Dr. Yasin Serdeşti/Çev: Aso Zagrosi
Değerli Newroz.Com ve Kürdistan Forum katılımcılarına!!!
Kürdistan'ı işgal eden sömürgeciler Kürd milletine karşı tüm insanlık suçlarını işlediler ve hayatın tüm alanlarında Kürdlere jenosidler uyguladılar..
Kürdistan'ı işgal eden güçler Kürdlere karşı uyguladıkları fiziki soykırımın yanında Kürd tarihine, edebiyatına, diline, kültürüne ve Kürdlere ait olan her şeyi yoketmeye ve imha etmeye çalıştılar.
İşgalcilerin bu soykırımlarını boşa çıkarmak için Kürdistan tarihi şanlı direniş sayfalarıyla ve ulusal kahramanlarla doludur.
Fakat ne yazık ki bizim bu ulusal kahramanlarımız ve direnişleri hakkındaki bilgilerimiz çok zayıf, parçalanmış ve dardır.
Ararat Kürd Cumhuriyetinin yenilgisinden sonra Doğu Kürdistan'a geçen, İran devletine kan kusturan ve Kürdistan direniş tarihinde yeni bir sayfa açan Ağrı direnişcilerinin bu süreci tam olarak bilinmiyor.
Kürd yurtsever çevrelerinin „Koçgiri Jenosidi“, „Dersim jenosidi“ ve „Gelîyê Zîlan Jenosidi“ gibi girişimlerle Kürdistan'da yaşanan vahşeti gündemleştirmelerini önemsiyorum.
Tüm Kürd yurtseverlerinin soykırım kurbanlarına, direnişleri örgütleyen ve sürdüren ulusal kahramanlara tarihsel bir borçları var..
Mevcut durumda millet olarak varlığımızı ve ulusal bilincimizi borçlu olduğumuz bu insanların destanlarını, kahramanlıklarını ve hikayelerini karanlıklardan kurtarmak göreviyle karşı karşıyayız.
Dr. Yasin Serdeşti bu makalede belgelere dayanarak Ağrı Direnişçilerinin Doğu Kürdistan sürecini ele almış...
Kürdistan direniş ve devrimleri hakkındaki tarihsel çalışmalara küçük bir katkıda bulunmak amacıyla bu makaleyi çeviriyorum.
Bi rêz û silav
Aso Zagrosi
Celali aşireti, İran, Türkiye ve Rusya'nın sınırlarının kesiştiği üçgen bölgede Kürd aşiretlerinin en büyük aşiret konfederasyonlarından biridir. Bu aşiret konfederasyonunun mensupları Kuzey Kürdistan'da Büyük Ağrı ve Doğu Kürdistan'da ise Küçük Ağri Dağı ve Urmiye bölgesinde yaşıyorlardı. Ayrıca Celalilerin büyük bir sayısıda Kafkas bölgesine ve Sovyet Ermenistan'ına yerleşmişlerdi. Celalilerin bir kesimide Güney Kürdistan'da Şarezor bölgesine yerleşmişlerdi.(1)
Celali aşireti kendi içinde 40 kabileden fazla kollara ve her biride kendi için tayfa ve ailelere bölünmüştü. Bu aşiretin en önemli kabileleri Doğu Kürdistan'a yerleşmiş. Bunlar: Xalikanlu, Eli Mehweli, Cilikanlu, Qendkanlu, Hisu Xelef, Sakan ve Misirkanludur.(2)
Bu aşiret, 19.yüzyılın sonunda ve 20.yüzyılın ilk ilk dönemlerinde yarı göçer bir yaşam sürdürüyordu. Fakat, Celalilerin göç şekli, hem düzenli ve hemde tespit edildiği şekilde yürüyordu. Kış mevsiminde , Celaliler, Rusya'nın sınırlarına ve Aras nehrinin çevresine göçediyorlardı. İlkbahar'da ise Celaliler Türkiye ve İran sınırındaki Siyahçeşme çevresine geliyorlardı.(3) Celali aşiretinin üyeleri yiğitlikleriyle namlarını salmışlardı. Onlar kendileriyle gurur duyar ve yurtlerini severlerdi. Celaliler özgürlüğü çok seviyorlardı. Dinsel olarak da Celaliler Sünni mezhebine bağlı ve dindar insanlar olarak tanınıyorlardı.(4)
