Düşünmek bazen insanı terlertir, içinden çıkamz ızdıraplara boğar.Türk,İran,Sürye silahlı kuvetleri PKK ve PJAK yerle bir ettiklerini düşündüm.Uçakların,helikopterlerin vurup dağıttığı,tankların ezip geçtiği,süngülerin delik deşik ettiği,kulakların,kafaların kesildiği görüntüleri canlandırdım gözümün önünde.Olabilirmi ,varmı böylesi bir olasıllık ? Sorusuna bulduğu cevap ;Düşmanın, tarihsel vahşetinden süzülüp gelen ve acılı tecrübeler yaşıyan « evet »,ürkek,telaşlı ve öfkeli bakışlarını gözlerimi mızraklarcasına dikti.Geçmişte,tarihin acılı bir yerlerinden geliyordu evet'in mızraklı bakışları.Ölen canların acılı görüntülerinin haritasını çizerken ;gelecek zamanda ,uçak kaanatlarının getireceği ölümün dehşetinin de haberciliğini yapıyordu.
Tek yürek olmuş düşman kuvvetlerin Güney Kürdistana daldıklarını düşündüm.Bizim, Müslüman sömürgeciler yağmur gibi bomba yağdırdığını hayal ettim.Her koldan tanklar dalıyordu Güney Kürdistana.İran topcularının yakıp yıktığı köyler,kasabalar,Halepçe hıçkırıklar içinde yine kan ağlıyordu.Kerkük te TSK komando paraşütcüleri,Arap aşiretleri Kürt avına çıkmışlardı.Türkmenler, kardeş hikayelerini bırakmış
cellat olmuşlardı, yakalarındaki TC rozetleriyle.Kafaları kıpkırmızıydı tc bayrakarıyla sargılı.
Musul tanklarla çevirilmiş,vahşi katliamdan kurtulan Müslüman ve Ezidi Kürtler ölüm kamplarında kan ağlıyordu.
Istanbul,İzmir Bursa,tüm metropol ünüverstelerinin bahçelerinde istif edilmiş Kürt cesetleri ile doluydu.Evlerinden alınanlar Kürt olabilirlikle suçlanıyordu, « Ben Erzurumluyum,dadaş ım,Iğdırlıyım Azeriyim »,demekte onları iğrenç ölümlerin pençesinden kurtaramıyordu.Amed te,Siirte Wan da,Kürt muhbirler,Hakkaride,Muş ta korucular kafa kesiyordu yığınla.
Göz alabildiğince ,ucsuz bucaksız iğdam sehpaları her beş dakikada binlerce Kürt kızını,genç ve yaşlısını ölüme taşıyordu doğu Kürdistanda.Askeri kamyonlar boynu kırık
cesetleri kırsala doğru götürüyordu.
Kürt coğrafyası,bir uctan,bir uca Kürt cesetleri ile doluydu.yine kanlı akıyordu Dicle,Fırat.Yine genç kızlar kendilerini uçurumlardan atıyordu.Haklı haksız sıradan bir genç,savaşçı,muhalefet,taraf,karşı taraf,pazarlamacı,yazar hepsi yerde cansız, kafasızdı. kamptaydı ,kolsuz,bacaksızdı. KDP lisi,PKK lisi,YNK lisi,PJAK lısı yoktu artık.Onlara verip veriştirende yoktu artık,kafalar yuvarlanıp gidiyordu,Milliyetci Kürdün,solcu Kürdün,Müslüman ,Alevi Kürdün Zaza,Ezidi,koruyucu,jitmci Kürdün....Kafalar yığın yığındı çukurların önünde.
Son hamleyi korkaklar yaptı,Arnavutu,Bulgarı göçmeni.Kürtlerin mallarına el konuyordu.Türkmen daha savaş kokusunu his eder etmez,gözünü dikmişti Doktor İzzettinin evine.İzzettinin karısı,iki oğlu ve küçük kızı Gülbahar satırlarla doğranmıştı.Doktor İzzettin'in cesedi yol kenarıda tanınmaz haldeydi,koyun gibi kesilmişti doktor.Azeriler talanın yanı sıra Doğu Kurdistanı işgal ediyordu yer yer.
Dünya televizyonları,yalandan bir kaç göz yaşı döktükten ,hak hukuktan dem vurduktan sonra sipiker bayan önündeki defteri kapatıp hava durumuna geçti.Türk,Fars,Arap petrol bakanları,uzmanları ,ABD,Çin,Rus heyetini uğurlarken hediyeler sunarak memnunyetlerini dile getirdiler.
Confedaralizim,otonomi,demokratik cumhuriyet sesleri yoktu artık.Ergenekon,hayın,ajan ,küfürbaz,tenekeci kimse kalmamıştı....
Neden öldük,neden öldürüldük sorusunun sesi soluğu çıkmıyordu !!kimse yoktu artık..
Aydın,yazar,valizci,milliyetci,politıkacı arandı bulundu,kamplar elekten geçti !!!
Bazı aydın ve siyasetciler iğdam edilmeden önce :
Biribirimizi iyi dinlemedik
Biribirimize iftıra attık
Düşman basın ve yayının sözcülüğünü yaptık
Müslümansın,Alevisin,Şafisin,Zazasın,Ezidisin,solcusun,milliyetcisin,tenekecisin,hayınsın,ajansın,cahilsin,sin sin
Haklı kimse kalmamıştı
Herkes herkesi dar ağacına çekmişti
Kürt kanıyla sulanan Kürt torağının karnını yarıyordu kepçeler.Koca koca vinçler dev borular döşüyordu bir uçtan bir uca.Doğal gaz,petrol geçip gidiyordu bir yerlere.
İşciliğini yapmıştı kamp artıkları,kolsuz,bacaksız Kürtler,bu enerji güzergahın.
Müslüman,Alevi,Ezidi,solcu..Kürtlerin çocukları yoksul,perişan ve mutsuzdu,mutsuzdu kalanlar.
Kapanmayan yaranın izleri tarihin bir yerlerinde gizlidir.Yanlışarımız geçmişimizin bir yerinde.
Hayal etme veya düşünmek bazen ürkütücüdür.Ya gerçekse?