Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 15 June 2008

Af buyurun,
Öcalan, “köpekleşti“.
Yanlış anlamayın, bu söz bana ait değildir. Öcalan'a aittir.
Eylül 1989'da Beka'da Doğu Perinçek ile koyu bir sohbete dalmış.
Perinçek: Taleplerinizi başka türlü ortaya koyamaz mıydınız? Başka bir yol yok muydu?
Öcalan: Her gün “teslim olun“ diyorlar. Teslim olduktan sonra başa gelenleri de biliyorsunuz. Her şeyden vazgeçmek! Var mı bunun başka çaresi! Haşa, bir köpeğin bile buna tahamülü olmaz.“
“Türkiye tarihinde vardır, bilirsiniz, solun, Kürt hareketinin TC'lleşmesinde yoğundur. Bir darbe yerler, “Oooo çok güçlüler, hatta ettik, haddimizi bilemedik, çocukluk yaptık, bin pişmanız, tövbekarız, affet bizi ya büyüğümüz, geldik tekrar sana kullanmaya... Onların sözü elbette suya sabuna dokunmadan bir demokratikleşme, yani barışcılık, yani izin almaktır. Sadece ve sadece işte yalvararak birşeyler koparmak, çok açıktır bu. Biz bunu, bırak devrimci veya hatta burjuva demokratik bir tutum, rejimin yenik kafası olarak görüyoruz.“ (Aralık'1989)
Mesle böyle.
Orası Beka iddi.
Öyle söylenmesi gerekiyordu.
On sene sonra ana karargaha döndü.
Sergilediği tutum kendi deyimi ile “köpekleşme“ oldu.
Ben böyle okudum.
Peki siz bunu nasıl okudunuz?
Buradaki şifrede çözülmeye muhtaçtır.
Öcalan, şefleri tarafından bir gün ana karargaha çağrılacağını biliyordu.
10 yıl sonra nasıl köpekleşeceğinide.
Mesaj şeflerineydi;
'Merak etmenize, kaygı duymanıza gerek yok. Herşey istediğiniz gibi olacak. Bu gün yapılması gerekeni yapıyorum. Döndüğümde de yapmam isteneni yapacağım.'
Döndü ve yaptı.
Peki başka kim ne bekliyordu?
Öcalan, 20-25 Ağustos 1982 yılında Beka'da yapılan PKK 2. Kongresine sunduğu Merkez Komite'nin “Siyasi Çalışma Raporu“da 20 sene sonra oynayacağı rolu şöyle dile getiriyordu;
“Bu rejim altında gelecek nasıl gelişecektir?
Kürdistan halkı açısından,... siyasi alanda gerici bir ajan grup örgütlendirilerek halkın başına bela edilerek ve bütün bunların üzerinde, sömürgeci bir faşist-askeri yönetim yer alacaktır. İşte kurumlaşma, “demokrasiye dönme“ olarak adlandırılan bu şeyler, aslında bütün bu gelişmeleri rayına oturtmaktan, örtbas etmekten ve kabul edilebilir bir hale getirmekten başka bir şey olmayacaktır.' (PKK 2. Kongresine Sunulan MK Çalışma Raporu. Sf. 29)
Öcalan, daha 1982 yılında 20 sene sonra kendisinin oynayacağı, dahası kendisine oynatılacağı rolu işte böyle dile getiriyordu.
30 sene gibi uzun bir süre Kürd milletine kirli bir savaş dayatıldı. Mili dinamikleri şu veya bu şekilde tasviye edildi. Kürdistan tabiatı ve insanıyla büyük bir tahribata uğratıldı. Sonra ana karagaha dönerek “barış politıkası“ adı altında “demokrasiye dönme planı“ devreye sokuldu. Sonrası biliniyor.

“Türkiye devletinde ve toplumunda yer almak istiyorsan “iyi bir Türk“ olacaksın. “Dört dörtlük bir Türk gibi“ oldun mu, iyi bir mevkiye gelirsin. Olmadın mı, sınıfta kalırsın...“ (Öcalan. Kürt Dosyası, Rafet Ballı. Sf.217. Yıl. 1991) Öcalan, iyi bir Türk oldu. Hem de dört dörtlük bir Türk. İyi bir mevkiyede geldi. Ergenekon bünyesinde "Kürt Kriz Masası Şefi"!!!? İşler o kadar yoğun ki, bazen Avukat görüşmelerine bile zaman ayıramıyor. Ama Müritler vahi bekler. Onun da kolayı var. Ulak Avukatlara özel elemanlar eliyle ulaştırılır. Bazen foya açığa çıkar. Hani haddini bilmeyen bir Avukat açıklama yapar; "Kürt Halk Önderi ile bu hafta görüşülmedi" diye. Fakat bir gün sonra görüşülmediği dedikleri haftanın "Görüşme notları" elden ele dolaşır. Olsun bundan ne çıkar. Müritler bunu anlamayacak kadar gör olduktan sonra...

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.