Ulusal kurtuluş ve demokrasi mücadelesinde daha güçlü bir birlik amacıyla oluşturulan PYSK'nin istenen sonucu vermemesi ve dağılmasından sonra, KAWA hareketinin geleneğinden gelen kadro ve taraftarlar politik bir çevre olarak Kürdıstan' da yaşanan gelişmeler karşısında sessiz kalmayarak grupsal ve bireysel temelde yerlerini alarak bir çaba içinde oldular.
Son bir yıl boyunca diasporada bulunan KAWA kadro ve sempatizanları defalarca bir araya gelerek dünya, bölge ve Kürdistan’da yaşanan gelişmeleri farklı boyutlarıyla mercek altına alarak değerlendirmeye çalıştılar.
KAWA yeniden siyaset sahnesine çıkarken eskinin tekrarı değil, değişen dünya,bölge ve ülkedeki tarihsel dönem ve koşullara göre kendini yenileyerek Kürdıstan milli bağımsızlık ve demokrasi mücadelesinde yerini alacaktır.
Genel anlamda Kürdistan'da son ikiyüzyıllık ulusal mücadelenin seyrine baktığımızda başlıca iki eğilim görüyoruz. Bağımsızlığı hedefleyen devrimci çizgi ve sömürgecılerle tümden kopuşu (tüm bağları kesmeyi) hedeflemeyen,Kürdistan ulusal çıkarları temelinde bağımsız bir politika izlemeyen uzlaşmacı eğilim. Dayandığı toplumsal sınıf karekterine bağlı olarak bu uzlaşmacı eğilim, mücadelenin aldığı seyir ve biçime göre yer yer bir eli sömürgecilerin elinde, diğer eli Kürdistan halkının elindedir. Anti- sömürgeci zeminde kaldığı veya sömürgecilere karşı mücadele ettiği sürece ulusal güç kategorisinde değerlendirmek gerekir.
Başından beri devrimci hareketimiz ulusal kurtuluş ve demokrasi mücadelesinin zaferi için ulusal birliği şart görmektedir. Devrimimizin ilk aşaması ulusal birlik sağlanmadan ulusal kurtuluş olamaz. Bu bakış açısıyla dışımızdaki yurtsever, milli ve demokrat güçlere yaklaşımımız hatalarını dostça ve uygun bir dille eleştirmek, doğru yanlarını, doğru politik tutumlarını desteklemek ve geliştirmektir.
Ülkemizin Kuzey Kürdistan parçasında son 40 yıl boyunca kanlı çatışmalar yaşandı. Milyonlarca Kürd sömürgeci Türk devleti tarafından yerinden yurdundan edildi ve onbinlerce Kürd, Kürdistan için verdikleri mücadele de şehid düştüler. Kürd halkı çok büyük bedeller ödemesine rağmen gelinen yerde Türk devleti “barış süreci” ve “müzakere” adı altında Kürdlerin tüm temel ulusal taleplerini “Kürdlerin” aracılığı ile yok etmeye, kendi alternatifini kendisi yaratmaya, “esir” olan Abdullah Öcalan’ı “Baş müzakereci” ilan ederek Kuzey Kürdlerini bir "esirin esirleri" haline getirmeye çalışıyor. Sömürgeci Türk devleti Kürdistan’ın bağımsızlığı ve özgürlüğü için büyük bedeller ödeyen Kürd kitlelerini siyasal ve ideolojik olarak yaşanan sürecin siyasal aktörlüğünden çıkararak, özne değil nesne haline getirmek istiyor. Kuzey Kürd halkı kendi ulusal geleceğine karşı atıl ve seyirci haline sokulmuş ve Godot’u bekler durumu sokulmuştur. Büyük bedeller ödeyen ve güçlü tarihi bir mirasa sahip olan Kürdlerin karşısında Türk devletinin Pax Osmancılığı tutmayacaktır.
Dünyanın hiç bir yerinde görünmeyen böyle bir süreç Kürd halkı ve Kürdistan yurtseverleri tarafından kabul edilemez.
Son 30 yıl boyunca Kuzey Kürdistanlı bir dizi grup, çevre ve yurtsever şahsiyetler defalarca bir araya gelerek ortak partileşmeye gitmeye çalıştılar. Fakat, tüm bu girişimler başarısızlıkla sonuçlandı. Yaşanan bu başarısızlıkların sağlıklı bir şekilde değerlendirme, kullanılan araçları gözden geçirme, grupların ve çevrelerin “ben merkezci” yaklaşımları ve kuyruğuna takma mantığı deşilmeden ve reel sonuçlar çıkarma yerine güreşte yenilgilere doymayan pehlivanlar misali sürekli olarak yanlışlıktan ısrar edildi ve hala da devam ediliyor. Realist olmayan küçük hesaplar, grup, çevre ve şahsiyetlerin ilişkilerini iyileştireceğine, ortak zeminlerde birlikte çalışma imkanlarını yaratacağına, insani ilişkilere dahi zarar verdi.
