Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 9 March 2009

Özgürlügüne ve yeniliklere cok düskün olan Sipan'nin cinsel alanda da tek bir ese baglanmasi mümkün degildir. Bagimsizligina cok düskün oldugu icin, kendini hic bir zaman tam anlamiyla karsisindaki insana veremez, acilamaz. Maddi konularla cok baglantisi olmayan Sipan, daha cok zevk icin calismaktan hoslanir. Sipan'nin meslek yasantisinda basarili olmasi icin muhakkak sevdigi bir konuda ya da toplumsal faydalar ugruna calismasi gereklidir. Kendi basina olmaktan hoslanan Sipan, hiyerarsik mekanizma icinde mutsuz olur ve bir süre sonra ciddi anlamda isyan etmeye baslar.

Mental olarak sürekli aktif olan bu insanin mücadele etme yetenegi de geliskindir. Sabit bir insan olmasi nedeniyle inandigi ve istedigi bir amaca kanalize olur ve gerceklestirinceye kadar da pesini birakmaz. İnsan iliskilerine rahatlikla girebilmesi, hümaniter tarzi, özellikle sosyal icerikli mesleklerde basarili olmasinda büyük etkendir ama o artik fizige gönül baglamistir. Ancak sabit fikirlilige yatkinligi, toleransinin düsmesine ve diger insanlarla problemler yasamasina neden olabilir. Her zaman cagin ilerisinde düsüncelere sahip olan Sipan, dayatma olmadigi müddetce yenilige aciktir. Teknolojik alanda dogustan kabiliyetli oldugu icin, modern dünyanin gereksinimlerine ayak uydurmakta zorlanmiyor. Her hangi bir plana dahil olmayi kabul ettigi zaman, herkesden daha cok bu konuda düsündügünü ve inandigina süphe duymamak gerekir.

Sipan'nın odasi cagin tüm teknolojik aletleriyle donatilmis, modern mobilyalarla dösenmistir. Geleneksel bir odadan cok uzay üssünü andiran bu ortamda genellikle tek basina olmayi tercih eder. Kendini yenilemeyi seven özellikle teknolojik alandaki mesleklerde cok basarilidir. Biliminsani olarak süregelen arastirmalar ve insanliga verilen hizmet de Sipan'nın büyük tatmin elde ettigi alanlardandir. Hümaniter yapisi geregi, her hangi bir maddi cikar beklemeksizin her türlü insani yapilanma, organizasyon icinde bulunmakta da kendisini mutlu eder. Maddeyle, parayla hiç baglantisi olmayan insanlardan biride Sipan'dir ama paranin öneminin bilincindedir. Para ancak teknolojiye sahip olmak istediginde ya da hümaniter amacla, insanlara yardim etmek istediginde Sipan'nın aklina gelir. Demokrasiye ve esit sartlara cok önem verdigi için, hayati boyunca asla bireysel kalkinma, kisisel servet edinme amacina da sahip olmaz aslinda. Cok degisken, zaman icinde bir asiri uctan diger asiri uca kayan bir harcama ve biriktirme aliskanligina sahiptir.Yeniliklerin pesinden giden ve teknolojik alandaki becerisi cok kuvvetli olan, farkli yöntemlerle para kazanir ve farkli seyler icinde para harcar. Her an gelisen teknolojiye yatirim yaptigi icin, genellikle pek kazancli degildir. Tam tersine, sonu gelmeyen yenilemelerden dolayi bütcesinde süregelen aciklar vardir.

İnsani degerlere ve ihtiyaclara karsi hassas olan, parasini baskalari icin kullanmaktan, son kurusuna kadar harcamaktan da hic cekinmez. Ancak kendi bireysel sikintilarinda disaridan yardim almayi tercih etmeyerek, kendini idare etmeye calisir. Özellikle maddi sorunlarini paylasmayi sevmedigi icin, en yakinlari bile mali durumu hakkında bilgi sahibi degildir. Hic bir lüks tüketime zaafi olmayan, aslinda minimum sartlarda bile kendini mesgul edecek, mutlu edecek firsatlar yaratabililen bir insandir.

