Bir Fırsat Daha Kaçırılıyor(1)
Son da diyeceğimi baştan söyleyeyim. Kürd milleti önderliksizdir. Dört parçadaki siyasi yapılar Kürd milletine önderlik etmekten acizdir. Hem bulundukları parçadaki sorunların, hem de diğer parçalara ilişkin sorunların çözümünde politikasızdır. Kürdlerin millet olmadan doğan haklarının savunucusu olmaktan çok uzaktırlar. Gündemde olan Suriye'deki gelişmeler karşısında hiçbir politikalarının olmayışı bunun somut örneğidir. Dahası çoğu Kürd siyasi çevresi Kürdistan'ın Güneybatısını kurtarmak için hareket etmekten öte sömürgeci Suriye devletine desteklerini beyan etmekten birbirleriyle yarışıyorlar. Oysa milli bir politika temelinde Kürdistan'ın Güneybatısı kurtarılabilinir.
Buna geçmeden önce biraz Tarih.
Suriye, Hz. Ömer döneminde fethedildi. Daha sonra sırayla Emeviler, Abbasiler, Selçuklular ve Eyyübiler yönetimi altında kaldı. 1517 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı devletinin denetimine girdi. Osmanlı hükümranlığı 1918 tarihine kadar sürdü.
20. yüzyılın başlarında Suriye’de Arap milliyetçileri Osmanlı devletine karşı mücadele etmeye başladı. 1916 yılında mücadele ayaklanmaya dönüştü. Osmanlı Suriye’de tutunamayınca 1918 yılında İngiliz kuvvetlerine terketti.
Osmanlı egemenliği yerini İngiliz egemenliği aldı. Daha sonra emperyalist güçler arasındaki paylaşımda Suriye Fransa’nın payına düştü.
Suriye, 1920 yılında Fransız işgal kuvvetleri tarafından ele geçirildi. İşgal direnişle karşılandı. Fransa işgal kuvvetleri büyük katliamlar yaparak denetim sağladı.
Mart 1920’de Suriye Milli Kongresi toplandı. Suriye’nin bağımsızlığını ve Mekke Şerifi Hüseyin’in oğlu Faysal’ı Suriye kralı ilan etti.
Fakat bu uluslararası emperyalist devletler tarafından kabul edilmedi. Çünkü daha evvel İngiltere, Fransa ve Çarlık Rusya’sı arasında imzalanan 1916 tarihli Sykes-Picot Anlaşması göre Suriye ve Lübnan Fransız nüfus bölgesi olarak kabul edilmişti.
Nisan 1920’de yapılan San Remo Konferansında da Suriye’nin Fransa mandası altına verilmesi kararlaştırıldı. Bu karar iki yıl sonra Milletler Cemiyeti tarafından onaylandı.
Suriye’de 1928 yılında Kurucu Meclis oluşturuldu. Kurucu Meclis bir Anayasa hazırlayarak Fransız Yüksek Komiserliğine sundu. Anayasa ret edildiği gibi, Kurucu Mecliste feshedildi.
Bu sırada İngilizler, mandası altında bulunan Mısır ve Irak’a bağımsızlık vermek üzere müzakereler yapmaktaydı. Bu doğal olarak Suriye’yide etkiliyordu. Suriye halkı, Vatan Partisi önderliğinde 1936 yılında Fransızlara karşı ayaklandı. Bu ayaklanma Fransa’nın Suriye’deki konumunu zora soktu. Fransa, Suriye’lilerle masaya oturmak zorunda kaldı. Müzakereler sonucu üç yıl içinde Suriye’ye bağımsızlık verileceği karara bağlandı.
27 Eylül 1941 günü Suriye bağımsızlığını resmen ilan etti. Yönetimin Suriyelilere fiilen geçmesi ancak 1943’te gerçekleşti. Fransa, 1 Ocak 1944 tarihinde Suriye’nin bağımsızlığını tanımak zorunda kaldı.
Suriye bağımsızlığını ilan etti etmesine, fakat istikrarlı bir yönetime kavuşmadı. 1949, 1954, 1961, 1962, 1963, 1966 ve 1970 yıllarında gerçekleşen askeri darbelerle darbeler ülkesi ünvanını kazandı.
Suriye denilince akla iki şey gelir. Hafız Esed ve Baas. Bu iki isim ayrılmaz bir bütünlük oluşturdu. Suriye’de olup bitteni anlayabilmek için bu ikiliyi iyi anlamak gerekir.
