Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 28 December 2008

[i]Degerli Arkadaslar,

ben yukarida bu yazinin basligini "Sanat Ruhun Gidasidir!" diye yazdim ve simdi icinizde belki birileride bu nereden cikti, burasi Kürdistan Forum'udur, burada ancak Kürdlerin sorunu tartisilir denilebilir.

Google'ye "Sanat Nedir?" diye girdigimizde sanat üzerine yazilmis bir cok yazi bulacaksiniz. Ben esas olarak Kürd Sanati üzerinde durmak istedim, fakat elimde cok az malzeme oldugu icin asagidaki yaziyi tartismak icin genel bir bilgi olsun diye buraya aktariyorum.

Sanat üzerine gercekten cok sey yaziliyor ama sanat yapanda Kürdlerde var mi? Varsa nerdeler? Sorusuna cevap ariyorum. Sanat yapiliyorsa Kürdlerde nasil yapiliyor; örnegin müzigi ele alirsak sazin sapina sarilarak mi müzük yapiliyor, yoksa davul zurna esliginde mi, yoksa orkestra vb. cok sesli vesaire mi yapiliyor?

Bati'da elektronik müzigin cikmasinla beraber, daha dogrusu Computerin olusu klasik sanat dürtlüsünü, yani; Gitar, Baz, Davul, Solist'i biraz köseye sikistirdi. Belkide yaniliyorum ama ben kendim 1987'den beri sade elektronik müzik dinliyorum. Yani techno, trans, goa, ambient vs. gibi. Klasik müzikten baska gitar vb. müzik aletleriyle yapilan klasik Rock, HardCore, Metall, Crossover, Grunge, DeadMetall, Punk, Jazz ve burada sayamiyacagim yine elektrik müzik aletleriyle yapilan müzik türlerinden uzak kaldim.

Bati'nin müziginin Kürd müzigi üzerinde bir etkisi var midir? Ya da Kürd müziginin komsu ülkeler üzerindeki etkisi ne derecededir? Arap, Fars ve Türklerin genelikle Kürd müzigi ve sanatindan etkilendigi dogru mudur?

Birde Kürdlere has, özgün, yalin Kürd müzigi var midir? Örnegin Portekizlilerin Fado denilen tipik portekizlilere ait bir özgün müzigi vardir.

Ayrica benim cocuklugumda devrimci arkadaslar sanat sanat icin degil, halk icin olmali diyorlardu? Bunlar bunu demekle ne anlatmak istiyorlardi?

Ya da bir Picasso, Matiss, Jean Miro gibi insanlar dünyaca taniniyor ve bir resmi milyonlarca dolar tutuyor, örnegin Picasso'nun bazi resimleri 80 milyon civaridadir. Neden Picasso'lar Orta Dogu ve Afrika'dan cikmiyorlarda dünyaca taninmis bütün resamlar, ünlü müzikci ve Film yapanlar Bati'da oluyor? Halbuki resim resimdir. Eger bir resim Orta Dogu veya Afrika'da professionel yapilmissa neden bu büyük farkliliklar? Picasso'yu Picasso yapan belkide yeniye bir imza attigi icindir ama yeni nasil tanimlanir? Yeniyi tanimlayan ve karar veren kimler? Orta Dogu'da neden kimse bir yeniye imza atmiyor. Orta Dogu'da boya ve firca mi yok? Yani olanaklarimiz yoktur demeyin. Tüm bunlarin birde eurozetrizmle iliskisi nedir?

Bu ve buna benzer bir cok soru var kafamda.

Insallah buraya gelen 50-60 kisiden biride benim bu yaziyi okur ve güzel bir tartisma baslatir. Kürd sanatcisi nerde, ne alemde? Isterseniz biraz da bunu irdeleyelim.

