بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی
Submitted by Rêvebir on 14 January 2012

Zana ve Tuğluk. Bağımsızlık ve Yanaşmacılık -H.Şamil

Zana ve Tuğluk. Bağımsızlık ve Yanaşmacılık

Hejarê Şamil

İnsanları kategorilere ayırmanın her zaman doğru sonuçlar yaratmadığının farkındayız ama...

Ve ne var ki, gözle görülür ve sırıtan farklılıklar illa da bir sınıflandırma yapmayı gerekli kılıyor:

Şuan Kuzey Kurdistan halkını siyasi tercihleri açısından genel (görülür ve sırıtan) hatlarıyla üç kategoriye ayırmak mümkündür:

BAĞIMSIZLIKÇILAR, YANAŞMACILAR VE KENDİNDEN VAZGEÇMİLER

1.Bağımsızlıkçılar; Kurdistan ülkesinin bağımsız devlet olarak dünya haritasında yerini almasını siyaseten olur veya olmaza bağlamadan ‘illa da olmalıdır’ bağlamında ele alanlar, KURDİSTAN’ı mutlak bir gerçek şeklinde kendi yaşamlarının ana senfonisi olarak görenlerdir. Bunlar her yerdedir; Kurdistan’da, Türkiye’de, diasporada. “Demokratik Türkiye’ye bağlılığını resmen deklere etmiş PKK’nin saflarında, diğer “tırşıkçı” partilerin çevrelerinde, Kurdistan’ın ve dünyanın kurtuluşunu “Müslüman Allah’ının” ilahi kelamlarında görenlerin sıralarında ve de tedavüldeki siyasi görüşlere itibar etmeyen sessiz çoğunluğun arasındadır. Köylü, işçi, tüccar, esnaf, fakir, zengin, öğretmen, hekim, mühendis, gazeteci, memurdur…

2. Yanaşmacılar; bunlar da her yerde ve her safta vardırlar. “Demokratik özerkliğin” sözcülerinden olup “Sayın Öcalan sorunun çözümü için tek muhataptır” diyen DTK eşbaşkanı Aysel Tuğluk ve “Bana göre eşitlikçi bir federasyon en gerçekçi çözümdür” diyen ve Tuğluk’un “tek muhatabını” işbirlikçilikle suçlayan ve ne var ki, siyasi yaşamına sosyalistlikle başlayıp kariyerini AKP’lilikle sonuçlandırmakla suçlanan Kemal Burkay da “yanaşmacı” kategorisinde anılmayı fazlasıyla hak etmektedirler.

3.Kendinden vazgeçmişler; Türk’ün Kürd’üdürler bunlar. Sofra artığı ile geçinmeyi ‘adam / kadın olmak’ biçiminde algılamışlar. En temel ‘yaşam felsefefeleri’, beş günlük dünyayı tok karına sürdürmek olan bu kesimin temsilcilerine Türkiye ve Kurdistan’da büyük ve küçük burjuvazi, tüccar, esnaf kesimi ve memurlar arasında, köy koruyucuları saflarında sık sık rastlarsınız. Bunlar arasında ‘iyi insan’larla karşılaşmak tesadüf değildir ve tamamını kötü niyetli olarak betimlemek insafsızlık olur. Tamamı ‘Kürd düşmanı’ da değil ancak bunların ağırlıklı kesimi önlerine atılan iki kemikle Kürd’ü Türk’e, Türk’ü Alman’a, Alman’ı Japon’a satacak yetenekte yaratılmışlardır. Genelde Metiner-Ensarioğlu hattında seyrederler.

Yukarıdaki kategorileştirmede mutlaka ufak tefek hatalar olabilir ancak tuttuğumuz aynanın camı kusursuzdur. Herkes kendisini bir yerde gördü mü? Mutlaka görmüştür! Camımız kusursuz, işimiz tamamdır, demektir.

Camınız kusurludur diyenlere, Tat (İran dilli bir etnik gruptur) kökenli büyük Azeri şairi Mirze Elekber Sabir’in (orijinalini yazıyoruz):

Niyə bəs boylə bərəldirsən, a qare, gözünü?
Yoхsa bu ayinədə əyri görürsən özünü?!
dizesini hatırlatmak işten bile değil.

Her üç kategori arasında kapıların ardına kadar açık olduğunu mutlaka belirtmek gerek; bir bağımsızlıkçı ‘siyasi koşulların etkisi’ ile kolayca yanaşmacı olabildiği gibi, bir yanaşmacı da bağımsızlığın mutlakıyetine doğru dümen çevirebilir. Bir kendinden vazgeçmişin kendinin farkına varması da görülmüştür.

Bu üç kategoriden oluşan toplumumuz, kategorilerin öncüllüğünü, ideologluğunu yapanların performansına göre azalır veya çoğalırlar.

GÜNEYİMİZDE BİR BAĞIMSIZLIK HAVASI ESİYOR

Kuzey Kurdistan’ımızda AKP devletinin veya Devlet AKP’sinin sınırsız baskıları, faşizan uygulamaları ve de Güney’imizde Mesud Berzani’nin ‘halkımızın bağımsızlık talebine karşı çıkmayız’ vurgusu, BAĞIMSIZLIKÇI’ların saflarına akışı arttırmıştır.

ABD’nin Irak’tan çekilmesi, Irak’ta Sunni-Şii çatışmalarının yoğunlaşma ihtimali Güney Kurdistan Federe hükümetini Kuzey Kurdistan mücadelesine mecbur hale getirmiştir. Kuzey Kurdistan mücadelesinin başını çeken PKK, ciddi hatalar yapmazsa, yani Güneyimizin ‘önce ben, sonra sen’ hassasiyetini dikkate alır, Güneyli ‘aşiret diktatörleri’nin kuyruğuna basmazsa, Güney’i karşısında değil, arkasında bulacaktır.

