Sovyetlerin Kürd Politikası ve Bazı Eleştirilerin Düşündürdükleri
 
Son  yıllarda  Newroz.Com'da    Sovyetler  Birliğinin    Kürdlere ve  Kürd  ulusal davasına   dair  yanlış  politikalarına    ilişkin yayınladığımız belgelerden   dolayı   bazı arkadaşlardan  eleştiriler   alıyorum.
Bu arkadaşların   eleştirileri  biri de yaptıklarımızla "anti komunist ve  anti  sosyalist" çevrelere   malzeme    sunduğumuz     gerekçesine     dayanıyor.
Bu  eleştiri   yanlış  değildir.   Sosyalizme  karşı  olan  kesimler   bu  malzemeyi   pekala  kullabilirler.
Niçin  kullanmasınlar ki?
Sovyet ve Kürd  ilişkilerine  ilişkin   belgeler  yayınlarken  yada   çeşitli  konularda  Sovyetlere  eleştiriler  getirirken   hiç bir  zaman   "anti"  ve  "için"     perspektifleriyle   ile  yanaşmadım.
Çünkü  benim  için   Sosyalizm   ideolojik    bir  akımdır.  Sovyetler Birliğinden  önce de vardı  ve  Sovyetler  Birliğinden  sonra da    farklı  isimler  altında   var  olacak.
Böyle  bir  akım   Kürdistan'da  da   olacak.  Hatta   olmalıdır da..
Kendisine  Kürd   sosyalistiyim   diyen  biri    sosyalizmi  savunma  adı altında Sovyetler Birliğinin   Kürdlere  karşı  işlediği  suçları  gizleyemez ve bu  suçları  görmezlikten  gelemez.
Lenin'in  başında    olduğu Sovyetler  Birliği,   Kuzey, Doğu  ve Güney   Kürdleriyle  çok geniş bir  ilişki   ağı  içindeydi.
Kürdistan'ın  farklı şehirlerindeki  Sovyet Konsolosları ve  istihbarat  ajanları     Sovyetler  Birliği  yönetimine     yıllar boyunca    bazen  günlük  ve  bazende   haftalık   raporlar  veriyorlardı.
Verilen   raporlarda     binlerce   Kürd    ileri gelenleriyle  yapılan    ikili   görüşmeleri veriyorlar.
Azadi'nin  Başkanı    Cibranli  Xalid  Bey ile   yıllarca    ilişki  halindeler.  Azadi'nin  Kürdistan  çapında   sahip  olduğu   örgütlülüğü    çok yakından biliyorlar.
Doğu  Kürdistan'ın  bir  dizi  ileri gelenleriyle    ilişki içindeler.
Güney  Kürdistan'da    Şeyh Mahmud'un    temsilcileriyle  ilişki  içindeler.
Sovyetler  Birliğinin   Kürdlere  ilişkin  tek  bir politikası var.
Kürdlerle   İngiltere'nin   ilişkilerini bozmak ve  Kürdleri  İngiltere'den   uzaklaştırmaktı.
Buna  karşılık   Kürdlere   ne  öneriyordu?
Hiç bir şey..
Sovyetler  Birliği   için   bağımsız, federal ve  hatta  otonom  Kürdistan    kimin  denetiminde  olursa  olsun    Sovyetler  Birliğinin    devlet  güvenliğine   karşı    tehdit    oluşturur, temeline  dayanıyordu.
Sovyetler  Birliği     bir yandan    Kemalislere ve   İran rejimine  her  türlü desteği  sunarken, diğer  yandan     Kürdleri    oyalamaya    ve İngiltere'den  uzaklaştırmaya  çalışıyordu.
Cibranli   Xalid   Sovyetlerin   bu    politikasını   gördüğünden dolayı, Sovyetlerin    diğer  parçalardaki  Kürdleri  İngiltere'den   uzaklaştırma  istemlerine  soğuk  bakıyordu.
Lozan'da   Kemalistlere   danışmanlık  yapan   Sovyetler Birliğinin  Kürdistan'daki   konsoloslukları ve  ajanları   Azadi  örgütünün   ulusal  istemler  doğrultusunda   Kürdlerin  ezici  çoğunluğunu  örgütlediğini ve "ulusal  bir hareket"   olduğunu  rapor etmelerine  rağmen,   hareket başladığı  zaman Sovyet basını  Kemalistlerle aynı  dili kullarak  harekete  saldırdı.   Bu  konuda   yüzlerce  rapor var.  Fakat,  onlar  kemalistler gibi  "Gericiler",  "dinciler",  "İngiliz yanlıları",  "emperyalistlerin  uşakları"  "hilafet ve  salsanatı geri getirmek istiyen yobazlar"  diye      harekete saldırdılar..
Sovyet basını  Mustafa Kemal'in  "Kürdistan Dağları   Şeyhlere  Mezar   Olacak!!!"   söylemini     anabaşlıklarına   taşıyabiliyorlardı.
Şeyh Mahmud  İngiltere ile  ilişkilerini  bozup silaha  sarıldığı zaman   Sovyetler  Birliği   "anti emperyalizm"  adına da   hiç bir yardım  yapmadı.
Çünkü,  Sovyetler  Birliği  ne Irak'ta, ne İran'da   ve  ne de Türkiye'de    otonom bir  Kürd  yapısını istiyordu.
Ararat  Cumhuriyeti'ni  Kemalistlerle  birlikte bastırdı..
İkinci  Dünya Savaşı sonra     Doğu  Kürdistan'da  Sovyetlere  rağmen   oluşan   "Demokratik  Kürdistan Cumhuriyeti"nin  Mahabad   sınırlarının dışına    taşınmaması  için  her şeyi yaptı.