Gelen cevaplara simdiden tesekkürler ...[/i]
[size=x-large]
[url=http://www.enveryolcu.com/sanat/nedir.html]Sanat Nedir[/url][/size]

Bir düğmeye basit bir dokunuşla, zaman ve mekânı birkaç yüzyıl kısaltabilecek güce erişen insan düşüncesi, yepyeni ve şiddetli korkuları da beraberinde getirdi. Bilim, endüstri, teknik ve politika alanında meydana gelen birbirine bağlı ve sürükleyici gelişmeler, toplumlara özgürlük getirdiği kadar, huzursuzlukları da arttırdı. Özellikle 1945 sonrası, insanların gökyüzüne tırmanışları, yeryüzündeki büyük sermaye hareketleri, insana yakışmayacak katliamlar, endüstriyel ve teknik gelişmeler, şiddetli ve yıpratıcı korkuları da beraberinde getirdi. Bütün bunlar, bugünkü insanın sanata bakış tarzını da biçimlendiren gelişmelerdir.

Günümüzde, insanların karşı karşıya kaldığı psiko-sosyal sorunlara çözüm olabilecek alanlardan biri de sanattır. İnsan duyarlığının karmaşık ürünleri olan ve daima insan özgürlüğünün hakkını arayan sanat eserleri, bazı kalıpları sürekli olarak zorlayıp aşar, onların nitelik olarak daha üstün ve yoğun yeni seviyelere ulaşmasını sağlar.

Tolstoy, "İnsanın bir zamanlar yaşamış olduğu duyguyu, kendinde canlandırdıktan sonra, aynı duyguyu başkalarının da hissedebilmesi için hareket, ses, çizgi, renk veya kelimelerle belirlenen biçimlerle ifade etme ihtiyacından sanat ortaya çıkmıştı" der. İnsan, nasıl duymaya, düşünmeye başladığı andan itibaren kelimenin gerçek anlamıyla hayata girmiş olursa, insanlık da duygularını ve düşüncelerini sesler, çizgiler ve renklerle canlı ve cansız simgeler halinde şekillendirmeye başladığı andan itibaren, gerçekten tarih sahnesine çıkmış olur. Sanat; din ve felsefe gibi, insanı günlük hayatın dar kalıplarından kurtaran bir teneffüs anı gibidir. Sanatta güzeli, bilimde doğruyu arayan insan ruhu ve zekâsı, aslında kendini aramaktadır. Din, felsefe, bilim, sanat ve hatta teknik gibi alanlar, birbirine sıkı sıkıya bağlıdırlar. Her sanat eseri, var olan bir şey ile, bir nesne ile ilgilidir; belli bir varlığı anlatır, ondan bir kesit ortaya koyar. Bir resim, belli bir tabiat parçasının resmidir veya bir insan görüntüsüdür. Bir tiyatro oyunu, belli olayların simgelenmesidir. Bir şiir ya da müzik parçası, ya tabiattan ya da insan ruhundan, insan duygularından bir anlatımdır. Sanatçının gördüğü, kavradığı ve gerçeklik olarak belirlediği varlığın bilgisi, sanatın öz konusunu oluşturur.

Bugün Türkçe'de, iyi yapılan her iş için «sanat» kelimesi kullanılmaktadır. Türkçe'deki «sanat» kelimesi, kapsamı bakımından, pek çok oluş ve nesnelere ilişkin durumu içine almaktadır. Bugün, hiç şüphe duymaksızın en yaygın biçimde kullandığımız «sanat» kelimesi, etimolojik bakımından Osmanlıca'ya dayanmaktadır. Osmanlıca'nın kelime kaynakları olan Arapça ve Farsça'da, sanat kavramını ifade etmek için kullanılan durumu oldukça farklıdır.

Sanat kelimesi Arapça'da amel, iş yapma anlamlarını veren «san'a» kökünden gelmektedir ve yapılan iş, alet yardımıyla, belirli bir el becerisiyle sürdürülen marangozluk, duvarcılık gibi meslek dallarını kapsamaktadır. Görüldüğü gibi bu kelime Arapça'da, insanın akıl ve zekâsını kullanarak yaptığı işleri anlatır. Bugünkü Türkçe'de kullandığımız «sanat» kelimesi, Osmanlıca'da bir değişiklik geçirmiş, yeni kazandığı anlam ve muhtevayla birlikte benimsenmiştir.

