Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 16 April 2009

[img]http://turkce.kurdistan-aktuel.org/images/stories/nisan2009/bayan_geril…]

[b]Üç Kadın[/b]

Üç kadındı. Suçları kadın olmaktı.
Kod adları Sorgul, Aljin ve Diyana'ydı.
Aljin ve Diyana kurtuldu veya kurtarıldılar.

Sorgul ise kurtulamadı ve kurtulmayı gerektirecek bir şeyi yoktu.
Asıl kurtarılması gerekenler onu idama gönderenlerdir.
Üçüde savunmasızdı. Zayıf halka olarak görülenlerdendi.
Yıl 1997, Zaptayız.

96-97 kışı çetin geçmişti. Bu dönemin yönetimi gerillayı hizaya getirmek ve “uslanmayanları uslandırmak“ için görevlendirilmişti.
Bu görev her şeyden önce sindirilmeye ve susturulmaya dayanıyordu. Merkez Karargahta hızlı soruşturmaların olduğu bir yıldı.
Bu döneme damgasını vuran çok idamların yapılmasıdır. Sadece Merkez karargahta o kış sanırım 20'den fazla kişi idam edildi.
Kuralsızlıklara yer yoktu. Buradaki hızlı uygulamalar şu veya bu yerlere de ister istemez yansıyordu.
İdam en ileri ve geri dönülmez uygulamadır.
Verilen mesaj ise şudur; “bunlara bakın hizaya gelin veya tavır koyarsanız sonunuz böyle olur.“
Kış döneminde operasyon içinde ve sonrasında yönetime gelenler ise o kış tutuklu olanlar veya yarı tutuklu olanlardı.
Bende yarı tutukluydum. Sadece kaldığım yerin içinde gezebiliyordum.
Ayrıca erkek ve kadın cezaevleri vardı. Buralar çok sıkıydı ve buradaki tutuklulara göz açtırılmıyordu.
İdam edilenlerin hiçbiri yüz kızartıcı bir suç işlememişlerdi, kimseyi vurmamışlardı. Temel gerekçe kuralsızları ve yaşamı bozanları çizgiye koymaktı.
Yarı tutuklu kaldığım yerin etrafında gezerken karşı vadide kadın çığlığı duydum. Peşine silah sesleri gelmeye başladı.
Akşamleyin öğrendik ki, vurulan Dilber adında bir kadındı. O zaman birinci derecede yetkili olan bu kadını birçok yerde yanına almıştı. Dilber kadınların sorumlusu ila sorunlar yaşamıştı.
Sozdar ünlü “Kürt Siyasetçisi“ne Dilber güvenemiyor. Tam yetkiye güvenerek o yana yazıyor.
Buda Dilber'i kurtarmıyor.
Çünkü Dilber, artık bildiklerini gizlemiyor ve anlatmaya başlatmıştı. Bu da onları rahatsız ediyordu ve bundan dolayı Dilber yok edilmişti.
O kış tutuklu, yarı tutuklu ve sürgün olanlar soruşturmaları geçirmiş ve operasyonla birlikte orada yönetim olmuştu.
Cezaevlerini kaldırdık, bir daha da kurmadık. Sadece kadın yönetimi kaldırılmadı. Ayrıca 30-40 kadını Öcalan'a verilen rapor ve alınan onaylar çerçevesinde rehabiliteye almışlardı. Bu grubun adı rehabilite grubu olarak kaldı. Bu kadınlara yapılmayan kalmamıştı.
Hiç kimseye idam verilmesini uygun görmedik. İdamı uygulamadık. Amed ve Garzan'da 4-5 kişi ile ilgili önerilen idamları onaylamadık.
Kadın karargahı daha idam cezası vermeyi sürdürüyordu. Üç kadının idamını onaylamış ve gündeme getirdiler. Bunlar reddedilince onlarda idamı durdurdular.
Bu üç kadın Sorgul, Aljin ve Diyana'ydı.
Sorgul ve Aljin kuzeyli, Diyana güneyliydi.
İdamları isteniyordu.
Aljin'i 95'te tanımıştım. Daha önceleri Zagrosta kalmıştı. Hayat hikayesini bana anlattı. Zagrosta tutuklanmış ve işkence görmüştü. Yaşamda bazı şeyler onun için anlamsızlaşmıştı.
Ne gidiyor, nede olup bitenlere katılıyordu. Zararı varsa kendisineydi. Kimseye zara verecek bir hali yoktu.
Birlikte kaldığımızda ondan yazı yazmasını sadece istiyordum. “Yoruluyorum, yapamıyorum“ diyordu. Sadece oku başkası yazsın dediğimde ona da pek yanaşmıyordu. Durumunu anladığım ve bana anlattığı için ondan sonra ondan bir şey istemedim.
Diyana katıldığında sanırım başından bazı olaylar geçmiş, bu asıl olarak ona bağlanamaz. 97 yazında bölük komutanı olan bir erkekle ilişkilerinden dolayı kadın karargahına çekildi ve tutuklandı.
