Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 4 December 2009

Toplumsal Kürt Gruplarından Zazalara Genel Bir Bakış
[Makale]
Roşan LezgînToplumsal Kürd guruplarından Zazalar, yöreden yöreye kendilerini Kırmanc, Kırd, Dımıli/Dumbıli ve Zaza olarak, konuştukları lehçeyi de Kırmancki, Kırdki, Dımılki ve Zazaki olarak adlandırmaktalar. Kürtçenin diğer lehçelerine nazaran kadim dillerin özelliklerini kendinde daha çok koruyagelen bu lehçe, en geç yazılı alanda kullanılan Kürtçe lehçesidir.

Bu makalede andığım bu Kürt toplumsal grubu ve konuştukları lehçeyle ilgili kısaca genel bilgiler sunmaya çalışacağım.

Coğrafya ve Nüfus

Kırmanclar/Kırdler/Dmıliler/Zazalar yada Zaza Kürtleri, takriben birleşik bir zemin üzerinde Kuzey Kürdistan'ın Türkiye idari sınırları içerisinde bulunan 12 vilayetinde meskundurlar. Bu vilayetler şunlardır:

1) Adıyaman (Semsûr) ilinin Gerger (Aldûş) ilçesinde,

2) Bingöl (Çewlîg) ili ve Adaklı (Azarpêrt), Genç (Dara Hênî), Karlıova (Kanîreş), Kiğı, (Gêxî), Solhan (Boglan), Yayladere (Xorxol) ve Yedisu (Çêrme) ilçelerinde,

3) Bitlis (Bidlîs) ilinin Mutki (Motkan) ilçesinde,

4) Diyarbakır (Diyarbekir) ilinin Çermik (Çêrmûge), Çınar (Çinar), Çüngüş (Şankûş), Dicle (Pîran) Eğil (Gêl), Ergani (Erxenî), Hani (Hêni), Hazro (Hezro), Kocaköy (Karaz), Kulp (Pasûr) ve Lice (Licê) ilçelerinde,

4) Elazığ (Xarpêt) ili ve Karakoçan (Depe), Maden (Maden), Arıcak (Mîyaran), Palu (Pali), Kovancılar (Qowancîyan), Sivrice (Sîvrîce) ve Alacakaya (Xulaman) ilçelerinde,

5) Erzincan (Erzingan) ilinin Çayırlı (Mose), İliç (Îlîç), Kemah (Kemax) ve Tercan (Têrcan) ilçelerinde,

6) Erzurum (Erzirom) ilinin Aşkale (Aşqele), Çat (Çad), Pasinler (Hesenqele) ve Hınıs (Xinûs) ilçelerinde,

7) Muş (Mûş) ilinin Varto (Gimgim) ilçesinde,

9) Siirt (Sêrt) ilinin Baykan (Hewêla) ilçesinde,

10) Sivas (Sêwas) ilinin Kangal (Qengal), Zara (Zara), Ulaş (Ulaş), İmranlı (Çît) ve Divriği (Dîvrîgî) ilçelerinde,

11) Şanlıurfa (Ruha) ilinin Siverek (Sêwregi) ilçesinde,

12) Tunceli (Dêrsim) ili Çemişgezek (Çemişgezek), Hozat (Xozat), Mazgirt (Mazgêrd), Nazimiye (Qisle), Ovacık (Pulur), Pertek (Pêrtage), Pülümür (Pilemurîye) ilçelerinde meskundurlar. (1)

Bu vilayetlerin bazılarında, örneğin Bingöl (Çewlîg), Elazığ (Xarpêt) ve Tunceli'de (Dêrsim) çoğunlukta, diğer kimi vilayetlerde ise, bazen birkaç ilçede veya küçük bir bölgede oturmaktalar. (2)

Bu vilayetlerin dışında, Malatya (Meletî) ilinin Pütürge (Putirge) ve Arapagir (Erebgir) ilçelerinde, Kayseri (Qeyserî) ilinin Sarız (Sariz) ilçesinde, Gümüşhane, Niğde ve Aksaray'ın bazı köylerinde, Ardahan ilinin Göle (Golan) ilçesinin kimi köylerinde de oturmaktalar. (3)

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana Türkiye'de Kürt kimliği ve Kürtlere ait her şey yasaklı olduğundan Türkiye sınırları içerisinde yaşayan Kürtlerin nüfusu hakkında elimizde resmi veya somut herhangi bir rakam olmadığı gibi bu grubun nüfusu hakkında da resmi veya somut bir rakam yoktur. Ancak kimi araştırmacılar tarafından üç, üç buçuk milyon civarında bir nüfusa sahip oldukları tahmin edilmektedir. (4) Bu, yaklaşık olarak, Türkiye idari sınırları içerisinde yaşayan Kürt nüfusunun dörtte birine yakın bir rakam olmalı.

