Kürd politikerlerinin- internet sitelerinde izleyebildiğim kadarıyla- Türkler arası doruğa çıktığı anlaşılan internal çatışmayla ilgilenmediklerine tanık oluyorum; ya da, söylenebilecek şeyler mi kalmadı acaba?
Örnek olarak Gelawej sitesinde Kemal Burkay'ın Türkler arası çatışmaya yönelik olduğu izlenimini sadece başlığından edindiğim son makalesini verebilirim; Sn. Burkay, Kürdlere çok gerekli politik-analizden tamamen yoksun analiz üreterek, makalenin başını ve sonunu söyleyebileceği pek bir şey olmamasına bağlamış, gitmiş...
Recep Maraşlı'nın editörden başlıklı makalesindeyse, hiç olmazsa tarafların çatışmalarına; süregelmesi halinde mutad akıbete dair belirlemeler var ve bence gayet makul...
Ama yine de Recep, Kürdlerin çatışmanın hangi noktasında belirip, neresinde kaybolması gerektiğine dair yazmamış.
Ben yazayım...
Her şeyden evvel, çatışan tarafların niteliğinin berraklaşması gerekiyor. Hem kendilerini kendi gözleriyle değerlendirebilmek, hem de Kürd'e karşı şekillenmelerini okuma babında... Atatürkçülerin niteliğini gayet berrak biliyoruz.
Ya AKP'nin?
AKP'nin kendilerine göre Kürt sorununu, hiç olmazsa AB-ABD'nin tavsiyelerine uygun biçimde, yani bizzat AB kriterlerine göre çözüme kavuşturmak istemediği kendi beyan ve uygulamalarından gayet bariz anlaşılabiliyor. O zaman akla gelen AKP'nin Avrupa yolunda ne aradığı sorusu olmaz mı?
Öyle ya; Avrupa aday ülkelerden yarim hamilelik beklemiyor; bu şirketin tüzüğüne aykırı...
AKP Batı'yı, değerlerini ve entegrasyon planını, Şeriatçılığa gidebilecek en emin güzergah olarak tespit etmiş durumda... Kürt meselesi ile asker-sivil bürokrasinin egemenliği gerçeğini sürekli taze tutarak Batı'dan zaman avansını almaya devam ediyor ki, batı zaten bu hususta pekte aceleci görünmüyor. İşte bu noktada AKP, elinde hazır bahaneleriyle toplumda muhafazakârlık adı altında İslami yaşam biçimini Kürt ve yabancıların (kendine Türk diyenler) iliklerine işleyebiliyor.
Bunda sadece devlet bürokrasisini değil, esas olarak yerel yönetimleri ustaca kullanıyor.
Hesapları, bu şartlar altında, hele özellikle ABD'nin kendilerine sunduğu müthiş destek kendini her alanda hissettirirken, on ila yirmi yıl arası sürebileceğini farzettikleri Avrupa Topluluğu güzergâhının, son dönemlerinde, halkın Şeriatı desteklemesiyle birlikte sekteye uğrayacağı ve böylelikle de Batı'nin kendilerini "kutsal" davalarından alıkoymaya güçlerinin yetmeyecegi varsayımı üzerine kurulu görünüyor.
Bu plan kanaatimce, onların yerine kendimi koyduğumda bana da gayet makul görünüyor. Zira bu süre zarfında askeri-sivil bürokrasinin de burnu iyice sürtülecek; zamanla sivil bürokrasinin Atatürkçü niteliği sadece mesele Kürtler olduğunda gayet haşin ve gaddarca tepki verecek ama geri kalanında da beş vakit namaz ve takunya vs tüm ülkeyi, yeni nesille birlikte yutacak.
Askeri bürokrasi ise, ABD korkusuyla, şimdilik pek sesini çıkaracağa benzemiyor; şu andaki "acayip" sessizliklerine dikkat çekerim.
Gayet iyi farkındalar ki, tezgâhlayabilecekleri bir darbe, AB- ABD'nin çok sert tepkisine yol açabilecek; daha evvel belirttiğim gibi asker, ABD-Batı desteğinden yoksun kaldığı an, Kürtlere yenileceği korkusuyla yaşamakta...
