1959 baharında yani bundan tam 40 yıl önce ilk defa „Enwer“ adlı birinin ismini duydum. „Enver“, Dr. Qasimlo'nun kullandığı takma isimlerden biriydi. O dönem Bağdat Üniversitesinde Kürdçe bölümü yeni açılmıştı. Bu bölüme giden Kürd öğrenciler yararlarından dolayı hocalarından büyük bir saygı ve takdirle söz ediyorlardı. Bu öğretim görevlerlilerden Dr. Qasimlo ve Şair Goran ilk sırada yer alıyorlardı. Elbette böyle ilerici ve kabiliyetli bir aydını tanımak her samimi Kürdün istemi ve umut ettiği bir şeydi. Sevgili kardeşim Dr. İzeddin Mustafa Resul aracılığıyla benim için çok kısa bir zaman içinde böyle bir imkan hasıl oldu. İlk defa onu Bağdat'ta Kerada Meryem mahalesindeki evinde gördüm. Qasımlo'yu gördüğüm zaman onun tüm alanlarda kabiliyetli, eşi ve emsali bulunmayan, konuşmasını bilen, hoş sohbetli, yurtsever ve gerçekten derin ileri görüşlü bir alim olduğu düşüncesi benden hasıl oldu. Fazla sürmedi, onu „Derdekurd“ın ölümcül, bulaşıcı hastalığından dolayı Irak'tan sınır dışı ettiler. Bu karar beni o kadar etkiledi ki kendimi tutamadım „Niçin?“ anabaşlığı adı altında çok sert bir makale yazdım. Bu makale de çok içten şehit Qasimlo'nun eşsiz kabiliyetinden söz ettim ve Irak'daki 14 Temmuz Devriminin kapılarını şehid Dr. Qasimlo gibi insanlara sonuna kadar açık olması gerektiğini yazdım. O dönem „Jin Gazetesi“nin baş yazarı şair Piremerd'in torunu olan Ahmed Zirengiydi.. Benim yazım Ahmed Zirengi'nin gönlüne hitap etmiş olacak ki Jin'in baş yazısı olarak yayınladı. Benim makalem bir Kürdün uğursuz kinini deşmiş olacak ki, „Derdekurd“ mikrobu bedeninin tüm damarlarının kanına bulaşmış olacak ki kinini çok sert bir şekilde Jin Gazetesinin sayfalarında bana verdiği cevapta kusmuştu. Sokak diliyle Qasimlo'ya saldırmıştı. O bana verdiği uygun olmayan cevabına da „Çünkü“ başlığını koymuştu.
Bu „Derdekurd“un cevabı yayınlandığı zaman ben yüksek eğitimimi yapmak için Sovyetler Birliğine gitmiştim. Şehid Qasimlo, bana cevabın yayınladığı Jin Gazetesinin bir nüshasını Prag'tan Moskova'ya göndermişti. Qasimlo Jin ile birlikte ders alınacak ve çok güzel bir kaç satırda bana yazmıştı.. Sanıyorum 1960'ın sonu yada 1961 yılının başlarında olacak, şehid Qasimlo doktora çalışması için materiel toplamak için Moskova'ya gelmişti. O zaman da ben de doktora çalışmamla uğraşıyordum. Kitapları nasıl karıştırdığını ve yorulmaz biri olduğu görüyordum. O günlerde fark ettim ki bu dünyada onun gibi hem Doğu ve hemde Avrupayi dilleri bilen çok insan var. Kürdçe'nin iki temel lehçesi, Farsça, Azerice, Türkçe, Arapça, İngilizce, Fransızca, Rusça, Çekce, Slovakça ve diğer dilleri biliyordu. Bağdat'ta benim evimde bir oturumda Mobik(Chris Kutschera) ve eşiyle nasıl sorunsuz ve bülbül gibi Fransızca konuştuğuna şahit oldum. Karşılıklı olarak çok nükteli sohbetler yapılıyordu ve aynı zaman Dr. Qasimlo bize Kürdçe'ye çeviriyordu. O sohbet hepimizi sarsmış ve mutlu etmişti. Dr. Qasimlo meclislerin gülüydü. Tüm bilim dalları üzerinde rahatça sohbet ediyor ve konuşuyordu. Siyaset, tarih, edebiyat ve diğer bir çok dalda o cirit meydanlarının suvarisiydi. Hatta Dr. Qasimlo sohbet esnasında ses tonunu da değiştiriyordu.. Eğer birileri onun tanımasaydı, onun siyaset adamı mı yoksa şair, edebiyatcı mı yoksa alim, tarihçi ve dilbilimcisi olduğunu bilmezdi. Çünkü, gerçekten de o hepsinin toplamıydı.
