“Eğer, bugüne kadar Kuzey Kürdleri PKK'ye karşı verdikleri mücadeleyi, TC Devletine karşı vermiş olsaydılar; Kuzey'de Kürdistan'da çok olumlu gelişmeler olacaki"
Xoce ile birlikte "6.Ocak.2010 CNN Türk'te Ahmet Hakan'ın yönettiği “Tarafsız Bölge“ programında güzel ve öğretici bir tartışma vardı. Arkadaşım Şükrü Gülmüş'ün evinde beraber izledik. Özellikle dikkatimi Sayın Nazlı Ilıcak'ın konuşması çekti. Vesayetçiler ile Milli iradeciler arasındaki kavgayı çok güzel koydu. Sorunun can alıcı noktasını yakalamış Sayın Ilıcak. Ben arkadaşıma döndüm ve şu anlamlı cümleyi bir yere yazmasını rica ettim:"diyen sayin Fuad Cavgun
"Son günlerde iki değerli arkadaşım Gülmüş ve Botî arasında bir düşünce farklığının içteki yansıması; Berzan'ın fiili olarak Nasname'den ayrılığını ilan eden makalesi yayınlandı. Birçok-lehte ve aleyhte- yorumlar yayınlandı. Bunların tümünü de okudum. Şu anda bu düşünce farklılığı ve ayrılığı için iki tarafa da bir şey söylemek istemiyorum. Ancak Xoca'ya olduğu kadar Sayın Berzan Botî'ye de söyleyeceklerim elbette vardır.
PKK; ne şekilde olursa olsun, şu andaki sonucu ne kadar kabul etmesek de; yine bu PKK Kuzey Kürd Özgürlük Hareketinin kendi bağrından gelen doğal bir sonucudur. Ve şu ana kadar Kuzey Kürdlerinin en uzun süreli gerilla savaşını veren ve hala vermeye devam eden, dünya ölçekli bir hareketidir. Öcalan'ın ta başından beri devletin derininin bir kanadıyla içine girmiş olduğu kirli işbirliği bu mücadeleyi gölgelemez. Onun yarattığı tahribatlar olsa olsa, Genel Kurmay destekli bir PKK içi Kürdî damarlı kadroyu tasfiye hareketidir, kısmen başarılı olmuştur. Bu kısmiyet durumu kesinkes denetim altına alındı anlamına gelmez. Çünkü bu kirli, pis ve çirkin ilişkilerin ilk başlamasından bu güne kadar karşı koyuşlar da olmuştur. Bu anlamıyla Öcalan ve onun Ankara PKK'sine karşı çıkanların neden, sebep ve sonuçları daha tam olarak ortaya konulamadı. Bunu bir ayrı safhada tutar ve işin PKK dışı hareketlerine bakacak olursak; karşımıza ne çıkar?
Siyasette ve toplumsal mücadelelerde; çizilen bir çizgiye karşı, var gücüyle karşı çıkmak yerine, enerjilerinin tümünü sarf etmek ve varlık koşullarını bu çizgiye karşıtlıkla idame ettirmek yerine, yapılacak olan şudur; mevcut çizgiden daha güçlü, daha uzun süreli ve daha doğru bir çizgiyi sen çizersin. Kendini merkezkaç noktası alırsın. Ve o çizgiyi uzun erimli tutarak alt edersin. Ama yukarıdaki ana fikir sözümdeki gibi; PKK dışı bazı oluşumlar ne yaptı?
Varları ve yoklarıyla PKK'ye karşı savaştılar.
Ben de diyorum ki; işte bu dostlarımız PKK'ye değil de, mevcut düşman güçlerini hedef alsalardı o zaman arzulanan Kürdistan kurulmuş olurdu. Ve bizler de onların saflarına geçmek zorunda kalırdık.
Evet, itiraf ediyoruz:
Biz PKK içindeki “Kürd Yurtseverleri“ Öcalan'ı kendi başımıza alt edemedik. Yenemedik. PKK içinde iktidarı elde edemedik. Ama bunun işbirlikçi ve pis ilişkilerini gördüğümüz an tavır aldık. Örnek mi istiyorsunuz? Alın size (daha grup aşamasındayken) Haki Karer: “Biz burada (Kürdistan Antep'te) devrim işleriyle uğraşırken, Abdullah'ın Yıldırım nikâh işleri ve Pilot ilişkileri ne oluyor?“ dedi ve katline sebep bu cümledir. Mehmet Resul Altınok; İsveç'te Kesire'den şüpheleniyor. Onun Öcalan'ın bir ajanı olduğunun yargısı kesinleşiyor ve “Ben gidip o adama Şam'da gününü göstereceğim“ diyor. Gider gitmez tutuklanıyor. İşkencelere uğruyor ve ölürken bile “Kahrolsun Apocu faşist şürekâ, Yaşasın ML, Yaşasın Kürdistan“ diyor. Aynı akıbete uğramaktan korkan (Semir) Çetin Güngör kendini Peşengçilerin ocağına atıyor. Orda çok önemli bir konuşma yapacak ve tetikçiler onca gücün içinde bedenine kurşun yağdırıyor.
