Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 7 May 2011

davutDAVUT KURUN / Aysel Tuğluk, DTK nin Diyarbakır’ daki toplantısının sonuç bildirisini açıklarken, “Kürt sorunu devletle çözülmezse, bizlerde devlete rağmen Türk ve Kürt halkının demokratik örgütlülüğünü yaratarak çözeriz” “bunu gerçekleştirebilecek örgütlülüğe sahibiz” diyerek sekiz maddelik talepleri sıraladı.

Bu bu öneriler Türkiye’ yi demokratikleştirme ve Türk demokrasisi içinde Kürtlere bir yer bulabilmek içindir. “demokratik Türkiye ulusu, “tek devlet tek bayrak “ gibi sembolik ve belirsiz kavramlar içinde Kürtlere statü aramak beyhude bir çabadır.

Açık ve net koymak gerekir. Kürdistan sorunu Türk demokrasisinin içinde çözülemez. Çağımızdı demokrasi kavramı, ulus birim alınarak yaratılan bir sistemdir. Türkler bugüne kadar demokratik bir sistem yaratamadılar, yaratsalardı bile yine Kürtlere yer olmazdı. Çünkü, Kürtler Türk sisteminde dıştalanmış, inkar edilmişlerdi. Bugünde Türkiye’ de demokratikleşme yolunda ciddi adımların atıldığı inkâr edilemez, ama Kürt sorununun çözümünün demokrasi ile ilgisi yoktur. Kürtler ancak Türkleşerek demokrasiden yararlanabilirler. Çünkü demokrasinin ulusal sorunun çözümünde direkt bir bağlantısı yoktur.

Örnek, Türkiye , Irak İran ve Suriye’ ye göre daha demokratiktir ama ulusal sorun , Kürt sorunu bu ülkelere göre daha ağır ve kanlı bir süreci izlemekte, statü olarak da daha geri ve yok sayılmaktadır. Dünyada demokrasi beşiği olarak kabul edilen Batı Avrupa devletlerinde ulusal sorun hala çözülmemiştir. Batı Avrupa demokratik devletleri dünyanın en eski ve en büyük sömürgeci devletleridir. Demokratik bir devletin başka ulusları baskı altına almayacağı, sömürgeleştirmeyeceği algısı yanlıştır. Türkiye’ nin kendi yakın tarihinde de göreceğimiz gibi, ikinci dünya savaşından sonra kısmı demokratikleşmesine rağmen, Kürdistan politikası daha da kanlı olmuştur. 1960 anayasası kısmı demokratikleşmeye Türkiye’ de yol açarken, Kürdistan’ da kanlı uygulamalara yol açmış, Kürt varlığı dili yer ve şahıs isimleri vb bu dönemde yasaklandı.


Kısaca vurgularsak Türkiye’ nin demokratikleşmesi Kürdistan sorununu otomatik olarak çözemez. Ancak Türkiye’ nin demokratikleşmesi sorunun çözümünü daha kolaylaştırabilir, sorunun diyalog yoluyla çözülmesini, gerçeklerin anlaşılması için imkanlar yaratabilir. Ancak Türkiye’ yi demokratikleştirme Türk ulusunun kendi iç dinamiğe ile mümkündür. Türkler demokratikleşme dinamiğine sahip değilse, Kürtler Türklere demokrasiyi dayatmaya ne gücü ne hakkı vardır. Aksine Türk toplumunu daha da militarize eder. Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkı kadar, Türklerinde kendi kaderini tayin hakkı vardır. Bu noktadan sonra birlik için ısrar etmek Kürtler içinde anlamsızdır. “Demokratik özerklik” kavramı da, demokratik bir Türkiye’ de özerk Kürt yönetimi anlamında kullanılıyor ki, bu da doğru değildir.

Birlik için iki tarafın gönüllü özgür iradesi gerekiyor. Bu iki ulusun da kendi kaderine sahip olma hakkı demektir. Özgür olmak, ayrılma hakkına da sahip olmak demektir. Kürtlerin Türkler gibi kendi devletlerini kurma hakkı tanınmadan, iki tarafın özgür iradesinden bahsedilemez. Ancak bu hak kabul edildikten sonra Kürtler ile Türkler gönüllü bir birliktenlik oluşturabilirler. Birlikte demokratik bir sistem içinde yer alabilirler. Federasyon tezi ancak bu zeminde mümkün olabilir. Özgür Bavyara eyaleti bile aynı ulustan olmasına rağmen, Federal Almanya ile ortaklık sözleşmesinde ayrılma hakkını saklı tutarak imzalamıştır.