Bir an için, karmaşık yapısını, ilgili olduğu pek çok kavramı bir yana bırakıp, sanatı " insanlar arasında anlaşmayı sağlayan bir araç " olarak kabul edebiliriz. Bugün Türkçe'de iyi yapılan her iş için "sanat" kelimesinden yararlanıp; "askerlik sanatı", "güzel konuşma sanatı" gibi kalıpları tekrarlar dururuz. O halde, yapılan bir iş veya hareketin, güzel, gelişmiş ve etkileyici bir biçimde görünmesi, onu bir sanat olarak tanımlamamıza sebep olmaktadır. Bu, şu demektir; insan yaptığı işi yüceltebildikçe, ona bir parıltı katabildikçe, sanat olgusuna biraz yaklaşabilmiş sayılır. Yani sanatın ayırıcı özelliklerinden biri, onun günlük, basit ve sıradan şeylerin üstünde olmasıdır. Sanatı bazen, şöyle de tarif ederler: "İnsan aklının eşya üzerindeki pırıltısı" . Bu, yüzlerce tariften yalnızca bir tanesidir.

Halk arasında "sanat" kelimesi; "insanların ihtiyaçlarından birisinin karşılanması konusunda öğretilen ve yapılan iş" anlamında kullanıldığı gibi, "ustalık, hüner, marifet" anlamında; "Bu işte sanat vardır; kolay değil o da bir sanattır." şeklinde de kullanılmaktadır. Maddi fayda gözeten sanatlardan ayırabilmek için "GÜZEL SANAT" kavramı içinde, sanat'ı şöyle tanımlamak mümkündür: "İnsanların, tabiat karşısındaki duygu ve düşüncelerini çizgi, renk, biçim, ses, söz ve ritm gibi unsurlarla güzel ve etkili bir biçimde ve kişisel bir üslûpla ifade etme çabasından doğan ruhsal bir faaliyettir."

