Îsot”umuza Dokunmayınız!!(1)
Kürd, Kürdistan, Kürd dili, edebiyatı ve siyasal dünyasına ilişkin kafam karıştığı zaman her zaman bir Kürd Rûsipî’sine sığınırım.
Bugün   kapısını  çaldığım  80  yaşında    bir   bilgi  deryası  ve   ayaklı/canlı   Kürd  kütüphanesi.  Tüm  ömrünü     Kürd ve  Kürdistan davasının  farklı  dallarına hep  ememk    veren biri....    Kürd    siyasetçileriyle  hep   sorunları  oldu ve  bildiği  yoldan   hep  tek başına     devam  etti.    Hiç  bir  zaman   Kürdistan’ın   bağımsızlığını   tartışma konusu  yapmadı.   Bazen  Kürdler    sömürgeci  devletlerle     Kürd haklarına  ilişkin     bazı  antlaşmalar  yapıp  sevindiği zaman,   o   “Yas  Günü “  ilan   ederdi.  Hatta   anlatımlarına  göre   bir  ara  bazı  Kürd siyasetçileri    gençlerin  kafalarını     karıştırmasından   korktuklarından  dolayı,  gençlerin    kendisini  ziyaret  etmelerini    yasaklamışlar.
Neyse    bana    yasak  koyacak  biri  olmadığından  dolayı     bu  akşam    Mamoste’me/Seyda’ma  misafir  oldum.
Hemen     hiç   ara vermeden  ve  zaman   yitirmeden  kafama  takılan    sorular  üzerine  düşünmeye başladım.
 Kısa  bir    selamlaşmadan  sonra   kendisine   “Mamoste    Sevan  Nîşanyan   diye  birini   duydunmu?”  diye  sordum.
Mamoste  biraz  düşündü ve  “Hani bu  Kürdçe’yi  bilmeden    Kürd  dil  uzmanı  kesilen  adam mı? diye  sordu..
“Evet”  dedim..
Mamoste     bana  dik dik  bakarak   “Rolekem,   Kur/laz/Las/Lac/Lawê Min,  Pisê Min    bu  tip  adamları  niye   kendine  dert  ediyorsun?..  Bu adam   bir  ara      Kurmanci  ile Zazaca’nın   farklı   iki   dil  olduğunu  ispatlamak  için  ileri sürdüğü   gerekçelerden biri de   Zazaca’da      eril ve  dişil var,  Kurmanci’de    yok dememişmiydi?”
“Evet  Mamoste” dedim.
Mamoste  yine  sözü   aldı ve   “Lawê Min    kısmen dürüst,   kısmen  ahlaki ve vicdanı  olan  ve    yazdıklarına karşı ve  kendisine  karşı   saygısı olan  biri    Kürd dili yada  başka  bir  dil  üzerine  bir şeyler  yazmak istediği zaman  biraz  zamanını   ayırır ve   o dilin  yapısı   hakkında  bir şeyler okur.    Kurmanci ile  ilgili   her hangi  bir  dil kitabını  eline alırsan   ilk sayfada   ve   ilk  cümle  kuruluşunda eril ve  dişil ile  karşı  karşıya  kalırsın ve  hemen  açıklaması var.... Demek ki  bu adamın  bilim ve  bilgiden  başka   Kürdlerle  bir  sorunu  var. Kürdlere  yar   değil...” dedi.
Ve    hemen  araya  girdim.   Mamoste   “Sevan  Nişanyan   daha da   ileri  giderek  Kürdistan’da  ne   Kürdçe  şehir,  ne   kaza    ve  köy bıraktı..    Hatta      ‘Türkçedeki Kürtçe alıntıların sayısı, zorlasan 20-30’u geçmez. Bunların da üçte ikisi dile son 20 yılda girmiş sözcüklerdir.’    Yani   binyıl boyunca    Türkler  bizden  10  kelime diyor almamışlar.. diyor.
Mamoste  hemen  devreye  girdi ve  “ İşte  bu   düşmanlıktır.  Bu  Kürdleri  kültürsüz ve uygarlıktan  uzak   bir   halk  ilan  etmek için   ileri  sürülen  argümentlerdir. Aslında  bu  tiplere  sormak  lazım    Misyönerler  Kürdistan’da  gezdikleri zaman ilk  dikkatlerini çeken  şey   Ermeni  ve Keladanilerin   Kürdler gibi  Kürdçe  konuştuklarıydı.  Bazen  Kürdlerle  Ermenileri ayırt etmeleri  çok  zor oluyordu. Çünkü, Ermeniler  Kürd  dili ve  kültürüne   yaygın bir şekilde   Kabul etmişlerdi.    Hatta  Ermeni kaynaklarda  bu  gerçekliği  Kabul ediyorlar  .