KUZEY’DE NELER OLUYOR?

Kuzey’de AKP, Kürdler açısından ‘çökertici’, kendileri açısından ‘mükemmel’ saldırıya geçmiştir. PKK son açıklamasında AKP'nin, yani TC'nin saldırısını “Halkımız tarihinin en büyük tehdidiyle karşı karşıyadır” biçiminde yansıttı.

‘En büyük tehdide’ nasıl yanıt verilir? Sorun burada düğümlenir.

Dostlardan gizli değil, düşmandan da gizli olmasın; PKK, bu saldırıya ezbere ‘açıklama’ ile yanıt vermiştir.

PKK Yürütme Komitesinin son “AKP’ye ezici darbe vurmalıyız” açıklamasını okuduğumda 200(?) yılında Kandil’de PKK Başkanlık Konseyi karargahında yaşadığım bir olayı hatırladım. Bir karargah görevlisi arkadaş gecenin geç saatlerinde uykudan uyandırdı. ‘Başkanlık Konseyi adına şu çerçevede bir açıklama yazmak gerekir. Yarın erken basın organlarımızda yayınlanacak. Ona göre!”. İki arkadaş baş başa vererek tarihten başladık, güncel durumlardan viraj yaparak somut duruma geldik. Üç sayfalık ‘mükemmel’ bir açıklama çıktı ortaya. Karargahlı arkadaş, ‘beş sayfa olmalı’ dedi. Tekrardan daldık! Açıklamamızı biraz sulandırdık. Elbette, şafak sökülende açıklama hazırdı.

PKK’nin son “Halkımız tarihinin en büyük tehdidiyle karşı karşıyadır” açıklamasını okuduğumda iki-üç gün önce yaşanmış bir olayı daha anımsadım;

Facebook üzerinden Kandil’de, Ana Karargah’ta bulunan eski ve yetkili bir arkadaşımla muhabbet ediyorum. ‘Biz kurdistan-post.eu sitesinde bağımsızlığı işlemeye çalışıyoruz’ yazdım. Yanıt yok. Yazıyorum: ‘Yurtsever kesimler, Mart’la birlikte PKK’nin saldırılara etkili yanıt vereceğini düşünüyor ve bunu istiyor’. Yanıt geldi: ‘Bunu bizim adımıza yazmayın, ya, yanıt verilmezse?!’

Dilim, dudağım kurudu. Parmaklarım çalıştı yine: ‘Elbette, kedi adımıza yazıyoruz, bu, bir temenni’.

PKK kendi içinde neleri tartışıyor, bilemeyiz. Ancak PKK’deki yetkili arkadaşımın ‘ya, yanıt gelmezse’ sözleri beynimin içine kocaman harflerle perçinlendi.

Askeri alanda neler döndüğünü bir türlü çıkaramıyoruz.

‘Yasal’ alanda neler oluyor peki?

Son günlerde Kuzey Kurdistan ‘yasal’ siyasetinin her tür tepkiye açık demeci DTK eşbaşkanı Aysel Tuğluk’tan geldi. Aysel hanım şöyle buyurdu:

"Şimdi Sayın Öcalan ile hesaplaşmanın sebebi şu, 'Bize örgütü setlim et' dediler. İmralı'dan sonuç almayınca 'sen mi bizim yaptığımıza gelmezsin' denilerek hesaplaşmaya gidildi”.

Ve bir de şöyle buyurdu:

"Sayın Öcalan sorunun çözümü için bir otoritedir ve tek muhataptır" .

İmralı’nın şifrelerini Kandil’e, Kandil’in şifrelerini İmralı’ya anlatma gücüne sahip kişi böyle diyor.

Ve Kürdlerin karışık kafası biraz daha karışıyor.

Ortada Kurdistan sorunu denen bir şey var, bu sorunun ‘tek muhatabı’ düşman pençesinde, 6 aydır avukatları, ailesi ile görüştürülmüyor. Belki de bundan 6 ay ve 6 yıl sonra dahi görüştürülmeyecek.

Eeee?!

50 milyonluk Kurdistan halkının, diyelim ki, 25. 000. 000’luk (25 milyon) Kuzey Kurdistan halkının geride kalan 24. 999. 999’u (24 milyon dokuz yüz doksan dokuz yüz bin dokuz yüz doksan dokuzu) işe yaramaz enayidir mi diyorsunuz?. Bu 24. 999. 999 kişinin toplamı bir Öcalan etmez mi?!

Hakaretin bu kadarı biraz fazla olmuyor mu, Aysel hanım!

ÖCALAN’A MUTLAKA SAHİP ÇIKILMALIDIR

Abdullah Öcalan, ismini Kurdistan tarihine silinmez, bozulamaz harflerle yazdırmış bir şahsiyet, bir liderdir. Bunun aksini söyleyenlerin tamamı kötü niyetli ‘göbek duşmanları’dır.

Ancak Öcalan’a sahip çıkmayı; ‘tek muhataplığa’ indirgeyen (yükselten değil) lokal kölelik anlayışının Kurdistan’ın özgürlüğüne katkı sunabileceği oldukça tartışmalıdır.

Peki, Öcalan’a nasıl sahip çıkılır?

Eğer tek muhatap ve tek sorun Öcalan’sa, Kurdistan siyasi hareketi Ankara ile siyasal bağlarını kopardığını deklere ederek Öcalan’ın elini güçlendirebilir.

