HOLANDA DEVLETININ SEVGILI KRALICESINE
Hasan Hüseyin YILDIRIM
P.I.Overijssel Locatie Almalo (de Karelskamp)
Bornsestraat 333
7601 PB Almalo
HOLANDA DEVLETININ SEVGILI KRALICESINE
DEN HAAG
14 Mart 2005
Sevgili Kralice,
Ben Kürt milletinin bir bireyiyim. TC devletinin milletime dayatigi inkar ve imha politikasina karsi ciktim ve mücadele ettim. Yakalandim, sorgulandim, korkunc iskencelere ugradim. Tutuklandim, yargilandim ve 34 sene cezaya carptirildim. 7 sene 7 ay cezaevinde kaldim. 18 Eylül 1988 tarihinde cezaevinde kactim. 12 Aralik 1988 tarihinde Almanya´ya gelerek siyasi iltica talebinde bulundum. Ilticam kabul gördü. Su an Alman vatandasiyim.
Evli ve iki cocuk babasiyim. Almanya´da yasamimi ve hemde siyasi faaliyetlerimi sürdürüyorum. Ülkeniz Holanda´yada siyasal faaliyetlerimden dolayi geldim. 25-27 Subat 2005 tarihinde Holanda´da Kuzey Kürdistan “Ulusal Konferansi” yapildi. O konferansa cagrili olarak ülkenize geldim. 25 Subat 2005 tarihinde Almanya-Holanda sinirinda yapilan kontrolde gözaltina alindim. TC devletinin istemi üzerine Interpol tarafindan arandigim gerekce gösterilerek tutuklandim. Ogünden beridir Holanda´da cezaevindeyim.
Sizden bir ricada bulunacagim. Temenim ricami gözönünde bulundurmanizdir. Ricam sudur: TC devleti, Kürtleri potansiyel suclu görmektedir. Onlara göre kendisine Kürdüm diyen herkes sucludur, teröristtir. Bana yaklasimlarida budur. Bu nedenle Interpola müracaata bulunmus, yakalanmami ve kendilerine teslim edilmem istenmistir. Bu nedene dayanarak Holanda devleti, beni tutuklanmis bulunmaktadir. Beni TC devletine verir misiniz, vermez misiniz bunu burada acmayacagim.
Yalniz bir hususa dikkatinizi cekmek istiyorum. TC devleti Basbakani Recap Tayyip Erdogan, Madrid´e katildigi “Daha Demokratik Bir Dünya Icin” yapilan konferansta yaptigi bir basin aciklamasinda “Bize karsi savasan teröristleri ya yargilayin, ya da bize teslim edin” diyordu.
Ben, TC devletinin Basbakaninin bu önerisine bir yönüyle katiliyorum. Eger benim sahsimda siz Holanda devleti olarak üstünüze düsen görevi yaparsaniz bu ortam dogar. Ben yargilanmaya varim. Bir mahkeme olusturulsun. Bu, Lahey´deki savas suclari mahkemeside olabilir. BM veya AB önderliginde kurulacak uluslararasi bir mahkemede olabilir. Veya Holanda´nin öncülük ve ev sahipligi yapacagi bir mahkemede olabilir. Böylesi bir mahkemede TC devleti ile birlikte yargilanmaya evet diyorum.
Holanda devleti, bana karsi misafirperver davranmadi. Beni tutuklayarak özgürlügümü elimde aldi. Yasamimi alt-üst etti. Siyasi faaliyetlerimi engeledi. 7 ve 11 yaslarinda olan kücük cocuklarimin psikolojik bunalimina yol acti. Peki neden?
Nedenini ben söyleyeyim. TC devletinin yalan üzeri kurulu iddialaridir. TC devleti, benim hakkimda iyi düsünmesini beklemiyorum. Cünkü ben, bireyi oldugum Kürt milletine karsi TC devletinin dayatigi inkar ve imha politikasina karsi mücadele eden bir Kürt yurtseveri ve politikacisiyim. Irkci, soven, katliamci, jenositci, sömürgeci TC devletinin politik düsmaniyim. TC devletinin yaklasimida bana karsi böyledir.
TC devletinin istemi üzerine beni tutakladiniz. Bu nedenle Kürt milletinin can ve mal düsmani TC devletine büyük bir hizmete bulundunuz. Bana yönelik uygulamalarinizi hak etmis degilim. Ülkenize, devletinize, halkiniza karsi bir suc islemis degilim. Bana karsi uygulamalarinizi da anlamakta zorluk cekiyorum.