Ve işte bu noktada, gelişen Şeriatçılığa ancak, sivil bürokrasi kanalıyla set çekmeye çalışmakta; Kürtler söz konusu olmadığında, tüm internal faaliyetlerini aptalca ve aleni usullerle icraya alışık olduklarından, AKP'ye açtıkları kapatma davasında bile şahit olunabilecek en rezil, şapşal yöntemlerle hukuk davası yürütmeye çalışmaktalar.
Mesela kapatma davasına esas teşkil edebileceğini düşündükleri siyasi ve tamamen her tür ideoloji mensubu Türk aydın cehaletinin yansıması olan "ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi" gibi, önünden arkasından elli bin yoruma açık analizi, rahatlıkla gerekçelerinin tepesine oturtabiliyorlar. İşin gırgırı, bu şapşalca tezin bizzat AKP'li Şeriatçılarca da kabul gördüğü gerçeği...
Bu durumda Kürtler bu çatışmanın tarafı olacaklar mı?
Bence Anayasa mahkemesinin AKP'yi kapatması, Kürdün lehine bir gelişmeyi tetikler.
Niye?
Siyasi istikrarsızlığın, ekonomik kaosu da beraberinde ülkeyi sarması, şu anda inlerinde hazır duran her türden ve cemaatten Şeriatçının "yaratana" sığınıp, alanlarda cirit atmasını, Türklerin (bir çok Kürdü de, maalesef) merhum Silvanlı Terzi Niyazi'nin deyişine uygun "hıyar" gibi bölünmelerini getirir mi, getirir!
Doğabilecek siyasi-ekonomik kaos ortamı, orduyu şaşkına çevirmeye namzettir... Şeriatcilar iktidarı kaybetme öfkesini sürdürdükleri oranda, ordunun karşıt tepkisi bizzat Türklerin diğer kısmınca talep edilir hale gelecektir.
Böylesi bir senaryodan Türk devletine Avrupa güzergâhı falan çıkmaz...
Türkler mutad ve hakkettikleri kaos, rezil ve cani ruh haline kendilerini teslim etmiş olurlar.
ABD- Avrupa, çizdikleri Batı rotasına uyum göstermek şöyle dursun, politik-ekonomik kaosu seçen bir devlet örgütlenmesine desteği, en azından, geçici olarak askıya alabilirler.
Yani netice itibariyle Türklerin aralarında girişecekleri çatışma, bölünme, Kürd'e kesinkes yarayacaktır.
Emme velâkin gelelim bizim cepheye; burada aklı fikri eren tek bir örgüt olmadığı gibi, Türklerin düşman ilan ettikleri ve güya savaşan güç durumundaki PKK'nınsa bırakalım bu durumdan faydalanmak, ellerine fırsat geçse Türklerin birliğini sağlamak uğruna Kürdleri satabilecekleri bile ihtimal dâhilinde görülüyor.
Kürd milletinin başına zamanın şartlarından ötürü kabus gibi oturan Öcalan, megaloman ve alabildiğine korkak-hain kişiliğiyle, Kürd Milletinin en değerli evlatlarını eline tutuşturulan cep telefonuyla katlettirmeye devam ettiği yetmezmiş gibi, bu zavallı milleti bir de belirsiz ve kendilerine düşman ideolojiler ile psikopatik emareler gösteren saçma sapan, sosyal-politik tespitlere yöneltiyor.
Kemal Burkay gibileriyse, hayatlarının ilk dönemlerinde hiç uğraşmaması gereken politikaya bulaştıklarından ötürü, elbette kafalarının almadığı işleri yüklenmiş oluyor ve analiz yerine " hiç" üretmek zorunda kalıyorlar.
Diaspora Kürdlerine iş düşüyor, ağalar, beyler... PKK'yı desteklemekten vazgeçtik ama Kürdlük'tende vazgeçmeyelim.
28.03.2008
Lînkên pêre
· Zêdetir Güncel
· ji Reso33
--------------------------------------------------------------------------------
Nûçeya herî zêde hatiye xwandin li ser Güncel:
Dr. Alî KILIÇ: DAYÎKE RÊ NAME (Meleka Hemedê Mîrzalîyê Silêmanî rê)
Puandana nûçeyê
Puan liserhev: 4
Deng: 1
Tika ye, vê nivîsarê binirxîne:
Alternatîf
Li ser kaxezê çap bike
Nûçeyê ji hevalê xwe re bişîne
Nûçeyên din ...
I$te Kadir Canbek bu !