Aslında bu malzeme ve verilerden itibaren bir dizi sonuçlar çıkarılabilinir.
Bunlardan en önemlileri:
1)Kürdler surlar tarafından dort bir tarafı kuşatılmış
Kale/şehirlerde yaşıyorlardı. Yani Kürdler Citelerde yaşıyorlardı.
a)Şeddadilerin denetiminde Gence, Dvin, Karabağ ve sonraki yıllarda Anı
b)Rewadilerin elindeki Tebriz,
C)Merwanilerin elindeki Amed, Meyafaqin(Silvan), Xelat(Ahlat), Erciş, Cizire'de şehirler surlarla kapıymış..
Türkler hep bu kaleleri kuşatıyor ve kale çevrelerinde talanlar yapıyordu.
İran gezgini Nasiri Xusrew 1050 yıllarda Merwanilerin başkenti Meyafarqini ve Amedi ziyaret ediyor ve bu iki şehrin kalelerini anlatıyor.
Sözü Nasiri Xusrew'e bırakalım:
“Meyafarqin'a vardığımız zaman ağaçların yaprakları yeşildi. Şehre ak taştan büyük bir kale yapmışlardı. Her taşı beş yüz batman ağırlığındaydı. Her elli arşınlık yere yine bu söylediğimiz ak kayadan büyük bir büyük burç kurulmuştu. Bütün kale bedenlerinin üstüne öyle mazgallar yapmışlar dıki görsen ustasının elinde elinen daha bugün daha bugün çıkmış dersin. Şehrin batı tarafında bir kapısı var. Kapının konması için taş kemerle büyük bir oyuk açılmış ve oraya üstünde hiç bir tahta parçası olmayan demir bir kapı konmuştur.
Bir camisi varki anlatmaya kalksam uzun sürer. Her ne kadar kitap sahibi , her şeyi tafsilatıyla yazmış, anlatmış ve ’o mesçide bir abdesthane yapmışlarö ki ön tarafta kırk hücresi var. İki büyük ırmak o abdesthanelere akar. Biri kullanılmak için, diğeri yeraltında akmakta ve pisliği götürmede, cukurları temizlemede ’ demiştir.
Bu şehrin dış kısmında kervansaraylar, çarşılar, hamamlar ve bir başka cami daha vardır, ki orada da Cuma namazı kılınır. Kuzey tarafında muhaddese denen bir başka sur var. Orasıda çarşısıyla , ulucamisiyla, çeşit çeşit hamamlarıyla ve bütün gerekli şeyleriyle bir şehirdir. Şehrin Sultanını hutbede böyle överler: El Emir ül azam izz-ül İslam Sa'düddin Nasr-ül devleti ve şeref-ül mille Ebu Nasir Ahmed “ Bu zatın 100 yaşında olduğunu söylediler Sahiden öyleydi. Oranın okkası dörtyüz seksen dirhemdir. Bu Emir Meyafarqin'e dört fersahlık yerde bir şehir kurmuş. Bu şehre Nasiriye ismini vermiştir( Farqinli ve Amedlilere çağrı Nasiriye'nin bugünkü ismi ne? Yardımcı olursanız sevinirim-Aso)
Amed'ten Meyafarqine 9 fersahtır.
Eski dey ayının altıncı günü Amid'e geldik. Şehir yekpare bir kayanın üstüne kurulmuştur. Uzunluğu iki bin adımdır, eni de aynıdır. Çevresine kara taştan bir kale duvarı yapılmıştır. Yüz batmandan bin batman , hatta daha ağır koca taşları o kadar muntazam kesmişlerdi, ki kireç ve harç koymaksızın bu taşları birbiri üstüne istif etmek süretiyle kaleyi yapmışlardı. Hisarın yüksekliği yirmi, enni on kulaçtır Her yüz arşında yarım dairesi seksen arşın tutan bir burç yapılmıştır, mazgalı da aynı taştandır. Şehrin içinde kalenin üstüne çıkmak için bir çok yerde taş merdivenler vardır. Her burcun üstüne bir savaş yeri yapılmıştır. Bu şehrin dört yanında dünyanın cihetine açılmış dört kapısı vardır. Kapıların hiç birinde tahta yoktur, hepsi demirdendir. Doğu'dakine Dicle kapısı, batıdakine Rum kapısı, kuzeydekine Ermen kapısı ve güneyindekine Tell kapısı diyorlar.
Bu surun dışında başka bir sur daha vardır. O da aynı taştan yapılmıştır. Yüksekliği on arşındır. Bütün kale bedenleri üzerinde mazgallar var. Mazgallın içinde tamamiyle silahlı bir adamın geçebileceği, durabileceği, kolayca savaşabileceği bir geçit yapılmıştır. Bu dış kaleninde iç kalenin kapılarına karşı demir kapıları vardır. İlk kale kapısnından geçtikten sonra ikinci kalenin kapısına varmak için bir müddet iki kale arasında arasındaki aralıktan geçmek gerekir. Bu yolun genişliği on beş arşındır. Şehrin ortasında bir kaynak vardır, ki sert taştan çıkar, beş değirmen çevirecek kadar ve çok güzel bir sudur. Kimsecikler nereden geldiğini bilmez. Şehirde ağaçlar, bahçeler hep o su ile sulanır. O şehrin beyi ve hakimi adı geçen Nasir ül dewlinin oğludur. Ben dünyanın dört bucağında , Arap, Acem, Hind ve Türk memleketlerinde bir çok şehirler ve kaleler gördüm, fakat yer yüzünde Amid şehrinin kalesi gibi bir kale ne gördüm ve nede başka bir yerde bunun gibi bir kale gördüm diyeni duydum. Ulu Camide bir kara taş ile yapılmıştır. Öyle bir mükemel yapudır ki ondan daha düzgün, ondan daha sağlam yapılması imkansızdır. Caminin içinde iki yüz küsur taş direk vardır. Her direk yekpare taştandır. Direklerin üstüne hepsi taştan olmak üzere kemerler yapılmıştır. Kemerlerin üstünde öbür direklerden kısa direkler, o büyük kemerlerin üstünde yine bir sıra küçük kemerler vardır.“
İşte böylece Nasir Xusrewi dahada devam ediyor Amed ve Meyafaqini anlatıyor.
Xusrewi'nin yaklaşık olarak 1000 yıl önce Amed ve Meyafaqini hakkında yazdığı bu yazıyı aktarmama sen sebep oldun!! Yoksa çoktan beri elimde olmasına rağmen komputurun başına geçip yazamıyordum..
Hürmetler
Aso Zagrosi
Merhaba HeK,