Onunla onlarca defa bir araya geldik. Onun gibi arogant olmayan, temiz dili ve yumuşak ruhlu çok az insan var. Bir buğday başağının bir danesine zarar gelmesini istemezdi. Dr. Qasimlo gerekli olduğu zaman dahi kimseyi kötülemezdi, yanan ateşe gaz dökmezdi. Tam tersi farklılıkları bir araya topluyordu. Bu konuda kimse onun gibi usta değildi. Dr. Qasimlo ile Batı ve Doğu gazetecilerinin yaptığı bir çok röportajı okudum. Hemen hepsi içtenlikle Dr. Qasimlo'nun çok yönlü ve kabiliyetli bir lider olduğuna dikkat çekmiş, ileriyi gören, demokrat, özgürlükçü, toleranslı, barışçıl, edebiyat dostu, kendine güvenen ve hoş sohbetli bir lider olduğunu yazmışlar. Hepsinin heybesinde Dr. Qasımlo'ya ilişkin detaylı ve ender bilgiler mevcut ve sevgiyle rahmetliye veda ettiler. Chris kutschera ve eşi „Heidi El Huseyni“nin Dr. Qasımlo için söyledikleri samimi tüm Kürd yurtseverlerinin gurur duyabilecekleri bir şeydir. Dr. Qasimlo'nun yoldaşları bunları ayrı bir kitap olarak yayınlayacaklar. Kürd davasını destekleyecek ender bir rehber olacağını umut ediyorum. Dr. Qasimlo'nun batılarla olan konuşmaları yerinde ve düşünceleri detaylıydı. Sonra lafı değiştirir ve sorardı: „ Kürdlerde uçak kaçırabilir, rehine alabilir, fidye istiyebilir ve suçsuz insanların kanını dökebilir. Kürdler bunları yapmadıklarından dolayı mı sizler sitem gören bu halkı anlamıyor, yardımına gitmiyor ve insani bir göz atmıyorsunuz“ ?
Eğer biz Dr. Qasimlo'nun eşsiz eserlerine gelirsek, şunu söyleyebilirim. Dr. Qasimlo'nun doktora çalışması öneminden dolayı bir kaç Avrupa ve doğu dillerine çevrildi. Buna ilişkin özel bir makale yazmış ve yayınlamıştım.
Ben bu eseri Kurdoji'nin çok ender eserlerinden biri olarak değerlendirmiştim. Şehid Qasimlo'nun Kürd ve Kürdistan'a ilişkin aşkının sınırı yoktu. Hiç kimse onun kadar o kutsal aşkın susamışlığını Avrupa'ya ulaştıramadı. Dr. Qasimlo onlarca ve onlarca Avrupalı politkacının, tanınmış şahsiyetlerinin, meşhur gazetecinin dikkatlerini Kürd milletine kanalize etti. Dr. Qasimlo aynı zamanda İranlı bir yurtsever ve dünyanın büyük bir humanistiydi.
Kısaca Dr. Kemal Mazhar Dr. Qasimlo ile ilgili anılarını Sınır Tanımayan Doktorlar, Dünya Doktorları gibi kuruluşların kurucusu ve bir ara Fransa'da İnsan hakları bakanlığınıda yapan ve aktüel olarak Fransa'nın Dışişler Bakanı olan Bernard Kouchner'in Dr. Qasimlo'nun mezarı başında ve göz yaşları arasında „Tüm 3.Dünya ülkeleri içinde hiç kimseyi senin kadar sevmemiştim“ sözüyle bitiriyor.
Çev: Aso Zagrosi