Oldukca bagimsiz bir yapisi oldugu icin erken yaslardan itibaren kendi hayatini kazanmak icin, muhakkak calisir. Önemli olan kimseye bagimli olmadan, ya da sadece maddi cikarlar yüzünden basini egmeden yasamina devam edebilmektir. O bütün zorluklara ve maddi sikintilara ragmen okulunu bitirecektir, fizik onun artik yasaminin bir parcasidir.

Sipan'in Perihan'a deli gibi asik oldugunu düne kadar bilmiyordum. Onun Perihan'dan bahsedince alt dudaginin neden titredigini simdi anliyorum. Perihan ile yaptigim konusmalardan da anliyorum ki Perihan aslinda Sipan'i halen seviyor. Mirxas'ta bunu ögrenince benim gibi neredeyse sok gecirecekti ama insanlik hali diyor. Evet, benim Perihan ile iliskim sadece kardeslik cercevesinde olur. Aslinda ben yazar degilim ama Mirxas'in dedigi gibi iyi bir tutanakciyim. Kendimi belki bu hikayeye bulastirmasaydim, Perihan ile aramda olanlari anlatmasaydim daha iyi olurda ama is isten gecti artik. Yazilar bir kere forumlara asildi, ne yazildiysa yazildi, geriye dönüs yoktur.

„Gel, Mirxas gel! Oku bakalim, Sipan hakkinda yazdiklarim nasil?“
„Valla bence iyi yazmissin, bensem sen burada bu hikayeyi bitir artik...“
“Iyi o zaman son söz senin olsun!“
“Valla ne diyeyim Alan! Ben bu hikayeyi okuyan herkese ilk önce saglik, sonra özgürlük, daha sonrada bagimsizlik diliyorum ... Istersen sen asagida bir tesekkürname de yaz ve mail ve elestirilerinden yararlandigin herkeste bir tesekkür etsen güzel olur ... benden bu kadar ... Bye! Bye!“

[b]Tesekkürname:[/b]

Isa, Okuyucu, Memocan, Jan Kurdistan, Mistoye Dumo, BB ve Kargalarina getirdikleri yapici elestirileri ve mailleri icin cok, cok tesekkür ediyor, bu hikayeyi okuyan herkese selam ve sagilarimi iletir, saglikli bir yasam gecirmelerini dilerek özel tesekkürlerimi sunuyorum.

Alan Lezan
[i]8. Mart 2009
Frankfurt am Main[/i]

[url=http://alanlezan.net]Alan Lezan Politik Yazilar![/url]

Merhaba. Mirxas'ın bitişi ya da bu son bölüm tıpkı heyecanlı bir filmin ortalarına gelirken aniden elektiriğin gitmesi ve filmin bitmesine beş dakika kala geri gelip sonunu izlemek gibi bir şey oldu. Aslında Mirxas bitmedi, sanırsam medeniyetler çatışmasının elektirik teline çarptı. Başlarda Mirxas, ölüm, intihar, Kürdistan, savaş..... gibi konuları işlerken yazar güç alıryor son yazılarda aşk, opera, kadın... olunca doğal olarak Ortadoğulu olan bu forumun elektiriğine değdi, ve yazar geri çekildi. Umarım böyle değildir, yazarın kendi kararıdır. İçerik olarak başlarda öylesine giriş, imla hataları, yapılırken son beş yazı ciddi bir yazınsal çalışma oldu. Bilmiyorum biz her ne kadar kendimize ait olmayan bir dil ile yazışıyorsak ta bence yinede ciddiye almamız gerekiyor yazma konusunu. Sanırsam Avrupa klavyelerinden olacak bazen insanı okumaktan sıkıyor ve kelimeler farklı şekilde okunuyor. Her bilgisayarda klavyeler Türkçe karaktere döner, internette biraz araştırma ile bunu öğrenirsiniz. Mirxasın hikayesi birazda yalnız kalmasının ve tepki görmesinin nedeni sanırsam biraz kimliksiz oluşundan kaynaklandı. Şimdi aynı kişiler başka ulustan olsaydı o konuyu hitap edecek kitlesi vardır, ama mirxas ne bir Avrupa hikayesi ne de bir Kürdistan klasiğidi. İçerik bilim, kadın, psikoloji, modern yaşam sorunları işlerken batılı bir atmosfer ama öte taraftan Kürdistan folklorik izlerde olunca Mirxas sanırsam ortada kaldı. Alan siz 10 yıl sonra yazılacak bir hikayeyi çok erken ele aldınız, budur Mirxasın temel yalnızlığı. Yaprak Dökümü ironiği yapılmıştı Mirxasa bir okur tarafından, ne güzel, kötü mü Kürdistanın bir Yaprak Dökümü romanı olması. Birileri yüzbin tane takla, savaşla, saatler süren çözümlemerle, talimat ile kendi romanını yazdırmaya çalışıyor. Bence herkes yazsın. Sevbas.