Mahabad'ta   bir  konsolosluk  dahi açmadı.
Komela  J.K  gibi    ulusal  ve bağımsızlıkçı  bir  yapılanmayı   İngiliz  yanlısı  olabileceği   kuşkusu ile   tasfiye etmeye   girişti.
Güney Kürdistan'da    İngiliz emperyalizmine   karşı  başkaldıran ve saldırılar   karşısında   Doğu Kürdistan'a   binlerce  insanla  geçen    Molla Mustafa Barzani'nin  gelişini  "İngilizlerin  oyunudur"    senaryolarıyla  karartan da  Sovyetler  Birliğiydi.
Demokratik  Kürdistan Cumhuriyeti'yle    hiç bir  ilişkisini   resmileştirmek    istemiyorlardı.
Mahabad'ta     Sovyetlerin  girişimiyle  bir "Kültür  Derneği"  kuruluyor.     Bir  Sovyet  Konsolosu(yanında  başka   biri daha var) bu vesile ile Mahabad'a  geliyor.   Pêşawa  Qazi Mehemed ve  diğer  Kürd  ileri gelenleri  dışarı çıkıyorlar.  Sovyet  Konsolosu    "Kürdler  bizim resimlerimizi  çekerler"     gerekçesiyle   dışarı  çıkmıyorlar ve bu arada  çekip gidiyor.(Moskova'yada  rapor ediyorlar)
Çünkü,  İran ile  ilişkilerini bozmak istemiyorlar. İran ile  geleceğe  ilişkin başka  hesapları var.
"İngilizlerin   adamı"  diye    tohmet altında   bıraktıkları Molla Mustafa Barzani  ise   Demokratik  Kürdistan Cumhuriyeti'nin  yıkılışından sonra      İran, Irak ve  Türkiye askeri  güçleriyle çatışarak  İngilizlere  değil,  Sovyetler  Birliğine   sığınıyordu.
Sovyetler Birliğine  sığınan  Barzanileri     Rusya'nın  dört bir yanına    dağıtarak    esir  muhamelesine  tabi tutular..     Var  olan  o kötü  şartlardan  dolayı  Molla Mustafa Barzani    Rus  yetkililerini  "intihar etme"  tehditiyle  karşı karşıya  bırakıyor.
Kendine    Kürd  yada  Kürdistan  sosyalistim   diyen   herkes     Sovyetler  Birliğinin   bu anti  Kürd  ve  "Ulusların  Kendi Kaderini  Tayin Hakkını"  ayaklar altına alan     siyasetini    görmelidir.
Sovyetlerin   bu anti  Kürd  politikasına   çıkarken,   bunu   anti  sosyalistlikle  eş anlamda   tutmak yanlıştır.
Zaten  Sovyetler Birliğinin  " sosyalizm tecrübesi"    tarihe  mal  oldu.    Sovyetlerin   yıkılan  ve tarihe  mal  olan   "tecrübeleri"   Kürdlere    çok  "kötü tecrübeye"  mal oldu.
Kürd  sosyalistleri,  Kürdistan  tarihinde  ve  topraklar üzerinde    Babek hareketinden,    Hakka  tarikatından ve  Şeyh Abdulselam  Barzani'den    öğrenecekleri  çok şey var.
Aynı  şey  bugün  Kürdistan'da  kapitalist ve  liberal  bir  yapı  oluşturmak  istiyen  arkadaşlar  içinde  geçerlidir.
İngiltere, Fransa ve   ABD  gibi  ülkelerinin     Kürd  halkına   karşı  işledikleri   suçları    biliniyor.  Bu devletler   yıllar  boyunca   Kürd   düşmanlarını desteklediler ve  hâlâ  desteklemeye  devam ediyorlar.  Bu  suçların    hepsinini  dökümünü  yapmak "Kürd  liberalı"   olmanın     önünde   engel  değildir.  Bu  kesimin  Kürdistan'da    tarihsel  olarak  dayanabilecekleri  çok şahsiyet var.. Xalid Begê Cibrî,   Alişêr, Abdulrezak Bedirxan,   Celadet Bedirxan,  Mustafa Paşa Yamulki,  Seyid Taha  Şemzini  vb..  vb...
Dinsel  tandanslı  Kürdistanlılar   içinde  bu geçerlidir. Arap, Fars ve Türk  sömürgecilerinin  "İslam"  adına  Kürdlere   karşı  yaptıkları  kıyımlar ve  soykırımları    teşhir  etmek ve  onlara  karşı  mesafe  almak    onların  görevidir. Bu kesiminde   Kürdistan tarihinde  sahip   çıkabileceği ve kendisine bayrak   yapabilecekleri     çok Kürd şahsiyeti var..    Şeyh Ubeydullah Nehri,   Mela Selim,  Mela  Xelil, Seyid Abdulqadir,  Şeyh Said, Seyid Riza  vb. vb...  Bu Kürd  liderleri   ulusal ve dinsel kaygılarını birleştirebildiler.
Alevi, Ehli Hak,  Yarsan,  Êzidî   Kürdler  içinde   aynı  şey  geçerlidir. 
Kürdistan'ı  işgal eden   sömürgeci  devletlerin    sınırları içinde   şu veya  bu     ideolojik    yapılanmanın   kuyruğuna     takılıp   eritilmektense   Kürdler   kendi siyasal ve  ideolojik     oluşumlarını    oluşturmalılar.
Dünyanın   tüm  ülkelerinde   var  olan  siyasal  ve ideolojik  akımlar   neden  Kürdistan'da  olmasın?  Yeter ki  Kürdler  kendi aralarında   ortak ulusal paydalar birleşebilsinler.