Ülkemizin Güney Kürdistan parçası uzun süreden beri de facto bağımsız bir devlet konumundadır. Fakat, Kürd partileri arasında yaşanan “Kurdkujî savaşı” ve beraberinden gelen iç tahribatlar yaratılan ulusal bir dizi kurumlara rağmen, Güney Kürdistan hala “Sarı ve Yeşil Zonlar” olarak iki bölünmüştür. Kürd partileri mevcut olan bu kazanımların elde edilmesinde motor rolü oynadılar. Fakat, yine aynı Kürd partileri askeri ve ekonomik güçleriyle, istihbarat örgütleriyle ve girdikleri dış ilişkilerle adeta “yarı devlet” gibi örgütlenmişler. Son dönemlerde Kürdistan’ı işgal eden sömürgeci güçlerin teşvikiyle İslami faşist çeteleri olan Daiş/İşid’in Kürdistan’a yönelik saldırılarıyla birlikte Kürdlerin saflarında yaşanan parçalanma açık bir şekilde ortaya çıkmış durumdadır. Bu durum bağımsız Kürdistan için bedel ödeyen ve mücadele eden Kürd halk kitlelerinin saflarında ciddi rahatsızlıklara neden olmaktadır.
İŞİD, sömürgeci Türk devletinin anti Kürd planlarından biriydi ve husranla sonuçlandı. Şengal ve Kobanê savaşlarıyla birlikte Kürdler, millet olarak ve ulusal talepleriyle birlikte dünya kamuoyunun gündemine yerleşmesine rağmen, Kürd partilerinin kendi içindeki çelişkileri, parti ve grup çıkarlarından dolayı bir yandan Türkiye ve diğer yandan İran, Suriye ve Irak merkezi Şii iktidarının eksenlerinde iki farklı stratejik cephede yer almaları Kürdlerin birliğine ve bağımsız Kürdistan amacına büyük bir darbe vuruyor. Kürdistan’daki bu bölünme ve parçalanma Kürdistan’ı işgal eden sömürgeci güçlerin Kürdlere ilişkin sahip oldukları stratejilerle örtüşüyor ve yeni “Kürdkuji” savaşlarına zemin hazırlıyor.
İŞİD’ın son Kürdistan’a karşı giriştiği saldırılar, Şengal’de Êzîdî Kürdlere karşı yaptığı jenosid tarihsel gerçekliği açık bir şekilde bir daha ortaya çıkarmıştır. Bağımsız devleti olmayan milletler her zaman soykırım tehlikesi ile karşı karşıyalar.. Kürdlerin son 200 yıllık tarihi bu gerçekliğin canlı tanığıdır.
Bugün Kürdistan’da Kürdistan Ulusal Kurumların lehine Kürd partilerini “yarı devlet” mekanizma ve araçlardan arındırarak normalleştirmek için ciddi çabalar var. Kürdleri bağımsızlığa götürecek olan ulusal kurumları oluşturacak ve güçlendirecek bu çabaların desteklenmesi her Kürdün ulusal görevidir.
KAWA Hareketinin yurt dışı kadro ve sempatizanları defalarca toplanarak Kürdistan’da yaşanan gelişmeleri değerlendirdiler. Tüm bu toplantıların neticesinde KAWA kadroları, KAWA Hareketi’nin yeniden reorganizasyonu konusunda ortak bir paydada birleştiler.
Hareketimiz ortaya çıkışından beri Bağımsız ve Birleşik Kürdistan’ı kendisine ulusal bir strateji olarak benimsemiş ve hala da KAWA kitlesi kendisini bu zeminde ifade etmektedir. Kuzey Kürdistan’da yaşanan Türkiyeleştirme ve Güney Kürdistan’da bağımsızlığı engelleyen parçalanmalar, Kürdistan’ın bağımsızlığını “hayal” olarak lanse eden anlayışların dayatıldığı bir süreçte Kürdistan için büyük bedeller ödeyen Kürdistan’da köklü bir geleneğe sahip olan KAWA Hareketini yeniden inşa etmek tarihsel bir zorunluluk olarak ortaya çıkmıştır.
KAWA Hareketi, Bağımsız, Birleşik ve Demokratik bir Kürdistan için Kürdistan bağımsızlıkçı hareketlerinin bir devamı olarak Kürdistan’da yaşayan farklı etnik ve dinsel yapıların çıkarlarını gözetleyen ulusal ve sosyal kurtuluş için yeniden mücadele alanlarında olacak.
KAWA Hareketi bir yandan sahip olduğu dinamikleri seferber ederken diğer yandan Kürdistan’da var olan bağımsızlıkçı güçlerle bugüne kadar başarısızlığa uğramış örgütsel yada parti birliğini dayatan anlayışların dışında herkesin kendisini, birey, örgüt, grup ve rengiyle, ideolojisi ile ve örgütsel yapısıyla ifade ettiği Kürdistan Bağımsızlıkçı Güçlerin oluşturacağı platformlara destek olacak ve içinde yer alacaktır. Kürdistanlı Bağımsızlıkçı Güçlerin kendilerini renkleriyle ifade edecekleri ve hiç kimsenin kendisini diğerlerine empoze etmediği ortak bir kurum tarihsel bir zorunluluk olarak önümüzde duruyor.
Sonuç olarak, KAWA Hareketi yeniden örgütlü olarak mücadele alanlarında olacak.. Kürdistan’ın bağımsızlığına inan tüm Kürdistanlı yurtseverlerin halkımıza karşı ve ulusal taleplerimize karşı girişilen karanlık oyunlarının boşa çıkarılması için açık desteğini bekliyoruz!!
Yaşasın Bağımsız, Birleşik ve Demokratik Kürdistan!!!
KAWA HAREKETİ
Yurtdışı Komitesi