özgün modeller arasında niteliksel bir farklılık söz konsusu değildidr. İç-ieçe olan ve ana özelikler olarak benzeşen modellerdir.

Devlet sorunu ve özellikle de federal develt sorunu gündem geldiği zaman, develtle rejim ve devletle demokrasi, özgün ifadeyle devetlerle demokrasi ve özellikle de federal devletle demokrasi ilişkileri anlamlı olmaya başlamaktadoır. Fedearal devlet farklı ulusal ve etnik grupların ulus-üstü ve ideoloji üstü ortak devletleri olduğuna göre, bu devletler ya da afederal devlette ortbirlikte ortak bir yaşam sürdüern farklı ulusal ve etnik gruplar nasıl eşitçe kendi kendilerini yönetebilirler, yeni ve ortak bir egemenlik sistemi yaratabilirler?, sorusus hayati bir önem kazanmakta.

Bu konua ilişkin olaorak da okuyucularımdan ve Kürt siyasteçilerinden yoğun bir sorgulama mesaj ve öenrme ile karş—karşıya klıyorum.

Bu bağlamda sorun üzerinde durmayı önemli gördüm.

*****

1789 Fransız Devrimi’nden sonra ulusal devletlerin oluşması ya da ulus devletler sürecinin insanlığın hayatına girişinden sonra, bir develt bünyesinde birçok ulus birlikte yaşıyorsa, bu usluların ililkisis önemli olmaya başladı. Özellikle Uluıs devşletler, tek ulsuusn egemen, emperyal, sömürgeci, diğer ulusal ve etnik toplulukların bağımlı ve sömürge konumlarında olması halinde, egemen, emperyal ve sömürgeci ulusla bağımlı ve sömürge ulusal ve etnik topluluklar arasındaki ilişkiler kaçınılmaz olarak çatışmayı içinde barındırmak durumundfa kaldı. Lus devletin olgunlaşmaya ve daha kapsalı yapılanmaya başlamasından sonra, b uluıslar ve etnik toşlpluluklar araındaki ilişkiler çatışma dinainiğine dönüştü. Uluslara arasında savaşlar boy verdi.

Ulus devletlerde, uluslar ve etnik gruplar araıdnaki ilişlkiler, ideolojik ve mekanizmal sşiistematik müdahalalelerle darklaşmatya, orto-nom ve özerkliklerin yokolmasına yol açmaya başladı.

Bu tarihsel dönemde devletle rejimler ve demokrasi arasındaki ilişki farklı bir düzxytde, daha anlı olmaya başladı. Oysa demokrasinin tarihi çok eski ve Yunan geleneğine dayanmakta. Ama demokrasi kategorik olarak insanlığın hayatının tümünü kapsayan bir sisitem ve rejim yapısına sahip değildi. Ulus devletlerin oluşmasından devletler ve demokrasi kategorik olarak daha bir açığa çıkan ve anlamlı olan kategoriler oldular.

Büt-ün düşünce akı-mları kategorik olarak develt ve demokrasi ile ilgilendiler. Ama esas olaral Marksisit-Leniziznt düşünce akımı ile Lİbd eral demokjrat akım esas olarak insanlığın bu temnl sorunu üzrind edurmuşlardır.

Markjsisist-Leniziznt düşünce akımına göre, işçilerin ve emekçilerin devleti demokrat devletlerdir. Burjuvaların devletleri de demokrasiye tekabül eder, buda her hal ve şartta diktatörlüktür ve faşizmdidr. TYani mMarksisit-Leninist düşüğnceye göre, her hal hal ve şarrttta işçi sınıfı, emekçiler ve onların öncülerinin develti olumluluğa tekabül eder. Bu demokrasi mi, yoksa demokrtasi değil mi, bu konuda da bir netlik sözkonsusu değilidr. Benim düşünceme göre, Marksisit-Lenisit literatürdeki develt ve rejimin demokrasi ile ilg
İsis yoktıur. Sooyalizmin kendsiis, demokrasiye alternatif bir rejimdidr. Ama ne zaman ki, sosyalizm demokrasi karşısında yenilmeye ve ihtiyaçlara cevap vermemeye başladı, o zaman soosylaizmin en d iyi demokrasi, sosyalist develtin en iyi demokratik develt olduğu ileri sürüldüğ. Bu bir demagojiden ötye bir şey olmadığını düşünüyorum.

Liberal demokrat düşünce akımına göre, demokjarsi işçilerin ve emekçilerin devleti ve burjuva develtine göre katgorize edilmez. Liberal demokrat düşünce akımına göre, demokrat olan burjuva devletler olduğu gibi otoritert, faşizan burjuva devşletleri de olabailir. Yine aynı şekilde otoriter ve faşizan sol/sosyalist devletler olabileceği gibi, demokrat olan soosyalsit devletler de olbailir. Sosyalist kuram, demojrasiyi ve debvlerti sınıfsal kategorlere göre kategorleştiriken, liberal düşünce akımı devletleri ve demokrasilaei sınıfsal kategorilere göre kategorileştirmez. Devletleri ve demokrasi, sınıflar üstü, ideolojiler üstü, dinler ve mezhepler üstü, ulsualkarüstü parametrelerlşe tanımlamaya çalışırlar.

Ben de liberal demokrat düşünce cephesinde yer alıyorum. Devlet ve demokrai konusundaki yaklaşımları belirleyen parametreler, liberal demokrasinin parametreleridir. Devlet ve federal devlet demokrasi ilişkisine de bu parametreler için de bakıyorum. Benim parafdigmamam buna göre oluşuyor.

*****

İbrahim GÜÇLÜ
(
[email protected])

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.