Türkiye Gercekligi, Ermeni Konferansi ve Irak Anayasasi..
Gecenlerde Irak Basbakani Ibrahim Caferi ilk yurtdisi ziyaretini Ankara’ya yapti.. Bu görüsme esnasinda bir dizi soruna iliskin konusuldu ve karsilikli öneriler dinlendi...
Türkiye Basbakani Erdogan, Caferi’ye: „Türkiye Irak’a yeni Anayasa’nin yaziminda yardimci olmak istiyor.... Eger siz hemfikirseniz Ankara ve Bagdat’ta Anayasa’ya iliskin uluslararasi toplantilarda yapariz“ demisti.. Caferi bu konuda pek orali olmamis gibi davranmisti...
Fazla zaman arada gecmeden Bogazici Üniversitesi’nin ev sahipliginde Bogazici Üniversitesi, Sapanci ve Bilgi Üniversitelerinin basini cektikleri bir konferans „Imparatorlugun Cöküs Döneminde Osmanli Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunlari“ adi altinda yapilacakti...
Bu girisim, baslamadan sona erdi... Cünkü, Türk devletinin derin odaklari dügmeye basti.. Türk Hükümetinin sözcüsü bu konferans girisimini „Hiyanet“ ve „Milletin arkadan hancerlenmesi“ olarak degerlendirirken; Ana Muhalefet Partisi CHP Istanbul milletvekili Sükrü Elekdag ise“hain ve hazin“ bir olay olarak degerlendirdi..
Türkiye’nin „ilim ve irfan“ merkezi olan Üniversitelerde konferansi bilirsiz bir tarihe ertelediler...
Simdi yine Avrupa Birligine bagli kurumlarin yetkilileri cesitli aciklamalardan bulunuyorlar...
Belki belirli bir dönem sonra bu konferan toplanabilir.. Ama Türklerin kendi ic dinamikleri sayesinde degil, AB’nin baskilari sayesinde olacak..
Zaten bu konferasi hazirlayanlarda „bilim sorumlulugu“ndan dolayi degil, dünyanin baskisi neticesinde „Ermeni jenosidine“ bir ara cözüm bulmak istiyorlardi...
Ermeni soykirimina iliskin bazi türk sermaye ve akademik cevreleri uluslararasi kosullarin dayatmasi neticesinde, Türklerin „Ermeni soykirimi yok“u ile, dünyanin „var“i arasinda suya sabuna dokunmayan, namusunu kurtaran bir ara cözüm bulmak istiyor.
Bu ara cözüm arayislari da „resmi tarih“, „resmi ideoloji“ ve „resmi Türke“ göre „cizmeyi asmakti“ ve hadleri bildirildi.. Onlarda, kuzu kuzu gidip yerlerine oturdular...
Zaten „iktidar veya devlet aydin“larindan daha fazla bir sey beklemek dogru degil.... Bu toplantiya cagrilan kesimlere bakildiginda bir iki dürüst kisiden, ermenilerin degimiyle „esir Ermenilerin“ sos olarak kullanilmasindan baska hic de ic acici bir tablo yoktu..
Böyle bir toplantiya dahi riza gösteremeyen Türkiye, Irak Anayasasinin hazirlanma sürecine katkida bulunmak istiyor..
Kazara, Caferi Türklerin bu önerisini kabul edilmis olsaydi, Güney Kürdistan siyasal önderligide kabul etmis olsaydi ve „Uluslararasi bir toplanti“ Ankara’da yapilmis olsaydi nasil bir tablo ile karsi karsiya kalirdik?
Türkiye devletinin ve hukukcularinin „Gecici Irak Anayasasi“ndan daha ileri önerebilecekleri bir tezleri varmi?
Türkler ne zaman demokratik ve sürekli bir Anayasa yaptilar da baskalarina yol gösterebilsinler?
