Kürt sorununa çözüm Meclis çatısı altında aranacağı için diyalog sürecinde doğal olarak DTP bir adım öne çıktı.
Tabii DTP'nin "Muhatap" alınmasını istediği Öcalan ile örgütün Kandil'deki lideri Murat Karayılan'dı.
Ancak Kürt halkının temsili onların tekelinde değil. Hak- Par, KADEP gibi partiler, Tev-Kürd, Kürt-Der gibi sivil toplum örgütleri, Kemal Burkay, Abdülmelik Fırat, İbrahim Güçlü, Yaşar Kaya, Recep Maraşlı, Tarık Ziya Ekinci, Ruşen Aslan gibi Kürt aydınları da Kürt kamuoyunda ciddi bir ağırlığa sahipler.
Onlar da gerek "Açılım", gerekse "Çözüm" konusunda görüşlerini ve taleplerini seslendirmeye başladılar. Ama Kürt medyasında. Özellikle de internet sitelerinde. Oysa o görüşleri ve talepleri Türk kamuoyunun da öğrenmesi gerekiyor. Biz bu görevi üstlenmeye karar verdik. O nedenle köşemizi iki-üç gün bu konuya ayıracağız.
Derli toplu bir tablo ortaya koymak için önce DTP'nin çözüm önerilerini hatırlatalım. Bu öneriler iki paketten oluşuyor: Kamuoyuna açıklananlar ve Öcalan'a iletilenler.
DTP'nin kamuoyuna açıklanan önerileri şöyle sıralanıyor: 1- Sivil Anayasa hazırlansın. 2- Anayasa'da etnisiteyle ilgili ayrıntılara yer verilmesin, "Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı" vurgusu öne çıksın. 3- Anayasa'daki anadil sınırlamaları ve eğitim hakkı önündeki engeller kalksın. Anadilin basınyayın ve sosyal-kültürel alanlarda, siyasal propagandada, kamu kuruluşlarında kullanımında karşılaşılan sorunlar çözümlensin. 4- Yerel yönetimler siyasal, ekonomik ve kültürel açılardan güçlendirilsin.
DTP'nin avukatlar aracılığıyla Öcalan'a ilettiği öneriler ise uzunca bir liste tutuyor ve kamuoyuna açıklananlara göre epey farklılıklar içeriyor: 1- Operasyonlar durmalı. 2- Türkiye'deki tüm farklılıklar Anayasa'da ifadesini bulmalı. Vatandaşlık, etnik değil coğrafi kimlikle tanımlanmalı. Anayasa'nın tüm maddeleri ırkçı ve tekçi zihniyetten arındırılmalı. 3- Muhataplık sorunu doğru çözülmeli. Kürt halkı ancak muhataplıkla ulusal ve siyasal bir tanıma kavuşabilir. 4- PKK'nın demokratik siyasete katılımı için yasal düzenlemeler yapılmalı, demokratik siyaset kanalları açılmalı. 5- Geri çekilme, Avrupa ülkelerine gönderme gibi gibi öneriler DTP'yi aşar. Bunlar işin muhatapları tarafından değerlendirilmeli. 6- Şiddet politikaları ve şiddet dilinden vazgeçilmeli. Devletin dilinde, literatüründe barış dili hakim olmalı. (Not: "Aknews" sitesinden alıntı yaptık.)
Ulus devlet ne olacak?
Görüldüğü gibi, DTP, Öcalan'a ilettiği önerilerde iki talebe ağırlık veriyor: Türkiye'nin ulus devlet modelinden vazgeçmesi ve PKK'nın siyasal yelpazede yerini alması.
Bu öneriler ne ölçüde etkili oldu bilmiyoruz ama Öcalan da ipuçlarını verdiği kendi çözüm parametrelerinde ulus devletin arkasından dolaştı: Kürtler'in kendi parlamentolarının, silahlı gücünün, eğitim sisteminin, diyanetinin, hatta milli takımının olacağı bir model ortaya attı. "Federasyon istemiyorum" dediğine bakmayın, önerdiği çözüm bal gibi Kuzey Irak, Bask ve Belçika modelleri karışımı bir şey. Yani her bölgenin kendi yönetimine sahip olması ve tüm bölgelerin temsilcilerinden oluşacak parlamentosu ve hükümetiyle bir üst, yani federal yönetimin de belli alanlarda (Savunma, dış politika, para-ekonomi gibi) yetkili kılınması...