TBMM’den ÇEKİLMEK

BDP milletvekillerinin TBMM çatısı altında havanda su dövdüklerini bazı arkadaşlar yazdılar. Doğru da yazıyorlar.

Allah aşkına, her kes ellerini vicdanına dayayarak sorsun; BDP milletvekilleri TBMM çatısı altında Kurdistan’ın özgürleşmesi, Türkiye’nin demokratikleşmesi için hangi başarıya imza attı? Tek bir örnek verilebilir mi?

İcabında BDP’li vekillerimiz laf altında kalmıyor ama onları bu “yüce meclis’ çatısı altında şamar oğlana çevirdiler. Yalan mı?

BDP TÜRK MECLİSİNE GİREREK AKP’NİN ELİNİ GÜÇLENDİRDİ

Hepimiz AKP’ye verip veriştiriyoruz. AKP’ye bu gücü kazandıranlardan biri de BDP değil mi?

12 Haziran seçimleri öncesi en başarı sağlayacağı bir dönemde ateşkes ilan ederek AKP’nin elini güçlendiren kimdi?

Kim tutuklu arkadaşlarımız bırakılmazsa yemin etmeyiz dedi? Erdoğan ‘tükürdüklerini yalayacaklar’, kuzu kuzu gelecekler demedi mi? Kurdistan sevdalılar, Kürd milletinin ırzına geçenlerin ‘yüceliğine’ yemin etmedi mi? Bugünkü ‘KCK operasyonlarının’ zemini ‘yüce Türk milletine’ yemin etmekle atılmadı mı?

İşte PKK’nin 12 Haziran seçimi öncesi AKP’ye verdiği avans, ‘KCK operasyonları’, Qilaban katliamı biçiminde ücret olarak geri dönüyor.

ZARARIN YARISINDAN DÖNMEK DE KÂRDIR

‘KCK operasyonları’ adı altındaki sindirme, bastırma devam edecektir. AKP’nin faşizan uygulamaları hız kesmez. Bahar gelence Kurdistan güllük, gülistanlık mı olacak? Olmayacağını herkes biliyor.

TC meclisinden çekilip Amed’de kale kurmanın önündeki engel nedir? Tutuklanma mı? Zaten tutukluyorlar. Öcalan’ın elini güçlendirme mi? Zaten güçlendiremiyorsunuz. Ne üdüğü belirsiz ‘çözüme’ katkı mı? Şimdiye kadar hangi katkıyı yapabildiniz? Biri parmağınızı katlasın, görelim. Türk parlamentosunda işinizin bittiğinin farkında değil misiniz, gerçekten?! Yapılacak ‘AKP anayasası’nda Kürdlerin haklarının tanınacağına ihtimal veriyor musunuz?

İhtimal vermiyorsunuz? O zaman neden havanda su dövüyorsunuz?

İPLERİ KOPARMA ZAMANIDIR

TC ile iplerini koparmak isteyen Kürdlerin sayısı günden güne artıyor. Bu tandansa TBMM’deki varlığınızla engel olduğunuzu bilmiyor musunuz? Ankara-Türk yasaları ile Kürdistan sorununun çözülmeyeceğini, çözülmesinin imkansız olduğunu gerçekten anlamıyor musunuz? İlla da değişsin dediğiniz “Terörle mücadele yasası”, “Seçim yasası” değişecek ancak bu değişimin Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Özel Yetkili Mahkemelere dönüşmesi kadar ‘demokratik’ olacağını kestirme basiretinden yoksun musunuz?

KURDİSTAN YASALARI GELMELİ

TC meclisinden çekilip Amed’e gelmekten ve Kurdistan yasalarını ilan etmekten başka çareniz yok. İlan ettiğiniz yasalar hemen işlemez. İlk etapta en azından yanaşmacılığın azabından kurtulursunuz. Devamında TC’yi çıldırtırsınız, yanlış yapmaya zorlarsınız. Tutuklanırsınız, vurulursunuz, millet ayağa kalkar, ne bileyim, bir şeyler olur mutlaka. Şimdiden nelerin olacağını bilemeyiz, siyaset matematik değil. Şimdiki konumunuzla hiçbir şey olmuyor. TBMM’deki en büyük ‘eyleminiz’ adresinize gönderilen tek mermiyi meclis kürsüsüne koymak, ‘batsın böyle dünya’ diye bağırmaktır.

Amed’e gelin ki, bir AKP’li vekil ‘batsın böyle dünya’ diye bağırsın, bir MHP’li cebinden mermi çıkarıp kürsüye koysun.

Yanaşmacılıktan bağımsızlığa geçit yapma zamanı kısacası.

TUĞ’luktan ZANA’lığa GEÇİT ZAMANIDIR

Amandır, kimse bu alt başlığı bir hakaret olarak algılamasın.

Söz söze uydu sadece.

Bu alt başlıktan hem sayın Zana’ın hem de sayın Tuğluk’un rahatsız olacağını biliyoruz. Ne yapalım, böyle icap etti.

Ne yapalım, söz işçisiyiz. Ulu söz işçilerinden Kürd Mihemed Fuzuli dadımıza yetercesine şöyle demişti:

Artıran söz kadrini sidkıyla kadrin artırır
Kim ne miktar olsa, ehlin eyler ol miktar söz.

Baştan beri kafamızda sayın Leyla Zana’yı BDP içinde bağımsızlıkçıların temsilcisi, sayın Aysel Tuğluk’u ise yanaşmacıların temsilcisi olarak hıfzederek yazmaya başlamıştık. Sona gelirken, aksi anlamda söz söze uydu; kaderin cilvesi.