Celaliler, 1927-1930 yılları arasında Xoybun Partisinin faşist Türk devletine karşı Kuzey Kürdistan'da Büyük Ağrı çevresinde geliştirdiği ulusal direnişin ön mızrakları ve temel yağacağıydı. Türk hükümeti bu direnişi bastırmak için jenosidi hedef almış ve kanlı saldırılar düzenliyordu. Türkiye, komşuları olan İran ve Sovyetler birliğinin yardım desteklerini aldıktan sonra direnişi bastırabildi ve 10 Eylül 1930'da direnişin merkezi Büyük Ağrı Dağını ele geçirebildi.(5)
Kuzey Kürdistan'da Xoybun'un önderliğindeki dirinişin bastırılmasından ve Büyük Ağrı'nın Türk güçlerinin eline düşmesinden sonra, Ağrı Direnişinin önderi İhsan Nuri Paşa mecburiyet karşısında geri çekildi, sunni sınırları aşarak siyasi ilticacı olarak İran güçlerine teslim oldu.
Ağrı Direnişin diğer komutanları ve savaşçıları, özellikle Celali aşiretine bağlı Eyub Ağa, Şêx Tahir, Ferzende, İbrahim Ağa(Broyê Heskê Telo olarak biliniyor), Tayer Ağa'da İranlılara teslim olmadan geri çekildiler. Bunlar Doğu Kürdistan'da bulunan Celali aşiretine bağlı Xilikanli kabilesinden Xalid Ağa'nın yanına gittiler. Xalid Ağa'nın kabilesi o aşamada Taneli yaylasına gitmek için göç halindeydi. İran askeri güçleri Maku'da yollarını kesti, Xalid Ağa'nın yeğini Hiso Eyub öldürüldü. Bundan dolayı Xalid Ağa Tink Kaçut karakolunu basarak bir grup İran asker ve subayını esir aldı ve zor kullanarak Taneli yaylasına ulaştı. Bu çatışma Kürdlerle İran ordu güçleri arasında Küçük Ağrı Dağı bölgesinde yaşanan çatışmaların başlangıcı oldu.(6)
İran devlet yetkililerine en çokta korku salan, Şah Rıza 'nın sınır boylarından Kürd aşiretlerini iç taraflara sürme siyasetinin bir parçası olarak ön gördüğü Celalilere bağlı Hesenlu ve Hidaranlu aşiretlerinin bu siyasete karşı çıkarak Xalid Ağa ve Ararat direnişçilerine katılmasıydı. Bunların direniş saflarına katılmaları İran Hükümetini şoke soktu.(7)
İran Ordusu komutanlarından Mahmud Emin, Celali kabileleri ve Ararat savaşçılarının başlangıçta iltica yasasına göre İran'ın iç taraflarına gitmeye rıza gösterdiklerini, fakat devlet memurlarının yanlışlıkları, onların malına, canına ve namuslarına yönelik saldırlarına rağmen bir kesim devletin emrini dinlemeye ve teslim olma niyetindeydi.(8)
İran devleti kısa bir süre önce resmi kanallarla ve Meclis'te İran'da Kürd sorunu diye bir meselenin olmadığını deklere etmişti. İran devleti 20.yüzyılın yirmili yılları boyunca askeri güçlerin kanlı saldırılaryla Kürdistan hareketini yenilgiye uğratabilmişti. Celalilerin önderliğinde hareketin yeniden başlaması İran devletini zor duruma sokmuştu. İranlılar başlangıçta Celalilerin böyle bir direnişe geçebileceklerini hesaplayamamışlardı. Düzenli ve büyük bir güçleri bölgede yoktu. İran, Türkiye'den hareketi bastırmak için bir askeri birliğini İran tarafına göndermesini talep etti.(9)
Türkler kısa bir süre önce Ağrı ve Xoybun direnişinden kurtulmuşlardı. Türkler sınır boylarında karakollar kurmakla ve kendi durumlarını sağlamlaştırmakla meşgul durumdaydılar. Türkler İran Celalilerinin bu isyan kıvılcımlarının Türkiye'yi sarmasınıda istemiyordu. Bundan dolayı İranlılara uygun bir cevap vermediler. Ayrıca Türkler, İranlıların Kürd hareketine karşı Türkiye ile stratejik bir antlaşmayı ciddi bir şekilde düşünmeleri ve inanmaları için bu hareketle uğraşmalarını istiyordu. Bunun dışında Türkler İran ve Türkiye arasındaki sınır sorunlarını da kendi çıkarına uygun çözmek istiyorlardı.