Bakalım avukatların yarın açıklayacakları belirtilen "İmralı'nın çözüm planı"nın tam metninde bu konuya ne ölçüde yer verilecek, göreceğiz. Ancak bir şey kesin: Türkiye böyle bir modeli asla kabul etmez, edemez.
Diğer Kürt aydınlarının, siyasetçilerinin, partilerinin ve sivil toplum örgütlerinin "Çözüm"den ne anladıklarını da yarın aktaralım.
Kürtler ne(ler) istiyor? (2)
DTP'nin ve Öcalan'ın Kürt sorununun çözümü çerçevesinde taleplerini ve beklentilerini dün irdeledik. Bugün Kürt aydınlarının görüşlerini gözden geçirelim.
Kürt kamuoyunda belli bir ağırlığa sahip Kemal Burkay kurucusu olduğu PSK'nın (Kurdistan Sosyalist Partisi) internet sitesi "Denge Kurdistan"da yer alan yazısında "Çatışma ortamının son bulması, PKK'nın silah bırakmasının sağlanması, siyasetin yolunun açılması bile -eğer gerçekleştirilebilirse- son derece önemli" diye özetlediği görüşlerini dün "Cihan Haber Ajansı"na verdiği mülakatta biraz açtı: "Biz çözüm olarak federasyon istiyoruz. Ayrıca Kürtçe eğitim dili olarak da kabul edilebilir. Fakat bunların bugünden yarına olmayacağını biliyoruz. Şu an Türkiye'de çatışma ortamının bitmesini, bu yolda adımlar atılmasını bile çok önemli buluyoruz. Önce silahlar susmalı, çatışma ortamı sona ermeli, PKK'nın silahlı adamları düze inmeli ve siyasetin yolu açılmalı. Yoksa federasyona ne Türk, ne de Kürt tarafı daha hazır değil. Bu mesele önce barışçı bir ortamda tartışılmalı."
Kuzey Irak ilhamı
PSK'da Burkay'ın görevini üstlenen Mesut Tek'e de kulak verelim: "Kürtler'in kollektif haklarını kullanmaları için, ayrı ve bağımsız devlet kurma anlamında, ayrılmaları bir zorunluluk mu? Eşitlik temelinde kurulacak bir federatif yapıda Kürtler kollektif haklara sahip olamazlar mı? Parlamento, hükümet, bayrak, marş, güvenlik kuvvetleri ve ulusal kurumlara sahip olarak, her iki lehçesi ile anadilimizi eğitim ve idari işlerde özgürce kullanarak, bugüne kadar bu hakları kullanan Türkler'le bir arada yaşamamız mümkün değil mi? Niye olmasın? Bence olur, hem de bal gibi..."
"Kürt entelijansiyası"nın önemli figürlerinden Yaşar Kaya ise, "Kurdistan Post" sitesinde yayınlanan yazısında "Kürtler ne istiyor" sorusunu şöyle yanıtlıyor: "Öncelikle sorun bütün boyutları ile tartışılmalı. Kürtler'in bir bölümü 'Demokratik Özerklik'ten bahsediyor. (Not: Öcalan, DTP ve PKK'nın geliştirdikleri model) Demokratiği anladık, özerklik ne? Bizim okuduğumuz kitaplarda böyle bir siyasi kategoriye rastlanmıyor. Dikkati çeken bir konu da her Kürt parti veya örgütünün dillendirdiği Bask modeli, İrlanda modeli, İtalya modeli, Belçika modeli oluyor da Güney Kürdistan modelini ağızlarına bile almıyorlar. Biraz da güneye baksalar miyop olmaktan kurtulacaklar."
