Gorran Hareketi, 29 Ocak 2011 tarihinde Kürdistan halkına „Beyannamey Bizutnewey Gorran darbarey hal û mercî êstayî Kurdistan“ anabaşlığı altında bir açıklama yaptı.
Açıklamanın anabaşlığından da görüldüğü gibi bu beyanname ile Gorran Hareketi Güney Kürdistan'ın aktüel durumu hakkında kendi tutumunu ve istemlerini ortaya koyuyor.
Gorran'ın bu açıklaması Güney Kürdistan'ın siyasal ortamına tam bir bomba gibi düştü.
Bu bombanın sesi Hewlêr'de gösterdiği etki hızı kadar olmasa da Kürdistan'ın diğer parçalarında duyuldu.
Bu konuda biraz fazla bilgi sahibi olmak için Kuzey Kürdistan basınına bir göz atmak yeterlidir.
Kuzey Kürdistan'lı bir dizi basın çevresi Güney Kürdstan'daki iktidara yakın durmak amacıyla gorran'a ve Goran'a karşı yayınlanan açıklamaları yarışırcasına yayınladılar.
Goran'ın açıklaması dahil olmak üzere bu çevreden gelen bir iki açıklama vardı, onlarıda çarpıtarak verdiler.
29 Ocak günü ilk Gorran'ın açıklamasına ilk resmi tepki Kürdistan Başkanlığından geldi.
Yapılan açıklamada “Değişim Hareketi KNN televizyonu aracılığıyla yasaya aykırı olarak parlamento, hükümet ve varolan yapının tümden değiştirilmesi talebinde bulunuyor. Kürdistan Bölgesinde yapılacak her değişikliğin, seçim yoluyla yapılması gerekir” ifadesi kullanıldı.
Bölge başkanlığının yayınladığı açıklamanın devamında; “Halkın ve bölgenin güvenliğini sarsacak bir talep kimden gelirse gelsin kabul edilemez. Kürdistan halkına, tüm siyasi partilerin üye ve taraftarlarına ve Kürdistan siyasi kurumlarından isteğimiz şudur ki, bu plan karşısında uyanık olunmalı, çünkü planın amacı yıllarca verilen mücadelelerin ve şehidlerimizin kanları ile elde edilen tüm kazanımların yok edilmesidir ve en kısa zamanda bu yıkıcı çağrıya gereken cevabı vereceğiz” denildi.
Gorran'ın açıklamasından hemen bir gün sonra yani 30 Ocak 2011 tarihinde Kürdistan Başkanı Mesud Barzani'nin başkanlığında 19 Kürdistani parti ve örgüt sekreterleri ve yetkilileri bir araya geldiler. Bu toplantıya Kürdistan Parlamentosu Başkanı, Kürdistan Başbakanı ve yardımcılarıda katıldılar.
Kısacası Gorran dışında Kürdistan siyasl alanında varlık gösteren örgütlerin ezici çoğunluğu katılmıştı.
bu toplantı bir nevi olağanüstü „Güney Ulusal Zirvesini“ andırıyordu.
Toplanıya katılan 19 parti ortak Kürdistan kamuoyuna 4 maddelik bir açıklamada bulundular.
Bu açıklamanın ana maddeleri:
„1- Biz Siyasi Partiler ve taraflar olarak tekrar ediyoruz, iyileştirme ve değişiklik için yürütülen çabaların Siyasi hukuk ve Yasal çerçeveler içinde olması gereklidir. Kürdistan halkının iradesi ve seçimin sonuçları olan kurum ve kuruluşlar korunmalıdır. Emniyet, güvenlik, halkın özgür yaşaması, partiler arası birlik ve beraberlik ilişkilerine zarar verecek her türlü çaba kimden gelirse gelsin kabul edilmeyecek.
2- Biz tekrar ediyoruz, ortak mücadele ile elde edilen kazanımlar, birlikte üretilen ve üretilecek çözüm yollarına, milli selamet ve ulusal siyasetle ulusumuzun kazanımlarının korunmasını önemle vurguluyoruz.
3- Biz tekrar ediyoruz, siyasi ve ulusal çıkarlara uygun lrak barışçıl, yasal ve parlamenter sistem içinde ki bir muhalefeti değerli bulduğumuzu belirtiyor ve bunu Kürdistan Bölgesi için pozitif değerlendiriyoruz.