Aynı işlemin erkek bölük komutanı arkadaşa yapılması isteniyordu ve bizim gönlümüz razı değildi. Bizi şikayet edeceklerinden korktuğumuz için sadece geçici görevden alındı ve normal olarak kendisiyle konuşuldu, başka bir yerde yine aynı görevini sürdürdü.
Diyana ise idamla karşımıza geldi.
Üçüncü kadın unutulmayacak bir isim olan SORGUL'du.
Onun gibi direnen kadın görmedim desem abartılı sayılmaz.
TC'de yakalanıyor, korkunç işkenceler görüyor ve sonuna kadar direniyor. Cezaevi de yatıyor ve çıktıktan sonra gerillaya katılıyor.
Gelince sağlık durumu epey bozulmuştu. Bazen dengesini yitiriyordu. Dönem krizleri tutuyor, konuşuyor ve bağırıyordu.
Tanımıyordum. İlkin böyle karşılaştım.
Sordum, tanıyanlar anlattılar.
Sorgul, İstanbul'da yakalanıyor, üzerinde verilen ifadeler var ve aranan biridir.
Yakalandığında, yapılan bütün işkencelere rağmen ifade vermiyor. Adını bile söylemiyor.
Sorgucular onu çözemiyor ve aciz kalıyorlar.
Polis teşkilatı tv de resmini yayınlayarak tanıyanlardan yardım istiyor.
Ailesi geliyor; yüzüne duruyorlar, “kızımızdır“ diyorlar.
Buna rağmen ismini ve kimliğini kabul etmiyor.
Başka ifadelerden dolayı tutuklanıyor.
Adı şanı fazla duyulmamıştır.
Ama duyulanlardan geri değildir.
Hatta kadın direnişinde bir sembolü temsil ediyor.
Sorgul'ün kaderi Orhan Aydın'ın kaderi ile aynıdır.
Sorgul de en iyi direnişi ve yaşam duruşunu sergiliyor.
Amansızca karşı koyuyor.
Hedefe kilitleniyor.
Ama insan sağlığı, psikolojisi ve biyolojisinin bir sınırı vardır.
Korkunç işkence ve uygulamalardan dolayı sağlığı bozulur.
Buna rağmen çıktığında tercihi gerillaya katılmaktır.
Mücadele etmeyi sürdürmektir.
Ama sağlık sorunu onun yakasını bırakmaz.
Bazen kontrolünü yitiriyor ve tedaviye ihtiyacı olan bir insandı.
Buna karşın arkadaşlarıyla kalmak istiyor ve farklı bir yaşam tercih etmiyor.
Ama gel görkü, uğruna mücadele ettiği partisi ve arkadaşları dar zamanında onun yardımına koşmuyor.
Onu, bazıları tehlikeli ve yaşamı bozan biri olarak adlandırıyor.
İnsan işkence görüp ve sonuna kader direnen bir arkadaşına arkadaşlık görevini yapamaz mı?
Sağlığı bozulmuşsa direndiği ve yaşamak için bozulduğunu görmeyecek kadar körlük nasıl olur?
Hizmet edersen iyisin, hizmet etmesen sen bizden değilsin, biz seni taşıyamayız, sana hizmet edemeyiz demek hangi insanlığa sığar?
Uygun bir çözüm ve tedavi edilmesi kolaylaştırılacağına, onun sağlık sorunlarını bahane ederek idam vermek neyle açıklanabilir.
Anlattığım gibi her üç kadının idamı gündeme getirildi.
Her üç idama tavır aldık, kabul etmedik ve Öcalan'ın onayına sunmadık.
Sorgul için şunu söyledik: “Deliyse bizim delimizdir ve bizim için deli olmuştur veya sağlığını yitirmiştir.“
Üç kadının idamı gündemden düşürüldü.
Sorgul o zamanlar soran eyaletindeydi.
Diyana ve Aljin kurtarmıştı.
Ama Sorgul'un yakasını yine bırakmadılar.
Bir dönem sonra duyduk ki, idamını yeniden gündemleştirmişler.
Aynı gerekçelerle Osman, Öcalan'a rapor sunuyor ve idamını talep ediyor.
Öcalan, tıpkı Orhan Aydın için söylediğini Sorgul içinde söylüyor:
“Bu bayan ajan olabilir, delilik numarası yapıyor.“
Bu söylenen artık son sözdür.
Sorgul'un idam fermanı onaylanmıştır.
Geriye emir ile olayı gerçekleştiren, ipi boynuna geçiren ve kürsüyü çekenlere iş kalıyor.
Burada ip ve kürsü yerine kurşuna dizme devreye giriyor.
Bu “deli“ ve yürekli kız yalvarmıyor.
Buradan gelecek ölümü beklemiyor.
Belki de artık gözden çıkarıldığını çoktan biliyor.
Bunu çözecek dirence sahiptir.
Ama ölümden kaçmıyor.
Ölümden korkmuyor.
Hiçbir yere gitmiyor.
Ondan kurtulmak isteyenler çıkıp gitmesini isterlerdi.
O, bunların hiç birini yapmıyor.
Her şeyini mücadeleye adamıştı.
Ne gidecek bir yeri var.
Ne de direndiklerine sığınabilirdi.
Onurlu ve başı dik bir kadın!
O, “ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin, hoş geldi sefa geldi“ dedi.
Ve gözlerini yummadı.
Cellatlarını yargıladı.