Ayrılmayı tartışanlar
Günay Aslan da "Ayrılma" konusunun özgürce tartışılmasını isteyenlerden. "Aktüel Bakış" sitesinde şöyle diyor: "Türkiye ya değişecek, ya da uçurumdan aşağı düşecek. Tercih elbette devleti yönetenlerin. Ancak daha değişmeden, gerçek manada demokratikleşmeden Kürtler'e 'Ayrılmak isterseniz sizi mahvederiz' demek doğru değil. Bu, ahlaken ve siyaseten meşru da değil." Sonra da ekliyor: "Siz önce bir değişin ve demokratikleşin; arkası gelecek. Gerçek manada demokratikleşme halinde ise Türkler ile Kürtler, şimdiye kadar dillendirilmiş bütün modellerin dışında, hayal bile edilemeyecek özgün bir çözüm bulabilecekler."
Sait Aydoğmuş da kulak verilmesi gereken Kürt aydınlarından. Ondan da bir alıntı yapalım: "Kişi olarak ben, bir ulusal sorunun çözümü sürecinde, birlikte kalıp kalmamanın keyfilik yerine belli koşullarda ulusal, uluslararası, bölgesel birçok etmene bağlı olduğunu bilsem de; hayalimde ve rüyamda hep ayrılmayı gördüm, göreceğim. Her Kürt'ün de özünde böyle rüyalar gördüğüne, göreceğine inancım tam."
Konuya devam edeceğiz. Ama aktardığımız görüşlerden de anlaşılacağı gibi, Kürt aydınlarının önemli bir bölümü talep çıtasını çok yükseğe koyuyor
Kürtler ne(ler) istiyor? (3)
Ne zaman "Et ve tırnak" muhabbeti yapılsa, aklımıza bu köşede birkaç kez söz ettiğimiz Doktor İsmet Turanlı gelir. Çünkü benzetmenin somut örneği o.
Ailesinin bir tarafı (Yanılmıyorsam annesi) Kürt, öbür tarafı Türk kökenli. Annesini küçük yaşta yitirdiği için "Türk çevreleri"nde büyüdü, o nedenle Kürtçe öğrenemedi. Ama kimliğinde Kürt unsuru her zaman baskın oldu.
Doktor bir email gönderdi. Başlığı, bizim üç gündür verdiğimiz başlığın aynısı: "Kürtler ne istiyor?" Şöyle yanıtlıyor:
"Kürtler bu vatanda Türkler kadar özgürlük istiyor. Kürtler, Irak Kürdistanı'ndaki kadar özgürlük istiyor. Kürtler, Kıbrıs'taki Türkler kadar özgürlük istiyor. Kürtler, Kosova'dakiler kadar özgürlük istiyor. Kürtler, Türkler kadar kendi dillerinde eğitim serbestisi istiyor. Kürtler tarih, edebiyat, müzik kitaplarında kendilerinden söz edilmesini, müfredata girmeyi istiyor. Kürtler yaşadıkları coğrafi bölgenin binlerce yıldan beri olduğu gibi, Kürdistan olarak anılmasının bölücülükle algılanmamasını istiyor. Saydığım bu isteklere Türkler peşinen 'Hayır' diyorsa, geriye Kürtler'in isteyebileceği ne kalır ki?"
Yine Kürt aydınlarıyla devam edelim. PKK karşıtlarının önde gelen isimlerinden Sedat Günçekti (Hatırlayacaksınız; 5-6 ay önce Öcalan'ın internet bile kullandığı iddiasıyla epey kendinden söz ettirdi), "Rızgari" sitesinde yayınlanan söyleşide "Açılım" ve "Çözüm" konularındaki görüşlerini şöyle dile getiriyor: "Kürt sorununun adil ve demokratik çözümü için İmralı'dan herhangi bir olumlu yol haritası önerilebileceğini düşünmüyorum. Zira Öcalan'ın mahkeme savunmaları ve verdiği demeçleri göz önüne aldığımda, sunacağı yol haritasında da Kürtler'in asgari ulusal demokratik taleplerinin yer almayacağını söyleyebilirim." Sonra da "Ulusal demokratik talebi"ni açıyor: "Ulus ve vatan toprağına dayalı olmayan her türlü çözüm önerileri hile ve oyalamaya dayalıdır!"