slm alan yazinin girisinde sanki burda sanat gibi mevzulari tartismak garip kacacakmis gibi bir izlenim yaratmissin. artik her yazdigim cumleyi ufleyerek yazmaya basladigim icin(bu hosgorusuz toplumlrda tezahur eden bir reflekstir) sana sormaam gerekiyor; yanlis mi anladim? kurdler sanat edebiyat spor bilim ask hatta sex uzerine bilgilerini (ozellikle kurd toplumunu ilgilendiren baglamlarda) nerden edinecek? diyarbekir kurdistan yetiiskinler sanat egitim yuksek okulundan mi? bana sorarsan elimizde avcumuzda olan kendimize ait tek ogrenme-malumat alisverisi ve iletisim mekaani maalesef buralari (turkiya daki rehine ortamlardaki dernekleri saymazsak). burallar disindaki ogrenme mekanlari bize ait degil veya yeterince ozgur degil. boyle olunca buralarda kurdlerle alaksi kurulabilen yasama ait her seyin tartisilmasi normal. bak asagida bir kentin guzeli secilen kizdan bile bahsedilyor. bu usul uzerine idi. simdi kurdistan da (rehine kurdistani gecelim) sanat ne alemde ona bir ornek olsun diye crayz Rostem adli ressamizi burya tasiyorum. yazi ingilizce en sonuna uc bes satir acele tercume yazarim. sirf senin sanata olan egiliminin hatiri icin. yoksa burda vaktimi kullanip karsilginda entel yaftasi yemeye niyetim yok. Iraqi Kurdistan's paramount painter hates his job but can do nothing else 7.11.2008 By Bradley Hope Negative space November 7, 2008 SULAIMANIYAH, Kurdistan region "Iraq", — I was sitting directly across from Rostam Aghala, a sharp-looking Kurdish painter with a black moustache, when it hit me. This is the most negative man I have ever met. Throughout our interview, I had peppered him with questions that I thought might produce a good story: What is the art scene like here in this idyllic region of Iraq? Is it rising from the ashes? Suddenly vibrant? Political? With the expression of a doctor delivering a terminal prognosis, he began to respond: “It's too late for art in Kurdistan. People in other countries – art is very important to them. Here they don't care.“ Rostam Aghala, The painter is a walking, talking contradiction – both utterly miserable and doing the only thing he could ever do. photo: Philip Cheung-The National Surprisingly, Aghala is the proprietor of Zamwa, the premier gallery space in Sulaimaniyah, a Kurdish city of about 800,000. The space is located in a beautiful hidden courtyard accessible only from a side street inside a densely packed souq. The doorways of the house – owned by Hero Talabani, the wife of the president of Iraq and Zamwa's sole patron – are painted a bright turquoise, and a large, sunlit olive tree sticks out of the cobble stones. It could be a boutique gallery in Greece or Sicily except for a single reminder of the region's history. One artist has taken an old rocket shell from the days when Saddam Hussein attacked nearby Halabja and made it look like green apples are pouring out onto the ground like a waterfall. Disheartened a bit by Aghala's first response, I tried to ask about visitors – do they come? Are they locals? “No one comes to visit,“ he deadpanned. “Except for the odd journalist... But they don't like to interview me because I am so negative.“ I studiously wrote these answers down in my notebook, silently wondering why some interview subjects try so hard to kill your stories. But when I looked up, I saw a faint smile had formed on Aghala's face. So I decided to take us down a new path: Do they give you some kind of nickname around here because of your attitude? “Yes!“ he said, seemingly delighted with the question. “They call me Rostam Sheit.“ My translator turned to me and said: “It means crazy Rostam.“ “I see,“ I said, eyeing him. “And may I ask, are you happy to be an artist?“ His smile grew as the translator asked him the question in Kurdish. “Absolutely not!“ he said. “I don't want to be an artist – they don't have a good reputation. I wish I was wealthy and I had a hotel in the mountains for the tourists that come out here. Every time I have an art show I regret it. Nobody buys anything.“ Before I had a chance to laugh, he continued: “But art is my life. I love it so much, even if I hate it.“ And finally I felt I had managed to glimpse the heart of one of Kurdistan's greatest living painters. He is a walking, talking contradiction – both utterly miserable and doing the only thing he could ever do. Every aspect of his process is tortured. “I can't think when I paint, or when I do anything. If I do, it is always wrong.“ He used to destroy most of his paintings, until one day he sold one for $4,000. “Ever since then, my wife does not let me throw away the bad paintings. They sell for more than my good ones.“ Recently she has started giving Aghala tips to make him more successful: “She wants me to paint people smiling and women with their clothes on.“ But he hasn't taken the advice. His work is mysterious and folksy. One of his paintings shows a pensive, young Kurdish woman in front of a house with pomegranates and poppy flowers. Her expression conveys a melancholy spectrum – her world seems closed despite the fact that she is sitting in an open field; she is in love but paralysed. Another painting at first appears to be a simple illustration of a rug, but a closer look reveals an entire city depicted in the patterns of the weave. “It is a kind of map,“ he said, pointing his finger at the designs. “Here are side streets, houses, and here, people.