DTK Türkiye’ yi 25-30 eyalete ayırarak özerk yönetimler önermiştir. Bir kere bu 25- 30 bölgenin özerklik talebi varmıdır, bilinmez. Amaç Kürdistan gibi bir sorunu Türkiye sistemi içine ayarlama çabası olarak görülüyor, böylelikle, Kürdistan sorununu Çerkez, Laz, Rap, Rum sorunu gibi göstererek, Türkiye’ nin bölünme korkularını gidermek istenmiştir. Alpaslan Türkeş’ in kendi deyimiyle “korkunun ecele faydası yok”. Bölünmeyi Türklerin ırkçı Politikaları dayatmıştır ve Kürdistan’ daki soykırımlar hala devam etmektedir.

Kürt politikacıları her zaman kendi dilek ve temenilerini realitenin yerine koyarak tavırlarını belirlemiştir. Türk ve Kürtlerin eşit haklara sahip bir sistem dilemektedirler . Ama realite onları hap “sıfır noktada” tutmuştur. Hatta Türk ve Kürtler le de yetinmeyip, ortadoğu halkları konfederal sistemi önermektedirler. Benim hayallerimde ise devletlerin olmadığı sınırların kalktığı bir dünya düzenidir, ama realite ise tam tersini öngörmektedir. Türkiye hiçbir zaman Kürtleri’ de içine alacak sekilde demokratikleşemez, demokratikleşsede Kürtleri dıştalıyarak, kişisel kültürel haklar tanıyarak ve giderek sisteme entegre ederek, çözmeye çalışacaktır. Yani asimilasyonu şimdiye kadar soykırım temelinde yaptı, bundan sonra şidet yerine “demokratik yollarla” yapacaktır. Recep Tayip Erdoğanın, Kürt açılımı, demokratik açılım, birlik beraberlik açılımı vs dedigi bunca şamatadan sonra, imralı ile devlet görüşmelerinden sonra “türkiyenin bir kürt sorunu yoktur, benim kürt vatandaşlarımın sorunu vardır” demesi devletin ne kadar yol aldığını, kürtlerin nasıl “hızla sıfır noktaya yaklaştığı”nı göstermesi açısında anlamlıdır.


KÜRT BAHARI GELECEK Mİ?


Kürt siyasetçilerinin ilizyonları gelinen noktada yıkılınca, hala sıfır noktada olduklarına anlayınca, demokrasiyi kendi güçleri ile inşa etmeye muktedir olduklarını söyleyerek, Tunust’ a başlıyarak, mısır,Bahreyn, Libya, Yemen , Suriye Ürdüne yayılan arap ayaklanmalarına atıfta bulunarak, kuzey kürdistan’ da da isyanın büyüyeceğini söylemeleri olumludur. Ancak bugüne kadar bu güce sahip olup yapmamış olmaları düşündürücüdür. Çünkü genel bir halk ayaklanması, DTK ile BDP çevrelerinin çizdiği çizgiyi aşabilir, halk denetim ve sistem dışına çıkabilir . Arap ülkelerindeki örgütsüz halk kitlelerinin isyanı, bir kaç haftada diktatörlükleri devirmesi göz önünde tutulunca, bu isyanın daha çok örgütlü olan kuzey Kürdistan görülmemesini nasıl izah edilebilir. KCK, DTK, BDP gibi kitle partilerinin bundan sonra insiyatif alacaklarını isyanın büyüyeceğini söylemeleri üzerine herkes bir beklenti içine girmiştir. Kürt baharı da gelecek mi?

Kuzey Kürdistan’ da bir halk hareketi Türkiyede ve orta doğuda köklü ve büyük değişimlere yol açacaktır. Ancak bu İmralı çizgisi aşılmadıkça, mümkün değil. Önümüzdeki hareketli dönemde kürt güçleri insiyatif alarak kendi temsilini yaratmak zorundadır. Eğer T.C Kürtlerle sorunu çözmek amacıyla görüşmek istiyorsa gizli kapalı değil, Türk ve Kürt kamuoyu önünde ve dünya devletlerinin gözetiminde yapmalıdır. Bütün dünyada, bur tür sorunlar nasıl görüşülüyorsa bizde de öyle olmalıdır. Hele hele görüşen taraf, Kürt hareketini sürekli hile ve entrikalarla, tutulmayan sözlerle kandırmaya çalışan T.C ise, artık bundan ders çıkararak mutlaka açık kamuoyu önünde ve dünya devletlerinin gözetiminde yapılması şarttır.

yazi kurdistan-aktuel´den aaktarildi baslik eksik cikmis. xale davutun newroz´u degilde kürdistan-aktueli secmesi benide merak ettirdi

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.