PKK karşıtı bir başka aydın-siyasi, Hak- Par'ın (Hak ve Özgürlükler Partisi) kurucusu İbrahim Güçlü'ye de kulak vermek gerekiyor. O da İmralı'nın hazırladığı yol haritasını, "Türk devleti yanlısı" olduğu için ciddiye almadığını söylüyor ve ekliyor: "Türk devleti Kürt sorununu çözmek niyetindeyse, Kürtler ile Türkler arasındaki eşitliği öncelikle teorik olarak benimsemesi gerekir. Bunu benimsedikten sonra çözüm konusunda tutarlı olmak, o zaman Türk modelini değil, evrensel, başka bir deyişle Kürtler'in ve Türkler'in ortak katılımı ve kabulü ile bir model yaratma yoluna gitmelidir."
İki örgütlü görüş ve öneri
İki görüş de Kürt sivil toplum örgütlerinden aktaralım. İlki Mesop'tan, yani "Mezopotamya Sosyalist Partisi"nden: "Anayasa'da Kürtler'in varlığını içeren değişiklik yapılmalı, anadilde eğitim hakkı yasal güvenceye alınmalı, şartsız bir genel af çıkarılmalı, silahlar karşılıklı susmalı, köy koruculuğu ile Jitem ve kontr-gerilla dağıtılmalı, Kürdistani parti ve örgütler üzerindeki siyasi baskılar ve yasaklar kaldırılmalı."
Diğeri de Cumhurbaşkanı Gül'e açık mektup yayınlayan "Komkar"dan, yani "Kürdistan Dernekleri Birliği"nden: "Kürt halkının kendi kaderini tayin etmesinin bir biçimi olan federal sistem, Türkiye koşullarında en gerçekçi çözüm olacak. Ancak çözüm konusunda farklı görüş ve önerilerin olması da doğal ve demokrasinin gereği. Esas olan şiddet ortamını sona erdirmek, bu görüş ve önerilerin özgürce tartışılabildiği bir iklim yaratmak olmalı. Özgür tartışma ortamının yaratılabilmesi ve kimi önyargıların kırılabilmesi için de, kuşkusuz geçmişte yapılan yanlışların dile getirilip giderilmesi ve güven artırıcı yasal ve psikolojik önlemlerin alınması gerekiyor."
Çözüm önerisine değil ama önerilerin özgürce tartışılabilmesi için "Güven artırıcı önlemler" talebine katılıyoruz.
Yarın AK Parti'de görev almış, belediye başkanı seçilmiş bir Kürt siyasinin "Kürt raporu"ndan alıntılar aktarıp bu konuyu noktalamayı düşünüyoruz.
Abdulbari Han, 1999- 2004 döneminde Varto Belediye Başkanı, 2006-2008 arasında da Varto AK Parti İlçe Başkanı olarak görev yaptı. Ayrıca 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde AK Parti'nin Varto belediye başkan adayı olarak yarıştı.
Han on gün önce Cumhurbaşkanlığı'na, Meclis Başkanlığı'na, Başbakanlığa, bakanlara, AK Parti milletvekillerine 8 sayfalık bir metin gönderdi. Adı: Kürt raporu. Konusu: Kürtler ne istiyor? Talepleri 18 maddede sıraladı. Şöyle:
1- Kürtler her şeyden önce kendi topraklarında özgürce yaşamak istiyorlar. Zulme uğramak, baskı görmek, horlanmak, itilip kakılmak istemiyorlar. En önemlisi resmi ideolojiden kurtulmak istiyorlar.
2- Kürtler kendi topraklarında her özgür halkın yaptıklarını yapmak istiyorlar. Yani kendi dilleriyle konuşmak, yazmak, okumak ve dinlemek istiyorlar.
