Son operasyon ve tutuklamalar, AKP ile Ordunun, dahası devletin çekirdek kadrosu Ergenekon'nun uzlaştığının kanıtıdır. AKP'nin ordunun onayı dışında böylesi bir operasyonu tek başına yapma ne cesareti, ne de iradesi vardır.
Ordu icazet vermeseydi, hükümet bırak bir Generali tutuklamak, yan gözle bakamazdı. Sayısız kanıt ortadayken Şemdinli olayları, Hrant Dink cinayeti ve Danıştay saldırısında takındığı tavır ortadadır.
Her ne kadar etkisiz ve yetkisiz Türk Başbakanı;
“Gittiği yere kadar gideceğiz“ dediysede, gideceği yer paşaları gösterince, geri çekildi ve karşılarında diz çöktüğü görüldü.
Bırakın paşalardan hesap sorması, kendi savcısı ve MİT elamanını onlara yedirdi.
Paşaların dün cepheden AKP'ye karşı açtığı kıran kırana bir savaş vardı, bu gün uzlaşı vardır. Başbuğ ekibi AKP ile uzlaştı.
Bu ne demektir?
Dün Dolmabahçe'de halihazır da Ergenekon başı Büyükanıt ile uzlaşan Türk Başbakanı, yakın gelecekte Ergenekon başındaki adamla uzlaştı demektir.
Bu uzlaşının masaya getirdikleri;
Başbuğ, Genelkurmay olmayı garantiledi.
Karşılığı vardır.
Eski komutanlarını ve sivil ayakçılarını yem olarak AKP önüne attı. AKP'nin kapatılması düşüncesi tarihe karıştı.
Al gülüm, ver gülüm. Alan memnun, veren memnun.
Haa önemli bir nokta daha: Bu operasyon ABD istemi dışında olmadı.
Gündemde İran'a operasyon var.
ABD'nin Türkiye'ye ihtiyacı var.
Operasyon öncesi alan temizliği var.
Olup bitten aslında budur.
AKP, engel mi? Bana göre değil. ABD'nin tam da istediği keklik.
Hatırlansın!
Türkiye-İsrail arasındaki en büyük güvenlik anlaşmasına imza koyan yine en çok anti-İsrailcilik oynayan Erbakan oldu. Aslında Kemalistlerin ordan kurtulmanın nedenide oldu.
Şu an aynı sorun Erdoğan'ın başında. Ona da İran'a karşı ABD'yi destekleme kararını çıkartacaklar. Onu biraz da olsa geriletmenin, dengelemenin yolu budur.
Halim Kar arkadaşımız;
“AKP kapatılacak mı? Eğer ABD İran'a saldıracak-sa ? Evet !“ derken yanılıyor.
Aslında ABD'nin emrivakilerini Türkiye'de en iyi bir şekilde yerine getirecek parti AKP'dir. Buna mecburdur. Ordu karşısında varlığını korumak biraz da buna bağlıdır. Başka bir alternatifide yoktur. Kapatılmayı göze almadığı sürece bu böyledir. Kapatılmayı bilerek göze alır mı? Sanmıyorum.
ABD, eğer İran'a saldıracaksa, Türkiye'yi rizokusuz yanında göreceği ortam AKP'li Türkiyedir.
Erdoğan-Başbuğ görüşmesini emreden ve uzlaştıranda ABD'dir.
Gelecek ekip tartışmasız ABD'nin politıkalarına destek verecektir. Hazır ayakaltındaki ayrık otları temizlenmişken.
Sorun bununla bitmiyor. Bu, onlar arasındaki al-ver gülüm hesabı.
Peki bu durum Kürd cephesine nasıl yansıyacak?
Gelecek ekip, Kürdler açısından eskilerini aratmiyacak. İnkar ve imha atbaşı sürecek. Özel de Kuzey Kürdlerinin payına olumlu tek bir şey düşmeyecek. Düşer beklentisi var olanlar, sonuçta, hayal kırıklığına uğrayacaktır.
Ama genel de Kürd milleti açısında büyük bir şansa yol açabilir.
Yalnız bir şartla. Eğer ABD, İran'a saldırırsa...
Bu, Kürdistan'ın Doğu'sunun özgürlüğünü getririr. Güney ile birleşme olanaklarını sağlar.
Bu, az şey değildir.
Burada Halim Kar arkadaşımızın bir yanılgısı daha kendisini göstermiş.
Bunu gelecek yazıya bıraktım..