Forumda okuyucu sayisinin az oldugunu nihayet anladim; kitle, genelde gunluk kisisel mevzulara daha fazla prim veriyor gibi; o zaman da, bir cogumuzda yazma hevesi sorgulanir oluyor.
Ote yandan da, yazmanin( yazmayi isteyenler, benimseyenler icin ), tartismanin Kurdlerce dogruya ulasmanin en onemli basamagi oldugu da bir gercek.
Kisaca ornek vereyim; OB'ya hitaben yazdigim, 70 in uzerinde tiklanmis; bence cok onemli ve dahada geliskin tartismalari zorlayabilecek kisa ve " berwarto'ya" isimli makelem ise, henuz 40 degil !
Anliyorum, bazilari beni okumak istemeyebilirler; ama en azindan merakli olup okuyanlarin, hic olmazsa - ovgu falan asla beklemiyorum-yazida yer alan konulara itirazlarida mi yok ?
Seyx Said isyaninin tartismasi, dikkatlice yapilmak zorunda; aslinda bazi platformlarda yapildi ama burada da olmasi sart; isyanin isminden tutalim, hazirlanisinda motor gucu olan orgutlenmeler, Milli kahramanlarin nitelenmesi, yenilerin hazirlanacak, onerilecek Milli Kahramanlar listesinde yer alip alamayacakalarinin tartisilmasi gibi, kanaatimce Millet formasyonunun olmazsa olmaz sartlarini guclendiren, gelistiren ve giderek kurumlasmaya varacak kanallarin, forumlarda, sitelerde acilacagina inaniyorum.
Bazilarimiz, hani konu Apo idi, bu da neyin nesi diyecekler. 1925 ayaklanmasini olusturan ideolojik kuramci ve beyannamesinin hazirlayicisi Azadi Teskilatinin mahiyeti arastirilamadigi, bilinmedigi icindir ki, basimiza bu son 30 yillik felaketler gelmistir; oyle dusunuyorum ve bu bakimdan meraklilarina tartismalarini oneriyorum.
Asagida deginecegim sahis ve orgutlenmesi ile isimlerini zikretmeyecegim ama ayni olcude netice olarak digerlerinin benzer akibetlerde basarisizliga yuvarlanmalarinin esas faktorlerinden en onemlisi, 1925'in ne demek istediginin anlasilmamasi, ideolojisine sahip cikilmamasidir.
Abdullah Ocalan'dan kisaca bahsederken, Kurd politik dunyasinda var olan bir ekstremden digerine hizla kayabilen, yani olgular, feneomenlere tahlil gelistirmek amaciyla yaklasilirken, ak ve kara bolumlerde kumelesme sabloncukluguna deginmek gerekiyor.
Mesela Abdullah Ocalan'la ilgili bir gercegi aktarirken, taraftarlarinin bu vakiayi cile cekmek, cesaret olarak algilamalarina, muhaliflerince ise,adi gecen vakianin Abdullah Ocalan'in MIT adina calistigina esasli bir delil olarak goruldugune tanik olabiliyoruz.
Daha da sasirtici olansa, PKK'da en onemli ust duzeyde gorevler almis bazilarinin, Abdullah Ocalan ve PKK'sinin Ankara gunlerine dair hic bir bilgilerinin olmayisidir.
Konuya dair arastirma yapmaktansa, Ocalan'in mevcut politik durumundan hareketle conspiricy theori- komplo teorisi uretme yolu seciliyor, hemen her kesimce...
Ama burada bir tehlike var; komplo teorileri, tuzu kuru devlet sahibi halklarin politikacilarinca, kisisel ikbal-sohret- mevkii acisindan yararlar saglayabilir ama o ulke devletinin geleceginde komplo teorilerinin hemen hic bir etkisi olmayabilir.
Kurdlerin benzeri luksu oldugu soylenemz.
Gelelim AYOD sekreteri Abdullah Ocalan'in Ankara gunlerinin kisa bir kesitine:
Abdullah Ocalan, 6 Mayis 1972'de Deniz-Yusuf-Huseyin uclusunun idamini muteakip,Siyasal Bilgiler Fakultesi koridorlarinda dagitilan bildiriden oturu yakalandi ve 5-6 ay hapiste tutulduktan sonra, serbest birakildi.
Ayni gun, ayni suctan yakalanan bir baskasi ise, ancak 1974 affinda serbest birakilmisti.