[b]Dursun Ali Küçük, 12.4.2009[/b]

[url=http://turkce.kurdistan-aktuel.org/index.php?option=com_content&task=vi…: KURDİSTAN AKTUEL[/url]

Aklım almıyor “İnsanlık hareketiyiz“ eşliğinde insanlığı katledenlerin aymazlığını sanki doğal bir şeymiş gibi bize anlattıkları bizlerede kanıksayın dercesine kürd gençlerinin katledilişine doğalık kazandırılmaya çalıştıklarını karar verenler, onaylıyanlar, uyguluyanlar vede şu an anlatanlar aynı çarkın dişleri kişiliklerin insanlıktan çıkmış birer canavarlar olarak aramızda dolaşmaları ne acı bir durum sahi bunlar Kürdmüdür? sahi bunlar insanmıdır? sahi bunların dost, arkadaş çevreleri varmıdır? sahi onlarla nasıl bir diyalog içindedirler? uykuları geliyormu? sahi bunlar anne, baba, kardeş, eş, çocuk sahiplerimidirler? anne, baba diye seslendiklerinde katlettikleri gençecik insanların anne ve babalarının nasıl bir bekleyiş içinde olduklarını o an aklına geliyorlarmı? geliyorsa ne hissediyorlar? eşine sarılıp seviştiğinde “suçu“ sadece karşı cinse karşı duygu beslemek olan gencecik erkek ve kızları önce işkence, sonra kurşuna dizme sahneleri gözlerinin önünde bir sinema filmi gibi geçtiğinde ve o anda seviştiği eşi ona zevk veriyormu? o an eşini ne olarak görüyor? yan dönüp yüzükoyun yatıyormu? yatıyorsa eşine gerekçesini anlatıyormu? devam ediyorsa zevk alıyormu? O an canavarlaştığını düşünüyormu? insanlığından şüpheye kapılıyormu? kendini normal bir insan sayıyormu? tedavi olmayı hiç düşünüyormu? var ise çocuğu yüzüne baktığında onun gülücüklerinde kurşuna dizdiklerinin gülücükleri yansıdığında ne hissediyorlar? gerçekten bunları merak ediyorum.