Jan Merhaba, hikayeyi böyle kesmemin bir cok nedeni vardir. Isteseydim 16 bölüm daha bile yazardim ama bunu belki ileride yine denerim. Bu hikayede diger hikayelerim gibi Shexmus'un dedigi gibi Kürdistan'in ve Kürdistan diyasporasinin klavyesi tirki olmayan evlatlari icin olsun. Klavyemin türkce olmamasina özenle dikkat ettim. Eger bu hikaye kitap seklinde yayinlansa bile oldugu gibi yayinlanmasindan israr edecegim. Tabii lektore edilecek ama klavyesi degismeyecektir. Bence diasporada yasiyan hic bir ürd tirki klavye kullanmasin. Baskada sen gerekeni söylediginden sana cok tesekkür ediyorum. Bu hikayenin devamini yazip yazmayacagimi simdilik bilmiyorum ama benim her hikayem aslinda bir romandir. Istersen bu hikayenin devaminida sen yaz :-))) Vallla cok sahane olur ... Selam ve sevgiler

Keke alan Mirxas 15 bence sayi konusunda yanlis aktirma olmustur bilödigim kadariylan 16 olmasi gerekiyordu belkide yaniliyorum!! CAlismalarinizda basarilar.

Ben bu foruma 15 gündür geldim ama inan daha çok fırın ekmeği yemem gerektiğinin farkına vardım. Burada ilginç devrim ve protesto yöntemleri keşfettim. Özellikle de bu sizin klavye meselesi. Gerçekten de çok mantıklı bir olay. Sizin hikayenizi devam etme konusunda diyeceğim, bırak Mirxasın devamını yazmak acaba kendi hikayemin bir başlangıcı ve sonu var mı onu içimde anlamış değilim. Yani kendi hikayesi olmayan biri sürgünde ki Mirxası nasıl yazar ki. Zaten Delil, Balyoz, İsa nın bana bu 15 günde yaptırdıkları platform, benim başka hikayelerin devamını getirme ilhamını yok ettiler. Yok kötülediğimden değil, beklide yeni bir hayat seçmeliyim ve onlarda bu yeni hayatın aynalarıdır. Belki de Mirxas gibi bende yanlış zaman da bazı şeyleri anlatmaya çalışıyor ve yaşıyorum.

sana haksizilik ettim haklisin. aslinda yeni bir hayat secmene gerek yok,bu sectigin hayatin yanlis oldugunu söylemek icin henüz erken,bence bu hayat senin gercek hayatin. dedigim gibi,ilk yazmaya basladigimda senden cok cok fazla insanin saldirisna ugradim,hakaretlere maruz kaldim,k+f+rler yedim ama inandigim bildigimden asla taviz vermeden,herkesede cevabini verdim. buda yeni bir hayata baslarken hepimizin cektigi,zorluklardan biridir. aslinda bana tepki gösterenler hakliydi,yillarca elalemin cocugunu daglara cikardik,nice kürd evladinin telef olmasina sebep olduk,köyelrin yakilmasina,insanlarin sokak ortasinda infaz edilmesine sebep olduk,ve sonunda geldik her seyi öcalana yükledik,dogal olarak bu halk yaptiklarimizin hesabini soracakti,ve soruyorda. bagimsiz bir kurdistan icin savasmanin zorluklari sadece karakollara silah sikip asker öldürmek,ac kalmak,ciplak kalmak,karda donmak,kursun yemek,doga sartlarina direnmek degildir. bunun birde halka hesap verilme zorlugu vardir,ki hic bir zor kosul kürd milletine hesap verme kosulundan daha zor degildir,ölümün soguklugunu hisetiigin zaman dahi. seni zamaninda anlamadigim icin kendimede kiziyorum. onun icin senden özür dilerim. dogru bildigin yolda devam et,yazma sevkinide kirma. sev bash