Kürt Milliyetçiliği

Genelde kendini “Kırd“ yada “Kırmanc“ olarak adlandıran bu grubun hemen hemen bütün ileri gelenleri, başlangıçtan günümüze kadar yaşanan tüm milliyetçi Kürt hareketlerinde yer almış. Önde gelen bütün Kürt başkaldırı ve direnişlerinde, örneğin, Bitlis (Bidlîs) Mela Selîm Efendî Kalkışması'nda (1914), Koçgiri (Qoçgirî) Hareketi'nde (1920), Cîbranlı Miralay Xalit Beg liderliğindeki Azadî Örgütü'nün hazırladığı daha sonra Şêx Seîd liderliğinde gelişen Büyük Kürt Kalkışması'nda (1925), Seyîd Riza liderliğindeki Dêrsim Direnişi'nde (1937-1938) Zaza Kürtleri diye andığımız bu Kürt grubunun çoğunluğu katılmıştır. Bu hareketlerin genel amacı bir Kürt devletinin kurulması, yani Kürdistan'ın bağımsızlığını elde etmesiydi.

20. Yüzyıl başlarında gelişen ilk modern Kürt Milliyetçiliğinde bu gruba ait aydınların rolü çok büyüktür. Licê ilçesi Xosor (Türkçeleştirilmiş adı: Yalımlı) köyünden olan yayıncı, yazar ve siyasetçi Kurdîzade Ehmed Ramîz Beg, Bidlîs ili Motkan ilçesinden olan dilbilimci, yazar ve siyasetçi, ilk Kürtçe alfabeyi hazırlayan Xelîl Xeyalî Efendî, Xarpêt ili Maden ilçesinden siyasetçi Dr. Nafîz Beg, kardeşi yazar ve siyasetçî Nuredîn Zaza, yine Ruha ili Sêwregi ilçesinden ünlü Kürt siyasetçileri Mustafa Remzi Bucak ve Faîq Abîk Bucak, Dêrsim Nazimiye'den (Qisle) Dr. Şivan (Sait Kırmızıtoprak), Çewlîg'den Seîd Elçi ilk akla gelen şahsiyetlerdir. Mela Selîm Efendî, Seyîd Riza, Faîq Abîk Bucak, Dr. Şivan ve Seîd Elçi gibi şahsiyetler Kürt milli hareketlerinde liderlik derecesinde yer almışlar. Yine, 20. Yüzyılın son çeyreğinden şimdiye kadar devam eden Kürt Ulusal Mücadelesi'nde, adını andığımız bu gruba ait olan Kürtlerin hemen-hemen tümü aktif bir şekilde yer almaktadır.

Günümüz dahil tarihin hiç bir döneminde Türk, Arap ve Fars gibi komşu milletlerin aydınları, resmi kurumları ve hükümetleri Zazaları Kürtlerden ayrı olarak adlandırdıkları görülmüş veya duyulmuş değildir. Lehçelerdeki farklılıklara vurgu yapılmasına rağmen, Kurmanc, Zaza, Soran, Goran ve Lur gruplarını toplu bir şekilde Kürt olarak, tüm lehçelerini de Kürtçe olarak tanımlamış ve adlandırmışlar. Bütün bu grupların yaşadığı coğrafyaya da Kürdistan denilmiştir. Ve yine, tarihin bilinen en eski dönemlerinden bu yana Kürdistan'da veya Kürtler arasında çeşitli amaçlarla çalışmalar yapan farklı milletlere ait vakanüvis, seyyah, şarkiyatçı, araştırmacı veya tarihçiler de Kurmanc, Zaza, Soran, Goran ve Lur gruplarının tümünü Kürt, konuştukları tüm ağız, şive ve lehçeleri Kürtçe, üzerinde yaşadıkları toprak parçasını da Kürdistan olarak adlandırmışlar.