“ Sitting with Aghala, drinking sweet tea from small glass cups, I get the impression that if I were to come back in 10 years, he would still be at Zamwa, a reluctant artist shifting paintings around in a museum with few visitors and little interest from the million-dollar art scenes of Paris and New York. “I try not to think about it,“ he said. “Really, I wish I was something else. But at night, I stay up and all I can do is paint.“ KISA TERCUME: Rostam Aghala suleymanieli bir kurd ressam, genc bir ressam, evli. ve hem kendi hem de roportaj yapan gazetecinin yazdigi bicimiyle asiri bicimde negatif bir kisi (gazetci onun bugune kadar karsilatigi en negatif kisi oldugunu yazmis). (negatifliginin sebepleri roportajda yazili). resimleri Hero talabani nin (Celal talabani nin esi) sahibi oldugu kucuk bir butik galeride sergileniyor. galeri gazeteciye gore yunanistan veya sicilya daki herhangi bir akdeniz galerisini andiriyor, ancak bunun bir buyuk farki var-ozellikle lokal ziyaretcisi hic yok. gelen gidenler sadece yabancilar. Rostam Agala (RA) da bundan derin ve keskin bicimde uzgun. ustelik de sanatin kurdistan icin cok gec oldugu gibi bir dusunceye kapilmis. galeriyi ziyarete eden gazetecileri bile nagatifligi ile urkuten bu ressaamin resimleri ise oldukca ilgi cekiyor (bu konuda kurdler uzerine epey yazi yazan Fransiz Chris Kuschera nin da bir makalesi var-bu tercume bittiginde ordan da bir cumle aktaracagim-HeK). ancak lokal ilgi degil bu. RA bu ilgisizlik ve itelenmislikle adeta negatiflik ve humor ile bas etmeye calisir gibi. ahalinin ona cilgin-deli roustem dediklerini soyluyor-gulumseyerek. yapabildigi tek isin resim yapmak oldugunu da ekliyor. resimleri neredeyse cogunlugu politik veya cekilen izdiripalrai resimleyen diger kurd ressamlarindan farkli. bu motifleri kullanmiiyor. resimlerinde melenkoli ve icine kapalilik hakim-acik ortamjlari bile icine kapali resimleyen bir ressam. ilgizislikten oturu bir ssuru resmini tahrip etmis-yakmis vs. ancak ne zamanki bir ressmini bir yabanci 4000 dolara alinca karisi artik resimlerini tahrip etmesine izin vermiyor. karisi ayrica resimlerindeki insanlari gulumseyerek yapmasini ve kadinlari da giysili resimlemesini onermis. tabii rostem bu onerileri dinlemiyor (hah hah haaa- kadin adeta kurdistanin ortalama hali gibi-akli sira akli selim onermis zavalli- HeK). RA sanatci oldugundan bin pisman, sanatci olmak hic istemiyor, bu isten kurtulmak icin cok ugrasiyor ama yapabildigi tek is de bu (adeta lanetlenmis gibi bahsediyor kendinden) vs vs vs. ben birkac yil once RA hakkinda bir de Chris Kutschera nin yazisini okumustum (2003 mus yani tam 5-6 yil once) yazinin linki burda http://findarticles.com/p/articles/mi_m2742/is_/ai_n25067585 ben iki alintiyla yetinecegim 1. alinti yeni olusmakta olan kurd zenginlerinin ozet taviri ile ilgili: "Rostam's problem is that the Kurdish people rich enough to buy his paintings have little esteem for his "folklorist" and "coulourist" style: [b]"I could just as well hang a kilim on my wall"[/b], says a wealthy businessman. Such a comment reflects a simplistic view of Rostam's paintings and a failure to look beyond their immediate colourful appearance." varsil bir kur isadami, duvariima (RA nin resimleri)bu resimlerini asacgima sadece kilim asarim" demis (RA nin resimlerinde kilim motiflerine benzer motifler var-(CK nin yazinina bakiniz). CK ye gore RA unlu Gustav Klimt in stilinden epey etkilenmis. ben de RA nin resimlerinde bu etkiyi gordum. ama icerik tamamen farkli ve yorumlar da. RA da dehsetli bir hazine oldugu asikar. Gustav Klimt en veta surrealistlerden etkilenmesi de dogal- eger desteklenebildigi yeserebilecegi bir ortamda olsaydi kendi stilini de cikartacakti. RA ya olan ilgiziiligi 19 yyy da yasarken izdirap cekmis bir suru resammin ki ile (mesela van Gogh ile) karsitirmamak da gerekir. o donemde yasarken fazlasiyla desteklenen resamlar icinde devrimci yeni tarzlari ilk acanlar kolay kabul goremiyordu. kurdistan da ise HENUZ sarkici ve turkuculer dissinda hic bir sanatci dogru durust kabul goremiyor. gelelim en son alintiya-bu da kadin meselesinde (RA nin bu konuya da duyarli olmasi-sanatin bu husuta da bir damar acabilecegine isaret sayilabilir) "One day I went to the village of Tak Tak, near Koy Sinjak", says Rostam, "and I met a very pretty woman shepherd: she could not bear children, so her husband made her a shepherd. All the time, while watching her sheep, she was dreaming of sex and babies--the butterfly symbolizes her dreams, and the birds are upside down because they cannot make love". The story of this woman does not end here, explains Rostam: her estranged husband married a second wife, who was also unable to bear children. After undergoing tests at the hospital it was discovered that it was he who was sterile." burayi da tercume etmiyorum-hanife kazara okursa o tercume etsin. mevzu elbette beni de ilgilendiriyor ama sonunda kadin olan o. iki kariligin parlemntodan gectigi bir yerde-steril erkekle evlenen kadinlarin iki kariliga muhtemel gerekce olan-cocuk yapma-isine yaslanip itiraz edenler cikacak mi -bakalim. son lafimi da baslik uzerine soyliyecegim sanat sadece ruhun degil direk beynin de gidasidir. bu gidayi alamayan toplum kotu besleniyoor demektir direk biyoljik sonuclari vardir bunun. kotu beslenmenin sonuclari agirdir. HeK iyi beslenmeye cabalar iyi de besler-mutfagini ziyaret edenleri