Türk dilinde ‘tuğ’ iki anlam taşır; birincisi, ‘ibik’, ‘sorguç’tur, ikincisi ‘süs’, ‘püskül’, ‘saçak’. Biz Tuğluk’u süslü, saçaklı olarak algılıyoruz. Bir şeylerin süsü olarak yani.

Zana ise Kürdçe’de en belirgin anlamıyla ‘bilgin’ demektir.

Süs’ten Zana’lığa kadar yolumuz var. Ankara’dan Amed’e kadar yani. Bu, çok ta uzun bir yol değil.

Hejarê Şamil
[email protected]

Kurdistan-Post

leyla son soyledikleri ile hakli aysel dupeduz sacmalamis Kuzey de butun bu sacma sapan zirvalarin bash mimari da Ocalan dan baskasi degil. Hejar efendi de essege degil semere vurma kulturunun bu rezaletleri uzattigini hala farketmemis Ocalana olmadik yaglar yakiyor. ana problem Ocalandir, kaldir bu problemi ortada Aysel maysel de kalmaz yarnmacilik da. koca dam otururp person kultu olusmus bir kere, ahalinin gozunde Ocalan gercek vasiflari ile degil ona yakistirilan vasiflari ile lider olmus, su an icin fazla yapacak bir sey yok, idare ederek yavas yavas bu durumu degistirmekten baska, diyememis, yag yakiyor sen Ocalan yag yak Ocalan Tc ye onun komseri Aysel de imaminin izinden gitsin. bu yaziyi niye yazarsin be adam? yagcilikga sifir tolerans! kime olursa olsun. ovgu hakkedenlere sunulur! HeK

bu adam gerçektende saçmalamış cahil desem değil bilmeyen desem o da değil hangi kalıba uyar diye düşündüm cami ile kilise arasında bé nemazları oynuyor formuna uygun düşüyor bana göre daha hala kemalistlerin kılıcı olmuş bir Öcalan pespayesinde kürd lideri çıkarabiliyorsa pes yani hani diyorum herkese ayna tutuyorda bir zahmet o aynaya bir de kendisi baksa ya öcalan kemalistlerin kılıcı değil ya da kendisi bağımsızlıkçı değil bunlar birbirini dışlayan nitelikler kürd bağımsızlığı ve kemalist kültür milliyetçiliği bu kan nasıl oyuşuyor uzman olmaya gerek yok Hejar öcalanın görüş ve uygulamalarını bilmiyor olamaz buna rağmen kemalistlerin kılıcı öcalana kürd önder payesi biçiyorsa bir nedeni olmalı acep nedendir? ben söylemeyeyim en iyisi Hejar herkese tutuğu aynaya baksın orada cevabı vardır o saatten sonrada asıl mesele başlar onu telefuz edebilmekte işte Hejar, Bildirici ve onun gibi apocu kültür mü diyeyim, apo tırşıkçılıyla beslenme mi diyeyim veya bizim bilmediğimiz başka bir nedenleri mi var sorununa gelip dayanıyor o duvarı aşarlarsa bağımsızlık kervanına hoş geldi sefa geldiler yok aşamasalar daha çok kemalistlerin kılıcı olmuş bir düşküne yanaşmacılık yaparlar bu, biz bağımsızlıkçıları özer bu da böyle biline

DEV_ŞORBE (torkcası şom ağızlı) kategorisine en layık kisi; günümüzde hejaré şamíl vb.leri tam uygun duser. ne diyor dev_şorbe? diyorki: "abdullah öcalan, ismini Kurdistan tarihine silinmez, bozulamaz harflerle yazdırmış bir şahsiyet, bir liderdir. Bunun aksini söyleyenlerin tamamı kötü niyetli ‘göbek duşmanları’dır.''   Kurdistan tarihinde abdullah öcalan ve onun gibiler ancak ve ancak ihanetiçi, işbirlikçi türk devlet uşaklığı olarak adlandırıldılar, adlandırılıyorlar ve de öyle adlandırılacaklardır... ''Biz bağımsız devlet istemiyoruz! karadenize kadar uzanan bir kurdistan altın tebside dahi sunulsa bunu red ederiz'' diyen bir oluşumun Qandildeki karargahında taht kurmuş bir arkadaşına facebook üzeri ''biz GAZATAMIZDA bağımsız kurdistan'ı işliyoruz '' diyen dev_şorbelere kısacık bir hatırlatma: AYNAYI BIRAK! SEN KENDINDEN UTANDIN MI BU SÖZLERİ SARF EDERKEN? hangi ahlak, hangi anlayış, hangi mantık,adına, pkk kontra oluşumu ve onun liderinin AYAN BEYAN ORTADA OLAN ANTİ-KURD ANTİ-KURDISTAN duruşlarına rağmen bunları söyledin DEV_ŞORBE? anonymous

ahmed altan-giller ne bok ise h.şamiller de o dur... aradaki fark? biri "abdullah öcalan kurdlerin mandelasıdır" diyor.... diğeri de "abdullah öcalan kurdistan tarihine ismini altın harflerle yazmış bir lider" bir nebze insanlığı olan, bir nebze onuru olan insan tc mahkesi ve dünya kamuoyu önünde BEN M. KEMAL'İN KÜLTÜR MİLLİYETÇİSİYİM  diyen bir canlı varlığa bu payleri biçer mi? hadi kolay gelsin! anonymous

