Kürt hareketinin tepesine binmiş ilkel komunizmin kavramasi gereken en önemli gerçeklik şu: Eskiden bir tarafta emperyalizm diger tarafta sol etiketli dünya devrimci güçlerinden söz edilirdi fakat artik kaptalist emperyalizme karşi duran sol etiketli bir cephe yoktur. Bu cephenin öncüleri Rusya ve Çin devletleri şimdi emperyalizmin en önde gelen besleyicileri ve ayakta tutuculari durumundadirlar. Dolayisiyla Kürt hareketi için daha fazla sol etikette israr etmenin bir anlami ve geregi yoktur, faydadan çok zarar vermektedir. Kürtler tek başina sol cephenin yükünü taşiyacak ve tek başina sol adina kapitalist emperyalizme karşi duracak bir durumda degildir, bu Kürtlerin görevi degildir.
Esas sorun ve durum şudur: Bir yanda Kürdistan üzerinde degişik hesaplari bulunan ve geçmişten beri Kürt halkina düşmanlik yapan güçler, ve bunlarin Kürt ulusal kurtuluş umutlarini tümden bogma ve bu olmazsa çarpitma çabalari var. Öte yanda buna karşi 200 yildir Kürt halkinin kurtuluş umutlarini diri tutmaya ve geliştirmeye çalişan, Kürt gücünü kurtuluş ve bagimsizlik dogrultusunda örgütlendirmeye ve eyleme geçirmeye çalişan Kürt Milli Kurtuluş Hareketi sözkonusudur.
Şehit Şex Said bu hareketin en önemli ve önde gelen önderi ve sembolüdür. Abdullah Öcalan 15 şubat 1999 tarihine kadar bu hareketin lideridir. Ama esaret altinda bu hareketten ayrilmiş, bagimsizlik yolundan geri adim atmiştir ve Kemalizmin hizmetine girerek Kürt Milli Kurtuluş Hareketinin lideri olmaktan çikmiştir. O zamana kadar Kürt Milli Kurtuluş hareketinin öncü gücü konumunda bulunan PKK hareketini Türk solu çizgisine çekmiştir, TC üzerindeki büyük Kürt tehlikesini sinirlandirmak amaciyla PKKyi ilkel komunizmle sinirlandirmiş ve Kürt milliyetciligine düşmanlik yapmiştir, her türlü Kürt ulusalciligini yasaklamiştir. Bir sürü ideolojik, siyasi ve askeri tahribata yol acmi$tir. Allah nasib ederse bir gün tüm bunlarin hesabi, Kürt halkinin tek ve tartişilmaz temsilcileri olan Kürt Milliyetcileri tarafindan sorulur.
Gelinen aşamada TCnin Kürt gerçekligine düşmanca yaklaşimi sürüyorken, Kürt Hareketini daha fazla bitmiş solculukla, hele hele Kemalizmin hizmetindeki Türk solculuguyla sinirlandirmak, sinirli bir bariş arayişini ebedi kilmak, ilkel Türk sol çizgisi dişindaki tüm yollari dogmalara dayanarak kapatmak, Kürt düşmanligidir, Türk ajanligidir ve bu en son „sadece sol çati partisi altinda birleşecek sol güçler sorunu çözer başka kimse çözemez“ yaklaşiminda ifadesini bulmuştur. Ayni biçimde herşeyi Apo'ya endekslemek, hele hele Apo tarihimizin en büyük ihaneti anlamina gelen sözler söylerken Apo'yu tek çözüm adresi yapmak, tek ve ebedi lider olarak dayatmak ve böylece 40 milyon insani hiçleştirmek, yönetim düzeyinde Kürt hareketine karşi bilincli bir düşmanliktir. „Ya önderlikle yaşam ya hiç“ sözünde ifadesini bulmaktadir. Dini anlamda daha da kötüdür, putperestliktir ama bu ayri bir konu ve ayri bir çözümlemeyi gerektirir. Şu an gerek DTP ve gerek KCKnin politikalarinin çogu objektif olarak anti-Kürdistani, karşi-devrimci politikalardir. Komunistler kendilerini yenileyemedikleri için sorunlarin kaynagi ve çözümün bir engeli durumuna düşmekteler, karşi devrimci kontra durumundalar.
Oysa her açidan aleyhimize olan statüko çatlamiş ve aşilmaya başlamiştir. Devrimci arayişlarinin daha fazla başari şansi oldugu, bagimsizligin her zamankinden daha fazla mümkün oldugu bir dönemden geçilmektedir. Böyle bir dönemde Kürt Hareketinin öncü örgütlenmesinin kesin ve tartişilmaz öncelikli görevi, Kürdistan somutunda bagimsizlik akimini temsil etmektir, Kürt halkinin kurtuluş umutlarini temsil etmektir. Kurtuluş ve Bagimsizlik yolunda yürümekten uzak olan her türlü çagdişi anlayişlar, kişi ve gruplar ya gelişen bagimsizlik akimiyla öyle yada böyle uzlaşmak ve olumlu ilişki içinde olmak, yada tasfiye olmak ve tarih sahnesini terk etmek durumundadirlar.
Kürdistan Devriminin tüm boyutlariyla gerek bilince çikarilmasini ve gerekse örgütleme ve eyleme geçirilmesini tarihi bir görev olarak benimsemiş ve bu amaçla ortaya çikmiş olan PKK hareketi, her zamankinden daha fazla bu temeldeki sorumluluklarini yerine getirme göreviyle karşi karşiyadir. PKK hareketi güçlü bir devrimci mücadele için ne gerekiyorsa onu bulup ortaya koymak, devrimi zafere götürmek için gerekli bütün çabalara başvurmak durumundadir. Ayni zamanda devrimi yenilgiye götürecek tehlikelere karşi gerekli önlemleri geliştirmek durmundadir.
Görev Kürdistan vataninin ve halkinin başkalari için yaşayan ve üreten durumundan çikarmak ve kendi ulusu ve ülkesi için yaşayan ve üreten bir konuma getirmektir. Kürt halkini her gelen namussuzun oynayip aldatmak için kendisinde güç buldugu bir halk olmaktan çikarmaktir. Devrimci savaş cephesini karşi-devrimci cepheden ayirmaktir.
Savaş bir yanda inkarcilikla diger yanda ulusal varoluşculuk arasindadir, TCye teslimiyet ve TCye karşi direniş arasindadir, devrimci umut ve karşi-devrimci umutsuzluk arasindadir. Bu savaş Kürt Milli Kurtuluş ve Bagimsizlik hareketi tarafindan kazanilmak durumundadir, TC ve tüm işbirlikcileri kesinlikle yenilgiye ugramak durumundadir.
Saygilar
Re: - Kurtulu$ ve Bagimsizlik yolunda PKK'nin görevleri üzerine