Ancak son 15-20 yıllık dönemde, sayıları çok az da olsa, marjinal bir olgu şeklinde, bu gruba ait kimi şahıslar “Biz Kürt değiliz“ diyerek kendilerini sadece “Zaza“ olarak adlandırarak bu yönde kimi faaliyetler yürütmekteler. (*)

Lehçenin Adları

Başta da belirttiğimiz gibi bu Kürtçe lehçesi dört değişik isimle adlandırılmaktadır:

1. Kırmancca (Kirmanckî)

2. Kırdice (Kirdkî)

3. Dımılice (Dimilkî/Dimilî)

4. Zazaca (Zazakî)

Bingöl (Çewlîg) ili ve ilçelerinde, Diyarbekir'in kuzey ilçelerinde yaşayan bu gruba ait Kürtler kendilerini Kırd, konuştukları lehçeyi de Kırdki (Kırdice) olarak adlandırıyor. Örneğin, 1899'da Diyarbekir'de Litografya Matbaasında resmi ruhsatla yayımlanan Mewlûdê Kirdî adlı eserinde Zaza Kürtlerinden olan zamanın Licê müftüsü Ehmedê Xasî bu lehçeyi Kırdi olarak adlandırmaktadır. (5)

Dêrsim bölgesi, Erzincan (Erzingan) ve Muş (Mûş) ilinin Varto (Gimgim) ilçesinde oturan Alevi inancına mensup olanların çoğunluğu kendilerini Kırmanc, konuştukları lehçeyi de Kırmancki olarak adlandırmaktadır. Diyarbekir'in Çermik (Çêrmûge) ilçesi, Urfa (Ruha) ilinin Siverek (Sêwregi) ilçesi ve Adıyaman (Semsûr) ilinin Gerger (Aldûş) ilçesinde meskun olanlar da kendilerini Dımıli, konuştukları lehçeyi de Dımılki yada Dımıli olarak adlandırmaktalar. Elazığ (Xarpêt) ili ve çevresi de kendilerini Zaza, konuştukları lehçeyi de Zazaki olarak adlandırmaktalar. (6)

Lehçeyi standartlaştırma çalışmaları çerçevesinde bu grup için “Kırmanc“, konuştukları lehçe için de “Kırmancca“ adı tercih edilmiştir. (7) Ancak Zaza sözcüğü, dışarıdan bir nevi dayatma olarak kullanılmasına rağmen, kolay ve melodik bir yapısı olduğundan gittikçe yaygınlaşan isim olmaktadır.

Doğrusu, bu gruba ait olanların çoğunluğu kendileri için daha çok Kırd ve Kırmanc adlarını kullanmıştır. Örneğin, bu lehçeyi konuşan Alevi Kürtlerin hemen hemen tümü kendileri için Kırmanc, konuştukları lehçe için Kırmancki, genel toplumları için de Kırmanciye adlarını kullanmaktalar. Sünni Kürtlerin çok büyük çoğunluğu da kendileri için Kırd, konuştukları lehçe için Kırdi yada Kırdki, genel toplumları için de Kırdane adını kullanmaktalar. Kendilerini Dımıli olarak adlandıranların ise Kürdistan'ın genelinde bir çok yerde Kurmancca lehçesiyle konuşmaktalar. Kimi kaynaklar Dımıli Kürtlerinin Kurmanc Kürtleri olduğunu işaret etmekte. Örneğin, M. Reza Hamzeh'ee şöyle diyor: “K. R. Cama Oriental Institute of Bombay'e ait bu kitap, 'Tarix-e keşaf' adında olup Huseyn Xan Donboli'nin oğlu Teymur Paşa tarafından yazılmıştır. Bu temel olarak Donboli Kürtlerinin çok erken dönemlerinden başlayan tarihleri hakkındadır. Müsveddenin 267'inci sayfasında Donboliler Kurmanci Kürtleri olarak tanımlanmışlardır. Müsvedde, sayfa 273, satır 9'da, Hicri 1265 (1849) olarak tarihlendirilmiştir.“ (8)

Bu her dört isimden Kırd ve Kırmanc sözcükleri etnik adlar olması konusunda herhangi bir kuşku duyulmazken Dımıli/Dumbıli/Domboli ve Zaza adları, büyük bir ihtimalle ya aşiret yada yer veya kişi adlarıdır. Örneğin, yukarıda andığımız M. Reza Hamzeh'ee'nin kitabının bir yerinde şöyle denmektedir: “... Yukarıda anılan belgelere ek olarak Horamdiniler, ikisine de Zaz denen iki birleşik bölge konumundaki Zazayn'da yoğunlaşmışlardı. Bunlar muhtemelen Hemedan ve Isfahan arasında bulunan Loristan dağlarıydı.“ (9) Görüldüğü gibi, burada Zaz veya Zazayn sözcükleri yer adıdır.