Is buraya vardirilmamaliydi. Eger is bu safhaya vardirildiysa, sizlerden ricam benim sahsimda Kürt-Türk iliskilerini yeniden gözden gecirmenizdir. Bu sorunu gündemlestirip hakli ve haksiz tarafin kim oldugunu aciga cikarmanizdir.Bunun yolu vardir. Beni ve TC devletini birlikte kurulacak bir mahkemede yargilayin.
Ülkenizde misafirperverce karsilanmadim, ama bunu unutabilirim. Bunu telafi etme imkaniniz var. Bu da bana karsi adaletli olmanizla mümkündür. Sizden istedigim sadece adalettir. Buda olusturulacak tarafsiz bir mahkemede beni ve TC devletini birlikte yargilamakla mümkündür.
Sizden ricam böylesi bir mahkemeyi olusturmanizdir. Beni ve TC devletini birlikte yargilayin. Sizlerin ve dünya kamuoyu önünde bize tarihimizle yüzlesme imkanini yarattin. Kim katliamci, kim jenositci, kim terörist, kim suclu aciga ciksin. Bu konuda insani görevlerinizi yapacaginiza inaniyorum.
Inandigim bir baska gercek daha var ki, o da sudur: TC devleti Basbakani, sözünün arkasinda olmayacaktir. Böylesi bir mahkemeyi kabullenmeyecektir. Bundan eminim. Bunu ispatlamak kolaydir. Kurun bir mahkeme. Cagirin TC devlet yetkililerini. Göreceksiniz ki, bunu kabullenmeyeceklerdir. O zaman yalanlari aciga cikmis olacaktir. Sözlerinin eri olmadiklari aciga cikacaktir. Sizden ricam bu ortami yarattin.
Hatta bu mahkemenin masraflarinida kaybeden tarafa yükleyin. Bir Kürt politikacisi olarak Kürt tarafin bunu taahüt edecegini söyleyebilirim. Cünkü ben halkima güveniyorum. Halkimin sözü sözdür.
Halkim bugün yabanci güclerin egemenligi altindadir. Ulusal bagimsizligi gasbedilmistir. Fakat halkim özgürlük ve bagimsizlik sevdalisidir. Hakliligin, dogrulugun ve adaletin teceli etmesinin takipcisidir.
Bu, nereden kaynagini almaktadir? Bu, halkimin tarihinin derinliklerinde gizlidir. Tek tanrili dinlerin ilham kaynagi, zerdüstlügü yaratan bir milletiz. Iyilik, güzelik, dogruluk, haklilik ulusal dinimizin temelidir.
Zülme, baskiya, haksizliga karsi durmakta ulusal bir özeligimizdir. Zülme, baskiya bas kaldiran ulusal kahramanimiz KAWA, ortadodu halklarina özgürlük ve bagimsizlik sembölü NEWROZ bayramini hediye etmistir. Yilin her 21 Mart gününde kutladigimiz ulusal bayramimiza denk gelen BM tarafindan 21 Mart gününün „Irkciliga Karsi Mücadele Günü“ olarak ilan edilmesi ise bunu daha da anlamlastirmistir.
Her millet gibi Kürt milletide asildir. Kürt milleti, asil oldugu kadar misafirperver ve adaletlidirde.
Hacli seferlerini bilirsiniz. Hiristiyan aleminin Baskomutani Aslan Yürekli Rischard´i da bilirsiniz. Savas meydaninda Avrupa ordularini yenen, bu ordularin Baskomutani Aslan Yürekli Rischard´i yarali esir alan büyük insan Selahattin-i Eyyubi´yi de bilirsiniz. Selahattin-i Eyyubi´nin bir Kürt oldugunuda bilirsiniz.
Selahattin-i Eyyubi, Aslan Yürekli Rischard´i esir aldiginda onu kendi ülkesini fethetmeye gelen bir isgal ordusu komutani olarak degil, kendisini ziyarete gelen degerli bir misafir olarak kabul etti ve yüksek deger vererk agirladi. Özel doktorlari vasitasiyla tedavisini yaptirdi, iyilestirdi. Kaldigi süre icinde Kürt misafirperverligin tüm ihtisamini sundu. Ayrilik zamani geldiginde de büyük hediyelerle ugurlandi. Varmasi gereken yere emniyet icinde ulastirti.
Aslan Yüreli Rischard, gördükleri ihtisam karsisinda büyülendi. Selahattin-i Eyyubi´ye “Adaletli Selahattin” ünvanini verdi. Ögün bugündür, siz Avrupalilar Selahattin-i Eyyubi´ye “Adaletli Selahattin” dersiniz.
Asil olmak, misafirperver olmak, adaletli olmak sadece Selahattin-i Eyyubi´ye mahsus degildir. Biz millet olarak asil, misafirperver ve adaletliyiz.
