Kurulu sistemlerin vazgeçmezleri arasında kendi muhalif güçlerini denetim altında tutmak için mümkünse kendi ajan örgütlerini kurmak, değilse varolan muhalif örgütlerin içlerine kendi ajanlarını yerleştirmektir. Bunun sayısız örneği var.
Çok ciddi bir konu olmakla birlikte devrimci hareketler bu konuyu küçümsemiş ve içlerinde tespit ettiği ajan olsada bunu kamuoyuyla paylaşmayı kendileri için zayıflık olarak algılamış ve bu konu da ortak bir tecrübe oluşumunu bilerek veya bilmeyerek engelemiştir.
Bunun sayısız örneği var. Hatta Kürd ve Türk sol hareketlerin bir çoğu devlet ajanlarinin cirit attığı örgütlere dönüşmüştür. Çoğu örgüte sistemin ajanlarının hakim olduğu örgütler haline gelmiştir.
Dünyada da bunun sayısız örneği var. En son IRA'nın siyasi kanadı Sinn Fein partisinin beyin takımı içine kadar sızan “İngiliz devletinin ajanı“ Denis Donaldson durumunun açığa çıkması konunun hassasiyetini bir kez daha ciddiyetle ele almayı gerektirir.
Denis Donaldson, sıradan bir ajan değil. Örgütü kuranlardan biri. Önderlikte yer alan biri. On yıl gibi bir süre cezaevinde kalması. Dahası örgüt içinde şiddeti en radikal olarak savunan biri.
Olayın açığa çıkışıda ilginç. Bir eyleme adı karışıyor. Damadı ve bir arkadaşı ile birlikte yargılaniyor. Ağır bir ceza alması bakleniliyor. Ama mahkeme davayı birden bire kapatılıyor. Ondan sonrada olayın üzerine gidilince mahkeme Denis Donaldson İngiliz ajanı olduğunu açıklıyor.
İki yıl öncede IRA'nın iç güvenlik sorumlusu Freddie Scappaticci'nin ajan olduğu anlaşılmıştı.
Düşman Kürd politik güçlerin saflarına ajan sızdırmada çok deneyimlidir. Bunun sayısız örneği vardır. Her ne kadar sıkı tedbir alınırsa alınsız düşmam sızma yapabilmektedir.
Hem de kendisine tanınan imkanlarla örgüt içinde çok kolayca yükselebiliyor. Hatta önderliğe gelip oturabiliyor. Bununda sayısız örneği var.
Bazende ajanları tarafından kendi muhalefetini örgütlüyor. Muhalefeti kendi ajan örgütlemesiyle denetin altına almaya çalıyor veya alıyor. Bu ajan örgütler yabancımız değildir. PKK, DHKP-C artık ipliği pazara çıkan sadece en meşhurları. Ergenekon soruşturmalarıyla ortaya çıkan belge ve bulgular ortada. Kim inanır, kim inanmaz kişinin özel meselesi. Bu da algı olalıyla alakalı bir mesele.
Sistem kendi muhalifi olan örgütlere yerleştirdiği ajanlarının açığa çıkmaması için büyük çaba sarfeder. Onların açığa çıkmaması için çok caba verir.
Bazen de zorunlu olarak açığa çıkanlarda olur. Türkiye'de MİT'in adamı olduğu açığa çıkan en meşhurlarından Mahir Kaynaktır. Kendi değişğiyle "Deşifre olmasam solda liderdim" dediği bilinir.
İlyaz Aydın, Pilot Necati Kaya, Abdurrahman Ayhan vs. diğerleri.
İşin tuhap tarafı devletin ajanlarının hemen hemen tamamı yine devletin kendisinin deşifre etmesidir. Ya öldürdüğü veya korumaya aldıklarıdır. Bu da çok ilginçtir.