Berlin Antlaşması(1878) sonrası İstanbul Ermeni Patrikhanesi 3 Rahibi bölgeye gönderiyor. Bunlardan biri Rahip Vahan Bardizaktsidir. Vahan Bardizaktsi şöyle yazıyor: „Ermeni ozanlar her yerde, hatta manastır panayırlarında bile şarkılarını Ermenice değil daha ziyade Türkçe ve Kürdçe söylüyorlar. Dolayısıyla bugün doğru dürüst Ermenice şarkı-türkü oldukca az. Tam tersi Kürdçe ve Türkçe şarkı-türkü oldukca fazla“(Arsen Yarman, Palu-Harput, Cilt II, sayfa 71) dedi.
Ve   ekledi   bu adamın  yaptığı   “Nankörlüktür,  şerletenliktir,   sahtekarlıktır.”
Hemen burada araya girdim ve kendisine “Mamoste Nankor, Şerketen ve Saxtekar kelimeleri Kürdçe değilmi? diye sordum.
Mamoste  “ Erê  Lawê  min”  diyerek   yeniden  söze     Kurmanci   başladı:   “Nankor,  Nan û kor   pêkhatîye,    tê  wateya  pênezan  bi kesekî  re dibêjin ku   çawê  wî  beramber  ew  nanê  xelqê bû,  xwarîye  kor bûye”   Bu kelime  nankör  olarak  Türkçeye   geçmiştir.” dedi.
“Şerletan  nasıl  Kürdçe  oluyor?”  diye sordum:
Mamoste: “Şerleten/Şerletan ango hebûna şer di nav du ten(cîsm)da. Şerê Kurdî ji şihr´i Erebî ne hatîye. Ev peyîva di Erebî de bi wateya xirapkarî, li dijî çaksazî û xêrê ye. Şerê Kurdî wêneyekî dî heye “Ger” e. Ger tê maneya zoranbazî û cengê. Şer û ger, gernas, pewlivan e. Di zmanê Almanî de peyva Scharlatan û di zmanê Frensî û Îngîlîzî de Charlatan her bi wateya Şerletanê Kurd tên kar anîn”
Spas    diyerek  araya  girdim.  Sextekar’ın    Kürdçe  üzeri  Türkçeye     girdiğini   düşündüğümden ve    Mamoste’nın  de  fazla  zamanını almamak  için   hemen   “İsot”a  geçmek  istedim.
“İsot “konusunda    Kürdlerin  gösterdiği tepki   hariküleydi.  Hani   halk arasında  yaygın bir  şekilde  anlatılan   bir  hikaye!! var.    Fransızlar  Urfa bölgesinde   her şeyi  tarumar  ederken   Ruhalılar  hiç  yerlerinden    kıpırdamıyorlar.   En  son   bir  haber  geliyor:  Fransızlar  Îsot  taralalarına   girmiş!!!  diye.   Tüm  Ruhalılar   silahlarına  sarılıp  Fransızları  bölgeden  kovuyorlar.(Daha  geniş ve  esprili anlatılır)
Bizim  Kürdler bir  ara  “Îsot” adı altında      güzel  bir  dergi  de  çıkarıyorlardı.
Şimdi     Sevan  Nişanyan   “Îsot”un    Kürdçe  değil,   Türkçe  olduğunu   “II Bayezid (1480-1512) devri kanunnamelerinde issi otu”   olarak  geçtiğini   söylüyor.     Daha  sonra   gelen    eleştirilerde    “o  dönemler   Osmanlı topraklarda    yeşil ve kırmızı biberlerin  olmadığı”  söylendiğinde  ise   “karabiber” ve  “ısıtıcı baharatlarda   “ ısrar etti…
Mamoste bugün son bir soru sormak istiyorum… “Îsot” Kûrdçe bir kelime mi?
Mamoste   hemen    Kurdçe  başlayarak   “ Îsot  Kurdî ye. Îsot  ji   “Îs”  û   “sot” pêkhatîye.  Îs  bi wateya helbûn û pêbûna  agir, mum û çirayê ye.  Bala  xwe bidin  peyvên  Helgirsa  û Dagirsa.  Îsa  li vir bi menaya   Hilgirsan û pêbûnêye  .    Sot,   ji sûtan  û  sotandinê hatîye.  Îsot,   ji bîberek  gellek  tûj re têgotin.  Ewqas  tûj  dev û lêvên mirov   disotîne”    Bu  kelîme   Kürdçe’den  Türkçeye   geçmiştir.
Spas  Mamoste     Êvarbaş
Aso Zagrosî