Son dönemlerde ortaya çıkan yorum ve duyumlara bakıldığında Kürdistan'ın kuzeyine ilişkin dil, kültür konusunda bazı açılımların olacağı yönündedir.
Bunun sınırı nerden başlar, nerede bitter kestirmek zor olsa da geçmiş deneyler göz önünde bulundurulduğunda sorunun çözümünden çok uzak olacağı kesindir. Fakat bu hiçbir gelişmenin olmıyacağı anlamınada gelmiyor.
ABD, TC ve Güney Kürd hükümeti arasında bazı konularda anlaşma sağlandığı sanılıyor. Fakat bu konu da, somut bir açıklama yok. Tahmini bazı şeyler düşünülsede bu gerçeği ifade etmiyecektir.
Kimi yazar çizer çok tahminde bulunuyor. Başta PKK'nin silahsızlandırılması, dağdan indirileceği, yönetici kadro dışında genel yapı için genel bir afın çıkarılacağı, buna karşılık TC devletinin dil, kültür konusunda bazı açılımlar yapacağı söyleniliyor.
Bu gibi iddialar daha önceleride defalarca söylendi, duruldu. Fakat bu konularda ciddi hiçbir adımın atılmadığıda biliniyor. Bu kez de aynı durum mu tekrarlanır, yoksa denilenler gerçekleşir mi konusunda bekleyip göreceğiz.
Aslında bu konu da ABD'nin tavrı önemlidir. Onun zorlamasıyla TC eski inkar politıkasını cüzi olsa da esnetebilir. Bu esnemenin Kürdlerin beklentisine cevap olmıyacağı açıktır, ama önemli bir gelişmeyede işaret etmektedir.
Ayrıca bu konu da AKP hükümeti samimi olsa bile Türk Genelkurmayın tutumu ne olur bilinmez. Rızası alınsada bile buna karşın ne gibi tavizler verildiği ayrıca bizler açısında bir muama.
İşin içinde Güney'de bağımsızlık, Kerkük dahil, “tartışmalı bölge“ dedikleri işgal altındaki Kürd yerleşim bölgelerin durumu, TC'nin Güney Kürd Federe devletiyle olacak ilişki düzeyi vs. sorunlar tartışılmış olması kesindir.
ABD'nin bu konular da, TC'ye tatmin edici güvenceler verdiği de, kesindir.
Anlaşılan bağımsızlık, başta Kerkük olmak üzere işgal altındaki Kürdistan topraklarının kurtarılması başka bir bahara kalacağıdır.
Bunun mimarıda ABD'dir.
ABD'nin George Bush döneminde TC ile bozulan ilişkileri yeniden tamir edildiği anlaşılıyor.
Anlaşılan odur ki, ABD'nin Ortadoğu'da izliyeceği politıka da, TC'ye ihtiyaç duyduğu ve bir rol verildiğidir.
Bunun karşılığında da Kuzey'de dil, kültür alanında bazı adımlar atmayı kendilerine kabul ettirseler bile, Kürdistan'ı egemenliğinde bulunduran devletlerin “toprak ve siyasi bütünlüğü“nün korunması konusunda kendilerine tatmin edici bir güvence verildiğidir.
Manzara bu mudur, budur.
İşin korkunç olan boyutu Kuzey Kürd hareketinin bu gelişmelerde taraf olma iradesinden çok uzak olduğudur.
Acı olan budur!
Bu da, Kuzey Kürd hareketin gerçekliğidir!