4- yaşanan sorunlar, mevcut aksaklıklar ve yolsuzluk maalesef ki Bölgemizin bir gerçeğidir, ancak Hükümet, muhalefet, STK’lar ve mevcut tüm toplumsal güçler kendi alanlarında iyileştirme çalışmalarına güçleri oranı ile katılarak vatandaşların durumu normalleştirme ve daha iyi duruma getirerek demokratik sistemimizi geliştirmeliler.
Biz son olarak, siyasi, sivil güçlerden ve Yurtsever vatandaşlarımızdan, kardeşlik duygusu ve birlikte yaşama kültür ahlakı ile yasalar çerçevesinde kalınmasını istiyoruz. Bunların yanında Vatandaşlarımız, ilgili gözlemci ile sorumlu kesimler rahat olsunlar. Kürdistan’daki siyasi ve güvenlik durumunun hep sakin ve huzurlu kalacağından kuşkuları olmasın.“
Ardından Kürdistan Parlamentosu, Kürdistan Hükümeti ve Kürdistan Din Alimleri Birliğinden açıklamalar yapıldı.
Birde ortak açıklama yapan partiler, bu açıklamanın dışında ayrı ayrı açıklama ve mesajlar yayınladılar.
Bunun dışında Kürdistan Peşmerge Güçlerinin yetkilileri ve sorumlularından açıklamalar geldi ve çeşitli biçimlerde yoğun bir şekilde tedbirler aldılar.
Hatta Gorran'ın Suleymaniye'deki merkezine yönleri çevrilmiş tankların resimleri dahi Hawlati gibi gazetelerde yayınlandı.
Bu arada Kürdistanlı bir grup aydın hem Kürdistan Hükümeti ve hemde Gorran çevresine çağrıdan bulunan bir açıklamaları çıktı.
Aydınlar „yeni bir iç savaşı“nın çıkmaması için taraflara ve Kürdistan kamuoyuna çağrı yapıyor ve kaygılarını onlarla paylaşıyorlar.
Kürdistan'da bu siyasal depreme neden olan Gorran'ın açıklamasında ne vardı?
Aslında Gorran'ın açıklamasında uzun bir şekilde yazılmış giriş bölümü, 7 maddeden daha önemlidir.
Çünkü bu giriş bölümünde yaşanan siyasal süreç üzerine duruluyor.
Fakat, tartışmalar daha çok açıklamanın 7 maddesi üzerine yoğunlaştı.
Bizde kısaca bu 7 madde üzerine duralım.
Birinci Madde: KDP ve YNK yöneticilerinin Hükümet, Parlamento, devlet dairelerinin, mahkemelerin, Asayiş ve Peşmergelerin işlerine her türlü karışmaları yasaklanmalıdır.
İkinci Madde: Asayiş, Zanyari, Parastin ve Peşmerge gibi kurumların halkın siyasal faaliyetlerine ve kitlesel etkinliklerine her türlü müdahaleleri yasaklanmalıdır.Bu kurumların yöneticileri değiştirilmeli ve yerlerine tarafsız ve uzman kişiler getirilmelidir.
Üçüncü Madde: Aktüel olarak KDP ve YNK tarafından oluşturulan Parti Hükümetinin feshedilmesi, tarafsız ve teknokratlardan oluşan geçici bir hükümetin oluşturulması,
Dördüncü Madde: Aktüel olarak mevcut olan Parlamentonun feshedilmesi,
Beşinci Madde: 3 ay içinde hile karışılmayan ve şeffaf seçimler için zeminin hazırlanamsı,
Altıncı Madde: Yöneticiler ve Partiler tarafından elkonulan halkın ve hükümetin mülklerinin geri iade edilmesi,
Yedinci Madde: Kürdistan Bölgesi Anayasa Taslağının ve ülkenin idari sistemi ile ilgili olan tüm yasaların geri çekilmesi ve bu görev oluşturulması istenen yeni parlamentoya havale edilmesi.
Gorran Hareketi bu açıklamayi Tunus ve Mısır'da yaşanan kitlesel hareketlerin iktidarlara oynadığı ve yöenticilerin ülkelerini terketmeye mecbur edildiği bir ortamda yaptı.
Güney Kürdistan, Kürdistan'ın diğer parçalarıyla kıyaslandığından oralardaki gelişmeleri daha yakından takip ediyorlar. Araplarla federal bir devletin sınırları içinde yaşamaları ve Arapça'yi bilmeleride bundan büyük bir rolü var.
