Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 6 June 2008

Önümüzdeki süreçte yapılacak ABD Başkanlık seçimlerine katılacak adaylar kesinleşti... Cumhuriyetçilerin adayı McCain, Demokratların Barack Obama olacak..
ABD'de yapılacak olan Başkanlık seçimleri tüm dünyayı ilgilendiriyor.. Hem Amerikan yanlıları ve hemde karşıtları seçim sonuçlarını merakla bekliyorlar..
Daha şimdiden herkes kendisine göre ABD'de yapılacak olan seçim sonuçlarına ilişkin spekülasyonlar/tahminler yapıyor..
Herkes kendi çıkarları doğrultusunda adayları, savundukları programları, seçim esnasında verdikleri sözleri ve adayların arkasındaki/yanındaki güçleri hesaba katarak/ baz alarak çeşitli değerlendirmelerden bulunuyorlar..
Burada hayret edilecek bir şey yok..
Son on ve yirmi ( çok daha gerilerede götürülebilinir)yılın küçük bir bilançosunu çıkardığımız zaman Amerika'nın her yerde olduğu, dünyada yaşanan tüm temel gelişme ve değişmelerde olumlu yada olumsuz önemli rol oynadığını görürüz..
Amerika sahip olduğu teknik, askeri, ekonomik ve siyasi ağırlığından dolayı bu gezegende herkese komşu olmuş ve uzaydan itibaren dünyamızı “BBG“ misali gibi kontrol altında tutuyor.. Çeşitli güçlerin itirazlarına rağmen bu reel durum bir fakt olarak ortada duruyor.
Bir “Dünya İmparatorluğu“ (Toni Negri) olan ABD'deki seçimler bir nevi dünya seçimlerdir. Dünya basını irdelendiği zaman herkes kendisine göre
bu seçimlere ne kadar angaje olduğu açık bir şekilde görülmektedir.
Dünyanın tüm güçleri, devletleri ve miletleri bu seçimlere yakın ilgi duyuyor ve herkes kendine göre sonuçlar çıkarıyor..
Aslında ben ezilen bir milletin evladı olarak yarı siyah/beyaz; Müsevi/Musluman/Hıristiyanlık dinleri arasında takla atan, din değiştirme konusunda şampıyon olan Obama gibi birisinin ABD Başkanlık yarışında geldiği yere sevindim.. Dr. Martin Luther King'in 40 yıl önce söylediği “I have a dream“i büyük ölçüde gerçekleşti.. Amerika gibi bir dizi geleneksel tabuların olduğu, Kennedy dışında protestan Başkan görmeyen bir toplumun Obama'ya sunduğu destek “Beyaz bir devrim“ olarakta kabul edilebilinir..
Ama ben bir Kürd olarak, Kürdlerin ulusal çıkarlarını kriter aldığımda ve önümde duran reel faktlardan itibaren düşündüğüm zaman, Obama'yi değil bayan Clinton'u tercih ederim.. En azından bayan Clinton Amerikan Kongesinde Kürd Meselesini gündeme getirmiş bir insan olarak aklımın bir yerlerinde duruyor.. Obama'nın yaklaşımını tam olarak kestirmek zor. Aslen Yahudi, sonra Musluman ve en sonunda Hıristiyan olan bir aile yapısından gelen Obama gibi birisinin bu Bermuda Şeytan üçgeninde nasıl bir denge sağlayacağını şimdiden kestirmek zor..
McCain'in Bush politikalarıyla esasa ilişkin hemfikirliğinden sonra yaşanan bazı “olumsuz“ olayların ardından var olan “reel politikalara“ Partiyi kurtarma adına yaptığı “taktiksel“ çıkış işin özünü değiştirmeyecektir. McCain, Başkan olsa “eski ve yeni Conlar“la çalışmak mecburiyetinde kalacak..

Aslın sorun McCain ve Obama meselesi değil.. Sorun bir “Dünya İmparatorluğunun“ ulusal ve küresel çıkarlarını nasıl korunması gerektiği hususudur..
Bu güne kadar iki temel politika, birazda partilere genel hatlarıyla mal edilen “Demokrasi İhracı“ve “realistler“ şeklinde kendisini gösteriyordu..
Bu iki tezin taraftarları her iki parti içinde mevcuttur. Silahlarla “Demokrasiyi İhrac“ etme politikası Neoconlarla anılır oldu.. Diyalog ve diplomasi ile “Demokrasiyi İhrac“ etme ise demokratlarla eşleşmiş bir durum arz ediyor.. Realistler ise “Amerikanın çıkarları“ için herkesle hatta Şeytanla ilişkiye geçmek gerektiğine inanan , daha çok eski ve soğuk savaş kadrosunun parolası durumundadır.. Aslında “Amerikan Çıkarlarını“ temel alan bu iki tezin savunucuları iki partide bulunmaktadır.
Sorun Amerika'nın çıkarını koruma ve güçlendirme sorunudur. Burada partilerin yürütüğü siyaset ise hedefe varmak için kullanılan yöntemdir.. Yöntem konusunda çelişki ve çatışmalar var.. Yoksa işin özüne ilişkin bir çelişki yok..

Bu bağlamda Amerika seçim sonuçlarının Kürdlere getirecek yarar ve zararları irdelemek gerekir..
Bush'unda son politikalarına da bakıldığı zaman seçimlerden sonra kısa vadede “Amerikan Çıkarlarını“ korumak için, “Demokrasiyi İhrac“ ve “Realizm“ ikileminin ortlarındaki “Gri alan“da bir politika devreye sokulacaktır..