Düsene elimiz kalkmaz. Yardima ihtiyaci olana elimiz uzanir. Zayifi ezmeyiz. Kumsumuz ac ve ciplakken uykumuz gelmez. Imkan ve olanaklarimizi paylasiriz. Bu, ulusal bir özeligimiz.
Ama zülmede tahamül etmeyiz.Zalime boyun egmeyiz. Eskiyaya, zülümkara, isgalciye papuc birakmayiz. Zülme, haksizliga, adaletsizlige karsi isyankariz. Savas meydanlarinda kahramaniz.
Yüzyillardan bu yana kutsal kitabiniz Incil´in “Cenet Ülkesi” dedigi ülkem Kürdistan zorbalarin, ceberutlarin, asenalarin isgali altindadir. Ülkemin zoraki misafirleridirler. Misafir olmalarina ragmen ev sahibini bastiran hirsiz misali bize söyledikleri “ya sev, ya terket” olmaktadir.
Isgalci, katliamci, iskenceci, asimilasyoncu sevilir mi? Sevilmez! Biz de zaten sevmedik. Sevmemiz icin hicbir nedende yok. Insan katilini sevebilir mi? Katilini sevenlerin ya kafasinda zoru var, ya da nesline, milletine, dahasi kendi kendine ihanet edenlerdir.
Kürt milleti, hicbir zaman ilgalci, katliamci, iskenceci, gaspci, talanci, ganimetci, hirsiz ve yalanci ceberutlari sevmedi. Bize gösterilen ikinci yoluda secmedik. Ülkemizi terketmedik. Ülke namustur, onurdur vazgecilmez.
Ülkem Kürdistan, dünyanin sayili stratejik bölgelerinden biridir. Bati ile doguyu birbirine baglayan yolun gectigi ülkedir. Zengin yeralti ve yerüstü zenginlik kaynaklarina sahiptir. Ülkem bu nedenle tarihte daima yabanci güclerin istila, isgal ve savaslarina sahne olmustur. Ülkemde bugünde korkunc bir savas vardir.
Savas istenen bir olgu olmasa gerek. Savasin korkunc tahrifatini bizim gibi yasayan, bilen bir millet yoktur. Savastan nefret eden bir millet olmamiza ragmen daima savasanda bir milletiz. Bu, istedigimiz birsey degildir. Savas disaridan bize dayatilmistir.
Her cagdas millet gibi, bizde baris icinde, huzur icinde olmak isteriz. Kendi ülkemizde insanca yasamak isteriz. Fakat bunu bize cok görüyorlar. Bize köle olmamizi dayatiyorlar. Köleligi kabullenmek onursuzluktur. Kürtler, onurlu bir millettir. Onursuzlugu kabul etmedik, etmiyoruz ve etmeyecegiz. Bedeli agir olsada hicbir yabanci gücün köleligini kabullenmeyecegiz.
Kendi vatanimizda mutlu bir yasam sürdürürken yabancilar birgün cikip geldiler. Bizi dörtbir yanda sardilar. Türkler, Araplar, Acemler ülkemizi istila ve isgal ettiler. Halkimizi katliamdan gecirdiler. Malarimizi, mülklerimizi, dahasi vatanimizi bizden caldilar. Gün geldi varligimizi inkar ettiler. Kürt diye bir toplum yok dediler. Bize Türk, Arap, Acem olmayi dayatilar. Dilimizi yasakladilar. Kültür hazinemizi, tarihimizi yok ettiler. Bizi kendilerine benzetmek istediler. Biz, bunu redettik. Hicbir zaman kabullenmedik. Verdik sirtimizi daglara. Ogündür bugündür savastik, savasiyoruz.
Düsmanlarimiz Türk, Arap, Acemlerle sinirli kalmadi. Habire birileri eklendi. Öyle birgün geldi ki, dünya bir yana, biz bir yana düstük. Avrupali, Asyali, Afrikali, Amerikali gücler düsmanlarimizin yanibasinda bize cephe aldi. Mazlum Kürt milletine karsi isgalci, katliamci, jenositci Türk, Arap ve Acem egemenlerine siyasi, diplomatik, ekonomik, askeri vs. her alanda destek sundular. Peki ne icin? Bencil cikarlari icin.
Biz bunlari hak etmedik. Bu zülmü, bu adaletsizligi, bu zorbaligi hak etmek icin ne yapmistik? Kabahatimiz, sucumuz neydi? Bunu birileri bize izah edebilir mi?