Ünlü tarihçi Yakut el-Hemevi (1168-1229) eseri Mucemul Buldan'da Kürt aşiretlerinden söz ederken, şöyle diyor: “[Kürtlerin] kaleleri çok güçlüdür. Beşnewî, Bohtî ve Zewazların kaleleri birleşiktir, Dımıli aşiretinden olanlar ise, daha çok yüksek dağlık kesimlerde yaşamaktalar.“ (10)

Öte yandan, Kürtler arasında, daha doğrusu Kürdistan coğrafyasında, Zaza veya Dımıl adlarına izafeten oluşan bir toprak parçası adlandırması da yok. Örneğin, Kürdistan'da, Dêrsim, Serhed, Xerzan, Behdînan, Bohtan, Berrî, Hekarya, Soran, Kirmanşan, Senendej, Lekîstan, Lurîstan, Hewraman gibi yer veya bölge adları olmasına rağmen, Zazaistan sözcüğünün türetilmesi son birkaç yıllık Zazacılık düşüncesinin ürünü olarak suni bir şekilde tedavüle sokulmaya çalışılıyor.

İnanç

Alevi inancına ait Kırmanclar (Zazalar) epey kalabalık olmalarına rağmen Sünni inancına ait olanlar daha fazladır.

Genelde kendilerini Kırd, konuştukları lehçeyi de Kırdki olarak adlandıran Sünni grup, Bitlis (Bidlîs) ilinin Mutki (Motkan) ilçesinden başlayarak kuzeybatıya doğru Adıyaman (Semsûr) ilinin Gerger (Aldûş) ilçesine kadar uzanan alanda meskundurlar. Çoğunluk olarak kendilerini Kırmanc, konuştukları lehçeyi de Kırmancki olarak adlandıran Alevi inancına mensup olanlar da, Muş (Mûş) ilinin Varto (Gimgim) ilçesinden başlayarak, Dêrsim bölgesini içine alacak şekilde, Erzingan-Sêwas civarında, Qoçgirî'ye kadar uzanan dağlık bölgede yerleşiktir. (11)

Dil

Kırmancca (Zazaca) lehçesi, Kürtçenin diğer lehçelerine oranla kadim dillerin özelliklerini kendinde daha fazla koruyagelmiştir. Örneğin, Kırmancca'da (Zazaca) bütün sözcükler yalın halde bile eril (e), dişil (d) ve çoğul (ç) özelliktedir. Sıfat ve fiillerde de bu özellik böyledir.

İstisnalar hariç, genel olarak, dişil sözcükler yalın halde “e“ takısını, çoğul sözcükler de “î“ takısını alır. Örneğin, Türkçe de “buzağı“ anlamındaki “golik“ sözcüğünün eril (e), dişil (d) ve çoğul (ç) hali şu şekilde yazılır:

Golik (e)

Golike (d)

Golikî (ç)

Bu, özellik Kürtçenin Goranca (Hewramice) lehçesinde de böyledir. Ancak Kurmancca lehçesinde, yukarıdaki sözcük (golik) aynı formda söylenmesine rağmen, yalın halde değil de cümle içerisinde kullanıldıktan sonra eril, dişil ve çoğul hallerini gösterir. İşte bu tür özellikler, kadim diller de vardı. Gittikçe işlenen dillerde, bu tür özellikler, yani eril-dişil özelliği ortadan kalkmaktadır. Örneğin, Soranca lehçesinde bu özellik tamamen kalkmıştır.