Açığa çıkanları öldürdüğü gibi, yıllarca cezaevinde de tutabilir. Bunun da sayısız örneği vardır. Engin Kaya açığa çıktıktan sonra öldürülen ajanlardan biri. İşin garip tarafı bu ajan'nın direk devlet tarafından değilde DHKP-C içindeki ajanları tarafından sorgulanması ve öldürülmesidir. Bu aynı zamamna Engin'in bildiklerini açıklayamadan sırlarıyla birlikte gömülmesidir.
TKPML/TİKKO'nun tüm ısrarlarına rağmen Dev-Sol tarafından Engin Kaya'nin kendilerine verilmemesi ve hatta hiç olmasa birlikte sorgulayalım önerisinin bile kaale alınmaması, DHKP-C'nin niteliğinide ele verir. Bu niteliğin ajan bir örgüt olduğunun işaretidir.
Bu durum Türkıye'de çok kesim tarafından bilinmesine rağmen ya korkudan, ya da sisteme zeval gelmemesi kaygısından dile getirilmez.
Bazen de sağladığı kolaylıkla yırtdışına çıkmalarını sağlar. Onları kurur ve kendilerinden yararlanır.
Bu konu geniş ve uzun. Üzerine ciltler yazılabilir. Fakat sorunun kendisi basit değil. Ama gel gör ki, son tartışmalardan da görüldüğü gibi insanlarımız olayı hafife alıyorlar. Sorun bir kişinin ajan veya provakatörlüğünün açığa çıkmanın çok ilerisindedir. Mesele düşmanın taktik ve stratejisinin nasıl seyir izlediği ve devrimcilerin soruna nasıl bakacaklarıdır.
Ama bizimkiler ne yapıyor?
Adam aynı saatlerde aynı kompitörde değişik mahlazlarla yazı yazdığı ortaya çıkyor. Bizimkiler sorunu inceliyeceklerine “yazılarını okudum, hakkındaki iddialara inanmıyorum“ diyecek kadar çok bilmişleri oynuyorlar.
Sahi bu unsuru tanıyorlar mı? Onunla mesaileri var mı? Eğer yoksa bir adamın bir, iki yazısını okumakla nasıl oluyorda bu kanaata sahip oluyorlar anlamak mümkün değil. Bu kişilerin nasıl bir handikap içinde olduklarını göstermek için daha önceleri aldığım kimi notları aşağıya alıyorum. İnaniyorum ki, bizimkilerin nasıl basit bir mantıkla olaya baktıklarına ışık tutar.
Geçerken bir şey belirtmem gerekecek. Sunacağım notların çoğunu kime ait olduğunu kaydetmemişim. İşin özünü kavramak açısında bunun bir önemi elbette yok, fakat yazanını belirtmemek açısında benim açımda hoş olmasada bunu yapmak zorundayım. Bu nedenle yazarlarından özür diliyorum.
Saygılarımla...
....
Notlar Aşağıdadır:
“TDK-T veya Bakur'un ilk başkanı. ’Faili meçhul'e yazıldı. Ki bunun failleri TC Devletidir. Bu araştırılmadı ve bugüne kadar net olarak emir veren ve tetik düşürenler ele geçmedi. Kamuoyuna net bir şey verilmedi.“
“Bizim zamanımızda artık her türden eylemler merkezileştirilmiş ve bunun tek karar organı MAK (Merkezi Askeri Konsey)i di.
Bunlar ise üç kişilik komiteydi.
Başkan: Mehmet Karasungur.
Yardımcıları: Rızal ALTUN ve Fehmi YILMAZ'dı.
Rızay'ı bilmeyen yok. Ama Fehmi Yılmaz: Aslen Ordulu. Askerliğini komando subayı olarak yapmış ve Ankara sürecinde Öcalan'a en yakın adamlardan biri. Yakalandı. Yakalanır yakalanmaz zalim bir itirafçı oldu. Çıktı ve halen İzmir'de yaşıyor. Hayatı gıcır ve ona karışan da yok.“ (Behlül Arami)
...