                       H.şamil ulusal yazıları ve bagımsızlık yanlısı görüşü ile günümüz kürt kalemleri arasında imzası olan bir kalemdir.Görülmesi gereken emeğidir.Aso Zagrosi ,Kürt tarihini didik didik edip araştırmalarını Kürdistan geleceğine taşıyor.Aso Zagrosi, araştırma ve emeği ile belirli bir imzaya varmış,hakkıdır ve yeridir. Bu doğrultuda,Bildirici,H.Şamil,Zagrosi günümüz kalemleridir.Elbette örnekler çoktur dileğimiz dahada çoğalmalarıdır. Bu üç imza,isim  Ulusal ve bağımsızlığın dinç kalemleridir.                                     H.Şamil ve Bildirici PKK'yı Pratik olarak bilen isimlerdir.İşleyiş ve mantıklı ve mantıksız yönlerini az çok bilen yazarlardır.Gerçekten Aso Zagrosi'yi yazılardan bilirim.PKK 'yı pratik olarak ne kadar tanıyor ,yorumların derinliğini bilmem.Yeni yıl nedeni ile kaleme aldığı yazısında,Kürdistanlı gençlerin Kürdistan dağlarına çıkma nedenin özünü  Kürdistan oldugunu vurguluyordu.Burda Kürdistan savaşcıları korunmakla birlikte,tarihi bir yoğunlaşma ve geleceğe bakışı öne çıkıyor.Yine aynı yazısında vasat-kilişe olan politik çıkışlarıada,"deja vu",diyor.                      Neden böylesi bir yazı yazma gereksinimi duydum:Hek ve Can yazılarını sürekli okuduğum ve saygı duyduğum arkadaşlardır.Biri akademik,biri Politik bakar.Fakat Kürdistan konsu bu iki noktanın ısrarla savunulup diğer noktaların görünmesini engellememeli.Diğer noktaların Kürdistan geleceğine katkı yapması ancak tüm görüşlerin özgür ve iknası ile mümkündür.                     Bu gün doğru durust bir eleştiriye gitmemizin yolu gelecek düşüncelere açık olmamızdır. K.Burkay,Kürt sorunu içinden çıkılmaz bir noktaya geldiğini belirtiyor.Onun bu belirlemesi kişinin  Kürt siyaseti ve politikasına'da bir yetmezliğin itrafıdır.Tıkanan,geleceği görmeyen bir noktada bulunan, bulunmanın dekleresidir.AKP tarafından kandırılan nokta burasıdır.Kürt sorununda savunma ve caydırıcı gücün mutlaklığını görmemek,tarihi ve geleceği görmemektir.Surye limanındaki Rus gemisini ve bölgeyi görmemektir.                   Şimdi şu soruyu sormak gerek,"politıkacı,siyasi abi,caydırıcı gücün ve adresi neresi?",Kürtler ister memnun olsun, ister olmasın elindeki güce göre konuşması bir mecburyettir.Beyenmeme,burun kıvırma daha iyisini isteme gerçekle bağdaşmıyor.Çünkü elindeki madde bu.Ya kullanır,yönlendirir,yeniler ya da  hep yakınıp durmak var.   Ardından ,Kürt sorunu içinden çıkılmaz bir hal aldı,diyecekler.                                                                                                                   Surye,ister parçalansın,ister özgür bir ortam yakalasın ordaki kürtler onlarla güç birliğine gidecek!Kürtlerle içli dışlı olan iyi kötü kim var?Sorunun önemli noktası bu olacak.Hemen Suni Araplar ve Türkiye olmayacağına göre bunlar kim,diye noktalıyalım.                 TC 'nın İmrallı görüşmelerini dondurmasının birinci nedenini Surye sorunu ile direk bağlantısı vardır! TC  için, Surye sorunu yaşamsal bir önceliğe sahip.Doğal olarak Kürtler içinde aynı.                 Şu,yanlış,bu yanlış evet doğru! Bizim tarihi mirasımız bu.Günümüz geçmişimizin mirasıdır.O halde fazlası ile baltayı taşa vurmanın anlamı varmı? Bulunduğumuz noktadayız.Tarih bu noktada bulunuyor,hiç kimse iptal edemez.İleriye çekmekte kürtlerin elinde.                                              

kimin akademisyen kimin siyasal kimin de "bagımsız kurdistan"cılığın kalemlerinden olup olmaması... ve de kimin kime DéJA-VU dediği de beni İLGİLENDİRMEZ ! herkes kendi penceresinden bakar ve bunu değistiremezsin... peki beni ilgilendiren ne? beni ilgilendiren ve KIL olduğum: "bağımsız kurdistan"cılığın kalemlerinden sayılanların pkk ve onun lideri hakkındaki yumurtladıklarıdır! bagımsız kurdistancılığın kalemi eğer "abdullah öcalan kurdistan tarihine adını ALTIN HARFLERLE YAZDIRMIŞ bir liderdir" diyorsa "gerçek kurdistan bağımsızlığı savunucuları"nın kemal burkay gibilerine kızmalarının anlamı ne? alo? uyanık mıyız? ne dediğimizi biliyormuyuz? "tarih iptal edilecek bir şey değil"miş! TARİH BUGUN NE İSEN ODUR! ne bir eksik ne bir fazla! tekrarın-tekrarının tekrarı! itirazı olan? bir dilekçe ile diyarbekir'de PEXASLARIN ONDERI QIRIXA BAŞ VURSUNLAR! arzu-halcilik için para-pul istemez ve yazmasını bilmiyorsanız yazmanız için yardımcı olunacaktır... anonymous