Kürtçenin bütün lehçelerindeki sözcüklerin kökeni konusunda şimdiye kadar etraflıca karşılaştırmalı bir bilimsel çalışma yapılmamıştır. Yine, Kürtçenin bütün lehçelerini kapsayan ortak temel bir sözlük de hazırlanmamıştır. Ancak yapılan halihazırdaki çalışmalara bakıldığında, Zazaca lehçesinde bulunan sözcükler ile diğer Kürtçe lehçelerinde bulunan sözcükler, kaba bir gözlemle % 70-80 civarında aynı köke sahip oldukları görülmektedir. Öte yandan, aynı lehçeye ait bir bölgede bulunan % 15-20 civarında sözcük diğer bir bölgede olmayabiliyor veya farklı olabiliyor. Sözgelimi, Zazaca lehçesinde Türkçede “burun“ sözcüğü anlamında farklı bölgelerde, farklı kökenden gelen, örneğin, “pirnike“, “vinî“, “zincî“ ve “kepuge“ gibi sözcükler vardır. (12)

Kürtçe lehçelerinde sözcük formları açısından farklılıklar olmasına rağmen gramatik özellikler açısından, Kurmancca ve Zazaca birbirlerine yakındır. Fakat her iki lehçe de uzun yıllar yasaklı olmasından, eğitim ve öğretim dili olarak kullanılmamasından dolayı bu lehçeleri konuşanlar kimi zaman birbirini anlamakta, özellikle Kurmancların Zazaca lehçesini anlamakta zorlandıkları doğrudur. Bu durum, sadece Kurmanclar ve Zazalar arasında olmuyor. Örneğin, Dêrsim ağzını konuşan Zaza Kürtleri ile Bingöl (Çewlîg) veya Diyarbekir ağzını konuşan Zaza Kürtleri için de aynı durum söz konusudur. Öte yandan, örneğin, Malatya (Meleti) Kurmancları ile Cizre (Cizîre) Kurmancları da birbirini anlayamamaktadır. Ancak, gitgide yazınsal alanda lehçeler standartlaştıkça, basında kullanıldıkça, öncelikle okur-yazar kesim arasında, anlamama sorunu tamamen ortadan kalkmazsa bile gittikçe hafiflemektedir. Örneğin, son yıllarda artan televizyon yayınları neticesinde yaygın olarak kullanılan Soranca lehçesi artık Kurmanc ve Zaza Kürtlerinin büyük bir kesimi tarafından anlaşılmaktadır.

Kimi Zazacılık yapan kesimler, yasaklı konumundan dolayı, dilin ıslah edilmemiş, standartlaştırılmamış olmasından kaynaklanan bu durumunu göz ardı ederek, aslında, her iki lehçeyi konuşan kesimlerin birbirini rahat bir şekilde anlayamamalarını bir nevi suistimal ederek, iki lehçenin farklı diller olduğunu, dolayısıyla, Zazaların Kürt olmadığını Türkçe olarak yazdıkları yazılarla iddia etmeye çalışmaktalar.

Yazı Dili ve Edebi Faaliyetler

Kırmancca'da (Zazaca) bilinen en eski birkaç metin, Peter İvanoviç Lerch'in 1857 yılında Petersburg'da yayınlanan kitabında mevcuttur. Kırım Savaşı'nda Çarlık Rus Ordusu'nun eline esir olarak düşen Osmanlı Ordusu askerleri arasında Kürtler de vardır. Adı geçen metinler Peter İvanoviç Lerch tarafından esir düşen bir kısım Kürt askerlerin ağzından derlenmiştir. (13)

Zaza Kürtleri tarafından yazılmış ilk metin ise, bir zamanlar Lice (Licê) Müftüsü olan Ehmedê Xasî'ye (1867-1951) aittir. Manzum bir eser olan Mewlûdê Kirdî veya Mewlûdê Nebî adlı bu eser 1899 yılında Diyarbekir'de Litografya Matbaası'nda 400 nüshası resmi ruhsatla yayımlanmıştır. (14) Büyük bir ihtimalle modern bir matbaada yayınlanan ilk Kürtçe kitaptır bu.

Diğer bir manzum eser ise, Siverek (Sêwregi) müftülüğünü yapan Osman Efendîyo Babij'e (Osman Esad Efendi) (1852-1929) aittir. 1906 yılında yazılan bu eser, 1933 yılında Celadet Alî Bedirxan (1893-1951) tarafından Şam'da yayımlanmıştır. (15)

Türkiye'de Kürtçe üzerinde uygulanan katı baskı ve yasaklardan dolayı bu ilk iki iptidaî metinden sonra çok uzun bir süre herhangi bir yazılı çalışma olmamıştır. Zaza Kürtlerinin sadece Türkiye sınırları içerisinde yaşadıklarından dolayı, başka bir yerde de Zazaca lehçesiyle yazılmamıştır.

