Değerli Okuyucular!!
Bilindiği gibi İhsan Nuri Paşa 25 Mart 1976 yılında Tahran'da fiziki olarak aramızda ayrıldı. Ben 25 Mart'a kadar İhsan Nuri'nin anısına bir makale hazırlamak istemiştim. Fakat yaptığım araştırmalar ve elimdeki belgeleri bugüne kadar İhsan Nuri ve Xoybûn'a dair çıkarılan eserlerle kiyasladığım zaman söylenmesi gereken bir çok şeyin olduğunu ve yeni belgelerin olduğunu gördüm. Bundan dolayı “General İhsan Nuri Paşa'nın anısına“ yazdığım makalenin Xoybûn bölümünü sonraki sürece bırakarak, İhsan Nuri'nin 33. ölüm yıldönümü vesilesiyle ölümü ve sürgün yılları hakkında bir şeyler karalamaya çalışacağım..
Evet 25 Mart General İhsan Nuri Paşa 33. ölüm yıldönümüdür. 5 yıl boyunca Türk işgalci güçlerine karşı hiç bir taraftan askeri ve ekonomik yardım almaksızın ulusal tarihimizin “altın sayfalarından biri“ olan ve tarihe “Ağrı İsyanı“ olarak 1926-1930 devriminin askeri ve siyasi önderi, “Ulusal Kahraman“larımızdan(1962 Berlin'de toplanan KSEE'nin kararı) İhsan Nuri Paşa 46 yıllık sürgün yaşamından sonra halkına fiziki olarak veda etti.
İhsan  Nuri Paşa'nın    yaşamı hakkında        1930  yılına kadar    şu veya  bu oranda  bilgi sahibiyiz.    İhsan Nuri'nin   kaleme aldığı  “Bîranînên Min“  ve “Ağri  İsyanı“  adlı   eserleri    o sürece  ilişkin  bir dizi bilgi vermekteler.
Ağrı Devrimin  yenilgisinden sonra   İhsan Nuri'nin  yaşadığı  46  yıllık  süreci bir  çoğumuz  için   sır    olarak kaldı.   Kürd araştırmacılarında     bu döneme  ilişkin  bir çabaları olmadı.
1926-30  devriminin  yenilgisinden sonra  İhsan Paşa,  eşi  Yaşar  Hanım ve  başka  direnişçiler   aileleriyle  İran'a  sığındıklarını  biliyoruz.
General  İhsan Nuri Paşa    İran devletine  sığındıktan sonra   tutuklanıyor  ve  9 ay  hapishane de  kalıyor.
Türk devleti   İran'dan  İhsan  Nuri'yi  geri  iade   etmesini    istiyor.    Zaten   “Ağrı  Direnişine“  yaptığı  ihanetten dolayı    İran'ın  “kendi  Kürdleri“  içinde de    büyük  hoşnutsuzluklar  oluşmuştu.. Bundan dolayı  İran  devleti  İhsan Nuri'ye  “siyasi sığınma“ (General İhsan Nuri Paşa, La Revolte  de Agridagh, sayfa 50  Pêreş'in   Kitabı  tanıtım  yazısı)   Hapisten sonra  İran Şah'ı     İhsan Nuri Paşa'yi     Kirman ve   Sawe'ye  sürgün ediyor.   Kısacası      birinci  dünya savaşının  ortalarına  kadar   İhsan  Nuri Paşa,  “sürgün içinde  sürgün“ hayatı yaşıyor.   Daha  sonra   İhsan Nuri Paşa'nın  Tahran'a  gelip yerleşmesine  izin veriyorlar.      1945 ve 1946  yılları arasında  Doğu Kürdlerin  olan  Dr.  İsmail  Ardelan    haftalık “Koyistan“   adlı bir dergi  çıkarıyor.  Bizim  bugün  “Ağrı İsyanı“  dediğimiz   “Waqahi Ararat“   bu  haftalık     dergide    yazı dizisi olarak  yayınlanıyor. Ama  buyük  oranda   Ardelan ve  İhsan Nuri tarafından  otosansüre  tabi tutuluyor.
Ben  savaş süreci ve sonrasını  irdelerken  İhsan Nuri ile    “Demokratik Kürdistan Cumhuriyeti“(Mehabad) arasındakiler  hakkında  fazla bir  şeye ulaşmadım.  Bilindiği  Mola Mustafa Barzani   önderliğinde     Kürd   subayları da  dahil olmak üzere   bir  çok  yurtsever  farklı kanallardan  Mehabad'a  ulaşır ve Cumhuriyetin  kuruluşundan  önemli rol oynuyorlar.  Hatta  “Xoybûn  Partisi“    Suriye'den  Cemilpaşazade'lerden birini   temsicisi olarak    oraya gönderiyor.
Neden ihsan Nuri Paşa   Mehabad'a  geçmiyor?