Ocalan ne bir ajan ne bir provokator falan degildi. O gun, kendiside ortalikta dolaniyordu ve esasen ya bildiriden haberi yoktu, ya da kendisi arka planda durmayi tercih etmisti.
Daha sonralari mahkemede, 1974 affiyla kurtulanlardan birileri mahkemede , Ocalan'in bildiri dagitma ve organizesiyle , bu arada o gun rastladiklari fasistlere saldiri olayiyla hic ilgisi olmadigi ifadesini vermis, ve gercekten de Ocalan'da ayni iddiada bulunmustu.
Ve bu gercektide...
Ocalan'in, hapis yatma seruveni iste budur. Hayatinda , hicte alakasi olmadan girdigi, girecegi, karistigi karisacagi ilk ve son siyasi-sol eylemdir bu...
Bunlari bana, aftan sonra saliverilenlerin icinde olan bir arkadas, baskalarininda yaninda nakletmisti olayi.
Yukarida naklettigim olayi bazi Apo'cular, Ocalan'in cesaret ve inancina, muhalif partililerse muhtemelen MIT ajani oldugundan erken tahliye edilmis olabilecegine,sahsi muhaliflerinden Selim Curukkaya ise, o sirada tutuklanmayan ve bildirinin kaleme alinisindan sorumlu tuttugu Dogu Perincek'in Ergenekon uyeligine bagliyor.Giderekte, anlayamadigim tarzda, Abdullah Ocalan'in da ayni orgutun uysesi oldugunu ima ediyor. Bu arada eger bu iddiasi dogruysa, kendisininde Ergenekon uyesi olan liderine hizmet ederken, dolayli olarak Ergenekon'a hizmet ettigini de hic aklina getirmiyor.
Devam edelim:
Abdullah Ocalan o zamanlar, bildiri dagitma eyleminden hapse girenler gibi, Marksist-Leninistti ve Cayan sempatizaniydi
Daha sonra yanina aldigi ve PKK'nin ana kadrosu olan Kurd olmayanlarinda icinde bulunanlarinda Cayanci oldugunu saniyorum.
Pilot Necati'nin etkisi, yok MIT falan, bu isnadlarin, suclamalarin hepsi, komplo teorisi..Abdullah Ocalan oylesine hirsli, kariyerist, megaloman , curetkar ve yalanci ayni zamanda da korkak biri ki, liderlik icin yapamayacagi sey, vermeyecegi taviz yok...
Kendisi MIT'le kel alaka olsa bile, sirf etrafindakilere cok gizemli, anlasilmasi, erisilmesi guc bir sahis oldugu izlenimini verebilmek icin, rahatlikla palavra atabilecek biri. Kaldi ki MIT'le ajan-muhbir duzeyinde temasi olmus olsa dahi, cokta onemli degil, Apo o temasin hacmini Himalaya Daglari yapabilen biriymis, hepsini simdilerde anliyoruz.
Abdullah Ocalan 1974 yilinda Parti-Cephecilerin listesinden ( THKP- C, yani Cayan'ci) Ankara Yuksek Ogrenim Dernegi yonetimine secildiginde, 27 yasindaydi.
O donemin hay huylu gunlerini yasamis olanlar, her seyden evvel 12 Mart doneminde hapiste bulunmus olanlarin, yeni yetmelerin gozundeki degerini hatirlarlar. Bir de buna ilaveten, yas farkini goz onune aldigimizda, aniden yukselme egilimi gosteren politik alaborali hayata onemli rollerde girebilmenin bazi temel faktorleri hakkinda bilgi edinmemiz kolaylasir.
Ocalan THKP/C listesinden secime , her hangi bir Kurd orgutu adina degil, hasbelkader hapis yatmisligi olan, Cayanci bir " dogulu" ve yasi yerinde bir militan olarak girmisti-alinmisti.
Bu liste daha sonralari, Dev Yol ve Kurtulus olarak ayrilacak, bu fraksiyonlar hot zotculuk ve lumpenlik tasiyan saldirganliklarla, birbirlerini oldurmayi baslatacaklardi.
Mesela daha sonra Kurtulus ( KSD) olacak fraksiyonun basinda, tamami 12 Martta hapis yatmislar vardi.Aynen Dev yol'un ve hatta HK ninde. Ve bunlarin yasi, mesela bir ben ve akranlarimdan, dorder beser yas fazlaydi.Ilaveten bir de mapus tecrubesi !