Asıl yanaşmacılık ve dalkavukluk; ortaya sürüldüğünden bugüne kadar kurd ve kurdistan'ı çağrıştıran ne varsa altını oyan, dejenere eden, oldurup-yok eden, bir oluşuma (PKK-KCK) ve o oluşumun başına önceleri prens, sonra pkk onderi, sonra ulusal onder, daha sonra halk onderi diye sifat ve etiketlendirilen bir canlı varlığı; "KÜRDİSTAN TARİHİNE ADINI ALTIN HARFLERLE (siz paslı-teneke olarak okuyabilirsinız) YAZAN LİDERDİR" diyenlerin işidir...! ama-welakin-fakat-yani-mesela BU YANASMACI VE DALKAVUKLARI da "bağımsız kurdistan kalemleri"nden sayanları harf-i tarif yapmakta zorlanıyorum.. yardım aranıyor! bir okurunuz

                    Yazıya bak! Hz. Anonymos! Ne demek Qırx,çatlak ,dilekçe..Burayı arzuhalcı dükkanı sanmış. Anlayış ve algılama kıtlığı buna derler.Kıl-kılçık olmak ,reçete arayanmı var!                    H.Şamili'in yazı ve kalemini beğenmek suç olmuş anlaşılan,kızanlar kızsın!Ben onun yazılarını zevkle okurum. Buysa kişiliğimize ferman,eksik olmasın cellat.                       

Kürdlerde  bir alışkın  var. Her şeye   siyah-beyaz,  iyi-kötü perspektifi ile bakıyorlar. Böyle  bakıldığından  olacak ki,  birden bakıyorsun, bir grubu, bir çevreyi  ve  bir kişiyi her hangi bir nedenden dolayı  tümden reddediyorlar. Tabi ki bu anlayış biraz  daha  irdelendiği zaman    kendisi  dışında   herkesi  reddetme   gibi  bir sakıncayı da bağrında  barındırıyor. Arkadaşların tartıştığı  Hejar'ı alalım. Hejar   yıllardan beri  yazıyor. Hejar'ın yazılarına  bakıldığı zaman  "Apo" ile  ilgiili  değerlendirmeleri bir kenara  bırakıldığı zaman,  arkadaşlardan pek farklı  düşünmüyor. Apo'ya  ilişkin tespitleri  yazdığı  yazılarla  tezat bir durum arz ediyor. Bu durum Hejar'ın  dilemasıdır.  Fakat,   eğer   ciddi bir şekilde   Hejarı  takip ediyorsak,  son dönemlerde   Hejar   Kürdlerin    iradelerini  tek kişiye  teslim etmemesi  için  bir  hayli yazıyor. Hejar  bir  yandan  Apo'un "KÜRDİSTAN TARİHİNE ADINI ALTIN HARFLERLE " geçtiğini  yazıyor.  Diğer  yandan  Kürdler  iradelerini  ona teslim  etmesinler  diyor. Hejar'ın  bu tespiti   Apoculuk  yapan kesimlerin hiç  hoşuna  gitmez. Birde  bu gözle bakmak lazım.  Sanki Apo'nun altını  kazıyor. İnanıyorum    PKK çevresinden  bir çok kişi    Hejar'ın  amalı ve  fakatlı    girişimlerini  onun gerçek  düşünceleri  olarak görüyorlar. Apo hakkındaki değerlendirleri de  Bismillah   diye başlayan ve  ondan sonra da   şeytani  düşünceleri  olarak  görüyorlar. Hejar'ın   dileması   onu  cami ve   kilise  arasına  sıkıştırmış ve  her iki tarafa da yar olmuyor. Hejar'ın doğrularına  doru  yanlışlarına yanlış desek olmazmı? Belkide    Hejarın sizin yardımlarınıza  ihtiyacı var ve  doğru gördüğünüz  yanlarını geliştirebilirsiniz.

Ónce hejare samil'in yazisindaki soylemine bakalim, aynen sunu soyluyor: "Abdullah Öcalan, ismini Kurdistan tarihine silinmez, bozulamaz harflerle yazdırmış bir şahsiyet, bir liderdir. Bunun aksini söyleyenlerin tamamı kötü niyetli ‘göbek duşmanları’dır." EJ vblerinin yazilarina baktiginizda a.ocalani bir lider olarak gordukleri pek soylenemez..(yaniliyorsam beyan eder ve ben abdullah ocalani kurdistan tarihine adini altin harflerle -hemde hiç bozulmayacak- yazmis bir lider olarak goruyorum veya normal bir lider olarak goruyorum dersiniz) simdi soruma geliyorum: EJ? sen de senin gibiler de a.ocalan'i lider olarak gormediginize gore, siz GOBEK DUSMANIMISINIZ? Hejare Samil'in soylediklerine bakilirsa sonur EVET'tir. selamlar PS: gobek dusmanliginin ne oldugunu bilmeyenler A) hejare samile sorsunlar.. B) google de tarama yapsinlar ve anlamini bulsunlar C) turkçe sozluk'e baksinlar

kardes toptanci olan kim? hejaré samil mi ben mi? hejaré samil abdullah ocalan sifatli canli varligi; KURDISTAN TARIHINE ADINI ALTIN HARFLERLE (HEMDE SILINMEYECEK) YAZMIS BIR LIDERDER olarak gormeyenlerin TUMUNU (EVET YANLIS OKUMADINIZ! TUMUNU) GOBEK DUSMANLARI OLARAK KESIP ATTI MI ATMADI MI? atti! yazisi tapu gibi duruyor (gerçi kimin okudugundan ne anladigini belirleyecek degilim). simdi sorum sana San Ïshak.. kim toptanci? ben mi? hejaré samil mi? iyi dusunme ve okudugunu kavrama ve anlama egzersizleri! anonymous

