Son 30 senedir, Kürdistan'daki gelişmeler bir türlü yerli yerine oturtulamadı. Bu gidişle oturtulacağıda yoktur.
Yüzyıllardan beri birike gelen Kürd milli dinamiklerini, Türk egemenlik sistemin örgütlediği, maddi ve manevi olarak desteklediği, Kürd milletine, 'işte senin kurtarıcın' dediği kendi 'Kürtçü' örgütlülüğü ile tasviye edildiği, 'Türkiye uluslaşması' içinde eritilmeye çalışıldığı ve bundan başarılı olunduğu uzun bir tarihi süreçten sonra eğer birileri 'tarih bizi haklı çıkardı' diyorsa söylenecek bir şey yoktur demektir.
A. Öcalan'ın orası, burasının kaşınması ile Kürdistan'nın her şehrinde yüzbinleri bulan insanlarımız 'onuru onurumuzdur', 'sağlığı sağlığımızdır' deyip ayaklanıyorsa geride kalan Kürd politik güçlerin bir yerde hata yaptıklarının göstergesidir.
Kürd millet düşmanı yüzü açığa çıktığı bir süreçte bile bunlar oluyorsa, hata nerde yapıldı, demenin zamanıdır.
Suçlu ayağa kalk denildiğinde, tüm Kürd siyasal güçleri birbirine, ama hepside A. Öcalan ve çömezlerine bakmaktadır.
İşte yanılgı buradadır.
Ama gel görki, herkes halinde memnundur.
Suçlu kendileri değildir.
Onlar, doğru söylemişler ve doğru yapmışlar, ama halk yanlış olanı seçmiş, kendilerini değil, A. Öcalan ve partisini desteklemişler.
Öcalan ve çömezleri hata yapmamıştır. Onlar, Türk egemenlik sistemin kendilerine verilen bir rolü başarıyla yerine getirmiş ve bu günde getirmeye çalışıyorlar.
Halkta yanlışlık yapmamıştır.
Yanlışlığı yapan Kürd siyasal güçleridir.
Üslendikleri role uygun bir teori-pratik sahibi olamamışlardır.
Kürdistan realitesinden uzak bir teori-pratik sergilemişlerdir.
Ne Türk egemenlik sistemini, ne de Kürd milletini tanıyabilmişler.
Her ne kadar kimsenin dilinden inkar ve imha politıkası düşmesede, kavranılamamıştır.
Kavranılmadığı içinde iradi olarak müdahale edilmemiştir.
Kürdistan sorununu demokrasi sorunu olarak ele alınmış ve kurtuluş Türk egemenlik sistemin değişiminden aranmıştır.
Kimi güçlerde kafayı propaganda ve ajitasyona takıp, bununda oluşturdukları ilegal birimler vasıtasıyla halkla kucaklaşılacağı rüyasını görmekle bir ömür tükettiler.
Son dönemlerde de, her ne demekse sivil itiatsizlik dedikleri, ama bir türlü neyin nesidir gereğinin yapılmadığı, yapılacağıda yok, bol bol iyi günlerde olsunu Kürdlere vaaz ediyorlar.
Daha öncekilerin olduğu gibi, bu da bir tuzaktır.
Dün de, bu günde kurtuluş adresi açık ve nettir.
O adres dağlardır.
Önce şehirlere hükmedelim, sonra dağlarda iktidar oluruz geçmişten bu güne savunulan düşünce iflaz etmiştir.
Kürdistan'da dağa hükmetmiyenler, şehirlere hükmedemez.
Şehirlere hükmetiğin zaman zaten iktidarsın.
Kürd siyasal güçleri bunu kavradığı, gereğini yaptığı oranda doğru yapmış olacaktır.
Bu yapılmadığı müddetçe Türk egemenlik sistemi ve 'Kürtçüsü' daha çok halkımızla oynayacaktır.
Son haftalarda Kürdistan'da halkın kalkışması umarım herkese gereken mesajı vermiştir.
Anlaşılacak mı, acaba?
Pek sanmıyorum, ama yinede bekliyelim.