İran devleti, çok hızlı bir şekilde bölgeye büyük bir askeri güç yığdı. Ayrıca Kürd direniş bölgesini askeri ve ekonomik ablukaya aldı. İran devleti hareketin daha fazla yayılmaması için çok kötü şartlarda bölge halkını İran iç taraflarına ve Batı Azerbeycan'a sürmeye başladı. Bu zorunlu göçün tanıklarından biri şöylü diyor: „Hükümet Celalileri ve ailelerini zorunlu göçe mecbur etti. 10 km boyunca bir kuyruk oluşturulmuştu. Onları saymak kolay değildi.“(10)
İran tarihçisi Avşar bu zorunlu göçü değerlendirirken şöyle yazıyor: „ Şah Riza'nın emri ile yerlerinden edilen ve İran'ın uzak iç yerleşim yerlerine sürülen Kürdlerin bir kesimini de Tahran'a yerleştirdiler. Bu göç çok kötü koşullarda yapıldı. Bundan dolayı Kürdlerin büyük bir kesimi yaşamını yitirdi, özellikle çocuklar, kadınlar ve yaşlılar“(11)
1930 kışının sonunda İran'ının Güney-Batı Ordusunun komutanı general Hüseyin Miqdem görevden alındı. Bu göreve general Muhamedxan Muhteşmi getirildi. Muhamedxan Muhteşmi, Ferzende ve Broyê Heskê Telo'nunda içinde bulunduğu Ağrı devrimcilerinin konumlandığı Aqgil köyüne karşı saldırıda bulunmak amacıyla büyük bir askeri güç topladı.
İran ordusu çetin bir savaştan, büyük sayıda ölü ve yaralı vererek Aqgil'i işgal etti. Kürd savaşçıları mecburiyet karşısında Türkiye sınırına doğru yükseklere( Ağrı kastediliyor-aso) geri çekildi.(12)
29 Mart 1931 yılında İran'ın Kuzey-Batı ordusunun 2.bölüğü ile Kürd savaşçıları arasında çok kanlı bir muhabere oldu. Bu çatışmada sözkonusu ordunun ikinci bölük komutanı Hasan Quyidil öldürüldü. İlk başlarında İran güçleri hızlı ilerlediler. Broyê Heskê Telo önderliğindeki Celali savaşçıları saldırı halinde olan İran ordusuna karşı, karşı saldırıda bulundu ve İran ordusu büyük kayıplar verdi. İran Sınır Savunma Güçlerinin komutanı Kerimxan Siyah'ın anlatımlarına göre Kürdler bu savaşta 124 İran askerini öldürmüş ve 200 ile 400 arasında askerde ağır yada hafif bir şekilde yaralanmıştı.
Fakat gerçek şu ki bu çatışmada İran'ın kayıpları söylenenden daha fazlaydı. Bu çatışmaya ilişkin olarak bir İngiliz muhabiri İran ordusunun verdiği kayıplar Kerimxan Siyah'ın verdiği rakamların 3 katı kadardır diyor(13) Dr. Said Bedel İran askerlerinin verdiği kayıpları 700 olarak tespirt ediyor.(14) Buna karşılık Kürd savaşçılarının kayıpları 7 kişiydi.
Devam edecek.
Çev: Aso Zagrosi