Yok hocam yok, senin yazilarin onlarca kisiler tarafindan tiklaniyor ve bana görede anlasiliyor. Iki üc kisiyide artik yük etmemek, gecmek lazim. Örnegin Mirxas'i tiklayanlarin bazen sayisi 50 nin üstünde, birakalim iki kiside küfür etsin, yazdiklarimi anlamasin. Eger Mirxas'in devamini bu nedenle yazmadigimi düsünüyorsan cok yanlis düsünüyorsun, cünkü burada bize yapilan hakaret ve küfürün haddi hesabi olmadigi halde biz yazmaya devam ettik, ve inan ki her zaman okurunuda bulursun. Birde bazi seyler var ki, hic karismamak lazim, onlari oldugu gibi kabul etmek lazim. Örnegin sen bir yandan benim gibi "edebiyat" yapmaya calisiyorsun ama diger yandan politikaya bulasiyorsun. Politikaya bulastigin icin, Necla'nin da dedigi gibi, politika kirli bir istir, en iyisi elin en cok neye yatkinsa onu yapmnaya calisalim. Kürdlerde zaten o isi bir arada yapmak bir hastalik olmus. Mirxas'in devamina gelince; Ben aslinda dedigim gibi 16 bölüm daha yazarim ama okuyucuya sinirsiz fantezisini kullanmasi ve devamini kendisinin düsünmesini saglamak icin öyle bahsettigin gibi kestim attim. Belki iyi olmadi ama buda benim yöntemim. Bu hikaye dedim diasporada yasiyan Kürdler adanmis, onlarin yasamindan ufak bir kesit, kisa bir novel olsun istedim. Ama alti ay sonra eger bendeki özgür istek yazmak isterse ki- aklimda baska projelerde var- o zaman yine yazarim. Bu arada zamanda kazanmis, kimin ne yaptigida ortaya cikmistir. Ben en iyisi Dostoyevski'nin "Budala" kitabini okumaya baslayayim ama roman icin daha olgunlasmadim herhalde ... Nedense hikayenin ortasinda hep ayni kisilerden bahsetmek bende bikkinlik yaratiyor. Belki onun icin kisa hikaye yaziyorum ... Mirxas bir "Tele Nova" olmaya baslamadan keseyim dedim ki, can sikici olmasin. Belki yanlis krar ama Mirxas öyle bir hikaye ki, Mirxas yasadikca yazmaya devam edilebilen bir hikaye oldugundan ben sadece hikayenin, Mirxas'in yasaminin sivri uclarina degildim, detayina girmedim. Seni övmek olmasin ama bana göre senin cok güzel bir kalemin vardir. Onu insallah degerlendirirsin ... Selam ve sevgiler

Hocam benim bloggta, yani alanlezan.net yer alan yazilari okudun mu bilmiyorum, bu yazilar nedeninle bana kim ne demedi ki? Ama birde o yazilari 30-40 sonra okuyalim ... Elbette ki, bir yazar bence icinde yasadigi zamanin cok ilerisinde olmalidir bence. Bir insan yazdigi bir yaziya, hikayeye Hayellerine, düslerlerine, utopyalarina neden yer vermesin. Bence belirleyici olan zaten bunlar degil mi? Yani senin dedigin gibi bence "Yanlis Zaman" diye bir sey yoktur. Yazan fantezisine sinir tanimamalidir ... Calismalarindan basarilar dilegimle ...

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.