27  Ocak  günü   Kürd   medyasına   bir  haber    geçti..
Sözkonusu  haber,    yüzyıllardan  beri    Kürd   yurtseverlerinin     hayal ettikleri ve  rüyasını  gördükleri “Kürdistan  Ulusal Konge'sini“    oluşturma    girişimine dairdi.
Kürd  medyasına    resmi olarak  geçen haber  özet olarak   şöyleydi:  “ Yapılan açıklamada   bu yıl   Kürd  siyasal partileri, örgütleri ve    Kürd  şahsiyetlerinin   katılacağı  Kürdistan Ulusal Kongresi   Hêwler'de  toplanacak..  Kongre,   YNK ve PDK  tarafından   örgütleniyor.  Kongre'yi   hazırlama  Komisyonun  başkanlığına   Kürdistan Başkanı  Mesud Barzani    seçildi.   Sözkonusu   Komisyon   Kürdistan başkanın   dahil  olduğu  PDK ve YNK   Politbürolarından   birer  kişinin katıldığı    3   kişiden  oluşuyor“ deniliyor.
Ahmedê  Xanî'nin    hayal ettiği,  Haci Qadrî  Koyî'nin   Hawar    hawar!!!  diye  seslendirdiği   Kürdlerin   ulusal  birliğinin  sembolu  olan  “Kürdistan Ulusal Kongesi“ nin  toplanacağı  haberine    bir çok Kürd yurtseveri   sevinmiştir..
Bu  haberi  Kürdistan Başkan'ın  basın  sözcüsü  Faysal  Debax  ve   Irak Devlet Başkanı  Mam Celal'da  doğruladı.    DTP   Başkanı  Ahmet  Türk'de   yaptığı   açıklamada “kongre  önerisinin  DTP'ye ait olduğunu“    söylemiştir.
Yanı  kısacası    önümüzdeki süreç içinde     bir  çok  Kürd'ün daha şimdiden selama  durduğu  “Kürdistan  Ulusal  Kongresi“!!! toplanacaktır.
Ben    kişi olarak   bu  Kongre yada    Konferans   konusunda    kaygılıyım.  Bu  kaygılarımı     Kürd  kamuoyuyla   paylaşmak istiyorum.
Ben   tüm  Kürd  yurtseverleri  gibi  “Kürdistan  Ulusal Kongresinin“       oluşturulması  gerektiğine    inanan   Kürdlerden biriyim..
Eğer  bugüne  kadar dünya  Kürdleri    ulusal  bir   çatı altında  toplanmamışlarsa   bu Kürdlerin  büyük bir   ayıbı  ve zaafı    olarak  tarihe   geçecek.
Bugüne  kadar  Kürdistan  tüm   parçalarında    “Kürdistan Ulusal  Kongresine“    karşı  çıkan   Kürd  güçlerinin     ileri   sürdükleri  argümentler  özet ile  “Kürdistan  dört  devlet tarafından  parçalanmıştır.  Her  parçanın  özgül   durumu var.  Ulusal  Kongre,   Kürd  örgütlerinin   hareket serbestliğini  yok eder“  şeklindeydi.
Bu tezlerin  başını  çekenlerde   Güney Kürdleriydi..
Şimdi ne değişti ki Kürdistan Başkan'ın Başkanlığında “Ulusal Kongre'yi Toplama Komisyonu“ oluşturuluyor? Ne olduk ki Mam Celal hararetli bir şekilde “Ulusal Kongre'yi“ savunuyor?
“Özgür Kürdistan“   bugün    dört bir yandan  kuşatılmıştır.   Irak  merkezi  hükümeti   güçlendikce   ordularına   Kürdistan  adresi   gösteriyor..    Kerkük, Xaniqin ve  Musul bölgelerine     yığdırılan  askerler  bunun   açık ifadesidir.  Irak  Merkezi  Hükümetiyle    Kürdistan  Hükümeti arasında   var olan  hiç bir temel sorun  çözülmüş  değil.  Peşmerge  güçlerinin geleceği, maaşları,   Petrol yasası,   dışilişkiler,    Kerkük ve diğer  işgal altındaki  Kürdistan topraklarının geleceği   gibi..
İran, Türkiye ve Suriye  devletlerinin  Güney  Kürdistan  kazanımlarını   yok etmek  istedikleri,  elerinde  olsa açılan  pandora   kutusunu     kapatacakları  bilinen  bir  realitedir.
Güney Kürdistan  Hükümeti,Kürdistan Başkanı ve  siyasal  partileri    yıllardan  beri   bu  devletleri   “yumuşatmak“ için   dil  döküyorlar..    Güney Kürdlerinin    yıllardan beri  Türk  firmalarına   sağladıkları    ekonomik, ticari  ve yatırım alanlarındaki kolaylıklarının  altında  yatan  gerçeklik     ilişkileri  düzeltmek içindi.