Ya  Apo olmasaydı    Kuzey Kürdleri  ne yazacaktı? PKK  Kuzey  Kürdistan'da   askeri  ve   siyasi  olarak hegamonyasını   kurmuştur. PKK'nin beynide  Apo. Apo  bu çevrelerin   güneşi ve altın çocuğudur. Bu  çevreler  Aposuz  bir  yaşamı  bile anlmasız  buluyorlar. En azindan yapılan propagandalarda  böyle görünüyor. Diğer  bir kesimde  "Apo'yu Türklerin adamı" olarak  görüyor ve  Kürd hareketinin önünde engel   olarak  görüyor. Bu iki çevre   de  kendi  içinde   homojen değildir. PKK'nin  magnetik alanı içinde  yer alan  kesimler kendi içinde  çeşitlilik arz ediyor. 1)İradelerini  Apo'ya  teslim eden   kesim.  Bu kesim  Apo ne  diyorsa   onu doğru buluyor.  Bu kesimin  kendi  düşünceleri  yok. 2)Bir başka  kesim var  APO'ya   inanmiyorlar. Ama   kendi  politik ve  ekonomik  çıkarları  için bu çevre ile ilişki içindeler.  Özel   sohbetlerinde    Apo ile alay ederler. Fakat,  kitlenin önüne çıktıkları zaman  kuru apoculuk yaparlar.  Bu kesim  Kürdistan'da   siyaset  yapan  kesimler  içinde   alabildiğine  yoğundur. 3)Bir de  Apo'ya  inanmayan,  Kürd kitlesinin bu alanda  olduğunu düşünen ve  ona  göre davranan bir kesim var.  Bu kesim  sözde Apoculuk yapar, ama  Kürdlerin  ulusal  taleplerini    savunur. Bazen    Türk düşmanlığı  derecesinde   Türk devletine  verip veriştirir.  Bu kesim  sürekli olarak  PKK  kurumlarından  uzaklaştırılır.  Fakat  bu afaroz ve  uzaklaştırmalara  rağmen   bir beklenti içindeler. 4)PKK'nin  magnetik alanı  içinde  olan  kesimlerin tbazısında   son dönemlerde  "Apo'ya  ilişkin bir soğuma" var.   Geçmite    Apo  için  olur olmaz  meselelerde   onbinleri  sokaklara   dökenler,   aylardan beri geçmişteki tavrı sergilemiyorlar. Özellikle  PKK ve  devlet  görüşmesi    sonrasında  bu durum görülüyor.  Bunun sırı   APo ile   devletin anlaştıkları  metinlerde  gizlidir. Toparlamak  gerekirse,   klasik  Apoculuğun yanında   Neo Apoculuk ve  utangaç Apoculuk   gibi  eğilimler  ortaya çıkmaya  başlıyor. Apoculuğa  karşı olan kesimler de   kendi içinde  hetorojen   olduğunu söylemiştim. 1)Bunlardan  bir kesim süreli  olarak  cepheden saldırıyor. 2)  Bir başka  kesim   siyaset  yapma   şartlarını görmüyor ve  tümden  geri çekilmişler. 3)Bir başka  kesim   teoride   sürekli  olarak  Apo'yu devletin adamı  olarak görüyor.  Fakat,  pratikte çeşitli  bireysel siyasal  çıkarlar için   PKK  çevresiyle büütünleştiler. 4)Bir  başka kesim   utangaç bir şekilde   PKK'nin kuyruğuna  takıldılar 5)Bazılarıda  Apo'yu  devletin adamı olarak  görmelerine rağmen   PKK çevreleriyle  "Kürdlerin hakları için"  protokoller yapıyor ve kamuoyuna  açıklamalarda  bulunuyor. 6)Başka  bir kesim  ise  PKK  hegamonyasında  kurtulup,  devletin  gölgesinde  var olma savaşı veriyor. Tümünü  topladığımız zaman   labirentlerle  döşeli ve  her tarafta   soru işaretlerin bulunduğu    çıkmaz  sokaklarla  karşı karşıyayız. Selamlar

Tüm bu kesimler, ister  pro Apo,  ister  Conra  APo  olsun   Aposuz  yazamıyorlar. Tüm tartışmalar  APo'nun çevresinde  dolanıyor. Ya  Apo  olmasaydı? O zaman   ne yazacaktık?

Ben Kürdlerden söz  ettim.   Hejar da  buna dahildir.  Zaten yazısnda   kendisi  gibi düşünmeyenleri    toptan  bir kefeye koymuş ve hakaret  etmiştir. Bizim bu mantıktan  kurtulmamız lazım. Selamlar

"abdullah öcalan kurdistan tarihine ismini altın harflerle yazmış bir lider"  diyor H.Samil. Niye kiziyorsunuz, anlamadim. Tarihe altin isimlerle gecmek cok büyük bir marifet mi? Tarihe böyle gecmek istemeyen lider taniyormusunuz? Bence H. Samil'in bu gün icin tesbiti dogru, ama tarih her gün yeniden yaziliyor. Tersini isteyenler, yani Abdullah Öcalan'in altin harflerle yazilmis ismini cikarmak isteyenler, Kürdistan tarihinde etkili olmaya baksinlar. Bu is de Apo ile ugrasmakla olmuyor. Kürdistan'a bakalim! Daha henüz okullarimiz icin tarih kitaplari hazirlanmadi, en azindan kuzeyde henüz yazilmadi. Bunu dert eden var mi aranizda?! Iyi Pazarlar.....