Peki, soruyorum sizlere bu insanı koruyabildi mi Peşengçi dostlarımız?
Öcalan muhalifi herkes, Stalin'in adamlarının Troçki'nin kellesini şalgam gibi koparmanın akıbetine uğramadılar mı?
Sevgili dostlar, değerli arkadaşlar kimse bizim kadar Öcalan ve PKK'sının gazabına uğramadı. Acısı büyük olanın, kavgası da onuru da büyük olur. Biz bunun bilincindeyiz. Ama siz de lütfen hem bizi anlayın hem de bir değer olun, değerler yaratın ve sizin de bir uzun çizginiz olsun. Biz bir anlamıyla artık yarım insan sayılırız. Yeniden bu işin liderliğine oynama güç ve takatimiz belki yok. Böyle bir amacımız da yok. Lakin Ankara PKK'si ve Öcalan'a ne kadar karşı isek, bir o kadar da ayakta ölümü karşılayan liderlerin anısına ve onların yarattığı mirasının da sahipleriyiz. Elbette onları da koruyup kollayacağız. Bu anlamıyla, en alt düzeyde bile olsa; düşmana yan bakan her Kürd insanı bizim dostumuzdur."
yazisini okurken sayin hasan bildiricinin PSK ve PKK baslikli yazisindan su paragrafi aktarmak istiyorum
"Ben başından beri, PKK'yi dengeleyecek ve onunla yarışacak başka bir Kürt partisinin güçlenmesini savundum. Ama olmadı. Olmuyor. Sanırım yorulan, ayrılan ve PKK'den uzaklaştırılanlardan PKK büyüklüğünde iki örgüt çıkar. Ama PKK böyle yapmadı. Kendisine yakın olabilecek, yarışabilecek ve bazen de dayanışma içinde olacak başka bir yapılanmanın yanı başında boy vermesini istemedi. İsteseydi, PKK'nin kendisi karlı çıkardı. Tıpkı Güney Kürdistan'da KDP ve YNK'nin olması gibi... Kim bilir, ileri bir aşamada, belki ortaya çıkan koşullara göre, aynı halk cephesi içinde yer alan iki tür PKK çıkar ortaya... Birincisi, bugünkü görüşleri savunur... Özerk Kürdistan, Demokratik cumhuriyet... Diğer güç de bağımsızlık yanlılarından oluşur... Bir hayal mi, bilmiyorum."
üst düzeyde bulunan sayin Fuad Cavgun,¨"en alt düzeyde bile olsa; düşmana yan bakan her Kürd insanı bizim dostumuzdur."derken sunuda söylemeyi ihmal etmiyor:
"Sevgili dostlar, değerli arkadaşlar kimse bizim kadar Öcalan ve PKK'sının gazabına uğramadı. Acısı büyük olanın, kavgası da onuru da büyük olur. Biz bunun bilincindeyiz. Ama siz de lütfen hem bizi anlayın hem de bir değer olun, değerler yaratın ve sizin de bir uzun çizginiz olsun. Biz bir anlamıyla artık yarım insan sayılırız. Yeniden bu işin liderliğine oynama güç ve takatimiz belki yok. Böyle bir amacımız da yok. Lakin Ankara PKK'si ve Öcalan'a ne kadar karşı isek, bir o kadar da ayakta ölümü karşılayan liderlerin anısına ve onların yarattığı mirasının da sahipleriyiz. Elbette onları da koruyup kollayacağız"
Kendi disindaki Kürdistani hareketlere,sahsiyetlere hep yan bakan PKK ve yandaslari,soruyu biz kürdlerden su sekiliylen isitseler cevaplari ne olacaktir.
Eger ,bugüne kadar PKK Küzeyli Kürdlere vede kendi icindeki "muhaliflere"karsi verdikleri mücadeleyi,TC devletine karsi vermis olsalardi Küzey Kürdistanda cok olumlu gelismeler olacakti.
Düsmana yan bakarken ,birde dik durmak gerekir.Kendi karanlik gercegine dik duramayanlarin her söylemleri bir egretidir.
Re: Kuzey Kürdleri ve PKK-Yorumlar