Bu “Gri alan“ , genel anlamda var olan reel durumu bazı kozmetik rütüşlerle devam etme anlamına gelir. Ama, bu küçük “rütüşlere“ dayanmayacak hassas dengeler üzerine kurulan bazı “lokal“ elementlerin eriyebilirlerde..

Bu bazda Amerikanın Irak ve Güney Kürdistan politikası ne olacak? Çünkü Irak politkası Amerikanın ön seçimlerinde çok önemli bir rol oynadı..
Bush yönetimi, seçimlerde önce Irak devletiyle “stratejik bir dostluk antlaşmasını“ imzalamak istiyor.

Bu antlaşmanın taslak metni hazır.. Normal olarak önümüzdeki ayın sonunda imzalanması gerekiyordu..
Kürdler hariç Irak'ta bu antlaşmaya sıcak bakan yok.. Cumhurbaşkanı yardımcısı Tarik El Haşimi(Sunni) açık bir şekilde böyle bir antlaşmayı imzalamayacağını deklere etti.
Şiilerin en büyük siyasi gücü olan “Şii İttifak'ının“ Başkanı Abdulaziz El Hekim geçenlerde Ayetullah Sistani ile görüştükten sonra yaptığı basın toplantısında antlaşmayı imzalamayacaklarını söyledi.. Hatta, Abdulaziz El Hekim “Ayetullah Sistani'nin antlaşmaya karşı dört itirazı olduğunu: Şefafiyet, toplumsal onay, Irak Parlamentosunun kararı ve vatanın güvenliği,“ dedi..

Sadr ve diğer çevrelerin durumu ve ABD'ye karşı tavırları biliniyor..
Irak Temsiciler Meclisinde “Asayiş ve Savunma Komisyonu“ üyesi Hesen Sind “El Erebiye“ ye yaptığı açıklamada: “Antlaşma taslağında Irak'ta 50 cıvarında askeri Üs'ün kurulmasından söz ediliyor“ diyor.(Sbeiy Gazetesi)

Hatta Irak ve çeşitli Arap ülkelerinin basınında Amerikanın “ Irak Parlamenterlerinin her birine antlaşmaya onay vermesi için 2 milyon dolar teklif ettiğini“ yazıyorlar..

Amerika, Irak ile ilişkilerine bir çeki düzen vermeden, bölgedeki çıkarlarını askeri olarak garanti altına almadan askerlerini geri çekme niyetinde değil... Kürdlerde Saddam'ın (daha öncede de) yıkılmasından sonra “ABD ile kader birliği“ yapan biricik güç olarak Amerikan Üs'leri konusunda açık bir politikaya sahiptir.. Amerika'nın bölgedeki çıkarları ve “Kürdlerin varlık sorunu“ de facto bir “ortaklığı“ beraberinden getirmiştir.. Görünen o ki “Amerikan çıkarları“ partiler üstü bir konuma sahiptir.. Demokratlarda gelse bölgedeki çıkarlarını koruyacaklardır.. Binlerce Amerikan askerinin öldüğü Irak'tan “askerleri tümden geri çekmek“ ve Amerikan düşmanlarına Irak'ı teslim etmek kısa bir süre sonra “hainlik“le eş anlamda kullanılacaktır.. Müslüman “kökeni“ olan Obama için dahada içinde çıkılmaz bir durum yaratır..

Kaldi ki Demokratlar iktidara gelse Peter Galbraith ve Josef Biden gibi Kürd dostlarıda iktidarın önemli yerlerinde görev yada danışmanlık yapacaklar.. Josef Biden'ın önerisi üzerine Amerikan Senatosu “Irak'ta gevşek bir federasyon“ kararını almıştı..

Sonuç olarak Kürdistan Başbakanı sayın Nêçirvan Barzan'inin son Amerikan gezisini ve görüştüğü farklı çevrelerin verdikleri mesajları bu anlamda mercek altına almak gerekir.( R. Merdoxi'nin makalesine bakınız)
Ayrıca Sayın Barzani Amerika'da olduğu zaman Amerika Kongresinde farklı partilerden senatörlerin katılımı ile “Kürd Grubu“ oluştu... Bu Kürdlerin tarihinde bir ilk gelişmeydi. Kürdlerin elinde bir dizi kozları var... Bu kozlar çeşitli partiler üstü çıkarlarla uyum içindeler..

Selamlar

Anonymous (not verified)

Fri, 2008-06-06 00:46

Merhaba Amacimiz elbette tartisabilecek bazi hususlari tesbit etmek; o anlamda, makalenizin Irak kismina iliskin bir seyler soylemek istiyorum. Irak'taki Arap guclerin ABD ile imzalanmasi muhtemel bir stratejik dostluk anlasmasina gosterdigi tepkiler,umulan olcude bir etki yaratmayabilir su asamada. Irak, ozellikle de Sii iktidar, istedikleri kadar kamuoylarina aksini pompalamaya calissinlar, esasen ABD'ye bu sartlar altinda en muhtac kesim gorunuyorlar. Iktidarlarini kazasiz belasiz devam ettirip, bu arada internal guclerini hizla takviye ediyor, kurumsal mevziler kazanmak, var olanida iyice gelistirmek istiyorlar, ufak ufak yapiyorlarda. Bir husus ise, Barack Obama icin once Yahudi tabirini kullandiniz. Kaynaginiz nedir ? Son olarakta, Kennedy ailesi Protestant degil, Katoliktir. iyi gunlar dilegiyle

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.