Türklerle Kürdler birlikte yaşamak zorunda değillerdir. Böyle bir zorunluluğu dayatan ırkçıdır. Zaten şu an yaşanan problemin kendisi dayatılan bu zorunlu yaşamadan kaynaklanmıyor mu? Sorun buysa, o halde yapılması gereken ortadadır.
Ayrılır, birbirimizden kurtuluruz.
Zaten Kürdlerin yüzyıllardır mücadelesi bunun için deği midir? Türk sistemi Kürdleri nefesiz bırakıyor, boğuyor. Kürdlerin mücadelesi yaşam savaşıdır. Boğulmaktan kurtulma çabasıdır. Bu uğurda ağır bir bedel de ödendi. Bundan sonra vereceği rezervlerinde. Vereceklerinden de kimsenin kuşkusu olmasın.
Kürdler, haklarından vazgeçmeyeceklerdir. Hakları dil-diş sorunu değildir. Millet olmadan doğan en tabii haklarıdır. Bunların başında da, kendi bağımsız devletini kurma hakkı gelir.
Bu hak tartışma konusu yapılamaz, devredilemez. Koşullar yok diye vazgeçilemez. Kimse de, Kürd milleti adına bu haklardan feragat edemez. Kimsenin buna ne hakkı, ne de yetkisi vardır. Buna yeltenenler olsa da, toplumsal yasalar buna yol vermez. Her şey doğal mecrasında akar. Kuşkusuz bu akış yavaşlatılabilinir, ama asla ve asla ortadan kaldırılamaz.
Dünya da, 200'ün üzerinde devlet var. Hepsininde bir milli kimliği var. Ve kimsede varolan devletlerin milli kimliğinden dolayı onları ırkçı ilan etmedi.
Ama Kürd milletini egemenliğinde bulunduran sömürgeci sistem, ondan nemalan kesimlerin tümü, Kürd devleti telefuz edildiğinde kırmızı görmüş öküz misali saldırıya geçmektedir. Ortak söylemleri, 'bu ırkçılıktır'(!) olmaktadır.
Son tartışmaları takip eden her sağduyulu insan bu rezaleti tiksinerek seyretti.
Aralarındaki tartışmaya bakın. Biri diğerine diyor ki, 'ben de ırkçıyım, ama sen benden daha fazla ırkçısın.' Sonra dönüp birbirlerine göz kırpıp, 'en iyisi bunu Kürdlerin sırtına yıkalım' konusunda anlaşıyorlar.
Konuyu daha anlaşılır kılmak için Mümtaz'er Türköne ile Ertuğrul Özkök arasındaki tartışmaya dikkatinizi çekmek isterim.
İkisi de, bir elmanın yarısıdırlar. Birbirlerinden farkları yok. İliğine kadar Türk ırkçısıdırlar. Her ne kadar birbirlerine karşı kim daha ırkçı değil kavgası olsa da, ikisininde ırkçı olduğu eski söylemleri bir yana, bu son tartışmalarda da, ortada.
Dikkat edin!
Türk egemenlik sistemin bir amantüsü var. Nedir bu?
'Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü'
Sistemin desturu bu.
Peki Mümtaz'er Türköne ne diyor?
“'Kürt devleti' ise Türk'üyle-Kürt'üyle bu milletin sırtından sopayı eksik etmemek için uydurulmuş bir safsatadan ibaret. Böyle bir ihtimal bir hayal veya kâbus olabilecek kadar bile ciddi değil. Çünkü Kürt devleti, öncelikle Kürtler için bir felâket.“
Şekilde görüldüğü gibi, bunlar Osmanlı bankasıdırlar. Yoktur bir farkları.
Sistemin ezberini nakaratlayan Mümtaz'er Türköne, o günden sonta başkalarına ırkçılık dersi verebilir mi?
