Mamostem ile yakın ilişkide olan Kürdçe’ye ve Kürd tarihine bir hayli kafa yoran bir arkadaş bana Nergis çiçeği hakkında bazı bilgiler verdi. Daha önce hiç düşünmediğim bir konuydu..
Kürdler Nergiz yada Nergis çiçeğini çok yakından tanıyorlar. Hatta Kürdçe’de „Nergiz...... Nergiz „ adı altında çok ünlü stranlarımız dahi vardır. İçi sarı ve çevresi beyaz yaprakları olan ve güzel kokulu olan bu çiçeği hemen hemen Kürd tanır. Çünkü, ilk bahara doğru Kürdistan dağları ve ovalarında her tarafta rastlanan bir çiçektir.... Kürdler Nergiz’i gördükleri zaman artık kışın sonu geldiğini ve baharın müjelendiğini bilirler. Nergiz yaklaşık olarak iki hafta kalabiliyor.
Nergiz hakkında Vikipedia’nın Türkçe bölümüne baktım Kürdistan dışında her tarafta var.. Kürdçe’de hiç bir bilgi yok. Türkçe’de kısa olarak „Anavatanı Avrupa olan bu bitkilerin en çok tür zenginliğine İspanya ve Portekiz'derastlanmaktadır. Ancak doğal olarak tüm Akdeniz kıyılarında, hattabunun uzantısı olan Japonya'ya kadar aynıenlem dereceleri arasında görülmektedir. Dünyada Avrupa, Kuzey Amerika, Kuzey Afrika ülkelerinde tarımıyapılmaktadır.
Bu bitkinin soğanları en az 1 sene ara ile kullanılmaktadır. Zira çiçeğini vermiş olan soğan ekilirse, bir dahaki seneye çiçek vermez.
Narcissus poeticus, Türkiye'de Ege Bölgesi'nde özellikle Karaburun ve Mordoğan'da yetiştirilmektedir.” Deniliyor.
Başka kaynaklar Yünancadaki “νάρκειν narkein” den gelmektedir deniliyor.
Benim Mamosteme göre “Nergiz” çok eski bir Kürdçe ve Hind-İrani kelimedir. Pehlevice’de “Nargis” dir. Farsça’da“Nergis” olarak yer aldı.
Bu arada benim Mamosten Baban Mirliği’nin ve Soran Edebiyatının Pirlerinden Nalî Şarezorî’nin Nergiz ile ilgili bazı şiirlerinden parçalar okumaya başladı..
Bu şiirlerden:
“Hênd muntezîrî to bû, heta çawî spî bû,
Nergîs ke li ser qedem û dîde çeqî bû…………”
Bir başka şiir den daha bir parça aktardı:
“ Ew çaw xezale, feteratî ser û male,
ew nergîse kale, ne minî hêşt, ne kala”
Tüm dikkatimi Mamoste’nın anlatıklarına Nali’nin şiirlerine kanalize ettiği bir anda Mamoste Nergiz Kürdçe bir terimdir. Bu kelime “Ner” yada “Nêrg”ten gelîyor. “Ner” gülün toprak altındaki kök bölümüne denilir.
Bu sefer Mamoste Yünan Mitolojisinde Nergiz ile ilgili bir olayı anlattı.. Bu söylenceye göre Narkissos, kendine âşık olanlara aldırmayıp, onlarıkarşılıksız bırakan ve çok güzel bir peri kızı olan Ekho, bir gün avlanan bir avcı görür. Narkissos adındaki bu avcı çok yakışıklıdır. Ekho bu genç avcıya ilkgörüşte âşık olur. Ancak Narkissos bu sevgiye karşılık vermeyerek, peri kızının yanından uzaklaşır. Ekho bu durum karşısında günden güne eriyerek, karasevda ile içine kapanarak ölür. Bütün vücudundan arta kalan kemikleri kayalara, sesi ise bu kayalarda 'eko' dediğimiz yankılara dönüşür.
Olimpos Dağında yaşayan tanrılar bu duruma çok kızar ve Narkissos'u cezalandırmaya karar verirler. Günlerden bir gün av izindeki Narkissos susamış vebitkin bir şekilde bir nehir kenarına gelir. Buradan su içmek için eğildiğinde, sudan yansıyan kendi yüzü ve vücudunun güzelliğini görür. O da daha önce farkedemediği bu güzellik karşısında adeta büyülenir. Yerinden kalkamaz, kendine âşık olmuştur. O ana dek kimseyi sevmediği kadar, sevmiştir kendigörüntüsünü . O şekilde orada ne su içebilir, ne de yemek yiyebilir, aynı Ekho gibi Narkissos da günden güne erimeye başlar ve orada sadece kendiniseyrederek ömrünü tüketir. Öldükten sonra da vücudu Nergis çiçeklerine dönüşür.
Mamoste Nalî Şarezorî’nin şiirlerinde Nali’nin ya Yünan mitolojisindeki bu destandan haberdar olduğu yada o dönemler de Kürdistan’da Nergiz’e ilişkin ona benzer destanların anlatıldığı söyledi. Bu konuya ilişkin ciddi bir kaynak taraması yapılması gerekir dedi.
Mamoste Nergiz teriminin Mezopotamya’dan Yunanistan üzerinden Avrupa’ya yayıldığını sözlerine ekledi. Yunancaya“Narkissos “ olarak girdi ve oradan Latince’ye “Narciss”, Fransızca ve Almanca ‘ya “Narcisse” olarak girdi ve yayıldı..
Bu arada Mamoste benim dikkatimi Nalî’nin şiirlerindeki “Çav” ve “Nergiz” bağlantısına çekti. Eğer bu konuda bir yazı yazarsam öğrencisi S.H’nin çalışmalarına yoğunlaşmam gerektiğini ve yazı ile birlikte İtalyan ressam Caravaggio'nun 1594-1596 tarihleri arasındatamamladığı "Narcissus" (Ya da "Kendine Aşık Olan Adam") adlı yağlıboya tablosuyla yayınlamamı istedi.
Ayrıca Mamoste Kürdlerin kendisine aşık anlamına gelen Narsist terimini kendi malları gibi rahatça kullanmaları gerektiğini de tavsiye etti.
Not: Mamoste’ye ve öğrencisi S. H’ye teşekkürle