Elllerine saglik hocam ... Aktardigin yazilar gercekten güzel ve hepsini okuyup arsivliyecem-- Ingilizcem Almanca gibi degil ama bu tür yazilari anlamaya yeter ... O basligida tam anladigin gibi attim ... Dogrusu buralarda ne üzerine tartisacagiz, ne üzerine yine dögüsecegiz diye bazen yazmaktan cekiniyorum, cünkü ben aslinda tartisma ve dögüs insani degilde, dangalak veya salak göörüslerim olsada sohbetten yanayim. Yani görüs-degis-tokus olsun ki ... kimsenin basi agirmadan herkes rahat uyuyabilsin .. Hani yabacida degiliz yani! Hepimiz ayni ulusun fertleriyiz sonucta ... Tekrardan tesekkürler ...

Selamlar Alan, Yazini okurken soyle usturuplu guzel seyler yazayim Alan'a sanat konusunda dedim demesine de...Rezaletim sanat konusunda. Ne yapabiliyorum da ne de cok anliyorum. Cevremdeki insanlar Picasso'nun resimlerine bakarlar ve ovgu dolu sozler soylerlerdi. Ben ayni tabloya baktigimda ucube sekiller ve resimler gorurdum ve “insanin cok garip bir psikolojisi olmali' boyle garip ucube seyleri resmetmek icin derdim (caktirma deli demeye korktugumdan oyle diyordum). Sonra bir gun simdi adini hatirlayamadigim bir kitapda, ressamlarin baktiklari nesne veya objelerin de kendilerine baktiklarini farkedip, onlarla aralarindaki iletisimin sonucunda resim yaptiklarini okumustum. O kadar sasirmistim ki, bir masa, bir sandalye insana nasil bakar diye. Hatta evde bir cok objeye gozlerimi dikip epey bakmistim belki iclerinden biri de bana bakar diye ama olmadi. Yani benim bir Picasso olamayacagim kesin ama en azindan artik Picasso gibi sanatcilarin 'deli' olmadigini anladim. Resimden umudumu kesince bari baska alanlara yoneleyim dedim. Zamaninda cok tiyatroya goturuldum 'sanatsever' arkadaslarim tarafindan ama gel gor ki 'ay rol kesiyorlar, cok belli' deyip isin icinden cikmistim. Kopuyordum oyundan oyuncunun yapmacikligini kesfettigim anda. Ama en azindan muzikalleri seviyorum galiba. Sinemayi seviyorum ama herkese gore sinema tiyatronun yaninda cok hafif kaliyormus. Sonra uzun sure HeK siir sevdirmek icin ugrasti ama o bile 'bu kizin anlayacagi yok' deyip pes etti sonucta. Hala iyi siir ile kotu siir arasindaki farki bile anlamam. Benim hosuma giden siirleri HeK hep 'berbat' diye niteler. Muzige yonelteyim icimdeki sanat sevgisini diye dusundum tam 'aman ne guzel hosuma giden bir sey buldum' diye dusunurken Heavy Metal'in sanat olarak degil 'gurultu' muzigi olarak adlandirildigini ogrendim. Ustelik de insanlarin heavy metal muzigin icindeki seytan ve siddetle dolu sozlerini hic de hos karsilamadigini gordum. En azindan o konuda onlardan ayrilip 'ne var canim alt tarafi muzik' diyebildim. Senin anlayacagin sanat uzerine degil de 'sanattan nasil hoslanilir' diye bir makale bulsan en azindan benim cok isime yarar diye dusunuyorum. Sevgiler, Hanife