Şimdi Güney Kürdistan liderliği “Kürdistan Ulusal Kongre'sini“ toplama projesiyle ortaya çıkıyor..
“Kürdistan Ulusal Kongresi“ neyi savunacak?
Kürdler  bir   milletir.  Kürdistan'ın  3  parçası    Türkiye, İran ve Suriye  işgalı  altındadır.    Bu  devletler  Kürdlere  karşı  soykırım  yaptılar.   Kürdler  kendi  kaderlerini özgürce  tayin  etmeliler..     Kürd    diyasporası   bu devletlerin   Kürdlere  karşı  işledikleri   suçları  dosyalar  halinde    dünya  devletlerine,  uluslararası     kuruluşlara   sunmalılar mı  diyecekler?
Mevcut     tarihsel aşamada    Güney Kürdistan  liderliğinin   başında  olacağı  bir  ““Kürdistan  Ulusal Kongre'sinin“   böyle   bir  tutum takınması  zor.  Zaten,  makul  bir  girişimde  olmaz.    Böyle bir girişim    Güney  Kürdlerinin  yıllardan beri   Türkiye vb ülkelere  yönelik yürütüğü   “diplomatik“ ve  “yumuşama“    politikasının temeline dinamit  koymaktır. Güney Kürdistan   liderliğinin  böyle bir şeyi    istemeyecekleri de açıktır.
Kürd  milletinin     yukarıda   özet  olarak  ifade  ettiğim  istemleri  temelinde  bir  “Ulusal Kongre'ye“   ihtiyacı var.  Kürdistan Başkanı  Kek Mesud'un   başkanlığında   bir  “Ulusal  Kongre“  “Özgür Kürdistan“   kazanımlarını  düşmanın  açık hedefi  haline getirecektir. Bu   Kongre,   Kürdistan'nın  beş  parçasındaki  parti, örgüt, kurum-kuruluş ve   şahsiyetleri    kapsamalıdır.  Bugün    bu  Kongre için   en  iyi  yer    Diaspora'dır.
“Kürdistan  Ulusal Kongresi“,    Güney Kürdistan'daki    kazanımlarımızı    gözbebeği  gibi  korumaya  angaje  olmalıdır.. Tüm   dünya  Kürdlerini  bu kazanımları   korumak için  seferber etmelidir. Gerektiğinde   o kazanımları  korumak için   Kürdleri  savaşa   çağırmalıdır.Ama asla   bu  kongre,     “Özgür Kürdistan“ın   bölge  devletleri ile  girdiği   diplomatik,  ekonomik ve askeri  ilişkileri   doğralayan ve   kendisini  onunla sınırlandıran  bir    kurum olmamalıdır..  “Ulusal  Kongre“      Kürdistan'da    her hangi  bir  gücün  yada  güçlerin    bir  sorunu  çözmek  için   oluşturulacak  bir  kurum değil..  Bu  tip  işler  için  ad hoc  kurumlar  yada   toplantılar  olabilir,  olmalıdır da. Ama,  buna
“Kürdistan  Ulusal Kongresi“ denilemez.
“Kürdistan  Ulusal Kongresi“,    tüm kaygılardan  uzak,  Kürdlerin ulusal  davasına   kilitlenmiş ve Kürdistan'ın   tüm parçalarındaki   Kürdlerin  ulusal  haklarını   talep eden bir    kurum olacaktır..  Yani  bu kongre Kürdlerin    “Ulusal  İradesi“     olacaktır.  Kürd  örgütlerinin   çeşitli  nedenlerden ve  gerekçelerden dolayı(haklı yada  haksız) Kürdistan'ı  işgal eden   devletlerle  girdikleri  ilişkilere   göre      politika  üretme  diye bir   sorunu  olmayacaktır.  “Kürdistan  Ulusal Kongresi“    Kürdistanı işgal eden  devletlere    karşı   bir  kurum  olacaktır.  Bu anlamda       Kek Mesud Barzani'nin    böyle bir  kongrenin başına  geçmesi  doğru  değildir..  Zaten  sömürgeci devletler,  Kek Mesud'un    Kürdlerin  ulusal  taleplerini seslendiren  en basit  konuşmasını  dahi   “Özgür  Kürdistan'a“    karşı  düşmanlık aracı  olarak   kullanmaktalar..  Yarında   Kek Mesud   yada  Kongre  yöneticilerinden  biri   Kürdistan'daki  her hangi  bir gelişme  karşı  tavır aldıklarında  Kürd düşmanları   hemen  harekete  geçecek  ve “Mesud Barzani'nin  başında  bulunduğu sözde Kürdistan  Kongresi   bizden  toprak talep  ediyor  gibi“   manşetleri  daha şimdiden  görüyorum.   Yoksa   ben Kek Mesud'un  bu  girişime   doğrudan  katılmasına  karşı çıkarken,  Kek Mesud'un  kendisi ile  ilişkili değil.  Kek  Mesud Barzani,   “Kürdistan  Ulusal Kongresinin“   başına    geçmeyi  en çok  hak eden  Kürd  lideridir.  Ama,   Kek Mesud'un  bugün  Güney Kürdistan'da  sahip olduğu rol,  Güney Kürdistan  kazanımlarını  korumak ve  geliştirmek için   girişeceği   faaliyetler   böyle bir  görevi     almasına  uygun  değil.