sayin lacin, aklin amanet birakildigi vicdanlarin ise esir alindigi ihanetin yüceltildigi hainiylen kahramaninin kolkola gezindigi kulvarlarda gelen önemli,sorumluluk almis sahsiyetlerin ifsa ettikleri gerceklerinde utandiklari ne kalmisdir dersin. utanmaz,arsiz misali anlatilan her hikeyede gercekte seyirci kalan bu sahsiyetlerin yuzlerindeki arsizliklan alinlarindaki utanclan halen bir seyler söyeyebilme aymazligi anilar sekilinde her bir kösede fiskirirken elestirdikleri siyrilmaya cabaladiklari kendi untanclarini gizlerken kendilerini gunahsiz birileri olarak lanse ederken ve her bir karanlik yanlarini seroklarin arkasina gizlenerek saklarken sormazlarmi insanliktan nasiplenmemis su kan emici vampirlere rahat uyuya biliyormusnuzu diye. kucagimiza alip sevdiginiz cocugunuzu basimi oksarken koynuna girdiginiz esinizin,sevlininizin yamacina sokulurken soluk aldikca yasadiginizi sanirken sizler yasadim diye bilmek icin neler yaptiniz. elinizdeki kanlar göz pinarlarinizda süzülürken gencecik kizlarimizin "akil melekelerini" kaybetmis diye kücümsediginiz ceylanlarimizin katli vaciptir denilen idam fermaninda hem imzaniz hemde utanciniz vardir.

Bırayımın é delal balyoz, baksanıza adamdar fiziki olarak ayrılmışlar ama beyinleri daha hala orada rehin ağızları açıldığından bir “özgürlük hareketi“, “insanlık hareketi“ diye başlıyan böbürlenmeleri dtp birkaç oy aldı diye zil takıp oynamadıkları kaldı bunun neye yol açacaklarının farkında bile değiller şam'da kerxane evlerinden bahsederler ama bu evlerde bekçilik yaptıklarından bahsetmezler 15 bin Kürd gencini içinfazlarla öldürdük derler ama bundan benim payım nedir diye kendi kendilerine sormazlar Mehmet Can Yüce'yi, Doktor Ali Küçük'ü, Şükrü Gülmüş'ü ve aynı tezgahtan geçenlerin yazılarını okurken insanlığımdan utanıyorum sahi bu vampirlerin Abdulkadir Aygan'dan ne farkları var? bir farkları yok hepsi itirafçi inanınız Aygan anlatıklarıyla bunlardan daha samimi

al birni vur ötekine. bana kötünün icinden"iyi"diye tercih yaptirmayin. samimyetlk testinde sinifta kalanlar teslimyet bayragini yuceltenlere söylenecek tek bir soz vardir bataklik cocuklari. tarihin sen cocuklari tabut tabut cikraken dört duvar arasinda bedenlerini tutustururken onlarda bir dönem utanclarilyan yasarken iradelerini cekince seroklarindan özgürlesen hem bedenleri, hem ruhlari ,hemde kisilikleri oldu. ama görulen o ki bunu sermaye yapan kimi silik kisilikler actiklari sitelerinde gunah cikarinca rehin biraktiklari beyincikleriylen kimisi flim cekimlerinde kimisi tv olusumlarinda. onlara konuk olanlarda yine kendi gerceklilikleri. birisinin dr kücügü birisinin aygani farktemez artik bu dümensiz,ayarsiz araba kurdistana park etmez. ergenekonda toslayan tosbaga derin devletin karanlik garajinda bakima alinirken imralidaki tc ehliyetli sürücüye emanet edilen beyinden af edersiniz bir b.. cikmaz

