Osman Öcalan'dan şok sözler...
20 Aralık 2008
1992 yılında KYB'ye teslim olan 3 bin teröristin tutulduğu Zeli Kampı'nın sorumlusu olan Osman Öcalan, kampta yaşadıklarını, TSK'nın düzenlediği hava saldırısı ve sonrasında yaşanan gelişmeleri BUGÜN'e anlattı. 1992 yılı sonbaharında TSK'nın KYB ve KDP ile birlikte düzenlediği harekat sonrası kendisinin PKK adında ateşkes imzaladığını söyleyen Öcalan, ancak bu anlaşmaya Abdullah Öcalan'ın karşı çıktığını söyledi.
TSK'nın düzenlediği harekat sonrasında Haziran ayında Zeli Kampı sorumluluğundan çekildiğini, yerine Mahir Velat ve Cemil Bayık'ın sorumlu olduğunu ifade eden Öcalan, saldırıdan sağ kurtulanların sınıra ve Türkiye'nin içine aktarıldıklarını belirterek, “TSK'nın saldırılarından sonra PKK'da düşünce olarak bir kararlılık bir azim oldu ve daha gözü kara eylemlere giriştiler“ dedi.
Örgütün hedefi haline geldim
Osman Öcalan, Zeli Kampı'nda bulunan PKK'lıların sayısının bin 450 ve KDP elinde bulunanların ise 475 kişi olduğunu iddia etti. Öcalan, KDP, KYB ve Türkiye arasında ilişkiler için ise şunları söyledi: “O dönemde KYB, KDP ve Türkiye birlikte hareket ediyordu. Aralarındaki ilişki iyiydi, birbirlerinden habersiz hareket etmezlerdi. Her alanda aralarında bir işbirliği mevcuttu.“ PKK yönetiminin karşı çıktığı anlaşmaya imza attığı için terör örgütünün hedefi haline geldiğini anlatan Öcalan, şöyle konuştu:
“PKK, KYB ve KDP'yi bir taraf olarak gördüğü gibi, kendileri adına imzaladığım anlaşmadan dolayı beni de taraf olarak gördü. Yoğun eleştirilere maruz kaldım. Türk uçakları kampı bombaladı. Sadece 8 kişi öldü.“
Türkiye çözümü gündemine almadı
Öcalan, ateşkes imzaladığı için PKK'nın mahkeme kurup kendisini yargıladığını ve hakkında şartlı idam kararı verildiğini belirtti. “Görüşlerimde ısrar edersem bu cezanın infazı gerçekleşecekti“ diyen Öcalan, ateşkesin devamlı olması ve çerçevesinin genişletilmesi için Türkiye tarafında herhangi bir kıpırdanma olmadığını savunarak, “Hiçbir gelişme olmadı. KYB ve KDP sorunu çözmek için girişimde bulundu ancak T.C. bu konuyu gündemine bile almadı“ yorumunda bulundu. Osman Öcalan, ateşkes kararına uyup Zeli Kampı'na çekilen PKK'lılara yapılan hava saldırısının ve 24 Mayıs 1993'te Bingöl'de tezkereci 33 erin şehit edilmesi olayının çözümün önünü tıkadığını savundu. 33 erin şehit edilmesi eylemini gerçekleştiren Şemdin Sakık'ın o dönemde çok hırçınlaştığını anlatan Öcalan, şunları ifade etti:
Hava harekatı çözümü engelledi
“Kendisinin iddiası ’Ben gider Ankara'ya dayanırım. Bu davayı Amed'den (Diyarbakır) alır Ankara'ya kadar taşırım' diyordu. Biz ne kadar barışçıl davranıyorsak o kadar savaşçıl davranıyordu. Biz savaşı engelleyecek tutuma yöneldiğimiz için o tuttu savaşı daha da körükler bir tutuma yöneldi. Hem de ateşkes sürecinde o 33 eri askeri katletti. Ben ’katletti' diyorum buna. Çünkü o askerler savaş pozisyonunda değildi. Bu olayın sonucunda ’İlk alınması gereken karar eyalet yönetimi hakkında soruşturma açılmalıdır' görüşü dillendirildi. Ben bu tür olayların yaşanmasında T.C. devletinin de bir miktar tahrikleri olduğu kanısındayım.“ Osman Öcalan, Ergenekon soruşturmasıyla birlikte gündeme gelen Ergenekon-PKK ilişkisi hakkında da çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Ergenekon PKK ile irtibatlı
Ergenekon ile bazı PKK'lıların arasında bağ vardır“ diyen Öcalan, “Özellikle bu oluşumun içindeki birkaç kişi Ergenekon davasında bu ilişki yüzünden tekrar yargılanmalıdır“ dedi. Öcalan, Ergenekon davasında yargılanmasını istediği isimleri ise şöyle sıraladı: “Şemdin Sakık ve Selim Çürükkaya'nın kardeşi Doktor Süleyman kod adlı Said Çürükkaya o dönem o yörenin sorumlularındandır. Bunlar Ergenekon'da yargılanmalıdır. Abdullah Öcalan'ın yanında bir ara merkez yöneticiliği yapan Yılmaz kod adlı bir yönetici vardı. Bu şahıs da Ergenekon davasında yargılanmalı. Şimdi ismini hatırlamıyorum.“
Şemdin Sakık çok rahattı
Öcalan, özellikle 1990'lı yıllarda Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki okulların PKK tarafından yakılması olayının da perde arkasında Ergenekon terör örgütü olduğunu ileri sürdü. “Okulların yakılması ve öğretmenlerin öldürülmesi örgüte fiilen dayatılan bir siyasettir“ iddiasını gündeme getiren Osman Öcalan, “Bu iki siyaset de Ergenekon tarafından Şemdin Sakık üzerinden PKK'ya dayatılan bir siyasettir. Kendisinin bulunduğu noktalara operasyon çok ender yapılıyordu.
PKK içerisinde Sakık'ın güçlü bir ayağı olduğuna inanıyorum“ dedi. Bazı konuların ağabeyinin yetkisini aştığını iddia eden Öcalan ilginç açıklamalarda bulundu: “Öcalan'ı başka güçler tarafından kontrol edilen bir lider olarak görüyorum. Hatta Pilot Necati ve Kesire Öcalan ile daha başka taraflar tarafından da kontrol ediliyordu. Herkes onu siyaset seçme kararı alan bir organ olarak görüyor ama bana göre yakın çevreleri tarafından kontrol edilen biridir.“
Ali KUŞ/İSTANBUL
Öcalan skandal kampı BUGÜN'e anlattı.