Ana içeriğe atla
Submitted by Aso Zagrosi on 15 February 2013


Elimizde bulunan belge ve dokümantlere göre İstanbul Ermeni Patrikliğinin 1800’lerin sonundan 1900’ün başlarına kadar Batılı devletlere sunduğu raporların esası Kürdlere ve Kürdlerin Ermenilere yaptıkları haksızları konu alıyor.

Ermeni Reform Projesine daha yakından bakıldığı zaman esas olarak Kürdlere karşı bir dizi suçlamalardan sonra görev bölümü ve yerel alanda reformlara gelince Kürdleri dıştalayarak Türklerle kardeş kardeş iktidarı paylaşmayı önderiyor. Böyle bir mantık ve girişim elbette Kürdlerin tepkisini çeker. Kürdlerin Abdulhamit yönetimi ile girdiği ilişkileri irdelerken Ermenilerin planları ve Rusların Kürdlere karşı tutumunu asla bir kenara bırakmamak lazım. Zaten bugüne kadar bu hususta yapılan bir dizi tahlilin boşa çıkmasının nedeni de buydu. Berlin Antlaşmasının Ermenileri “Kürdlere ve Çerkezlere karşı koruma” ve “Ermenilere ilişkin reform”u içeren 61. Maddesi Ermeniler tarafından 6 “Ermeni vilayeti” yani “Erzurum, Sivas, Elazığ, Van, Bitlis ve Diyarbekır olarak yorumlanıyordu. Bir de Kürdler gibi bölgenin en eski halkı ve kendisini o toprakların efendisi olarak gören bir millet tümden dıştalanıyordu. Sadece batılı devletler ve Rusya değil Osmanlı devleti de Ermenileri Kürdlere karşı koruma görevini üstlenmişti!!!

Garo Sasoni bu konuya ilişkin “Osmanlı delegasyonu Kürd ve Çerkez isimlerinin anılması konusunda özellikle direnmiştir.”(Garo Sasoni, age sayfa 102)
Yani Rusya, Batılı devletler ve Osmanlı devleti’nin üçü de “Ermenileri koruma” görevini üstleniyorlar. Osmanlı devleti bir yandan “Ermenileri Kürdlere karşı koruma” teklifiyle antlaşmaya varırken, diğer yandan Kürdlere “Batılılar, Ruslar ve Ermeniler sizlere düşmanlık yapıyor” teziyle Kürdlerin karşısına çıkabiliyordu.

Yüzyıllar boyunca bir dizi işgalcinin, Osmanlı ve Türk Cumhuriyetinin bölgede zorla yok edemediği Kürdleri dışlayan bir reformun hayat bulamayacağı açıktı.

Berlin Antlaşmasından sonra Antlaşmanın uygulanmasını daha yakından takip etmek amacıyla İngiltere bölgeye bir dizi konsolos, misyoner ve ajanlarını gönderiyor. İngiltere “Kürdistan Konsolosu” adı altında konsolosluk girişimi var. Hemde Ermeni vilayetleri denilen “Erzurum, Sivas, Elazığ, Van, Bitlis ve Diyarbekır a Kürdistan Konsolosu....

Bu konuda ilk girişim İngiltere Erzurum Konsolosu Binbaşı Trotter’in , 21 Aralık 1878 günü İngiltere İstanbul Büyükelçisi Layard’a görderdiği mektupta gündeme geliyor. O dönem Trotter Erzurum’dan Amed’e gelmişti ve şöyle yazıyor:

“Burada sürekli bir konsolosluk bulunması yerli Hıristiyanların genel arzusudur. Gerçekten burada sürekli bir konsolosun varlığı, Erzurum’daki kadar gereklidir. Bu konuda Majesteleri Hükümetinin düşüncelerini bilmiyorsam da Kürdistan’a bir Baş Konsolos atanmasını önermeye cesaret ediyorum. Başkonsolos , yazları Erzurum’da , kışları da Diyarbekir’de ikamet eder ve bütün Kürdistan’da dolaşır diye düşünüyorum. Harput(Elazığ), Van, Bitlis ve Muş’ta da birer viskonsolosluk bulunur. Ama, Başkonsolosluk bütün Kürdistan’da dolaşacaksa, Muş’ta ayrıca bir Viskonsolosluk açmaya gerek olmayabilir. Erzurum, Van, Bitlis, Harput ve Mardin’de oturan Amerikan misyönerleri arasından güvenilir ajanlar bulabiliriz”(Bilal N. Şimşir, age, sayfa 171)

Bu mektupta açık bir şekilde görülüyor, ki İngiltere Erzurum Konsolosu Erzurum, Diyarbakır, Van, Harput, Muş ve Bitlis gibi vilayetleri Kürdistan olarak görüyor ve “yazın Erzurum’da kışın Diyarbakır’da ikamet edecek Kürdistan Başkonsolosunu” atanmasını istiyor.