Gorran'ın yaptığı bu açıklama Güney Kürdistan iktidarı ve çevrelerinde Gorran'nın iktidara karşı bir „savaş deklerasyonu“ olarak lanse edildi.
Eğer Gorran'ın bu açıklaması başka şartlarda yapılmış olsaydı, belki hiçte ses getirmezdi.
Aslında Gorran'ın açıklamasında yer alan bu 7 maddenin bir çoğu Gorran'ın basınında yer alıyordu. Bu defa daha derli ve toplu bir hale getirilmiş, „Kürdistan Parlamentosu ve Hükümetinin feshi maddeleri“ eklenilmiştir.
Güney Kürdistan'da devlet olmanın önünce ciddi sorunlar var ve yıllardan beri bu sorunlara çözüm bulunmuyor.
Birinci Maddeyi ele alalım: „ KDP ve YNK yöneticilerinin Hükümet, Parlamento, devlet dairelerinin, mahkemelerin, Asayiş ve Peşmergelerin işlerine her türlü karışmaları yasaklanmalıdır.“
Bu maddede bir yanlış yok. Siyasal parti yöneticileri devlet kurumlarının işlerine müdahale etmemeliler. Eğer birileri müdahale etmeye kalkarsa hesap vermelidir.
İkinci Madde: Asayiş, Zanyari, Parastin ve Peşmerge gibi kurumların halkın siyasal faaliyetlerine ve kitlesel etkinliklerine her türlü müdahaleleri yasaklanmalıdır.Bu kurumların yöneticileri değiştirilmeli ve yerlerine tarafsız ve uzman kişiler getirilmelidir.
Bu maddeye da karşı çıkılacak bir şey yok.
Ülkemizde iki istihbarat teşkilatı var. Biri KDP'ye bağlı Parastındır. Kürdistan Başkanı Mesud Barzani'nin oğlu Mesrur Başındadır. Diğeri ise YNK'ye bağlı Zanyaridir. Zanyari'nin başında ise Mam Celal'ın oğlu Pavel başındadır.
Bu iki oluşum ayrı hareket ediyor.
Gorran Hareketi, Kürdistan Federe Devletine bağlı tek bir itihbarat teşkilatını istiyor.
Kürdistan'ın devletleştirilmesini ve kurumlaştırılmasını istiyen hiç kimsenin bu talebe karşı söyleyecekleri hiç bir lafları olmaz. Örgütlere bağlı Peşmerge ve Asayiş güçleri içinde aynı şey geçerlidir. Bu güçlerin bağımsız ve uzman kişilerin kontrolune verilmesi gerektiğini, halkın siyasal ve kitlesel etkinliklerine karışmaması gerekiyor. Peşmerge sınırları korur ve halkın günlük siyasal etkinliklerini karışamaz.
İstihbarat örgütünün de görevi bilgi toplamaktır.. Bu bilgileri gereken yetkililere aktarır.
Polis iç güvenlikte sorumludur.
Fakat, Kuzey Kürdistan'da bazı çevreler Gorran'ın açıklamasındaki bu maddeyi „Bila rêxistina Parastin, Zanyarîyê û dezgeha asayîşê jî nemîne“(Nefel, 29 Ocak 2011) şeklinde lanse ettiler.
Gorran hiç bir yerde bu kurumların feshedilmesinden sözetmiyor. Bu kurumların siyasal yaşama müdahale etmemelerini bağımsız ve uzman şahsiyetlerin yönetiminde olmasını istiyor.
Gorran hareketi Güney Kürdistan'da yapılan son parlamento seçimlerinde 25 milletvekili çıkardı. Yaklaşık olarak Kürdistan Parlamentosunun dörte biridir.
Ama, Gorran Hareketinin lideri Nawşirwan Mustafa Gorran'ın yüzbinlere varan oy aldığı Hewlêr'e seçim propagandasını yapmak için gidemiyor.
Bunun nedeni ise partilere bağlı istihbarat, asayiş ve peşemergelerden korkma olayıdır.
Devlete bağlı, tüm siyasal partilere seçim çalışmalarında eşit mesafe de duran istihbarat ve asayiş güçleri olsa böyle durumlar yaşanmaz.