Kuskusuz ne kabahatimiz, ne de bir sucumuz vardi. Biz evimizde kendi kendimize yetiyorduk. Mutlu bir yasantimiz vardi. Yabancilar birgün cikip geldiler. Bize yasami haram ettiler.
Katlimize «vaciptir» fetva cikardilar. Katlettiler, ülkemizde söküp aldilar, bilmedigimiz el ülkelerinde mecburi iskanlara mahkum ettiler. Peki bunlar Allahtan reva miydi? Allahin biz Kürtlere kestigi bir ceza miydi? Kuskusuz bu degildi. Ama güzü duymaz haydutlarin gazabina ugradik, ugruyoruz.
Peki bu kosullarda ne yapmamiz gerekiyordu? Baskalari yerimizde olsalardi ne yapardi? Siz olsaydiniz ne yapardiniz? Öyle inaniyorum ki, bizim yaptigimizi yapardiniz. Yani köleligi, onursuzlugu kabullenmezdiniz ve savasirdiniz. Biz de öyle yaptik ve yapiyoruz. Bu, suc mudur? Eger bu suc ise bu sucu dün isledik, bugün isliyoruz, hic kimsenin kuskusu olmasin ki, yarinda isleyecegiz. Taki ülkem ve milletim bagimsizligina ve onuruna kavusuncaya kadar.
Ülkem Kürdistan, 1.Dünya savasi sonrasi galip devletlerin TC devleti ile yaptiklari Lozan anlasmasiyla dörde parcalandi. Herbir parcasi Türkiye, Iran, Irak ve Suriye devlet sinirlari icine alindi. Kürt milletinin egemenlik hakki gasbedildi. Ogündür bugündür ulusal egemenligimiz gasbedilmistir. Isvicre bu anlasmaya ev sahipligi yapmistir. Italya ve Romanya gözlemci olarak katilmistir. Ingiltere ve Fransa bir taraf olarak Türkiye ile bu anlasmayi gerceklestirmistir. Yani Kürt milletinin ulusal egemenligi Avrupali devletler tarafindan saglanmistir.
Kürt milleti bagimsizliga ve onuruna düskün bir millettir. Bu kölelik anlasmasini redetti. Sayisiz isyan ve ayaklanma gerceklestirdi. Bedeli agir bir savas verdi. Savas bugünde devam etmektedir.
Bugün de Lozan anlasmasi, Brüksel anlasmasina dönüstürülmek istenmektedir. AB üye devletler, TC devletini AB´ne üye yapmaya calismakla Lozan anlasmasini yeniden onaylamak istemektedir. AB Komisyon raporlarinin icerigine bakilirsa bunun böyle oldugu görülecektir. TC devleti mevcut yapisiyla AB´ne alinmasi halinde Kürt milletine 1923 tarihinde dayatilan Lozan kölelik anlasmasinin Brüksel kölelik anlasmasina dönüsecektir. Cünkü AB Komisyon raporlarinda millet olarak ismimiz zikredilmemekte, haklarimiz tanimlanmamaktadir. Bu da TC devletinin “hassasiyetleri” gözetilerek yapilmaktadir. Peki Kürt milletinin hassasiyetleri ne olacak?
Biz bir milletiz. Her cagdas millet gibi bizimde kendi kaderimizi belirleme hakkimiz var. Bu hak insanligin kabullendigi bir haktir. AB, bu hakkimizi gözardi etmemelidir. TC devleti, Kürt milletini temsil edemez. Onun böylesi bir hakki yoktur. AB, bunu görmek zorundadir. Kürt milletine ikinci bir Lozan´i dayatmaktan kendilerini alikoymalidir. Tersi bir tutum insan haklarina, demokrasiye, AB degerlerine terstir. Bu, Kürt milletini bir kez daha cezalandirmak demektir. Bir suctur. Öyle inaniyorum ki, basinda bulundugunuz Holanda devleti, bunu görür. Mazlum Kürt milletine bu haksizligi yapmaktan kendini alikoyar. Böylesi bir tutum Kürt milletinin saygisini kazanir.
Uzun oldu. Kiymetli zamaninizdan cok aldim. Kürt-Kürdistan sorunu büyük bir sorun. Bir bütün olarak böyle bir mektupta izah etmenin imkani yok. Kürt milletinin düsmanlari cok ve güclü. Sonuc olarak sizden ricam, hic olmasa Holanda devleti, bize düsmanlik yapmasin. Bu istem sadece benim degil, mazlum Kürt milletinindirde. Inaniyorum ki, mazlum Kürt milletinin sessini duyarsiniz.
Uzun ömürler diliyor, saygilarimi sunuyorum.
Hasan H. YILDIRIM
HOLANDA DEVLETININ SEVGILI KRALICESINE