Asıl vampirler sizlersiniz!. Kürdistan adına [i]'şehit'[/i] olurken kutsal, değerli, işe yarar... olurlar, ama örgüttü bırakıp ve bu insanların kendi geçmişini sorgulaması ve paylaşması 'vicdansızlık', 'kutsal olmayan', 'sermaye etmeyen'....oluyor. Sizin bu mantığın aynısını farklı kelimelerle Apo ve PKK'de kendi içindeki [i]'çıpanları'[/i] temizleme adı altında infazları meşrulaştırıyordu. Evet, istisnalar konusunda size katılıyorum Osman Öcalan, Nizamettin Taş...gibi kodamanların örgütü bir zamanlar bizzat kendi ekseninde yönettiler şimdi günah çıkarma eylemleri çok çirkindir. Ama tüm insanları aynı kategoriye koyma hakkını nerden buluyorsunuz?. İnsanlar dürüstçe inanırlar ve bu inançları doğru olduğunu bildiği sürece bazı şeyleri yapmış olabilirler, ama farkına varıp artık parçası olmamak nedense vampirleri tatmin etmiyor. Şimdi vicdan ve dürüstlüğü ispatlamak için ağzını kapatmak mı lazım. [b]Nerden biliyorsunuz insanların vicdan azabı çekmediklerini?.[/b] Dağlarda kar, kış... sizin hayatlarının gençlik yıllarını verdiler şimdi de bir Kürd katili A. Aygan ile karşılaştırıyorsunuz. Sizsiniz asıl katil. Aşağıda sözde Kızgın Gerila mahlaslı bir yurtsever insanımız ağza alınmayacak küfürler ediyor bana. Gerçi o mahlasın arkasındaki korkağı da biliyorum, kendi mahlasıyla yazamayacak bir korkak. Kızgın gerrila; sen Mahsun Korkmaz akademisi ile Işık Bahçeleri dediğim Öcalan'ın özel evlerini birbirine karıştırıyorsun. [b]Yüzlerce insan kendini yaktı, ağladı, patlattı, gerrilada emek verdi ama o bahsettiğim Işık Bahçelerinde kalan Kürd kadınlarında teki bile yoktur bunlar arasında.[/b] Bazılarını Zagroslar da gördüm, gerilayı sömüren tiplerdi. Zaten çoğu şu an PKKde değil. Zagroslarda çok iyi bilirim böyle kızgın gerila ve namus onur...tripleriyle kendini yaşatıp, asıl Kürdlerden özür dilemesi gereken Öcalanın sözleriyle bir çok muhalifi nasıl bastırdığını. Bu kızgın gerila tiplerin örgüten ayrılışı bile ideolojik ve politik değildir. Onlar kişisel maço erkekliğinin zedelendiği nokta da bir gece yarısı yokolurlar.

