BÜYÜK SAVAŞ KAPIDA!

Kürd milleti, bugün yine karşılığı olmayan bedeli ağır bir savaş veriyor. Şehirler, kasabalar, köyler Kürdsüzleştiriliyor. Büyük katliamlar, trajediler yaşanıyor.

Fakat sahadaki Kürd siyasal güçleri, olan biteni olduğu gibi görmek ve ona göre Kürd milletini seferber etme diye bir plan, projeden uzak kalıyor. Bu trajedileri Kürdlere dayatan Türk, Arap ve Farsların politik etki alanında çıkmak istemiyor. Hatta onları işledikleri suçlardan paklamak, dost, kardeş ve bundan öte "stratejik müttefik" olarak Kürdlere yedirmeye çalışıyor.
Anlaşılan IŞID belasıyla gösterilmek istenilen tehlikeyi bile kavramış görünmüyorlar. Her ne kadar uyuşuk yapıdan birazda dinamik duruma yol açtısa da tehlikenin bununla sınırlı kalacağının algısını egemen kılmaya çalışıyorlar. Aslına bakılırsa önümüzdeki süreçte Kürd milleti büyük belalarla karşı karşıya kalacağı görünmek istenilmiyor. Ki en büyük felaket kapımızda duruyor. Kürd/Kürdistan devriminden bahsediyoruz. Güney siyasal önderliği bunu her ne kadar Kürdistan'ın güney parçasıyla sınırlı tutmak istese de, sömürgecilerin gazabını kendilerinde uzak tutmaya çalışsada düşman meseleye öyle bakmıyor. Düşmana göre Ortaduğu'da bir yılan var, bu yılanın ismide Kürdtür. Bunun başı ezilmelidir düşüncesi üzerine hesap yapılıyor. Güney her ne kadar bunu görmemezlikten gelse de bunu kapısında bulacağından kendini kurtaramaz. Yakın bir süreçte bu çıplak gerçekle karşı karşıya kalacaktır. İran Mollaların saldırısı an meselesidir. Katil İran Mollalarını Süleymaniye ve Hewler'de hoş karşılarsalarda onların hışmından kendilerini muaf tutamazlar. Heşti Şehbi katil sürüsü projesi bunun somut kanıtıdır.
Kürdler bu vurdum duymaz politikayı terketmediği sürece, Türk, Arap ve Fars barbarlarını düşman görüp kendilerini buna göre programlayıp pratikleştirmediği müddetçe kapısındaki belayı savamazlar.
Bu da, ancak Kürdlerin millet olmasından kaynaklı haklarının politikasını yapmakla olur.
Kürdler siyasi partileriyle, örgütleriyle, dernekleriyle ve bir bütün olarak siyasal güçleriyle aynı gemideler. Düşman bir bütün olarak bu gemiyi batmakla kendini programlamış. Pratik olarakta bunu uygulamaya koymuş. Başarması halinde hiçbir Kürd gücü kendini bundan kurtaramaz. Şu an güneyli güçlerin yaptığı gibi düşmana yalvararak, ona yalakalaşarak kendini yaşatamaz. Sömürgeci baş kentlerin kapısını aşındırarak bu beladan kendini kurtaramazlar.
Şunu herkes aklına koysun. Ülke, millet ve iktidar politikası yapılmadan kimse kendini Ortadoğu coğrafyasında yaşatamaz.
O halde!
Kürd milleti, her milletin sahip olduğu haklara sahip olma hakkına sahiptir düşüncesi baz alınmalıdır.
En bariz hakta bağımsız devletini kurma hakkıdır.
Kürd gençleri ölecekse bunun için ölmelidir.
Kürdistan tahrip olacaksa, bunun için olmalıdır.
Yoksa Kürd millet düşmanı Kemalist islamizmi, Şii Farsizmi, İslamist Arabizmi günceleştirmek için değil.
İran, Irak, Suriye ve Türkiye'ye demokrasi getirmek için değil.
Ezeli Kürd millet düşmanı Türk, Arap ve Fars barbarlarıyla ortak yaşam kurmak için değil.
Her kimki Kürdleri sömürgeci ülke batağına çekmeye çalışırsa bilinsinki o/onlar düşmanlarımızın politikasının maşaları olmuşlardır.
Yiğit Kürd kızı, yiğit Kürd genci uyan!
Seni milli değerlerinden uzaklaştıran, düşmanın çıkarı için onun, bunun askeri, polisi önüne yem olarak sürüp katlettirenleri tanı.
İran, Irak, Suriye ve TC devletini ret et.
İran, Irak, Suriye ve TC devlet sınırlarını ret et.
İran, Irak, Suriye ve TC bayrağını ret et.
İran, Irak, Suriye ve TC milli marşını ret et.
İran, Irak, Suriye ve TC parlementolarını ret et.
Sömürgeci devletlere ait ne varsa her şeyi ret et.
Kürdistani ol.
Kürdistan'ın bağımsızlığının neferi ol.
Tamam olsunlar da, bunun öncüsü kim?
Var mı böyle öncü bir güç?
Olana bak! Hepsi düşman kucağında. Ya demokratik takılıyor, ya da parçacı.
Kürd halkına şaşkın ördeğe dönmüş. Hangi yöne dönüyorsa eli düşman eliyle buluşuyor. Yazık bu mazlum, fedakar, kahraman millete!
Bunca olumsuzluğa rağmen kişi olarak umutsuz değilim.
Kürd milleti, kendisini bağımsızlığa taşıyacak siyasal önderliğini arıyor.
Bulacaktır!
Buna eminim!

28 Şubat 2015