Bir kere, 'Türk'üyle-Kürt'üyle bu milletin' dedikten sonra zaten ırkçılığını ilan edmiş oluyor. Irkçılığın bir insanlık suçu olduğu bilndiğinden dolayıda zaten siyasi kültürlerinde de var, hemen bu pis kimliği başkalarının boynuna takıyorlar. Etraflarında yeteri kadar 'düşman'da var. İsmi Orıs, Bulgar, Yunan, Ermeni, Yahudi ve liste uzayıp gider.
Ama güncelde revaşta olan düşman Kürdler olduğuna göre o ırkçı kimliklerini mazlum Kürd'ün boynuna takıyorlar.
Mümtaz'er Türköne, 'Türk'üyle-Kürt'üyle bu millet' demesiyle zaten ırkçılığını ilan etmiştir. Bu adam mı aptal, yoksa karşıdakileri mi aptal yerine koyuyor bilmiyorum. İsminin önüne prof. gelmesi kimseyi aptal olmaktan kurtarmıyor. Türköne, her ne kadar prof. ünvanınıda alsa aptal olmaktan kendini kurtaramiyor.
'Türk'üyle-Kürt'üyle bu millet' diyen kişi aptaldır.
Anadulu'daki Türklerin bir millet olduğu banim açımdan tartışılır bir meseledir. Bana göre Anadolu'daki Türkler, bir millet değil, azınlıkların azınlığıdır. Tıpkı Anadolu'daki Kürdler gibi. Ama Kürdler, Kürdistan'da bir millettir. Zaten millet olmalarından doğan haklarından dolayı devletleşmek istiyor. Bu bir hak. Bu hak birçok uluslararası belge ile taahüt altına alınmış durumda. Mümtaz'er Türköne, bunları bilmiyor olamaz. Gerçi Aziz Nesin, 'Türklerin %99'u aptaldır' demişti, ama Mümtaz'er Türköne ve Ertuğrul Özkök gibilerin yaklaşımı aptalıktan öte ırlçılıklarından ileri gelmektedir.
Kendi aralarındaki tartışmada aslında birbirlerine vermiş gibi oldukları cevaplar, kızım sana söylüyorum, ama gelinin sen anla misali Kürdlere dedikleridir.
Biz şunu daima dile getirdik. Sorun Türklerin değil, Kürdlerin sorunu. Bu nedenle sorunu Türklere havale eden Kürd davasını çözümsüzlüğe sevk eder. Şu bilinir ki, Türk'ün 'aydını', 'demokratı', 'liberali' 'sağı', 'solu', muhalefet ve iktidarı ile ırkçıdır. Yoktur birbirlerinden farkı. Amaçları ortadadır. O da; Kürdistan'ı bir ülke, Kürdleri bir millet olmaktan çıkarıp, Türkiye ve Türk kavramları herkese kabullendirmek ve savundurmaktır. Bu güne dek yapılan budur. Bundan sonra da, yapacakları budur. Bu bağlamda Türklerden Kürdistan sorununun çözümünü beklemek hayal olmaktan öte Kürdler açısından bir felakettir.
Sorun Kürdlerindir. Çözümüde bellidir. Amerika'yı yeniden keşfetmeye kimse kalkmasın. I879 Fransız devriminden bu güne millet temelinde devlet kurmak esas akım olagelmiştir. Bu süreç bitmiş değildir. Alternatif olarak sunulan Federasyon, Konfederasyon vs. çözüm biçimleri tutmamıştır. Elbette bu yarın olmayacak bir sorun değildir. Fakat günümüzde mümkün olmadığı ispatlanmıştır. SSCB ve Yoguslavya'ın paramparça oluşu tarih olmayacak kadar yenidir. Avrupa Birliği ise özelimize örnek teşkil etmemektedir. Burada olan milli temelde devletlerini kurmuş milletlerin çıkarlarına uygun ilişkilerini yeniden bir düzene konuluşudur. Kürdler ise henüz devletlerini kurmuş değildir. İkincisi millet olarak varlığı bile kabul görmüş değildir. Üçüncüsü, Kürdlerin birlikte yaşamak zorunda bırakıldıkları devletler, AB'ni oluşturan devletler gibi sunmak gerçeği teryüz etmek demektir. Demokrasi kültürü açısında aralarında yüzyıllar gibi uzun bir zaman farkı vardır.
