Kürd Celladı Saddam Ve Tarihsel Hesap
13 Aralık 2003 tarihinde Kürd katili Saddam Huseyin, Kürdlerin büyük desteği ve çabası neticesinde fare deliğinden çıkarıldığı an, yeni bir hesap verme dönemide başlamış oldu.Saddam Huseyin, birinci dünya savaşı sonrası yapay bir şekilde o dönemin emperyalist güçlerince oluşturulan Irak’ın son 30 yılında kayıtsız ve şartsız tek hakimiydi. Saddam, kanlı rejimi boyunca, Kürd milletini tarih sahnesinde yok etmek için, insanlığa karşı tüm suçları işledi.. Saddam ve yönetimi Kürdlere yönelik gerçekleştirdiği her suç kendi başına bir soykırımdı...19. Ekim 2005 tarihinde başlıyacak olan Kürd celladı Saddam Huseyin’e isnat olan bir dizi suçtan Kürdlere ilişkin olanlardan:1) 1987 ve 1988 yılları arasında Kürdlere yönelik yapılan Anfal operasyonları neticesinde 182.000 Kürd yaşamını yitirdi...2)16. Mart 1988 tarihinde Halebçe şehri kimyasal ve biyolojik silahlara hedef oldu... Bu saldırı esnasında 5000 Kürd yaşamını kayıp etti ve 10 binlerce Kürd yaralandı..3) 1983 yılında 8000 Barzani tutuklandı ve yok edildi.4) Feyli Kürdler sistemli bir soy kırıma uğradı vb...vb....Kürd Celladı Saddam Huseyin yarın Irak Özel Mahkemesinin önüne çıkacak ve hesap verecek..Ben bir Kürd olarak, tarihte ilk defa bir Kürd katilinin Kürdlere yönelik yaptığı kıyımlardan dolayı da hesap vermek için mahkeme karşısına çıkmasına seviniyorum.. Ben böyle bir tarihsel momente, bu hesap verme anına her Kürd gibi seviniyorum..Çünkü tarihimiz boyunca biz hep kıyımlara, soykırımlara, zorunlu göçe ve yıkımlara hedef olduk.. Her defasında Kürdlerin kıyımlarına katılanlar, gerçekleştirdikleri suçlardan dolayı ödüllendirildiler. Kürd halkına karşı jenosidler gerçekleştiren Atatürk, İnönü, Celal Bayar, İran Şahları, Hümeyniler, Esadlar ve tüm bu ülkelerin aktüel politikacıları, siyasal kurumları ve orduları hepsi suçlu olmalarına rağmen hâlâ hiç biri sanık sandalyesine oturtulmadı.. Hâla tüm bu Kürd celladları Kürd halkına yol Gösterici diye empoze ediliyor.Ve ilk defa birileri Kürdlere karşı yaptığı katliamlardan dolayıda hesap verecek..Bundan dolayı da sevinçliyim.. Ama bu sevincim, buruk, biraz keder dolu ve sanki biz Kürdlere yapılan kıyımı bir mekânla izole etme gibi bir girişimi görüyorum..Çünkü Saddam ve Baas rejimi, tek başına, tüm bölgesel ve uluslararası destekten yoksun bir şekilde Kürdlere karşı bu suçları işlemedi..Kürd milletine karşı işlenen bu suçlar, uluslararası bir boyuta sahip ve kollektif bir suçtur.Bu mahkemeyi Irak’ın içinde izole etme olayı, uluslararası bir plan neticesinde gerçekleşti..Çünkü, dünyanın tüm önde gelen güçleri, Saddam yönetimine yaptıkları askeri, ekonomik ve siyasal destekleri sayesinde tüm bu suçlar işlendi..Halebçe katliamında kullanılan kimyasal silahlar, Alman, Fransız, Belçika vb.. ülkelerin şirketleri tarafından verildiğini herkes biliyor.Anfal operasyonları esnasında ABD, Fransa, İngiltere, Almanya, Rusya vb..vb..tüm güçler, Baas kanlı rejimine destek sundular.Bu uluslararası destek sayesindedir ki, Saddam ve yandaşları Kürdistanı bir mezbaha çevirip, tüm dünya devletlerinin gözleri önünde Kürdkıran politikalarını pratiğe aktarıyorlardı. Tüm dünya devletleri, Kürdlere yönelik yapılan jenosidi detaylarına kadar biliyorlardı.Tüm uluslararası kurumlar, BM, Arap Lıgası vb.vb. de Kürdlere yönelik yapılan suçlardan haberdarlardı.. Bu yapılanmaları oluşturan güçlerin bir çoğuda bu Kürd jenosidinin içindeydiler..Saddam ve ortaklarının bu tarihsel davası, suç ortaklarının sanık sandalyesine oturtulmaması için inceden inceye hesaplanmış ve uluslararası bir konsensus temelinde oluşturulmuştur.Çünkü, mahkeme için oluşturulan tüzükte mahkeme,“yalnızca Irak’ta oturan ve Irak vatandaşlarını yargılayabilir” deniliyor. Bu da beraberinden, Saddam’ın uluslararası suç ortaklarını kayırmayi getiriyor.Mahkemenin uluslararası bir zeminde ve uluslararası bir mahkeme dönüşmesi durumda Kürd halkının büyük kazançları olacaktı.Çünkü, Kürd milleti, millet olarak dünya kamuoyunun gündemine oturacak, Kürdlere yönelik yapılan kıyımlar bir uluslararası mahkeme tarafından kabul edilecek, 100 binlerde Kürd tazminat hakkına kavuşabilirdi.Bu mahkeme de Saddam ve yandaşları uluslararası destekleri hakkında bilgi verebilirlerdi, yaptıkları gizli antlaşmaları açıklayabilirlerdi..Bizde bu vesile ile, Saddam’ın Türklerle, Arap Devletleriyle, Avrupa ile, ABD ile ve Rusya’yla yapmış olduğu anti Kürd antlaşmalarının detayları hakkında bilgi sahibi olurduk.Biz de niçin tüm dünya güçlerinin Kürdistan’ın küçük bir şehri kadar nufüsu olan etnik yapılamalara devlet kurdurtup, neden 40 milyon Kürd’ü bu insani haktan maruz bıraktıklarına daha anlaşılır bir cevap bulurduk..Evet bu mahkemeye ilişkin buruk bir sevince sahibim. Ama yine de Türklerin, Arapların ve Farsların bu mahkemede öğreneceklerı ve ders çıkaracakları çok şey var.Kim hayal edebiliyordu, ki Selahadin ve Nabakhuseri oynayan Saddam’ın fare deliğinden çıkartılıp, Halebçe katliamı için sanık sandalyesine oturtultacağını....Kim bilir belki yarın, Dersim, Koçgiri, Zilan, Şêx Said, Ağrı ve daha bir çok Kürd kıyımlarının sorumluları ve bugünkü savunucuları bir “Tarih Mahkemesi” önünde hesap verirler..Belki ben şahsen bu tarihsel sevinci yaşamayabilirim.. Ama ben eminim ki, Kürd celladları er veya geç işledikleri suçların hesaplarını verirler..Yarın, 19 Ekim 2005.... Yarın bir Kürd katilinin yaptığı Kürd kıyımının hesap günü..Kürdler yine tarih yazmaya devam ediyorlar.Diğer Saddamlar sıralarını bekliyorlar..