Adama sormazlarmi, Kemalistler gecmiste Italya fasist Anayasasina dayanarak ve kopya ederek kanli bir diktatörlük olusturmak icin bir Anayasa olusturdular... 1960‘tan beri ise Askeri cuntalarin Anayasalariyla yönetiliyorlar.. O kadar bilginiz, o kadar Anayasa uzmaniniz ve demokrasi tecrubeniz varsa niye kendinize bir Anayasa yapmiyorsunuz ve 12 Eylul askeri darbenin Anayasasiyla idare ediliyorsunuz?
„Irak Gecici Anayasasi“, mevcut olan Türk Anayasasindan birlerce kat daha demokratiktir... Güney Kürdistanlilar ve Iraklilar ortak Hükümet olustururken „Gecici Irak Anayasasi“ni devamli Anayasa icin temel alacaklari konusunda anlasmislardir...
Var sayalim ki Türkler Ankara’da böyle bir toplanti yaptilar.. Yine var sayalim ki, Irak Anayasayi yazma komisyonundan 55 kisiden bir kac insan bu toplantiya katilsin.. Cünkü Anayasa ile ilgili cikan sonuclardan yararlanmalari gerekir.
Var sayalim ki, „Kürdistan Listesi“den Irak Parlamentosuna milletvekili olarak secilen, Arap kökenli Kürd dostu ve Anayasayi yazma komisyonun üyesi Dr. Munzur El Fazil’da bu toplantiya katilmis olsun...
Dr. El Fazil, lafini esirgemeyen, „aydin vicdinani“ ve „ aydin sorumlulugu“ tasiyan bir insan olarak Türklerin hazirladigi Ankara toplantisinda konusmus olsaydi, her halde ya Türkler El Fazil’i „bölücü“ ve „vatan haini“ diye tutuklar yada hazirladiklari toplantiyi yasaklarlardi..
Eger Dr. El fazil, Gecici Irak Anayasasini temel alip konussaydi..
„Irak iki temel ulustan: Kürdler ve Araplardan olusuyor. Federal Irak’in iki resmi dili var: Arapca ve Kürdce. Irak federal, demokratik ve cogulcu bir sistemdir.. Kerkük’te GIA’nin 58.ci maddesi uygulancak ve referandum yapilacak. Eger Kerküklüler isterlerse Kürdistan Bölgesiyle birlesecekler“. Ve Dr El Fazil Caferiyle yapilan Hükümet antlasmasini da anlatsaydi: „ Kürdler Pesmerge Güclerinin bir kesimini koruyacaklar. Kürdistan Parlamentosunun izni olmadan Irak ordusu Kürdistana giremez.. Bütceden Kürdistan %25 ayrilacak“ deseydi ve ayrica yeni Anayasaya Kürd Ulusunun ayrilma hakkinida koymak istiyoruz.. Cünkü bu birlik gönülü birlik olmali dese ne olurdu..
Türk basini „Hükümeten Ankara’da bölücü ve hayinler icin toplanti“ diye manset atarlardi..
Ya bir de El Fazil „bizde kadinlar istiyen bas örtüsüyle, istiyen saci acik Üniversitelere gidiyorlar“ deseydi ve Türkiye’de durumun ne oldugunu“ sorsaydi ne olurdu?
Ayrica El Fazil Küzey Kürdlerinin durumunu sorsaydi ne olurdu?
Türkiye’de yer yerinden oynardi..Herkes bayraklarla sokaklara dökülürdü... „Icislerimize karisiyorlar“ diye Hawar ederlerdi..
Acaba El Fazil Türklere ne söylerdi?
Saddam yönetimi Türk devletinden daha iyiydi.. Bari Kürdlerin dil ve kültür etkinliklerine engel olmuyordu.. Sözde de olsa bir otonomi yönetimi vardi, diyerek alay ederdi..
Yine AB yetkilileri bunlarla mi birlik diye aciklamalardan bulunurlardi...
Erdogan’da böyle bir öneride bulundugundan dolayi bin pisman olurdu.