Mümtaz'er Türköne'de bunları bilir. Ertuğrul Özkök'e verdiği örnekler, Kürdler ile Türkler ilişkisini doğrulamiyor. Yok zengin fakir, yok şu ve bu din grubunu nasıl ayrıştıracağız örneklerin, vermesi onun hinoğlu hinliğinden ileri geliyor. Kimse bu tür saçma önerilerde bulunmadı, bulunmuyor. İsveçliler ve Norveçliler, Çekler ve Slovaklar, SSCB, Yugoslavya nasıl millet temelinde ayrıştılarsa Kürdlerle Türklerde öyle ayrışacaklar. Sorun ancak o zaman kökten çözülür. Bunun başka bir yolu yoktur. Faklı yol arayışında olanların niyeti ne olursa olsun hizmet ettiği daha fazla kanın dökülmesidir. Bununda kimin işine geldiği bir sır değildir.
Kürdlerin Türklerle ortak bir geleceği yoktur. Ne kadar birbirlerinden ayrışırlarsa o kadar iyidir. Kişi olarak onların gideceği cenete bile gitmek istemem.
Kimse felaket telalığı edip ortalığı korkuya boğmasın. Kürd devleti, Kürdlerin rüyası, amacı, hedefidir. Bunca verdiği ağır bedelin karşılığı Mümtaz'er Türköne, Ertuğrul Özkök gibi ırkçılarla birlikte yaşamak değildir.
Bağımsız Kürd devleti her namuslu Kürd'ün gönlünü hoş tutan bir duygudur. Sevinç kaynağıdır. Kürdler için kurtuluştur. Kurtuluşumuzu Türkler kendileri için 'kabus' biliyorsa onların sorunudur. Onlar, kabus yaşayacak diye kurtuluşumuzdan vazgeçecek değiliz.
Ama kendilerine bir öğüdümüz olur.
Adam olsunlar. İnsan olsunlar. Bize bakıp bunu öğrenebilirler. Kürdistan'ın güneyinde olup-bitenlere baksınlar. Kısa bir zaman diliminde Kürdlerin yaşama geçirdikleri demokrasi harikasından öğrenebilirler. Varolan azınlıklara yaklaşımına bakabilirler. Kürd yönetimi onları tespit edip bir yerlere sürgün etmedi. Farlılıklarını kabullenerek kendilerine yaşam ortamı sağladı. Bir kabus ta yaşanmadı.
Belki bu gün değil, ama yarın bu kuzeyde de hayata geçecektir. Herkes kendini buna hazırlarlarsa kabus ta yaşanmaz.
Kuzey de, ne mi yaşanacak? Ben sadece tarihin akışına işaret edeyim. Türk egemenlik sistemi, ne kadar direnirse dirensin sonuç olarak tüm kurumlarıyla Kürdistan'da sökülüp atılacaktır. Kürdler, kendi kendilerini yönetecek ortama kavuşacaklardır. Kürdistan'da yaşayan diğer etnik grubları olduğu gibi kabullenecek ve kendilerine her alanda yaşam ortamını sağlayacaklardır.
Kürdler, şunu yapmayacaklardır. Onları tek tek tespit edip Anadolu'ya sürmeyeceklerdir. Anadolu'daki yönetimden de, orada yaşayan Kürdlere aynı hukuku uygulamasını isteyecekler. Sorunun çözüm dili budur.
Bu o kadar zor değildir. Yeter ki, Türkler insan olsunlar. Kendilerinden istediğimiz budur.
Çok şey mi istiyoruz? Sanırım sağduyulu olunursa istediğimiz olmayacak bir şey değildir.
Tutulacak yol budur. Herkes için hayırlı olan da, budur.
Kardeş olmamız gerekmiyor. Ama dediğim yol tutulursa ondan sonra hayırlı komşular olabiliriz.
14 Temmuz 2010
bir ay önce bir türk