Güney  Kürdistan  liderliği   Türkiye ile ilişkilerini  “normalleştirmek“  istiyor..   ABD'ninde    bu  yönde   girişim ve telkinleri olduğunu da  biliyoruz.    PKK'nin   Güney  Kürdistan dağlarından  itibaren   Türkiye'ye    yönelik  eylemleri   Güney Kürdlerini   zor  durumda  bıraktığı da  bilinen bir   hadisedir.  Türk devletinin  PKK bahanesiyle  Güney Kürdistan'ı sistemli bir şekilde   bombalaması  istikrarsızlığa   neden oluyor. Güney  Kürdlerinin    dayatılan   bu reel durumu  bertaraf etme  girişimi   anlaşılır   bir  olaydır.  Güney  Kürdleri  bu    hususta  DTP'ninde  içinde  yer aldığı    tüm  dünya Kürdlerinin    düşüncelerine/önerilerine baş vurmak istiyorlar. Yada   var olan  projelerini   dünya  Kürdlerine  onaylatmak  istiyorlar!!!....
 1992'de    Güney Kürdleri   PKK ile  olan  sorunlarını  barışçıl bir şekilde   çözmek  için   Kürdistan   Parlamentosunda   bir   toplantı yaptılar.   Bu  toplantıya  Kürdistan'ın  dört parçasında   siyasal partiler  ve   şahsiyetler   katıldı.. Türkiye'nin  Güney Kürdleri üzerinde  ciddi baskıları vardı. Toplantıya katılanlar, PKK'den “sınır boylarındaki  güçlerini Zele'ye  kaydırmasını“  istediler.   PKK,  Güney  Kürdistan  hükümetini ve Parlamentoyu   tanımıyordu, kendi  hükümeti olan “Botan-Behdinan Hükümeti“ ni kurmuştu. Bu  meseleyi  görüşmek  için   bir  delegasyon  PKK'ya gönderildi..  PKK,   delegasyonun  önerisini  reddetti ve çatışmalar  başladı.  Sonuçta   bu arada  bir dizi Kürd  öldü,  PKK   teslim   olup ve   Zele'ye yerleştirildi.
Sonuç olarak Güney Kürdleri yaşadıkları sorunlara ve Kürdistan kazanımlarının karşı karşıya kaldığı açmazlara çözüm bulabilmek için Kürdistan'ın diğer parçalarındaki siyasal parti ve şahsiyetlerle aynı araya gelmeleri ve toplantı yapmaları doğru bir karardır. Kürdistan Başkanı'nın bu toplantıyı hazırlamakla görevli komisyonun başında olmasıda doğrudur. Çünkü, o bugün Kürdistan başkanıdır, Kürdistan'ın sorunlarını diğer parçalardaki Kürdlerle paylaşması ve çözüm yolları araması kadar doğal bir şey yok. Kürdistan Başkanı'nın Güney Kürdistan'daki kazanımları korumak ve geliştirmek için Kürdistan'ın diğer parçalarındaki Kürdlerden beklentileri var ve böyle bir girişimde bulunmasıda doğrudur.
Ama, bu toplantıya “Kürdistan Ulusal Kongresi“ demek yanlıştır. Bu toplantıyı böyle adlanmak Kürdlerin rüyasını gördükleri bir “Ulusal İrade'nin“ içini boşaltmaktır. Güney Kürdleri var olan sorunları çözmek için ad hoc bir toplantı yapabilerler, yapmaları gerekiyor.. Aslında daha önceleri Irak ile “evlenme sözleşmesini“ imzaladıkları zamanda ad hoc bir toplantı yapıp kardeşlerinin düşüncelerini alabilirlerdi. Sonuç olarak söz konusu toplantı yukarıda izah etmeye çalıştığım çerçevede yapılırsa görevini yerine getirmiş olacak. O, toplantıyı “Ulusal Kongre“ olarak adlandırmak doğru olmayacaktır.. “Ulusal Kongre“ daha önceleri de yapıldığı gibi oynanacak bir kurum değil. Belki de Güney Kürdistan yöneticilerininde böyle bir amacı yok.. Bu söylemler sadece bir kavram kargaşalığından da kaynaklanabilir!!!!
Silav û Rêz
        
    
      
      
      
Re: Hewlêr toplantısına “Kürdistan Ulusal Kongresi“ demek