Sinn Fein'in lideri Adams'ın şoförü ajan çıktı
Kuzey İrlanda'da IRA'nın siyasi kanadı olarak politika yapan Sinn Fein partisinin lideri Gerry Adams'ın uzun yıllar şoförlüğünü yapan eski IRA militanı Roy McShane'in MI5 ajanı olduğu ortaya çıktı.
McShane'in deşifre edilmesinin ardından, öldürülme korkusuyla Belfast'tan kaçtığı ve İngiliz gizli servisi tarafından koruma altına alındığı bildirildi.
“The Rat“ (sıçan) kod adıyla faaliyet gösteren Roy McShane'in uzun yıllar Adams'ın şoförlüğünü yaptığı sırada, aralarında Adams ile yardımcısı Martin McGuinness'in baş başa görüşmelerinin de olduğu sayısız önemli görüşmeye tanık olduğu ve çok hassas bilgilere ulaştığı tahmin ediliyor.
Dün öğleden sonra deşifre olan McShane'in sabah saatlerinde evini terk ettiği ortaya çıktı. Bu durumda 58 yaşındaki ajanın, son dakikada bağlı olduğu gizli servis tarafından uyarıldığı izlenimini uyandırıyor.
İngiliz ve Kuzey İrlanda polisiyse gelişmeyle ilgili yorum yapmaktan kaçınıyor.
***
Hollanda istihbarat birimleri ,yıllarca ülkedeki Maocu örgütlenmeyi kendi kontrolü altında yürüttü. 1970-1980 yılları arasında Hollanda'da faaliyet gösteren Hollanda Marksist Leninist Partisinin (MLPN) yönetimi,sürekli olarak istihbarat görevlilerinin elinde bulundu. Partiye ,Çin Halk Cumhuriyetinden yıllarca Arnavutluk üzerinden gizli para akışı sağlandı. Arnavutluk üzerinden para girişine aracılık eden ’'Hollanda Arnavutluk Vakfı''da yine istihbarat teşkilatı tarafından kuruldu ve yönetildi. Çin, Hollanda'daki öğrenci ve bilim adamlarını Mao görüşüne kazandırmak amacıyla bu paraları gönderdi. Bu yöntemle Çin istihbarat birimlerinin Hollanda'daki gerçek Maoculara para göndermesi de önlenmiş oldu. Partinin üye sayısı 50'yi geçmiyordu ve bunların da 10'dan fazlasını istihbarat görevlileri oluşturuyordu. Hollanda istihbarat örgütü o dönemde Maocu Marksist Leninist Partiyi. küçük ama çok ses çıkaran bir hareket olarak değerlendiriyordu.
....
Atatürk arkadaşı Fethi Okyar'a Serbest Fırkayı kurdurmuş ancak halkın büyük bir desteği olunca kontrol edemeyeceğini düşünerek bu partiyi kapatmıştır.
....
Türkiye'de Devletin içindeki değişik güç odaklarının yasal ve yasal olmayan parti veya örgütleri biliniyor. Açıkça Türk ırkçısı olanlar, Hizbullah gibi dinci görünümde olanlar, Solcu kimlikli parti ve örgütler, Sivil toplum örgütleri gibi olanlar, Demokrat kisveli olanlar, gibi.
Peki Türk Devletinin bir Kürt partisi yada partileri, örgüt yada örgütleri yok mudur? Eğer varsa, Devlet en büyük bir tehlike olarak gördüğü bu tehdide karşı büyük mü oynar yoksa küçük mü?
Türk Milli Güvenlik Konseyinin bazen basına da yansıyan gizli raporlarında gelecek on yıllarda Kürt nüfusunun Türk'leri geçeceği, Kürtler arasında okuma oranının yükseldiği, yurtsever aydınlarının çoğaldığı, ekonomik olarak kalkınmaya başladıkları, kendi yerleşik bölgelerinde ezici çoğunlukta oldukları, Diyarbakır, Batman, Ağrı gibi illerde bağımsız adaylarla Belediye Başkanlıklarını kazanmaya başladıkları yani ulusal taleplerini artık siyasete de yansıtmaya başladıkları tespitleri yapılmıştı. Kürt olmayan halkta da Kürt karşıtlığının ve Türk ırkçılığının uyandırılması amaçlanmıştı. Hatta Devletin geleceğe yönelik siyasi araştırma ve strateji merkezleri, bu haliyle devam etmesi halinde dış Dünya'nın Kürt sorununa mutlaka müdahale edeceğini ve belki de Türk Devletinin bu ırkçı-soykırımcı yapısının sonu olabileceğini de görmüşlerdir.
