Güney Kürdistan'da bir yıldan beri günlük olarak çıkan “Rojname Gazetesi“ 15 Nisan sayısının ana manşetini Türk ve İran devletlerinin tarih eser vandalizmine ayırmıştı.. Bilindiği gibi bu gazete, geçen yıl YNK içinde yapılan birimlerin seçiminde “Yolsuzluklara Karşı Kampanya“ ile katılan ve azınlığa düşen Nawşirvan Mustafa ve ekibinin oluşturduğu “Uşe Şirketinin“ bir ürünü olarak çıkıyor.. Televizyon, Radyo ve daha bir çok çalışmayı önümüzdeki süreçte pratiğe aktarmak istiyorlar..
“Rojname Gazetesi“ bu son yıl boyunca yaptığı yayınlarla hem Kürdistan'daki iktidar organlarını ve hem de Kürdistan'da iktidara ortak olan partileri rahatsız etmeye başladı... Bizim konumuz bu mesele olmadığından dolayı esas konuya geçiyorum..
“Rojname“nin verdiği habere göre Türk ve İran orduları Güney Kürdistan'a yönelik giriştiği askeri saldırılardan sonra Irak Parlamentosu “Gerçekleri Araştırma Komisyonu“ adı altında bir birim oluşturarak 4 Mart günü saldırıya uğrayan bölgelere gönderdi..
“Gerçekleri Araştırma Komisyonu“ Kürdistan'da yaptığı incelemeler sonucu bir rapor hazırlayarak Irak Parlamentosuna sundu..
Irak Parlamentosunun söz konusu komisyonun hazırladığı raporu gündemine alarak üzerine karar vermesi gerekir. Şimdiye kadar Irak Parlamentosu bu raporu görüşmedi..
Raporun içeriğine ilişkin “Rojname Gazetesinin“ eline geçen bilgilere göre Komisyon Parlamentonun dikkatlerini iki önemli noktaya çekiyor:
1) Türk ve İran orduları Güney Kürdistan Bölgesine karşı giriştikleri askeri saldırılar esnasında bölgede bulunan bir çok tarihi eseri talan edip götürmüşler... Komisyon, bu tarihi eserlerin geri iade edilmesini talep ediyor..
2) Komisyon, Türk devletinin Almanya'dan sınırlarının dışında kullanmayacağına dair antlaşma ile aldığı silahları, Kürdistan Bölgesine karşı kullandığını tespit ediyor. Ayrıca Komisyon Irak Savunma Bakanı'nından Türk ordusunun saldırı asnasında kullandığı bu silahların cinsi ve niteliği hakkında araştırma yapmasını istemektedir. Yine Komisyon bu raporundan Kürdistan Bölgesinde bulunan tüm Türk askeri güçlerinin geri çekilmesini talep etmektedir.
Kürdistan'da incelemelerde bulunan “Gerçekleri Araştırma Komisyonun“ üyelerinden Kamilya İbrahim Ahmed “Rojname Gazetesine“ yaptığı açıklamada : “Rapor Parlamento başkanlığına sunulmuştur. Yakında raporun gözlemlerini karar altına almak için özel bir oturum kararı var.. Rapor Uluslararası Kuruluşlara ve Avrupa Birliğine sunulmak amacıyla İngilizçe çevirilecktir“ diyor.. Kamilya İbrahim Ahmed rapora ilişkin yapılması gereken görüşmelerin gecikmesinin nedenini de son olarak Basra bölgesinde Sadr ve hükümet güçleri arasında yaşanan çatışmalara bağlıyor..
Diğer yandan Irak Parlamentosu yetkililerinden olan Ablehed Afram ise “Rojname“ye yaptığı açıklamada: “ Var olan sorunları daha da kızıştırmamak ve Türkiye ile Kürdistan Bölgesi arasındaki ilişkilerin kopmaması için Parlamento'da bu rapor görüşülmeyecek. Aktüel olarak Parlamento raporun görüşmesini gündemine almış değil“ dedi.
Sonuç olarak “Gerçekleri Araştırma Komisyonu“nun hazırladığı rapor şu veya bu nedenle Irak Parlamentosu tarafından karar altına alınmasa dahi, Türk ve Fars vandalizminin teşhir ve tecriti için iyi bir belge olacak..
Kürdistan şairleri Hejar ve Hêmîn Mukriyanileri mezarlarında dahi rahat bırakmıyorlar..!!!
Güney Kürdistan'da haftalık olarak çıkan Medya Gazetesi 15 Nisan günü çıkan son sayısında “Doğu Kürdistan'ın Mehabad Şehrinde Kürd Şair ve Sanatçılarının Mezaraları tahrip ediliyor“ diye bir haber geçmişti..
Haberi olduğu gibi aktarıyorum:
“Bir kaç yıldan beri Doğu Kürdistan'ın Mehabad şehrinin mezarlığında yatan Kürd şair ve sanatçılarının mezarlarına karşı saldırılar yapılıyor ve tahrip ediliyor.. Özellikle Kürd halkının büyük şairlerinden Hejar Mukriyanî, Hêmîn Mukriyani ve Maruf Axayi'nin. Bu çirkin işlerin İran istihbarat teşkilatının göz yuması neticesinden fondemantalist islamcılar tarafından yapıldığı sanılıyor. Bu son günlerde ise başka Kürdlerin mezarları saldırılara hedef oldu“...
Evet Kürd halkının düşmanları, Demokratik Kürdistan Başkanı Pêşewa Qazî Muhamed'in iki şairi Hejar Mukriyanî ve Hêmîn Mukriyani'yi sevgili şehirleri Mahabad'ta ve Kürdistan kutsal topraklarında mezarlarında dahi rahat bırakmayacaklar..
Hejar ve Hêmîn sadece Pêşewa Qazî Muhamed ile beraber “Demokratik Kürdistan Cumhuriyetine“ kuruluşuna katılmadılar, aynı zamanda Mukriyani ikilisi DKC'nin iki şairi ve arzuhalcisiydiler... Cumhuriyetin kuruluşu sırasında, sürgünde oldukları zaman ve kısaca tüm yaşamlarını Kürd edebiyatına, tarihine ve sanatına verdiler.. Mukriyani ikilisi yüzlerce eser verdiler.. Pêşewa Qazî Muhamed haklı olarak o dönem Hêmin için “halk şairi“ diyordu..
Ama, hem Hêmîn ve hem de Hejar öldükleri zaman Mahabad'ta gömülmek istemişlerdi.. Sonuçta ikisi Mahabad'ta toprağa verildiler.. Ama, Kürd düşmanları onları rahat bırakmıyor ve mezarlarını tahrip ediyor..
KAHPE BATI'YA LÂNET OLSUN !!!