Ocalan bu kosullarda, orgutunu, benzeri Cayanci arkadaslarindan hic bir farkli sosyal-politik yani olmadan kurdu. Siyasal'daki arkadaslari ( KSD ve Dev Yol cular) gulumseyerek " yahu bizim sumuklu Apo bile orgut kurdu" diyorlardi ve bende bunun canli sahidiyim. Sumuk meselesiyse, Apo'nun sinuzitinden dolayi surekli burnunda olan akintiyla ilgiliymis, onuda soylemislerdi.
Ve Apo'cu tabiri, kendi Cayanci arkadsalrindan kaynaklaniyordu.
Zamaninda MHP ile savasi Ankara'da genel olarak ,1977 1 Mayisinda ismi Dev Yol olacak Cayanci iki orgutlenmeden Dev-Genc ile KSD ve bir olcude de HK suruduyordu.
Ocalan, kendiside Cayanci olmak hasebiyle, aynen Turk solcusu yoldaslarinin mantalitesini tasiyordu ve hizla MHP ile catismalara mudahil olmaya basladi.
1977 yilinin Bahar aylarinda Ankara'da Nigde Ogrenci yurdunun yakinlarinda bir kac devrimci ogrenci, yurttan cikan MHPlileri dovup, Hacettepe Universitesi yurduna kactilar.
Bunun uzerine, kendilerine guvenen bir grup MHP'li, Hacettepe yurdunu basmaya gelirlerken, o zamanlar nobet sirasi kendisinde olan bir Apo'cu militan, yaklasan MHPlileri gorunce, tereddutsuz silahini atesledi ve grubun en onunde yuruyen MHPliyi , gazetede yazdigi bicimde, alnindan vurdu.
Artik gerisini bilmem anlatmaya gerek var mi ?
O andan itibaren Turk solculari, ilk defa lider Kurd olan bir orgutun sag-sol catismasinda aktif rol alarak, taraf olduklarina tanik oluyorlar ve " sumuklu Apo'yu ciddiye almaya basliyorlardi.
Apo aynen diger Turk solu'n un kendi arasinda yaptigi gibi, hizla once Turk soluyla, sonrada maalesef Kurd soluyla catismaya girerek, prestij saglama yoluyla ve hizla buyumenin alt yapisini kendince olusturmaya basladi.
Ve muvaffak oldu da...
Ocalan'a karsi gelistirilen elestirilerde, nedense zamanin ideolojisine catanlar gorunmuyor pek; oysa, bu megalonamik-korkak-lumpen yari kasabali kisiligin Marksist-leninist anlayisla harmanlanmasindan olusan bir sosyal faciya isaret etmek daha dogru olmazmi ?
Bu yapilmiyor; henuz daha zamanin Leninizmi tapinasi bir din kabullenen orgutlerinden, su anki Milli mevzilere gecerlerken vermeleri gereken ozelestiriye rastlanmiyor.
Ideolojik ozelestiri olmayinca, Apo'nunda ideolojik boyutu aynen karambolde kaybolmaya mahkum kiliniyor; eh elde kalanda, yakalanisi itibariyle sergiledigi rezil ihanet performansina sifat bulmak...
Bu mevzuya biraz hikaye tarziyla deginmemin sebebi, bazi basit ama onemli ayrintilari paylasmaktir.
Abdullah Ocalan'a, hain dururken ve ustelikte bu sifatin dogruluguna binlerce somut ornek varken, muhaliflerinin bu gercekle tatmin olmayip, adami ajan ilan etmelerinin altinda, ilkel bir savunma icgudusumu yatiyor acaba , bilemiyorum.
Oysa ajan, para veya her hangi bir menfaat karsiligi,ornegimizde, bir devletin adina bilgi toplayan, desinformasyon, provokasyon orgutleyen, baskaca orgutlere sizan gorevlilere verilen isimdir; ve bunlarin, ihanet gibi bir kavramla alakalarida yoktur, sadece profesyonelce gorevlerini yapip, hayatlarini idame ettirmektedirler.
Abdullah Ocalan ise, adina savastigi halkina ihanet eden bir sefildir.
okuyuculara saygilar sunarim
Cocuklara Masallar