Türk Devleti bu tespitlerden sonra yasal ve yasal olmayan yollarla bunların gereğini yapmak ve son tehdit olarak gördüğü Kürt sorununu Dünya'nın da müdahalesine fırsat ve zaman bırakmadan kökten yok etmek için neler yapmıştır, yapacaktır ve yapabilir?
Türk Devletinin Türk ırkçısı gözüyle hedefleri şunlardır. En iyi Kürt ölü Kürt olduğuna göre, Kürt'lerin en iyileri öldürülmelidir. Köyleri yıkılmalı,Okulları yakılmalı,Cahil bırakılmalı, ekonomik olarak düşürülmeli, milliyetçi duyguları öldürülmeli geriye kalanları da batıya göçertilerek hızla eritilmeli yani açlık ve cahillikle terbiye edilmelidir. Bu amaçlar ülke dışındaki Kürt'lere de taşırılmalı ve uygulanmalıdır.
Dünya Devletleri ,Birleşmiş Milletler Yasaları ve hatta Türk yasalarına rağmen bu hedefler açıkça gerçekleştirilemeyeceğine göre Atatürk zamanındaki yol izlenebilir mi?
Şöyle ki Kürt'lerdeki Türk ırkçılığına karşı olan büyük nefret ve öfkeyi kullanarak ,Kürt Milliyetçisi –sol görünümlü şahin bir parti kurdurulur. Bu parti gerçek Kürt parti ve şahsiyetlerini Devlet işbirlikçisi, ajan, feodal diyerek tasfiye eder. Kendi içindeki tehlikeli olabilecek unsurlar da ya kendileri tarafından yada legal devlet güçlerince öldürülür. Taktik gereği de olsa birkaç güvenlik görevlisi, karakol, bina feda edilerek bu partinin başarılıymış gibi eylem yapması sağlanır. Bütün Türk yönetici ve askerleri tarafından sözde Kürtlerin en büyük isyanını başlatan örgüt, karşıt taraf olarak lanse edilirken Türk basını tarafından da en tehlikeli Kürt örgütü denilerek, Kürt'lerin gözünde yüceltilmesi ve benimsenmesi sağlanır. Kürt halkına Kurtuluşun sadece bu parti tarafından sağlanacağı inandırılır. Bu partinin yönetiminin Türk Devletinin ajanları olan kurucu veya yöneticilerinin kontrolü dışına çıkmasına asla müsaade edilmez. Devlet bu garantiyi hiçbir zaman elden bırakmaz. Öyle ki, ilişki hiçbir zaman kesintiye uğramasın ve gerillalar tarafından hissedilmesin diye parti başkanı olan şahıs dağdaki ana kamptan çok uzakta ama Türkiye'ye düz ovada 10 km. uzakta bir yerde yerleştirilerek hem güvenliği hem de layıkıyla görev yapması sağlanır.
Daha sonraları Kürt Halkından uğrunda kendini bile yakabilecek kadar gelen yoğun desteğin ve vicdanının etkisinde kalıpta bir an bile olsa TC ajanlığından vazgeçmek veya başka bir devletin hamisine girmek gibi girişimler olabileceği korkusuyla bu en büyük ajan ülkeye getirtilerek sözde çok özel tecritli cezaevine konulabilir.
Bütün bu işlerde gereken para, başlangıçta Devletin örtülü ödeneğinden daha sonraları bu parti Kürt Halkının desteğini aldıktan sonra gerçek Kürt Yurtseverlerinin gönüllü yardımları daha sonraları da zorla alınan bağış veya yardım adı altında temin edilir.