1970'li yılların son dönemlerinde Kürtler arasında yeni okur-yazar bir kitlenin oluşmasıyla ve aynı zamanda Kürtlerde yeni bir Kürt siyasi bilinçlenmesinin oluşması neticesinde, Kurmancca lehçesiyle birlikte Zazaca lehçesi de 1931 yılında Celadet Alî Bedirxan, Hemzeyê Miksî, Şam Kürtlerinden Musa Beg ve Ekrem Cemilpaşa'dan oluşan bir komisyonun kabul ettiği Latin Kürt alfabesiyle (16) yazılmaya başlanmıştır. İlk modern Zazaca metinler Kürt dilbilimci, araştırmacı yazar Mehemed Malmîsanij tarafından 1979 yılında yayına başlayan ve sadece 3 sayısı yayımlanmış olan Tîrêj dergisinde yayımlanmıştır.

Çok kısa bir süre sonra, henüz kitleler tarafından pek duyulmamış, daha yeni yeni oluşmaya başlanan Kürtçe (Kurmancca ve Zazaca) yazınsal faaliyetlerin üzerinden 12 Eylül 1980 askeri cuntası silindir gibi geçecektir. Ancak Avrupa'ya kaçmayı başaran bir kısım Kürt aydını, Kürtçe yazınsal faaliyetlerini, görece daha rahat bir ortamda sürdürmeye devam ettiler. Bu süreçte Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde, yoğunluklu olarak İsveç ve Fransa'da dergiler, kitaplar yayımlandı. Kurulan Kürt Enstitülerinde dilin standartlaştırma çalışmaları hızla gelişmeye başladı. Aynı dönemde, Mehemed Malmîsanij tarafından hazırlanan ilk Türkçe-Zazaca sözlük de Kürtçe yazınsal çalışmalar arasında yerini aldı.

Çok ilginçtir, tam bu dönemlerde, yani, Soranca, Kurmancca ve Zazaca lehçelerinin yazınsal alanda yakınlaşmaya, gelişmeye, standartlaşmaya başladığı dönemde, ilk kez Zazaların Kürt olmadığı sesleri de Ankara'da ve daha sonra İsveç'te görünmeye başlandı. Daha sonraları da Almanya'da devam edildi. Önceleri, sadece Zazaların Kürt olmadığı teması işlendi. Aslında, “Kürt“ adlandırması sadece diğer bir Kürt grubu olan Kurmanclar için ayrıldı. Böylece Zaza grubu ayrı bir toplumsal kategori olarak adlandırılmaya başlandı. Halen de böyle bir hile üzerinden bu tür iddialar yürütülmeye çalışılmaktadır.

Oysa Kurmancca lehçesi tek başına “Kürtçe“ olmadığı gibi elbette Zazaca lehçesi de Kurmancca lehçesinin bir alt şivesi değildir. Yani, tabii ki Zazaca, lehçenin lehçesi değildir. Tıpkı Kurmancca, Soranca, Goranca ve Lurca gibi Zazaca da Kürtçenin şahsiyet sahibi güçlü bir lehçesidir. Kurmancca ve Soranca, Kurmancca ve Goranca yada Lurca arasında nasıl farklar varsa, aynı şekilde, Kurmancca ve Zazaca arasında da kimi dilsel farklar vardır. Bu tür lehçesel farklar son derece doğal ve makul farklardır. İşte kimi zaman, bu normal derecedeki farkları çarpıtarak Zazaların Kürt olmadığı, daha sonra da Türk olduğu propagandası yapılıyor. Oysaki böylesi ciddi bir iddiayı ileri sürmek için, birbirini tam olarak tamamlayacak şekilde, tartışma götürmeyecek filolojik, antropolojik ve arkeolojik deliller olmalıdır.

Standartlaştırma Çalışmaları

Diğer Kürtçe lehçelerinde nasıl çeşitli farklı ağızlar varsa Zazaca lehçesinde de çeşitli farklı ağızlar vardır. Ama genel bir bakışla Zazaca lehçesini iki büyük ağza ayırmak mümkündür. Bunlar:

1.Dêrsim ağzı

2.Dêrsim dışı ağzı

Dersim ağzını, Alevi inancına mensup olanlar konuşur, diğer ağzı ise, genelde Sünni inancına mensup olanlar konuşur denilebilir. Eğer ağız açısından biraz daha yakından bakılırsa, köyden köye, hatta evden eve bile değişen ağızlar vardır. Kürtçenin diğer lehçelerinde de durum bundan farklı değildir. Bu durum, henüz yazı dili olmamış, kodlanmamış, ıslah çalışmalarına tabi tutulmamış, standardize edilmemiş bütün dillerde böyledir. Bu, bütün diller için doğal bir durumdur ama çok uzun süre, yüz yıla yakın bir süre, egemen ulusların katı baskıcı, yok edici uygulamalarına maruz kalan, geriletilen Kürtçede ağır bir şekilde yaşanmaktadır. Son yirmi yıllık süreçte Kürtçe (Kurmancca ve Zazaca) yazan yazarların hemen-hemen tümü, yazarken, yazım pratiği sürecinde bir nevi doğal standartlaştırma çabası içindedir aynı zamanda.