Bu konuda farklı söylemler var. İhsan Nuri Paşa ile bir çok Tahran'da birde 1962 yılında Berlin de görüşen İsmet Şerif Wanli bu meseleye dair İhsan Nuri Paşa'nın hem Mola Mustafa Barzani'ye(Eylül Devrimi-aso) ve hemde Qazi Muhamed'e “nasıl yararlı olabileceğini teklif ettiğini“ ve bunların “İhsan Nuri Paşa'nın istemlerini ignore ettiklerini“ yazıyor. (General İhsan Nuri Paşa, La Revolte de Agridagh, sayfa 26)
Hemekerim Arif “Tarixi Rişey Nijadi Kurd“un Soranca çevirisine yazdığı önsözde Dr. Haşim Şîrazî'nin “Xatirat Dr. Şîrazî“nin anılarına dayanarak şöyle diyor: “İhsan Nuri Paşa ile Qazi Muhamed Tahran'da görüştüler. İhsan Nuri Qazi Muhamed'e Kürdler bir bina inşa etme sürecindeler. Bina inşa edilmeden önce Kürdler binanın iç renginden dolayı birbirlerine girmemeliler“ didiğini yazıyor.
Sonuçta İhsan Nuri'nin Demokratik Kürdistan Cumhuriyetine katılmayışının nedenlerini incelerken bir dizi nedeni bulabiliriz.
1)	Sovyetlerin  Ağri Dirinişini arkadan hançerlemelerinden dolayı  olabilir.
2)	İsmet Şerif Wanli'nin    yukarıda  aktardığım   “ yardım talebinin  görmezlikten gelinmesi“ olabilir,
3)	İngiliz ve İran   yönetiminin    baskıları  neticesinde olabilir  vs..
Sonuçta araştırmaya muhtaç bir konudur.
İhsan Nuri Paşa ve eşi Yaşar Hanım İran'a sığındıktan sonra, hapishane ve sürgünlerin dışında ekonomik olarak da çok kötü şartlarda yaşıyor. Onların tek serveti Yaşar Hanım'ın (asıl ismi Hatice Yaşardır) Türkiye'den beraberinden götürdüğü şahsi(evlilik) mücevherleridir. O dönemler İran devletinin onlara verdiği iltica parasıyla geçinme imkanı yoktu. İhsan Nuri ve Yaşar Hanım geçimlerini sağlamak var olan altın ve gümüşleri satıp bir yük kamyonu alıyorlar.. İhsan Nuri “Ararat Devrimi“ sırasında tanıdığı bir Ermeni dostunun vasıtasıyla bir Ermeni şoför buluyor.. Fakat kamyon bunlara gelir getireceğine zarar etmeye başlıyorlar. En sonunda kamyonu zararına satmak zorunda kalıyorlar.
Ekonomik durumun kötü oluşu aile içindede bazen tartışmalarada neden olabiliyordu.
Hemekerim Arif, İhsan Nuri Paşa'nın arkadaşı ve aynı zamanda onun üzerine “General İhsan Nuri Paşa“ adlı kitabı yazan Mamoste Rehim Şinoyî Mahmudzade'den bu tartışmalardan bir sahne aktarıyor: “ Çok iyi hatırlıyorum, 1956 yılının yaz aylarında İhsan Nuri Paşa çok dertli ve duygulu bir şekilde Kürdlerin içinde bulunduğu kötü durum üzerine konuşuyordu. Eşi bu arada devreye girerek ’İhsan ne zamana Kürdlerle uğraşacaksın? Niçin Kürdler bizim içinde bulunduğumuz durumu merak etmiyorlar? İran'da o kadar Kürd var, bir kaçı hariç kaç tanesi İhsan Nuri Paşa'nın kim olduğunu, nasıl yaşadığını biliyor? Eğer sen Türkiye'de kalsaydın, Kürd devrimi ile ilişkin olmasaydı, şimdi Türkiye'de yüksek bir rutbe sahibi olurdun ve yaşamında iyi olacaktı' diyor. İhsan Nuri, Yaşar Hanım'ın böyle konuşmasından tahatsız oluyor ve kendisine ’Yaşar ben iyi bir yaşam ve yüksek rutbe için mi Kürd Devrimi ile ilişkiye geçtim?
Hayir.
Ben o dönemler Devrim ile ilişkiye geçtiğimde zor günleri yaşıyacağımı, şehidler kervanına katılacağımı düşünerek girdim. Bundan da hiç bir zaman pişman değilim.“(age, sayfa 5)diyor.