Bu parti aracılığıyla Türk ırkçılarının bütün amaçları gerçekleştirilir. Sömürgeciliğe hizmet ediyor denilerek Kürdistan'daki okullar yakılıp, yıkılır. Böylece Kürt çocukları okuyamaz. Cahil bırakılır. Yol kesilir. Terör yapılır. Güvenlik nedeniyle Bölgeye hiç yatırım yapılamaz. Güvenlik nedeniyle Hayvancılık ve tarım öldürülür. Evler yakılır. Köyler boşaltılır. Türk Devleti kendi kurdurduğu bu partinin eylemlerini bahane ederek hem Türk toplumuna hem de dış devletlere bu partinin azılı bir terör örgütü olduğunu da tasdik ettirdikten sonra artık Devletin elini kimse tutamaz. Kürt halkının en büyük desteğini alan ve bütün Dünya'ya terörist olarak kabul ettirdikleri bir parti kurdurmuşlardır. Bu parti ile neler yapılmaz ki?
Ülkeye gir, ülkeden çık taktikleriyle binlerce Kürt gencini kıstırıp öldür. Kızlarının ırzına geç. En yürekli insanlarını gerilla kampları adıyla açık cezaevlerinde tut. Hayata güvenle bakmalarını engelle. Bir meslek sahibi olmalarını engelle. Evlilik ihanettir, köleliktir denilerek kızların evlenip çocuk sahibi olmalarını engelle. Feodal bir toplumun kızlarını, hiçbir donatım vermeden sağlamadan, erkek egemenliğine karşı özgürleşin denilerek uçukluğa ve mutsuzluğa sürüklenmesini sağla. Kürt halkının Evrensel haklarını, Kürdistan coğrafyasının tarihi haklarını hiç gündeme getirmeden, Kürt halkının kısıtlı enerjisini daima partiyi yöneten kişi veya kişilerin ve gündelik olayların peşinden sürükle.
Türk Devleti, taktik gereği ve zaten Kürt halkının da uyanmaması için mantıken de olması gerektiği gibi sözde çok karşıtıymış gibi göründüğü bu partinin ve yöneticisi olan ajanlarının,Türkiye'deki Kürt'lerin siyasi temsilcileri olarak kalmaları için, bütün imkanlarını seferber eder. Gerçek Kürt Yurtseverlerinin Türkiye Kürdistanı ve Kürt halkının özgürlüğü temelinde kuracakları bütün siyasal girişimler, şahıslar yok edilir. Bu yok etme bazen Devletin diğer kontraları bazen de bizzat bu partinin yöneticilerince yaptırılabilir. Durum nasıl gerektiriyorsa o şekilde rahatça her şey halledilebilir. Nasıl olsa günümüzde Türkiye'deki mevcut legal illegal bütün kurum ve partilerin neredeyse tamamı Derin Devletin bilgisi ve mutlak kontrolü altındadır. Kedinin fare ile oynaması gibi dilediğince oynamaktadır.
Türk Devleti Yakın gelecekte Türkiye Kürdistan'ı ve Türkiye Kürt'leri hakkında evrensel hukuktan doğan haklar gündeme gelirse, Türkiye Kürt'lerinin neredeyse tamamının kendi siyasal temsilcileri olarak, bu parti ve kendi ajanları olan yöneticilerini Lozan'daki Kürt temsilcileri gibi seçmesi hazırlığını neredeyse bitirmişlerdir. Kürt halkını kandırmak kolay. Türk Devleti Kürt'lerle ilgili bir şeyin ne kadar karşısında görünüyorsa ,Kürtler o kadar destek sunar toplumsal psikolojisini nede olsa çok iyi biliyorlar. Yazılı tarihten bu yana halkları yöneterek büyük bir tecrübe sahibidirler. En iyi bildikleri ve üzerinde siyasi, ekonomik, askeri tecrübe kazandıkları halkda Kürt halkıdır.
Re: Sızmalara Karşı Tavır