Devletin katı baskıcı, yok edici politikalarından dolayı Kürtçenin Zazaca lehçesini standartlaştırma çalışmalarına, sürgünde çok geç bir dönemde başlandı. Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde sürgünde yaşayan bir grup Kürt aydını, 1996 yılında İsveç'te toplandı. Kendilerini “Vate Çalışma Grubu“ olarak adlandırarak çalışmalara başlayan bu grup, bir yıl sonra Vate (17) adında bir dergi de yayınlamaya başladı.

Vate Çalışma Grubu, 1996 yılından bu yana, ikisi Diyarbekir'de olmak üzere, 17 kez toplandı. Bu toplantılara Kuzey Kürdistan'ın Zazaca lehçesi konuşulan bölgesinin farklı il ve ilçelerinden, örneğin, Bingöl (Çewlîg), Erzincan (Erzingan), Hani (Hêni), Karakoçan (Depe), Lice (Licê), Mutki (Motkan), Palu (Pali), Pîran (Dicle), Siverek (Sêwregi), Solhan (Bongilan), Tunceli (Dêrsim) ve Varto (Gimgim) yörelerinden olan ve bu lehçenin farklı ağızlarını konuşan 38 Kürt aydını şimdiye kadar bu çalışmaya iştirak etti. (18) Kürtçenin bütün lehçelerini eşit seviyede gören, her lehçenin önce kendi içinde standartlaşmasını savunan ve tüm lehçelere aynı imkanların tanınmasını isteyen Vate Çalışma Grubu üyeleri, kendi imkanlarıyla yürüttükleri çalışmaları sürecinde Zazaca lehçesinin gramer kuralları tespit edilerek “Rastnuştişê Kirmanckî (Zazakî)“ adlı bir imla kılavuzu, ayrıca şimdiye kadar üç kez genişleterek yayımlanmış “Türkçe-Kırmancca (Zazaca) Sözlük“ ve “Kırmancca (Zazaca)-Türkçe Sözlük“ yayımlandı. Yaklaşık 13 yıllık istikrarlı çalışma sonucunda 7.000 civarında sözcük ve kavram standart formda tespit edilerek bu sözlüklerde yayımlamıştır.

Bir nevi gönüllü idealistler topluluğu olan Vate Çalışma Grubu üyeleri, imkanlar dahilinde yılda bir veya iki kez toplanmaktadır. Her seferinde, birkaç gramer kuralı tespit edilerek sonuca bağlandıktan sonra, bir önceki toplantıda belirledikleri ve hazırlıklarını yaptıkları bir tema çerçevesinde, örneğin, meslek adları teması çerçevesinde, 4-5 gün süren tartışmalar neticesinde tek tek adlar ve kavramlar tercih edilip kodlanmaktadır. Böylece Zazaca lehçesi yazılım faaliyeti önündeki engellerin çoğu aşılmış, standartlaşmaya doğru evirilen bir yazı dili haline gelmiştir. Vate Çalışma Grubu içerisinde çalışanların çoğu, aynı zamanda sürekli yazan, birkaç kitabı yayınlanmış, dil ve edebiyat alanında belli bir birikim ve filolojik bilgiye sahip, Kürtçe lehçelerini ve özellikle komşu halklarının dilleri olmak üzere, en az birkaç dil bilen kişilerdir. Grup üyeleri, yazıların ve kitapların redakte edilmesinde, dergi veya kitapların basımı ve dağıtımında, bir nevi dayanışma ve işbirliği içerisinde, birbiriyle sürekli diyalog içindeler.