Altıncı Madde: Yöneticiler ve Partiler tarafından elkonulan halkın ve hükümetin mülklerinin geri iade edilmesi,
Bunada karşı çıkılacak bir durum yok. Eğer partiler ve parti yöneticileri milletin ve devletin mülklerine el koymuşlarsa sahiplerine iade etmeliler.
Bu son tartışmalarda Gorran'da halkın mülkü olan bir tepeye merkezini kurduğu ortaya çıktı.. Gorran yetkilileri bu araziyi geri verceklerini söylüyorlar. Ayrıca diğer partilerin ve yöneticilerin gaspettikleri araziler ve mülkler hakkında internet sitelerinde yaygın resimli bilgiler var.
Yedinci Madde: Kürdistan Bölgesi Anayasa Taslağının ve ülkenin idari sistemi ile ilgili olan tüm yasaların geri çekilmesi ve bu görev oluşturulması istenen yeni parlamentoya havale edilmesi.
Bazı Kuzey çevreleri Kürdistan Anayasasını iptal etmek istiyorlar diye gürültü koparıyorlar..
Sonuçta 20 yıldan beri bir Anayasa oluşturulmadı.. Ortada var olan bir taslaktır. Açıklamada da taslaktan sözediliyor.
Anayasa'da olsa ne yazar. Dünyanın bir çok yerinde bir dizi siyasal parti seçim meydanlarına çıktıklarında „ Yeni Anayasalar“la ilgili bir dizi sözler veriyorlar.
Sonuçta Güney Kürdistan'ın var olan „Anayasa Taslağı“ hala halk oylamasını bekliyor.
Geride kalan diğer maddeler ise „Parlamento ve Hükümetin feshi ve seçimlerle“ ilgilidir.
Aslında hükümetlerin ve parlamentoların feshini istemek demokratik ülkelerde pek sorun değildir.
Düşünce özgürlüğü bazında ele alınabiliniyor.
Fakat, bu tip istemler için şiddete başvurmama şartı var. Zaten Nawşirwan Mustafa yaptıkları açıklamadan sonra televizyonda kendisi ile yapılan söyleşide „ ne askeri güçleri, ne istihbarat teşkilatları ve nede darbe istemleri var“ diyordu.
Fakat şunun altını çizmek lazım. Gorran Hareketi, Kürdistan'da seçimlerde ikinci güç olarak çıktıklarını ve ana muhalefet partisi olduklarını yapılan düzenlemelerde KDP ve YNK iktidarının kendilerini dıştalamaya çalıştıklarını söylüyorlar. Bu çevre, KDP ve YNK'nin Irak Araplarıyla her şeyi „uzlaşı“ temelinde yapmaya çalıştıklarını, fakat Kürdistan ise tam tersini uyguladıklarını söylüyorlar.
Bilindiği gibi Irak Hükümeti için Irak'ta mevcut olan tüm siyasal partiler iktidarın pastasında bir pay aldılar.
Gorran Hareketi'nin ise Irak Parlamentosunda 8 milletvekili var.. Onlarda bu iktidar pastasında küçük bir pay almak istediler.
Fakat olmadı.
Nedeni ise Kürdistan Listesi „Ya biz ya da Gorran „ diye kendilerini dayatmış.. Bu konuda isimlerde veriliyor ve hala yalanlamış değildir. Maliki'de Gorran'a gönderdiği bir mektupta bunu doğruluyor. Eski Baasçlara, Türkmenlere, El Sadrlara ve bizi Kürd düşmanına şart koşulmuyor, ama Gorran dıştalanıyor..
Kürdistan Başkanı Kek Mesud ve Irak Cumhurbaşkanı Mam Celal Arapları barıştırmak verdikleri uğraşın küçük bir kısmını Kürdistan'ın iç barışına ayırmalılar.
Bunun için Gorran'nın Başkanı Nawşirwan bir araya gelip Kürdistan halkının çıkarı için ortak bir payda yakalanmalılar.
Sonuç olarak Gorran ve diğer Kürd Partileride dağ kültürlerini terketmeliler. Hem Gorran'ın ve hemde de diğer 19 partilerinin açıklamalarını okuduğum zaman „Kahraman Kürd Milleti“, „Şerefli Kürd Milleti“ yada „Çilekeş Kürd halkı“ gibi başlıkları gördüğüm zaman, bende savaş çağrısı duygusunu yaratıyor.
Bu çağrıları „Kurdkuji“ savaşı sırasında da çok duymuştum.
Aso Zagrosı