Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 14 September 2010

Daha önce birçok Kürd aydın, devrimci yurtseveri yazdı. Kürd siyasal güçleri Türkiyeci ve Kürdistani olarak farklı kanallerde akıyor dedi. Bunu dedikleri içinde Türkiyeci kesimin hışmına uğradılar. Kimi bunu kendilerine hakaret saydılar. Kimi iddia sahiplerini yalancı, çamur atıcı olarak niteledi.

Dilin kemiği yok. Arka arkaya hangi harflere vurdun mu ona uygun cümleler dökülüyor. Ortaya kişinin siyasi kimyası seriliyor. Kimide buna bakıp bu siyasal duruşun ismi bu diyor. Koyduğu isim cuk diye oturuyor. Bu işte bir hılaf yok. Belki eksiği var, ama fazlası yok. Aklı başında birine sorulursa onunda koyacağı isim farklı olmayacak.

İşin gerçeği bu olsada Türkiyeci tayfa suçüstü yakalanmışcasına kalayı basıyor. Nasıl beni böyle isimlendirirsin deyip adamı dediğine pişman ettiriyor.

Be kardeşim bu saldırganlık ne? Yaptığınız işin ismi telefuz edildiğinde nasırınıza basmış gibi bağıracağınıza o zaman bir dönün aynaya bakın. Resminizi bir inceleyin. Adamlar haklı olarak yaptığım işe uygun bir isimlendirmede bulunmuşlar. Bundan ne çıkar deyin ve rahatlayın diyeceğim, ama bunuda yapamasınız. Ekmek tekneniz elden giderde ondan.

Bunları niye anlatım, merak edenler olabilir.

Şu eski pro-sovyetik tayfaya bir bakın. Adamlar her ne kadar yüzlerine “Kürt” maskesi taksalarda altında Kürdistan mücadelesini boşa çıkarmak için sanki gizli görev üslenmiş bir haleri var gibi.

Baksanıza biz Kürdlere habire “kardeş”, “ortak” tayin etmekle meşkuller. Kakalamaya çalıştıkları kim biliyor musunuz? Biliyorsunuz, biliyorsunuz. Ama ben yinede söyleyeyim. Kürd millet düşmanları.

Düşmanın ne kadar kirli işi varsada biz Kürdlerin sırtına yüklemeyide kendilerine vazife biliyorlar.

Yalanım varsa kuran mushaf çarpsın.

Yılmaz Çamlıbel abimiz bize okalısından iş bulmuş.

Haydi çocuklar sizi göreyim diye başlamış.

Gelin el ele tutuşalım. İnsan hakları, sosyal hukuk devletine dayalı, çoğulcu, demokratik, katılımcı, paylaşımcı çağdaş bir düzen kurmak için gerekli yeni bir Anayasa inşa etmeye başlayalım.“

El insaf Yılmaz abi!
Kendine vazife çıkarmaya bıkmadın mı?

Yetmedi mi Yılmaz abi?

Daha yenisinin boyası korumadı. Hele bir bekle. Bu Anayasanın sahipleri var. Önce hele onlar bir konuşsun. Bakalım onlar bu işe ne diyorlar, bir onu görelim.

Ya Yılmaz abi bizim olmayan bu işe bizi niye koşturuyorsun?

Bir yerde tüyü mü aldın?

“Bizim meseleyi çözecekler” gibi bir duyum mu aldın?

Ah Yılmaz abim ah!

Akılanmayacak mısınız? Hiç mi yaşamdan ders çıkarmadınız? Bu kaçıncı gelin güveylik? Ecevit, Baykal, Özal!!!? Şimdi de Erdoğan?

Allah akıl fikir versin Yılmaz abi.

“Bizim mesele”yi bir Anayasa meselesi yaptın ya helal olsun sana. Yanlış anlaşılmasın bu helalı hoşu Türkler yapıyor. Derler ki, bunlar gibi “Kürt politıkacısı” olduktan sonra bize ne hacet.

He valla öyle.

Yapılacak yeni bir Anayasayla devleti kutsal bir varlık olmaktan çıkarmalıyız.“

Bak bak bak!

Hangi devleti Yılmaz abi?

Senin devletin mi var diyeceğim, ama demiyorum. Türk devletini devletim olarak zaten kabullenmişsin. Ne diyeyim sana. Şimdi birisi kalkar deseki Yılmaz Çamlıbel abimiz “Türkiyeci”dir dese haksız mı?

Vallahide değil, bilahide değil.

Neyse üç cümlecik bir şey yazmak istedim. Destana dönüştü. Okuyucunun fazla zamanını çalmadan kısa keseyim.

Yılmaz abımede hayatının bu en son yıllarında Türklerle ortak bir hayat kurması için Marmariste mütevazi bir ev ihsan eyle yarabim.

Amin!

Aklıma gelmişken birde merakımı gidereyim.

Türk İçişleri Bakanı Beşir Atalay telefon edip sizide ortak yaşamı örgütlemeye davet etti mi Yılmaz abi?

Ettiyse eğer hiç durma derim.

Eğer bu yazdıklarınızdan sonra girmiyorsanız bizi bir yana bırakın kendinizi kandırıyorsunuz.

Bu da çok kötü bir şey Yılmaz abi...

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.