Radikaldan
Kendini Bismarck zanneden Barzani felakete yol açacak
İktidar sarhoşu olan Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Barzani, Bismarck'a özenerek Kürtleri birleştirme hayali kuruyor. Fakat Barzani'nin bu planını ilerletmesi bölgede etnik temizliğe ve büyük savaşlara yol açacaktır
Muhammed El Daimi
Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'nin, Irak'taki Kürtleri intiharın eşiğine götürdüğü yönünde bir saptama yapmak abartılı olmaz. Kürt liderlerin, kendilerini jeo-stratejik ve siyasi gerçekler karşısında Iraklı kimliğini bırakacak kadar körleştiren bir ’güç sarhoşluğu'na kapılması sebebiyle, bu intihar eşiği Kürtlerin hayallerinin aleyhine olabilir. Barzani, Irak'ın Kürt bölgesini bağımsız kılma planlarını tıpkı Prusya şansölyesi Otto von Bismarck'ın yöntemiyle gizliyor. Zira, Bağdat, Ankara ve Tahran'ın bu planların farkına varmasından endişe duyuyor. Bismarck savaşlar çıkararak Almanya'nın birliğini sağlamıştı. Barzani ’Büyük Kürdistan'ın Bismarck'ı olmayı arzuluyor, fakat yerel gerçekleri dikkate alırsak bu uzak bir hayal. Kürt Bölgesel Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani'nin de, amcası Mesut Barzani'nin açıklamalarına paralel sözlerini dikkatli okursak, bu iki adamın merkezi yönetime dolaylı yolla karşı savaş açma tehdidinde bulunduğu izlenimini ediniriz. İkili, kuzey bölgesinde Amerikan askeri varlığı bulunmasaydı böyle bir savaşın yaşanacağı mesajını veriyor.
Kürt liderlerin intikam duygusunun etkisi altında olduğunu çeşitli olaylarda gözlemledik. Bu duyguyu, önceki rejimin yol açtığı acılar tetiklemişti. Fakat intikam duygusu insanı Kürt davasının çıkarlarını kurban edecek kadar kör edebilir. İki Barzani'nin açıklamaları, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'in Irak'ın bölünmesi yönündeki çağrıları ve ABD'yi işgal sonrası yükümlülüklerinden kurtarmaya yönelik imalarla aynı zamana denk geldi. Bölgedeki şartları barış ve güvenliği koruma temelinde değil de bilgisayar karşısındaymış gibi yorumlayan New York Times yazarı Thomas Friedman'ın çağrısı bunlardan biriydi.
Kürt liderler Biden'ın resmi açıklamalarını ve Friedman'ın yazılarını, Saddam'ın Kuveyt işgali öncesi ABD elçisiyle yaptığı görüşmeyi yeşil ışık olarak okuması gibi değerlendirebilir.
Bu hiç kuşkusuz tarihi bir hata olacak ve Arap ve Kürt şovenizminin yanı sına Kürtlerle Arap, Türkmen, Fars, Yezidi azınlıklar arasındaki etkin kinin dozunu artıracaktır.
Kürt liderlerinin üslubu incelendiğinde, ordu ve Bağdat'la savaşı ateşleme eğilimi görülecektir. Bağdat'la Irak Kürdistanı arasında bir savaşın ateşlenmesiyse, Kürt halkını bazı durumlarla karşı karşıya bırakacaktır. Bunlardan bazıları şöyle: İlk olarak, ortak bölgelerde etnik temizlik savaşları tutuşabilir. Özellikle de Musul, Tikrit, Kerkük ve Bakuba gibi Irak Kürdistanı'na paralel yerlerde Sünnilere yönelik Kürt nefretini dikkate alırsak... İkincisi, Kürt liderlerin Kürdistan'ın bağımsızlığı adı altında peşmergeyi soykırımda bulunması için serbest bırakması. Bu durumda ortak köyler ve beldeler kan gölüne dönecektir. Bazıları ’amaca giden her yolun mübah olduğunu' ve ayrılmak için kan dökmek dışında seçenek olmadığını söyleyebilir. Fakat aynı mantığı İran ve Türkiye de yürütebilir. Türkiye Kürtlerin ulusal hayalini reddediyor. Kürtlerin Bağdat'a karşı cephe açması, Irak petrolüne susamış Türkiye için bir taşla iki kuş vurmak için Irak Kürdistanı'na girmek yönünde en iyi gerekçeyi oluşturur. Böyle bir durum hem Kürtlerin Türkiye'yi bölmekle tehdit eden ayrılıkçılık ve bağımsızlık projelerine son verir, hem de Türkiye Kerkük ve Kuzey Irak'taki en zengin petrol yataklarına hâkim olur. Nihayetinde Türkiye Kürtlere acımaz ve ulusal birliklerine izin vermez. Aynı şey İran ve Suriye için de geçerli. O halde ’Bismarck/Kürt yöntemi', Kürt birliği ve bağımsızlığı açısından Neçirvan ve Mesut Barzani'nin düşündüğü kadar uygun bir yol değil. (Umman gazetesi Uman, 20 Temmuz 2009)
PKK Kurd Halikini Teslimiyete Zorluyor!!