isminin tarihe altin harflerle geçmesini istemeyen lider mi varmis! yok devenin nali! bir liderin ne istedigini veya ne istmedigini vurgulamak için hejaré samil'e atfen soylenmedi o sozler hanim efendimiz! bir kontra hareketin bir kontra unsurunun (ustelik kurdistan tarihine) altin harflerle kendisini tarihe yazdirdigini baska birinin agzindan (ustelik kurdistanin bagimisizligini savunuyormus!!!) yumurtlanmasini tartistik hanim efendimiz! ve dedikki: eger adini andiginiz kontra bozuntusu adini kurdistan tarihine altin harflerle yazdirmis ise ve sende bunu kanbul etmeyenleri bunun bir insanlik utanci oldugunu soyleyen herkesi GOBEK DUSMANI ilan edersen SEN VE SENIN GIBILER KATIL RUHLUDURLAR! ve ekledik dedikki: bunu soyleyen her kim olursa olsun, adi sani etiketi kimligi her kim olursa olsun o pisliktir! hejaré samil veya FemKurd hiç fark etmez! anonymous

ders kitaplari ile ilgili lakirdilari unutmusum... eheeem ve de kuheeeem efendim ders kitaplarindan hele hele de kuzey kurdistan da ders kitaplarindan bahsedince hanim efendimiz, aklima kontra olusumunun en ust duzeyine getirilip oturtulan duran kalkan ve ali haydar kaytan sifatli canli varliklar geldi!! hanfedimize sunulmak uzere bir video ile kontra hareketinin kuzey kurdistanda isbasina geldiginde kurdlere ne gibi dersler okutulacagi ile ilgili bilgi vermesi acisindan ve yuregi yetiyorsa bilinci yetiyorsa ve insanlik onuru varsa BILIM KONSEYI BASKANI sifatindaki canli varligin konusmasini iyi dinlesinler ve yarin oburgun çocuklarinin hangi bilim adamlarinin pencesine dusecegini de gormus olsunlar!

Istedigin kadar kiz, yirtin Anonymous. Bak "Pislik" diye tanimladigin insanlarla ayni platformu paylasiyorsun. Ne tuhaf, degil mi? Oysa "Pislikler" temizlenmeli... Sana bu dil bir seyleri hatirlatiyor mu? Fasizim dilde basliyor, ama bunu sen cok iyi biliyorsun. Hadi gel hep beraber kizalim, yirtinalim, ULEEEEEEEEEEENNNNN.... Birlikte alya da edebiliriz ;-) Ha, bu arada merak etme. Ben cocuklarima güveniyorum, ne senin nede Kaytanlarin sacmaliklarina kulak verirler. Her biri vaz gecilmez birer cihan parcasi! Bak Roboski katliaminda kardesini yitirmis bir Kürd cocugu ne sergiliyor:Radikal gazetesi muhabiri Serkan Ocak’ın Uludere’de yaşadığı bir diyalog, bu konuda bir fikir verebilir: “Mezarlıkta, ağabeyini kaybeden 10 yaşlarında bir çocuk yanıma geldi. Nerede çalıştığımı sordu. ‘Radikal’ dedim. ‘Türk basını mı’ diye sordu. Radikal’in ‘Türk basınından’ olduğunu öğrenince, nazikçe ‘Lütfen buradan gider misin?’ dedi.” Cocuklarimiz "GIT!" demeyi ögrendikten sonra, isimiz kolay. Rahat ol! Ama seni ne yapacagiz bilmiyorum. Iyi geceler.....

kisisellestirmek hastaligina muzdaripleri ciddiye dahi almiyorum! kizmak mi? hahha sen ve senin gibiler (evet a.ocalan gibi bir fasit ruhlu katil ruhlu canli varligi kurdistan tarihine adini altin harflerle yazdirmilarin hepsi evet hepsi PISLIKTIRLER!) daha benim kizginligimi ne gordunuz ne hissetiniz ne de biliyorsunuz! kizarsam neler olacagini hep birlikte gorecegiz anonymous PS: hic kimse bana somurge kisiligini anlatmasin.. senin çocugunun a.haydar kaytanlarin yontimin de ne haltlar isleyecegini hep birlite gorecegiz!

sana veya herhangi birinin cevap vermiyorsam, kaçtigimdan, korktugumdan, veya herhangi bir kaygidan dolayi degil bunu bil! A) ya teknik sebeplerden dolayi cevap veremiyorum, B) ya guvenlik sorunlarindan dolayi, C) yad da GEREK GORMEDIGIMDENdir! ozel-tuzel olarak kisiler gore cevap veya reaksiyon gostermedim gostermem ve gostermeyecegim de.. dilimi sorgulamaya gelince... dilimin sorgulanacak tarafi yok! nasil dusunuyorsam ve nasil gerekli goruyorsam oyle yaziyorum ve oyle reaksiyon gosteriyorum.. robotmuyum? hayir.. bende herkes gibi canli bir varligim. insanim. kimine gore normal olan ve hiç bir reaksiyonu gerektirmeyecek seye reaksiyon gosteren insanlardanim.. buyuk bir ozellik mi? sanmiyorum.. oyle olsaydi benim gibi davrananlar çogunlukta olurdu.. dilim hiç kimsenin demiyorum, bir suru insanin gerek gormedigi, umursamadigi, hatta kaçindigi bir tonda olabilir.. bu da benim ozelligim olsun.. olmaz mi? olsa da olmasa da bu benim realitem.. ben halimden memnunum. selama bilmukabele anonymous

Şîroveyeke nû binivisêne

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.