İngiltere İstanbul Büyükelçisi Layard, Konsolos Trotter’in önerisini destekliyor ve 21 Ocak’ta Londra’ya bir mektup gönderiyor. Layard mektubunda “Binbaşı Trotter’den aldığım ilginç raporun örneğini ilişikte sunuyorum. Anadolu’ya iyi İngiliz konsolosları atanmasına ilişkin önerisinin ciddiyetle dikkate alınmasını arz ederim.”

Mayıs 1879’da İngiltere Kürdistan’a bir konsolos atadı. Bu konsolos İngiltere’nin Van’da görev yapacak “ Kürdistan Viskonsolosu” Yüzbaşı Claytondu. Clayton Erzurum Konsolosu Binbaşı Trotter’e bağlı çalışıyordu.

Binbaşı Trotter, Clayton’a yazdığı bir mektupta: “Kürdistan’a Viskonsolos olarak atandığınız Marki Salisbury’nin 17 Mayıs 1879 tarihli yazısıyla bana bildirildi. Babıali bütün Kürdistan’da görevlendirilmenizi uygun görmedi...........” (Bilal N. Şimşir, age, sayfa 173)

Binbaşı Trotter, sadece Van’a bir Kürdistan Viskonsolosun atanmasını istemiyordu.. Kürdistan geneline bir “Kürdistan Konsolosu” ve diğer şehirlere “Kürdistan Viskonsolosları”nı atanmasını istiyordu..

Fakat, kısa bir süre sonra basında İngiltere’nin bölgeye “Kürdistan Konsolosu” adı altında Konsolos atadığına dair haberler çıkmaya başlıyor. Bu haberlerin ardından Ermeniler “Kürdistan Konsolosu” tanımına karşı çıkıyor ve o bölgenin “Ermenistan” olduğunu ileri sürerek İngiltere üzerine baskı kurmaya başlıyorlar.

Bu sefer baskı altında kalan Erzurum İngiliz Konsolosu Trotter Lord Salisbury’e bir yazarak: “Tercüman-i Efkar gazetesinin 24 Haziran 1879 tarihli ve 583 sayılı nüshasında benim tayinim Kürdistan Konsolosu diye çıkmış; görev bölgemin de Erzurum, Diyarbakır, Muş ve Van vilayetleri olduğu belirtilmiştir. İstanbul’da çıkan Ermeni gazeteleri buna büyük tepki gösteriyor. Kanımca unvanım Türk Ermenistan’ı ve Kürdistan Konsolosu olmalıydı. Eğer buna izin verilmese Asya Türkiye’si Doğu Vilayetleri Konsolosu yada Yarbay Wilson’un görev alanını bölerek Doğu Anadolu ve Batı Anadolu konsolosluğu
diye ikiye ayrılabilirdi. Ermeniler bu konuda çok duyarlılık gösteriyorlar. Ermenilere böyle bir ayrıcalık vermek iyi olurdu” ”(Bilal N. Şimşir, age, sayfa 174-175)

Bu arada 18 Mart tarihinde İstanbul Ermeni Patrik’i Nerses İngiltere İstanbul Büyükelçesi Layard ile “Kürdistan ve Ermenistan” meselesini görüşüyor. Layard, Patrik Nerses’e Ermenistan derken nereleri kastediyorsunuz diye bir soru soruyor. Patrik Nerses “Ermenistan ile Sivas, Van, Diyarbakır ve Kilikya’yı................ Ve Ermenilerin ikamet ettikleri yani “Erzurum, Sivas, Elazığ, Van, Bitlis ve Diyarbekır gibi Ermeni vilayetleri” diye bir cevap veriyor.
Bu arada İstanbul İngiliz Başkonsolosu ile İngiltere Dışişler Bakanı Lord Sarisbury’i arasında haberleşme trafiği yoğunlaşıyor.
Partik Nerses 1 Temmuz 1879 tarihinde İngiltere İstanbul Büyükelçisi Layard’a yazdığı mektupta bir çok şeyin yanı sıra “Ermenistan’ın Kürdistan olarak adlandırılmasının kabul edilemez olduğunu” yazıyor.( Bilal N. Şimşir, age, sayfa 177)

Devam edecek.

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.