İşte bütün bu çalışmalar neticesinde, UNESCO'nun kaybolmakla yüz yüze olan diller listesindeki Zazaca lehçesi (19) bir nevi kefeni yırtma durumunu yaşamaktadır. Kürt aydınlarının çok kısa bir sürede, kendi kısıtlı imkanlarıyla, alın terleriyle, fedakar, özverili çabalarıyla elde ettikleri böylesi göz kamaştırıcı başarıları karşısında, “Zazalar Kürt değil“ veya “Zazalar Türktür“ propagandası da adeta simetrik bir şekilde, bir nevi sabotajcı manipülasyonlar halinde gelişmektedir.

Yayınlar

Şimdiye kadar 33 sayısı yayınlanmış olan Vate dergisi önce Avrupa'da yayımlandı. Daha sonra, Türkiye'de baskı ortamının yumuşamaya başlamasından sonra, İstanbul'da ikinci baskıları dağıtıldı. Ancak 20. sayıdan itibaren tamamen İstanbul'da yayımlanmaya başladı.

Vate Çalışma Grubu çalışmaları doğrultusunda İstanbul'da, 2003 yılında Vate Yayınevi açıldı. Vate Yayınevi, şimdiye kadar toplam 44 kitap yayımladı. Bunlardan 30 tanesi Zazaca lehçesiyledir (20). Yine, 20 Ağustos 2009'da yayın hayatına başlayan İnternet Sitesi Zazakî.NET'i de bu çalışmalar çerçevesinde değerlendirmek gerekir.

Vate Çalışma Grubu'nun yayımladığı Vate dergisi, Vate Yayınevi'nden yayınlanan kitaplar ve Zazakî.NET İnternet sitesi dışında da kimi dergi veya gazetelerde, örneğin, Azadiya Welat gazetesinde başından beri Kurmancca lehçesinin yanı sıra Zazaca lehçesinde de yazılar yayınlanmaktadır. Fakat bunlar, genelde, gramer kuralları açısından problemlidir.

Bunların dışında, kendini sadece Zaza gören bazı yazarların da yayınlanmış kitapları veya yayınladıkları dergiler vardır. Fakat bunlar, her biri farklı alfabeler kullanmakta, kullandıkları dil ise yazım kuralları açısından çoğu zaman anlaşılmayacak derecede sorunludur.

Başlangıçtan günümüze Zazaca lehçesinde roman, öykü, şiir, sözlük, folklorik derleme, çocuk kitapları vs. bir çok temada toplam 170'ten fazla kitap yayımlanmıştır. Özellikle Vate Çalışma Grubu ekseninde, günden güne Zazaca lehçesinde bir izler çevre oluşmakta, yeni yazarlar yetişmektedir.

Radyo ve televizyon kanallarında, çok az da olsa, Zazaca lehçesinde programlar yapılmaktadır. Aslında radyo ve televizyon kanallarında Zazaca programların yetersizliği bir nevi kadro yetersizliğinden kaynaklandığı ortadadır.

Sonuç

Kuşkusuz Kürtlerde genel olarak Kurmanc grubunun nüfusu ezici çoğunluktadır. Türkiye sınırları içerisinde de Kurmanc Kürtlerinin nüfusu Zaza Kürtlerine göre dörtte üçten daha fazladır. Kurmanc Kürtleri bir çok alanda, özellikle yazı dilinin kullanımı konusunda, kalabalık bir kadroya sahiptir. Fakat Zaza Kürtleri de, son 10-15 yıllık süre içinde, özellikle yazılı dilin kullanımı alanında, artık yetkin kadrolara sahiptir.

Sonuç olarak, eğer bugün Kürtçe için herhangi bir imkan tanınırsa, Türkiye'de konuşulan her iki Kürtçe lehçesi, yani Kurmancca ve Zazaca lehçeleri bu imkanlardan nüfusları oranında yararlanmalıdır. Örneğin, Kurmancca lehçesinin konuşulduğu il, ilçe, belde ve köylerde eğitim ve öğretim Kurmancca lehçesiyle, Zazaca lehçesinin konuşulduğu il, ilçe, belde ve köylerde ise Zazaca lehçesiyle eğitim ve öğretim yapılmalıdır. Ancak her iki lehçede de, Kürtçenin diğer lehçelerinin, hiç olmazsa, komşu lehçenin gramer kuralları öğretilmelidir. Bu şekilde, lehçeler yaşama fırsatına sahip olurken, gittikçe, lehçeler arası anlaşamama durumu da ortadan kalkmış olacaktır.

NOT: Dipnotlar ve açıklamalar için burayı tıklayınız>>>

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.