yazdığın onca güzelim yazıların içine ettin boşa çıkardın bizleri benzettiğin “bazı şeyler yaptılar“ dediğin vampirlerin yaptıkları o kadar basit şeylermi? 15 bin içinfaz var kerxane evlerine bekçilik yapma var yanındaki “yoldaşı“na işkence edildiğinde, kurşuna dizildiğinde parmak kaldıran var o parmak kaldırma hikayelerini çok dinlemişim günün 15 saatini ayakta günlük işlerle geçirdikten sonra gecenin bilmem hangi saatinde toplatılan “yapı“nın o günül kurbanının kaderini belirlemek için yapılan o gülünç yapgılama seanslarının bir an önce bitsinde gidip biraz yatalim ruh hali ile “idamını istiyen“ dediğinde tüm ellerin havaya kaldırıldığını bilenlerdenim bize vampir demenin altında böylesi bir anınımı hatırlattık? İdamı istenen kimdi? 14-18 yaşlarındaki gencecik çocukların ya yük taşırken düşmesi sonucu “yapının temposunu boşa çıkarma“, yada karşı cinsi ile günlük sıradan bir konuşmasından alınmış bir cümlesi ile “yapının ahlakını bozmak“ ile suçlanan özgürlük savaşcılarıydılar tetik çekenler var şimdi bunu itiraf etse emena demek mümkün sence yapılan bumu? Aygan belki bunlardan fazla suça bulaşmış ama o, iki gücün-TC-PKK- hanetine uğradığını yazacak kadar açık konuşuyor ya bunlar? yazdıkalarına bak daha hala “özgürlük hareketi“ nakaratını tekrarlıyorlar beyin orada rehin vücut dersin kaçakları oynuyor gencecik insanlar “bınkevir“ edilirken parmak kardıranlar, tetik düşürenler sıra kendine geldiklerinde sırakadem bastılar sonrası ne anlatıyorlar? sorunun kaynağına iniyorlarmı? inilmediğini senin gibi kafası çalışan birinin anlamaması anlaşılır gibi değildir peki ne yapıyorlar? bunca ihanetin nereden kaynaklandığını açıklıyacaklarına kenarından kıyısından seyir ettiklerini görmek çokmu zor? denilen budur şimdi buradan hangi vicdan muhabesinden bahsediyorsun? diyorsun ya! “Şimdi vicdan ve dürüstlüğü ispatlamak için ağzını kapatmak mı lazım. Nerden biliyorsunuz insanların vicdan azabı çekmediklerini?.“ denilen bu değil. kimsenin kimseden ağzını kapat dediği yok denilen daha çok ağzınızı açın ha vicdan azabı çekip çekmediklerini anlamak için çok zeki olmak gerekmiyor kürdkıran bir hareketi daha hala “insanlık hareketi“, “özgürlük hareketi“ olarak değerlendiriliyorsa oturup düşünmek gerekmiyormu? her şey senin şu cümlelerinde saklıdır. “Bu kızgın gerila tiplerin örgüten ayrılışı bile ideolojik ve politik değildir. Onlar kişisel maço erkekliğinin zedelendiği nokta da bir gece yarısı yokolurlar.“ aynen öyle... dediğimiz bu. daha hala niye vampir ilan edildik anlamış değilim gerçi önemide yok canım sağolsun derim sen yinede zagrosları anlatmaya devam et ama şunu yapma onları bir klavye darbesiyle boşa çıkarma

sayin yalcin birakalim bügünde bir gunde sacmalasin jan. onunda bir yere kadar sabri var. bir kac kez daha okursa yazilanlari daha bir bilince cikaracaktir artistleri. ne dedik kim dedik üc maymunlar bunlardir dedik görmez duymaz konusmaz beynini ,yüregini,vicdanin kendi bedeninde yasiyamayanlara tasimayanlara sizler zaten coktandir ölüsünüz dedik. simdi dillenen kapikulu olanlara hangi kapinin mandalisin dedik bir tek jankurdistana bir sey demedik. gercektende sen jankurdistan zagroslari anlatmaya devam et. onlari bir klavye darbesiylen bosa cikarma. sessiz bir konuk gibi geldin ama artik ev sahibisin

Sayin lacinin söylediklerine katilmamak elde bile degil .Ama digerleri gercekten cokmu temiz sormak gerekir .Arti daha önce dag kodrosu olan simdi günah cikaranlar kendilerini temiz zanetmesinler,sizler dagdayken saksakci simdi avrupada pakmisinz zanédiyorsunuz sizinki terbiyesiz ve bir o kadar kisiliksizlik, sizin ki acaba siz kac infaz imza attiniz diye size sormazlarmi . DEVRIMCI SAYGILARIMLA

Sayin Dursun Ali Kucuk, Yillarca PKK icinde kaldin. Gecenlerde infaz edilen Stêr i taniyormuydun? Hic duydun mu, acaba onu neden infaz ettiler? Selamlar. Lokman

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.