Mamoste Rehim Şinoyî Mahmudzade'nin aktardıklarına göre 1958 yılında İran devleti İhsan Nuri Paşa'nın aylık maaşını 250 Tümen'den 1000 çıkarıyor. İhsan Nuri'nin yaşamının son dönemlerinde ise aylığı 4000 Tümene çıkmıştı. İhsan Nuri bu aniden yaşanan değişikliği Mamoste Rehim Şinoyî Mahmudzade'ye şöyle açıklıyor: “ İran hükümetin bu ilgisi ve yaşam koşullarımızın değişmesi Irak devrim(Abdulkerim Kasım-aso) ve Mola Mustafa Barzani'nin geri dönüşünden kaynaklanıyor. Kürd ulusal mücadelesinin yeniden başlaması bu duruma kaynaklık etti, başka bir şey değil“ diyor.(age, s,4)
İhsan Nuri İran'da kaldığı süre içinde bir defa da Avrupa'daki Kürd Öğrenciler Derneğinin(KSSE) Berlin'de yaptığı Kongreye katılma serüveni var. İsmet Şerif Wanlı ve o dönem dernek üyesi olan diğer Kürd öğrencileri, İhsan Nuri Paşa'yı kongrelerine davet ediyorlar. İran devleti “çeşitli koşullar aldında“ bu yolculuğa izin veriyor. 1962 yılında İhsan Nuri Paşa 70 yaşındaydı. İhsan Nuri öğrencilerin bu kongresine katılarak “Kürdlerin geleceği olan bu öğrencilerin yurtsever girişimlerine manevi bir destek“ vermiş oluyordu. Kürd öğrencileri bu kongrelerinde İhsan Nuri Paşa'yi “Ulusal Kahraman“ ilan ediyorlar. Değerli Kürd yazarı ve politikacısı İsmet Şerif Wanli yukarıda sözünü ettiğim eserde İhsan Nuri Paşa'nın “az konuştuğunu“, “ melankolik“ olduğunu yazıyor(age,sayfa 25) Ona göre bu durum İhsan Nuri'nin İran'da yaşadığı koşullardan kaynaklanıyor. İhsan Nuri Paşa, onlara İran devletinin kendisine bu yurtdışına çıkma izni bir “dost“ refakatı şartı verdiğini, ona karşı dikkatli olmaları gerektiğini söylüyor. Söz konusu olan “dost“ “İran İstihbarat Teşkilatında“ çalışan subaylardandı. Kongre süresi olan iki gün boyunca yakınlardaki bir hotelde kalıyor. İhsan Nuri Paşa'nın pasaport ve diğer dokumanlarıda ondaydı.
İsmet Şerif Wanli ve diğer Kürd öğrencileri   İhsan Nuri Paşa'ya   ilticaya   baş vurmasını  öneriyorlar.   İhsan Nuri Paşa  yapılan  öneriyi reddediyor.   Tek gerekçesi  ise  Yaşar  Hanım  İran'dadır.  Aslında  İhsan Nuri  Paşa   yurtdışına   çıkmak içi vurduğu zaman   Yaşar Hanım ile birlikte  gelmek istiyor. İran  yetkilileri   Yaşar Hanım'a  izin vermiyorlar.   Eski  Osmanlı ve Fars    oyunlarını  devreye soktukları açık.  Yani  kısacası  “Yaşar  Hanım  İran'da   esir  rehine“  olarak kalmıştı.
Kürd  öğrencileri   biraz  daha fazla  ısrar edince, bu sefer  İhsan Nuri Paşa  kendilerine  bir  şart ile kabul edebileceğini söylüyor. Şartı ise  “Yaşar Hanımı  yurtdışına  çıkarın!“ idi.
Sonuçta  İhsan Nuri    İran'a geri dönüyor.  İsmet Şerif Wanli    Mola Mustafa  Barzani'nin     Yurtdışı  Temsilcisi olduğundan dolayı  defalarca   İran üzerine  Güney Kürdistan'a  geçiyor.  Bu arada  1964'te    İhsan Nuri Paşa'yı   onun  söylemiyle “yaşlı kurdu“   evinde  ziyaret ediyor.   İhsan Nuri  Paşa, İsmet Şerif Wanli'ya  evin dinlenebileceği  yönündeki  kuşkusunu   açıyor  ve  evde bulunan   elyazılarının   elegeçirilmesinden çekindiğini   söylüyor.  Evde  sessiz  konuşmaya çalışıyorlar.
İhsan  Nuri Paşa    bildiğimiz kadarıyla iki defa   Molla Mustafa Barzani'yle  görüşüyor.  Birinci görüşme  1974  yılındadır.
Hemekerim Arif'ın Dr. Haşim Şîrazî'den aktardıklarına göre İhsan Nuri Mola Mustafa Barzani'ye: “ Umut ederim ki Şah Rıza'nın sözlerini ve söylediklerini ayaklar altına alarak Ararat'ta bizim başımıza getirdiklerini şimdiki İran'a sığınan Kürd hareketinin başına getirmezler. Çünkü biz Kürdler kendimizi İranlılarla aynı soydan sayardık. İranlıların bize ihanet edeceklerini düşünemiyorduk ve Şah Rıza bize ihanet etti.“ Diyor.