3- Kürtler kendi topraklarında, devletin vesayetli dayatmaları dışında, kendilerinin özgür iradeleriyle saptadıkları somut taleplerinin yerine getirilmesini istiyorlar.
4- Türkiye'de devlet denince herkes generallerin apoletlerine bakıyor. Bu nedenle askerin siyaset üzerindeki vesayeti mutlaka kaldırılmalı.
Sultan Selim kriteri
5- Bugün Kürtler'in talebi Osmanlı'nın son zamanlarında diğer halkların imparatorluktan ayrıldıkları dönemi anımsatıyor. Yalnız bir fark var; Kürtler ayrılarak değil, birlikte yaşama şartlarını oluşturarak demokratik ve insani haklarının tanınmasını istiyorlar.
6- Kürtler Yavuz Selim döneminde tanınan ama cumhuriyet döneminde kaldırılan otonomiyi istiyorlar.
7- Kürtler, Türk devletinin Kıbrıs'taki soydaşlarına hangi demokratik ve insani hakların verilmesini istiyorsa, kendilerine de o hakların verilmesini istiyorlar.
8- Kürtler, Kuzey Irak'taki Türkmenler'e bu bölgedeki federe devletin verdiği demokratik ve insani hakların Türkiye'de kendilerine verilmesini istiyorlar. Bilindiği gibi, Kuzey Irak'taki federe Kürt devletinde yaşayan Türkmenler'in bayrakları ve üniversiteleri de dahil olmak üzere bütün demokratik ve insani hakları bulunuyor.
9- Şayet Türkiye'de federasyon Kürtler için nihai çözüm oluşturacaksa, bunun mutlaka tartışılması gerekir. Bu tartışılırsa, sorunun önündeki engeller de kaldırılmış olur ve halk neyi istiyorsa ona göre karar verilir.
10- Kürtler, Batı Trakya, Kıbrıs ve Orta Asya'daki Türkler'e gösterilen ilgi ve sempatinin Suriye, İran ve Irak'ta yaşayan Kürtler'e de gösterilmesini istiyorlar.
11- Kürtler, Türkiye'nin Kuzey Irak'a operasyonlar düzenlemesini ve burada yaşayan halkın zarar görmesini istemiyorlar.
Eve dönüş talebi
12- Kürtler eşit yurttaşlık temelinde verilecek demokratik ve insani hakların anayasal güvence altına alınmasını istiyorlar.
13- Kürtler tarihten gelen dini, kültürel, ulusal ve geleneksel sembol ve nişanlarına saygı gösterilmesini istiyorlar.
14- Kürtler aralarında simbiyotik ilişki bulunan PKK, Özel Kuvvetler Komutanlığı ve bölgedeki korucular gibi militer ve paramiliter örgütlenmelerin derhal lağvedilmesini istiyorlar.
15- Kürtler şiddet içermeyen her türlü görüşü savunan partilerin serbestçe kurulmasını ve bu partilerin Hazine yardımından yararlandırılmasını istiyorlar.
16- Kürtler, Tevhid-i Tedrisat Kanunu değişikliğiyle Kürtçe eğitim önündeki engellerin kalkmasını istiyorlar.
17- Kürtler bölgenin iktisadi kalkınması için sınai yatırımlar yapılmasını ve yeni istihdam alanları açılmasını istiyorlar.
18- Kürtler tahrip edilen ve boşaltılan yerleşim yerlerinin onarılmasını, mağdurlara gerekli tazminatların verilmesini ve göç eden vatandaşların yerlerine dönmelerinin sağlanmasını istiyorlar.
Genel af talebine de yer verilen raporu bölük pörçük ifade edilen istekleri bir listeye dönüştürdüğü için yayınladık.
Bir uyarıyla noktalayalım: Pek çoğu "Demokratik reformlar" çerçevesinin dışına taşan ama Kürt kamuoyunda yaygın destek bulan bu talepler, "Açılım"ı ve ondan da önemlisi çözüm için mutlak gerekli olan "Toplumsal mutabakat" ı zora sokabilir.
Sabah Gazetesinden aktarma