Baas, diriliş anlamına gelir. Amacı Arapların birliğini gerçekleştirmektir. Ortodoks Hiristiyan Mişel Eflak ve Sünni Müslüman Delahattin el-Bitar tarafından 1943’te kurulmuştur. İlk Kongresini 1947 yılında yapmıştır. 1953 yılında Başkanlığını Ekrem el-Havrani’nin yaptığı “Arap Sosyalist Partisi“ ile birleşerek “Arap Sosyalist Baas Partisi’ adını aldı.
Suriye, 1963'ten bu yana Baas Partisi tarafından yönetile geldi. Baas Parti iltidarları Suriye’deki halklara katliam, zulüm ve baskı dayattı.
8 Mart 1963'te General Hafız el-Emin önderliğinde gerçekleştirilen darbe ile Baas Partisi iktidarı ele geçirdi. 1966 yılında da Nureddin el-Attaşi önderliğinde bir darbe daha gerçekleşti. Kurulan hükümetin savunma Bakanlığına Hafız Esed getirildi.
1930 yılında doğan Hafız Esed, 1955’te Hums Askeri Akademisi’nden pilot subay olarak mezun oldu ve 1958 yılında gece savaşı eğitimi görmek amacıyla SSCB’ye gönderildi. Esed, Suriye yönetime el koyduktan sonra SSCB ile ilişkilerini geliştirdi. Daima SSCB yanlısı bir politikanın sürdirücüsü oldu. SSCB’nden her türlü desteği aldı. SSCB’nin dağılmasından sonra da Rusya ile ilişkileri bozulmadan devam etti.
Hafız Esed, Suriye’nin Mısır Devlet Başkanı Nasır'ın Birleşik Arap Cumhuriyeti girişiminden çekilmesine karşı çıkınca 1961 tarihinde ordudan ihraç edildi. Ordudan ayrıldıktan sonra 16 yaşında üye olduğu Baas Partisi’nin askeri kanadında önemli görevler üstlendi.
1961 yılında askeriyeden ihraç edilen Hafız Esed, 1963 yılında Baas’ın iktidara gelişiyle Generalliğe terfi edilerek Hava Kuvvetleri Komutanlığına getirildi. 1966 yılında da Nureddin el- Attaşi Hükümetinin Adalet Bakanı oldu.
Hafız Esed, 25 Şubat 1968'de başarısız bir darbe teşebbüsünde bulundu. Ama iktidar olma sevdasında vazgeçmedi. 23 Kasım 1970'de başarılı bir askeri darbe gerçekleştirerek Suriye yönetimini el koydu. Mart 1971’de yapılan halkoylaması ile Suriye'nin Devlet Başkanı oldu ve ölünceye kadar bu görevi sürdürdü.
1970 askeri darbeyle ilke yönetimine el koyan Hafız Esed, Suriye’de dizginleri tamamıyla eline almayı başardı. Ülkeyi senelerce katı bir faşist yönetimle yönetti. Onun her sözü tartışılmaz emir mahiyetinde oldu.
Ülke yönetimine el koyan Esed, tüm partileri kapattı. Önderlerini akıl almaz korkunç işkencelerle katletti. Daha sonra kendi denetiminde ismi parti olan bir çok paravan örgüt kurdurttu. Bir ülkede çok partinin varolması o ülkede demokrasi vardır anlamına gelmiyor. Bunun en somut örneği Suriye’dir. Suriye’de Esed ailesinin faşist diktatörlüğü hakimdir.
Hafız Esed Baas yönetimi, baskıcı, zalim ve katliamcı bir yönetimdi. Tutuklamalar, işkenceler, suikastler, katliamlar hiç vazgeçmediği yöntemler oldu.
İç muhalefete karşı sert girişimlerde bulundu. 1982 yılında Hama’da Müslüman Kardeşler örgütüne karşı bilinen katliamı gerçekleştirdi. Onbinlerce insanı katletti. Hama’yı yakıp yıktı.
14 Mart 1973 tarihinde yürürlüğe konulan Anayasaya göre idare edilen Suriye’de tüm yetkiler Cumhurbaşkanı'nda toplanmış bulunuyor. Suriye’de her ne kadar yasama yetkisi 250 üyelik parlementoya verilmiş gibi görülsede patlemento Esed ailesinin politikasını icra eden bir büro olmaktan öte bir görevi bulunmuyor.
....
Devam edecek...