Ararat Devrimine ihanet edenler daha sonra 1975 yılında “Cezayir Antlaşmasıyla“ Eylül Devrimine de ihanet ettiler.
İkinci görüşme ise   1975 yenilgisinden sonra   İran'da  gerçekleşiyor.  General  Mustafa Barzani     Tahran'a  45 km uzaklıkta  Karaj'da  bulunmaktadır.  İhsan Nuri Paşa  İran yetkililerinden izin alarak   Barzani'yi görmeye gidiyor.  Eyub Barzani'nin  anlatımlarına  göre  bu  görüşmede   İhsan Nuri   General Barzani'ye: “Gelecek Kürd  kuşakları için  anılarını yazmasını  öneriyor. Fakat  Molla Mustafa Barzani  bu öneriyi reddediyor“.(La  Revolte  de Agridagh, sayfa 51)
Ben    daha fazla  bilgi  almak  için Eyub Barzani telefon görüşmesi yaptım. Bu görüşmelerden birinde  Eyub  bana “General Barzani'nin İhsan Nuri'ye   yenilgiden başka ne yazayım“  dediğini söyledi.
Keşke  General Barzani  anılarını yazsaydı..  Barzan devrimini,  Ağrı  İsyanı ,  Mahabad  günleri,  Rusya sürgünü  ve  Eylül Devrimi.....   Kürd tarihinin   yarım asırdan fazla  bir sürecini kapsıyordu. General  Barzani  Ağrı hariç  tüm bu  başındaydı.
İhsan Nuri Paşa 18 Mart 1976  tarihinde  evinin yakınlarında  bir motosikletin  çarpması  sonuçu  yaralanıyor ve hastaneye kaldırıyor. Bir  hafta sonra    yaşama veda ediyor.   İhsan Nuri'ye    olayında   motosikletçi  yakalanıyor ve mahkemeye veriliyor.  Yaşar  Hanım   bir   avukat tutuyor.  Belli  bir dönem sonra avukat ona   boşuna  uğraşıyoruz “ Savak“ın bu işte parmağı vardır“ diyor.
Çünkü,   İhsan  Nuri   hastanede olduğu  zaman Yaşar Hanım kendisini ziyaret ediyor ve doktorlar “ tehlikeyi atlatı“  diyorlar.
Ondan  sonra   “ölümün kara haberi“geliyor.      Tutuklanan motosikletci de serbest bırakılıyor..
İhsan Nuri  İran'da   sürgünde  olduğu  sırada   hep  kirada   oturdu.  Ölmeden   önce   vasiyatnamesinde  “her şeyini  Yaşar Hanım“a  bırakıyor.
İhsan Nuri Paşa   öldüğü zaman  “kontosunda  1150  Riyal vardı“. O  dönem bir  Amerikan doları   70   Riyaldı.  Bir  kilo et  ise  140  Riyal ediyordu.
İhsan Nuri Paşa'nın taziyesinin metnini büyük Kürd yazarı Mella Cemil Rojbeyani kaleme alıyor. Rojbeyani da daha sonra Baas rejimince şehit edildi.
Taziyede kullanılan teksti olduğu gibi çeviriyorum: İhsan Nurî Paşa li sala 1273-ê Hicrî şemsî ji dayîk bû. Li 28/12/1354 saet şeşî paşnîvro motorsiklê lêda û roja pençşemê 5/1/1335 saet şeşê beyanî li xestxana Sîna wefat kir û saet sêyê paşnîvro li Goristana Behîştî Zehra , kerta neh bi xak hate spartin“..
Yaşar Hanım ile İhsan Nuri Paşa'nın aşkı ve sevgileri kelimelerle ifade edilecek gibi değil. İkisi 9 aylık evliyken İhsan Nuri Paşa 1924 Beytüşşebab ayaklanmasına katılıyor. Ayaklanmanın yenilgisinden sonra İhsan Nuri Irak'a geçiyor ve oradan İran'a... Daha sonra 1927'de İhsan Nuri Ağrı Direnişinin başına geçiyor. 1929 yılında Türk hükümet ile Ağrı direnişçileri arasındaki görüşmeler neticesinden Türk hükümeti Yaşar Hanım'ın yurtdışına çıkışına izin veriyor. Yaşar Suriye'nin Halep şehrine gidiyor. Xoybûn örgütü Yaşar Hanım'ı Tahran üzerinden Ağrı dağına ulaştırıyor. Hareketin yenilgisinden sonra Yaşar Hanım eşi gibi ömür boyu bir sürgün hayatını tercih ediyor.
Devam edecek.......
Aso Zagrosi
        
    
      
      
      
Değerli Kürdistan Forum katılımcıları,