Hocam Merhaba, bu sanat dedigimiz sey bana göre aslinda altinci his gibi bir seydir. Insan nasilki sevgiyi kelimelerle tanimlayamiyor ve bazande anlayamiyorsa bana göre sanatta aynen öyledir. Eger siz boya ve kompositiondan biraz anlarsaniz, örnegin Picasso'nun Kubizmini, ya da Kandinski'nin Expresionizminide anlarsiniz sanirim. Ama dedigim gibi bu kisiden kisiye cok farklidir. Nasil ki dedigin gibi bir ressam bir masaya bakanca masanin kendisine bakisini ciziyorsa resimlerin, müzigin vs. üzerimizdeki etkiside ancak böyle aciklanabilir. Bizim herbirimizin degisik sosyalizasyonu oldugu icin senin bir Picasso resminde gördügünü ben örnegin görmeyebilirim vs. Dead- yada Heavy Metall üzerine Wiki'de yeterince bilgi verilmis. Eger seni bu ilgilendiriyorsa okuyabilirsin. Müzigi algilamakta diger sanat dallari gibidir. Sanat teknik olarak objektiftir. Eger Picasso kubistligi öyle ciziyorsa bunu bilincli yapiyor. Picasso isteseydi tabiiata uygun bir bir tekniksel perfekt naturel resimler cizebilirdi. Zaten en iyi sanatcilar sanatin teknigini pekala iyi becerebildiklerinden onunla bir oyuncak gibi oynayanlardir. Bazi sanatcilarda var ki, teknigi perfekt biliyorlar ama o sanat dedigimiz icinde olan seyi maalesef yapamiyorlar. Resimde Picasso, Kandinsky, Van Gogh, Müzikte örnegin Vincent Amiga, Isaak Albeniz, Andre Segovia yada Maria Calas hem teknigi hemde sesleri/renkleriyle kabiliyeti birlestirip ayni zamanda cok caliskan insanlar oldugundan bunlar birer dahidirler. (Genie) Siir'de sen kimi seviyorsun bilmiyorum. Eger HeK senin sevdigin sirrlere "berbat" diyorsa bence cok yanlis ediyor, cünkü sen baskasin, HeK baskadir. Ikinizin sosyalojizasyonu öyle degisik ki, ayni resime baktiginizda, ayni müzigi dinlediginizde farkli algilayabiliyorsunuz. Benim icin örnegin siirde Expresionitlerin üstüne yoktur. Ben mesela birde Pablo Neruda'yi cok seviyorum. Bunlar tabi sizin hosunuza gitmeyebilir. Hatta Pablo Nerud'a italyanlar tarafindan yapilmis "Il Postino" diye bir Film vardi. O filmi görürsen ne demek istedigimi anlarsin. Sinemada ben 26 yasimin sonuna kadar Hollywood'dan nefret eder hep off-cinema'ya giderdim. Aki Kaurismaeki, Jim Jarmusch, Kusturica, Tarantino sevdiklerimin basinda gelirdi. Sonra baktim off kino biraz can sikici olmaya basladi, bende phantasi ve action sevdigim icin Hollywood'u sevmeye basladim. Ben haftada en az bir kere sinemaya giderim, internet üzeri haftada bir iki filmde indirir bakarim ... yani bir senede 10-200 film baktigim olur bunlarin icinde sevdigim filmlerin listesi 50-60 gecmez. Son dönemlerde daha cok gigantik, Sci-Fi ve tekniksel perfekt filmleri cok sevmeye basladim. Lords of the Ring, Matrix, Hero, Star Wars en cok sevdigim Filmlerin basinda gelir. Tabii bunlar senin veya HeK'in cok hosuna gitmeyebilir. Benim bunun hic bir sorunum yoktur. Beni ben ilgilendiriyor. Bu filmleri sevmemin diger bir nedenide gelecege dair bana ip uclari vermesidir. Ben neredeyse butün Sci-Film leri görmüsüm. Belki biraz abarttim ama ben Berlin'de yasarken cevremde üc tane Videothek vardi, ben oralarda olan bütün Sci-Fi ve Phantasie filmlerine bakmistim. Neyse kafani yormayalim; Herkes sevdigi Filme baksin, istedigi müzigi dinlesin, kisiliginde, isteklerinde özgür olsun. Benda bazen Trivial Literatur ve Sanati sevdigim olur ... Hep düsünmek, ya da illede düsünmekte sanirim saglikli degil. Hayati günübirlik yasamkta bazen güzeldir ... Selam ve sevgilerimle

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.